#WWF-Türkiye

İLKHABER-Gazetesi - WWF-Türkiye haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, WWF-Türkiye haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yeşil deniz kaplumbağalarında büyük dönüşüm Haber

Yeşil deniz kaplumbağalarında büyük dönüşüm

Yeşil deniz kaplumbağalarının sayısı artıyor. Dünya Doğayı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) 2025 yılı güncel Kırmızı Liste değerlendirmesini paylaştı. Buna göre, yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) küresel ölçekte “Tehlikede (EN)” statüsünden çıkarılarak “Asgari endişe (LC)” kategorisine alındı. Buna göre 1970’lerden bu yana türün popülasyonu yüzde 28 artış gösterdi. IUCN liste değerlendirilmesinde, tehlikenin bu deniz canlıları için tamamen geçmediği, doğa koruma mücadelesinde hiçbir başarının kalıcı olmadığı vurgulandı, destek ve izleme gerektiği hatırlatıldı. Uzmanlar, popülasyondaki artışla ilgili gelişmenin tür koruma çalışmalarının sonuç verdiğini ve doğanın doğru müdahalelerle kendini yenileyebileceğini ortaya koyduğunu belirtti. WWF ve birçok paydaşın “Balıkçılıkta hedef dışı avın önlenmesi, kaplumbağa dostu uygulamaların yaygınlaştırılması, yuvalama kumsallarının korunması ve topluluk temelli koruma projeleri” sayesinde bu başarıya katkı sağlandığı kaydedildi. Akyatan’da 270 bini aşkın yavru yeşil deniz kaplumbağası denize ulaştı Uzmanlar, deniz kaplumbağalarının popülasyonlarının hâlâ insan faaliyetlerinden olumsuz etkilendiğine dikkati çekerek, “İyi planlanmamış yapılaşma, sanayileşme, kum çıkarımı, hedef dışı avlanma ve ışık kirliliği tür için başlıca tehditler arasında yer alıyor. Türün geleceği için yuvalama kumsalları ve kışlama alanları başta olmak üzere yaşam alanlarındaki insan kaynaklı tehlikelerin en aza indirilmesi gerekiyor. Türkiye’de de koruma çalışmaları meyvelerini veriyor. Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle, 2006’dan bu yana Adana Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda yürütülen projeler sayesinde 270 bini aşkın yavru yeşil deniz kaplumbağası güvenle denize ulaştı” dedi. WWF-Türkiye’den Ömür Kula, 22 kilometrelik sahil şeridine sahip Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nın hem yeşil deniz kaplumbağaları hem de caretta carettalar için kritik öneme sahip olduğunu vurguladı.

Gelecek nesiller için ortak ses: İklim Ağı Haber

Gelecek nesiller için ortak ses: İklim Ağı

Türkiye’de faaliyet gösteren uzman sivil toplum kuruluşlarının bir araya gelmesiyle kurulan İklim Ağı, iklim krizine karşı mücadelede iklim adaleti perspektifiyle hareket ediyor. Ağın temel hedefi, küresel ortalama sıcaklık artışını sanayileşme öncesi döneme kıyasla 1,5°C ile sınırlamak. Bu doğrultuda sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim krizine karşı uyum tedbirlerinin geliştirilmesi için bilime dayalı ulusal politikaların oluşturulmasını destekliyor. İklim Ağı, çalışmalarını özellikle şu alanlarda yoğunlaştırıyor: Ulusal iklim politikalarının ve mevzuatın iyileştirilmesi ve uygulanması, enerji başta olmak üzere emisyon üreten sektörlerin dönüşümü, uluslararası iklim müzakereleri ve diplomasisi, adil geçiş süreçleri, iklim krizine uyum ve dayanıklılığın artırılması, politika ve stratejiler geliştirme ile savunuculuk ve iletişim faaliyetleri. Ağın faaliyetleri, herhangi bir ideoloji, siyasi parti veya inancı desteklemeden, toplumsal çıkarı öncelik alan bir yaklaşım üzerine kurulu. Hak ve adalet temelli, uzlaşmacı, şeffaf, katılımcı ve hesap verebilir çalışma anlayışıyla güvenilir ve tarafsız bir bilgi kaynağı olmayı hedefliyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Başkanı Füsun Gençsü, İklim Ağı’nın önemine dikkat çekerek, “İklim Ağı, bilimsel verilerle hareket eden ve toplumun her kesiminin sesini duyurabildiği bir iş birliği modelidir. İklim kriziyle mücadelede hep birlikte hareket etmek ve gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için İklim Ağı’nın çalışmaları büyük önem taşıyor” dedi.

Denizlerin kadim misafirleri için koruma seferberliği Haber

Denizlerin kadim misafirleri için koruma seferberliği

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), DKMP 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle tehlike altındaki yeşil deniz kaplumbağalarının (Chelonia mydas) önemli yuvalama alanlarından biri olan Akyatan Kumsalı'nda yürüttüğü Yeşil Deniz Kaplumbağası İzleme ve Koruma Programı'nda 20 yıllık önemli bir çalışmaya imza attı. Adana Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda, her yıl 1 Haziran - 15 Eylül tarihleri arasında aralıksız sürdürdüğü saha çalışmaları sayesinde, binlerce yavru güvenli bir şekilde denize ulaştı. WWF-Türkiye Deniz, Biyoçeşitlilik ve Orman Programları Grup Müdürü Ayşe Oruç, deniz kaplumbağalarının, deniz çayırlarının sağlıklı büyümesine etki ederek oksijen üretimine ve karbon depolanmasına katkı sağladığını söyledi. Bu canlı türünün okyanuslarda binlerce kilometre yol kat ederek, yumurtadan çıktıkları kumsallara yumurta bırakmak üzere geri döndüğünü ifade eden Ayşe Oruç, "Ancak plastik kirliliği, hedef dışı avlanma, kıyı yapılaşması ve iklim değişikliğine bağlı olarak yuva sıcaklıklarının artması gibi tehditler, bu türü tehlikeye atıyor. Özellikle kum sıcaklığının 30 dereceyi aşması, yavrular arasında dişi oranını artırarak popülasyon dengesini bozabiliyor" dedi. Yuvalar, kafeslerle koruma alındı WWF-Türkiye'nin, Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda 2006 yılından bu yana sürdürdüğü çalışmaların, Türkiye'nin en uzun soluklu koruma programlarından biri haline geldiğini vurgulayan Oruç, "Her yıl kesintisiz devam eden saha izleme çalışmaları kapsamında, yuva yapan dişi kaplumbağaların ölçümleri alınıyor ve markalama yapılarak bireyler tanımlanıyor. 2009'dan bu yana yuva sıcaklıkları ölçülerek cinsiyet dağılımı izleniyor. Çakal predasyonuna karşı da yuvaların bir bölümü kafeslerle korumaya alınıyor. Yumurtadan çıkan yavruların güvenle denize ulaşması sağlanıyor. Bu yıl da yumurtadan çıkan yavruların Akdeniz’e ulaşmaları için yoğun bir çalışma sürüyor” ifadelerini kullandı. İklim değişikliği gibi yeni tehditlerin, deniz kaplumbağalarına yönelik çabaların daha da artırılmasını zorunlu kıldığını dile getiren Oruç, bu nedenle tüm doğa dostlarını, evlat edinme programımızla saha çalışmalarımıza katkı sunarak bu yaşam döngüsüne destek olmaya davet etti. Jandarmadan kurtarma çalışması Adana ve Mersin sahillerinin dışında Hatay’daki kumsallar da bu sevimli canlılara ev sahipliği yapıyor. Burada sürdürülen koruma çalışmalarına çevrecilerin yanı sıra Jandarma da katkıda bulunuyor. Hatay İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından Samandağ ilçesinde yumurtalarından çıkan ve çevrede bulunan yapay ışıklar nedeniyle yönlerini kaybeden 592 Caretta Caretta yavrusu, özenle toplanarak denize ulaştırıldı.

Kaan Urgancıoğlu, WWF-Türkiye’nin yeni Doğa Elçisi Haber

Kaan Urgancıoğlu, WWF-Türkiye’nin yeni Doğa Elçisi

WWF-Türkiye, tehlike altındaki yeşil deniz kaplumbağalarının (Chelonia mydas) en önemli yuvalama alanlarından biri olan Akyatan Kumsalı’nda yürüttüğü Yeşil Deniz Kaplumbağası İzleme ve Koruma Programı’nın 20. yılını kutladı. Bu yılki saha kampına katılan gönüllüler arasında ünlü oyuncu Kaan Urgancıoğlu da yer aldı. Yavru kaplumbağaların denize yolculuğu sırasında, Urgancıoğlu’nun WWF-Türkiye’nin yeni Doğa Elçisi olarak görevlendirildiği açıklandı. Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) 7. Bölge Müdürlüğü ile iş birliği içinde gerçekleştirilen etkinlikte, WWF-Türkiye yönetim kurulu üyeleri ve DKMP yetkilileri, yeşil deniz kaplumbağalarının izleme ve koruma çalışmalarını yerinde inceledi. “Yeşil deniz kaplumbağalarının sesi olacağım” WWF-Türkiye’nin doğa elçiliğine Akyatan gibi anlamlı bir proje ile başlamaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Kaan Urgancıoğlu, şunları söyledi: “Burada 20 yıllık bir hikayenin, emeğin içerisindeyiz. WWF Türkiye’nin yeşil deniz kaplumbağalarını korumak için Akyatan’da tam 20 sene önce başlattığı çalışmalar, sadece bir türü değil; tüm bir ekosistemi koruma kararlılığını temsil ediyor. Buradan bugüne kadar 270 bin yavru denize koşmuş. WWF Türkiye yıllardır bu canlıların sesi oldu. Doğa Koruma Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü ile iş birliği yaptı. Yerel halkın desteğiyle buradaki yaşam döngüsünün sürmesine katkıda bulundu. Yıllardır sürdürülen bu emeğin küçük de olsa bir parçası olmak, özellikle baba olup doğanın geleceğimiz için kıymetini daha derinden hissettikten sonra çok daha değerli. Doğa Elçisi olarak WWF Türkiye’nin yürüttüğü çalışmaların hem sesi, hem izleyicisi, hem de takipçisi olacağım. Umuyorum ki benim gibi çok sayıda isim bu yolculuğa katılsın, nice başka 20 yıllık hikayeler yazalım.” 7500 Yuva Takibi, 270 Binin Üzerinde Yavru, 20 Yıllık Başarı Öyküsü … WWF-Türkiye'nin, Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda 2006 yılından bu yana sürdürdüğü çalışmalar, Türkiye'nin en uzun soluklu koruma programlarından biri haline geldi. 20 yılda belirlenen 7500 yuvadan yaklaşık 270 bin yavru denize ulaştı. Her yıl kesintisiz devam eden saha izleme çalışmaları kapsamında: Yuva yapan dişi kaplumbağaların ölçümleri alınıyor ve markalama yapılarak bireyler tanımlanıyor. 2009'dan bu yana yuva sıcaklıkları ölçülerek cinsiyet dağılımı izleniyor. Çakal predasyonuna karşı yuvaların bir bölümü kafeslerle korumaya alınıyor. Yumurtadan çıkan yavruların güvenle denize ulaşması sağlanıyor. Yeşil Deniz Kaplumbağası İzleme ve Koruma Çabaları Sonuç Veriyor Bu çabalar sonucunda, ilk korunan neslin ergin bireyleri olan “anneler” bugün Akyatan'a dönerek yumurta bırakıyor. Bu döngü, türün sürdürülebilirliği açısından kritik bir başarıyı temsil ediyor. Akdeniz’de, özellikle son yıllarda yeşil deniz kaplumbağalarının yuva sayısında artış gözlemlendi. Bu artışa bağlı olarak popülasyonda da önemli bir iyileşme kaydedilirken bu gelişme, türün Kırmızı Liste statüsüne de yansıdı. 2023 yılı sonunda, IUCN (Dünya Doğayı ve Dopal Kaynakları Koruma Birliği), tehlike altındaki türlerle ilgili güncel değerlendirme sonuçlarını paylaştı. Açıklamaya göre, yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) Akdeniz alt popülasyonunun statüsü, “Kritik Tehlikede (CR)” düzeyinden, "Tehdide Yakın (NT)" kategorisine düşürüldü. Bu başarı, doğa korumanın sabır, kararlılık ve güçlü iş birlikleriyle mümkün olduğunun güçlü bir kanıtı. Gençsü, “Kaplumbağaları koruyarak doğanın ritmini sürdürüyoruz” WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Füsun Gençsü, “Akyatan’da sürdürdüğümüz yeşil deniz kaplumbağalarını koruma çalışmaları 20. yılına ulaştı. Hepimize gurur ve umut veren bu başarı, doğa korumada kayda değer işler yapmanın uzun vadeli çaba gerektirdiğini de bize bir kez daha hatırlatıyor. Doğanın ritmi modern yaşamın aceleci ritminden çok farklı ve eğer korumayı başarırsak hiç aksamadan sürüyor. Kaplumbağalar, yıllar sonra yumurtadan çıktıkları kumsalı buluyorlar. Doğanın ritmini korumak, insanlığın ritmini de tekrar rayına oturtmanın yegâne yolu. Bu yüzden biz de tıpkı bu canlılar gibi bilgiyi, deneyimi ve koruma uygulamalarını nesilden nesle aktararak buradaki koruma programımızı sürdürüyoruz. Burada Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle yürüttüğümüz çalışmalar, kamu ve sivil toplum ortaklığının ülkemizdeki en özel örneklerinden birini oluşturuyor. Bu başarıda bize finansal destek veren kurumsal ve bireysel bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Bugün ayrıca burada, Akyatan’daki 20. Yılımızda, aramıza katılarak iklim krizi ve doğa kayıpları ile mücadelemize güç katan doğa elçimiz sevgili Kaan Urgancıoğlu’na aramıza hoş geldin diyoruz. Hepimizin ortak arzusu yaşamın sonsuz döngüsünün sürmesi. WWF-Türkiye ailesi olarak, bu yolda bizimle olduğunu açıklayan Kaan’a teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu. Akyatan Gölü, Türkiye’nin ve Akdeniz’in önemli deniz kaplumbağası alanı Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürü Faruk Atmaca etkinlikte yaptığı konuşmada “Adana ili Karataş ilçesi sınırlarında yer alan Akyatan Gölü; 2005 yılından beri Tarım ve Orman Bakanlığımız tarafından Yaban Hayatı Geliştirme Sahası olarak koruma altına alındı. Aynı zamanda ülkemizdeki 14 RAMSAR alanından olan Akyatan, Akdeniz Havzası’nda yeşil deniz kaplumbağasının en önemli yuvalama alanlarından biri. Türkiye’nin Akdeniz kıyılarında iri başlı deniz kaplumbağası (Caretta caretta) ve yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) türleri yumurta bırakmakta. Bugüne kadar yapılan araştırmaların sonuçlarına göre, yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) türünün Akdeniz’deki en önemli yuvalama alanı Türkiye. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüz ve WWF ile iş birliğiyle 2006'dan bu yana 22 kilometrelik Akyatan kumsalında "Deniz Kaplumbağalarını Koruma ve İzleme Projesi" aralıksız devam ediyor. Protokol ile, Akyatan kumsalında 2006-2025 yılları arasında yuva yapan deniz kaplumbağası yuvalarının sezona bağlı dağılımı, yavru başarısı, çıkış dönemleri ve ekolojisi üzerine veri toplandı. Akyatan kumsalına Mayıs ayında yumurta bırakan deniz kaplumbağalarımızın yumurta çıkışları Temmuz ayı itibariyle başladı. Yuvalama sezonu boyunca bu alanlarda WWF-Türkiye ekibi ve personellerimizce yuva koruma ve takip çalışmaları yapılıyor. Bu yıl 467 adet yuva envanteri yapıldı. Ağustos itibariyle yavruların yuvalardan çıkarak Akyatan kıyılarından denizle buluşması başladı. Yavru çıkışları Eylül ortasına kadar devam edecek” dedi.

Yeşil deniz kaplumbağaları için 20 yıldır süren nöbet Haber

Yeşil deniz kaplumbağaları için 20 yıldır süren nöbet

WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ile Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü’nün iş birliğiyle 2006 yılında başlatılan “Yeşil Deniz Kaplumbağaları (Chelonia mydas) Koruma Çalışmaları”, Adana’daki Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda bu yıl da kararlılıkla sürdürüldü. Her yıl gönüllülerin katılımıyla Adana’daki Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda yürütülen çalışmalarda, yeşil deniz kaplumbağalarının yuvalama alanları koruma altına alındı. Akdeniz’in mavi sularıyla buluşmaya başlayan yavruların çıktığı yuvalarda gönüllüler gözlem yaparak, yuva sayısı ve popülasyondaki değişimleri kayıt altına aldı. WWF-Türkiye Yaban Hayatı Uzmanı Mehmet Tural da, çalışmalara katılarak yuvalardan çıkan minik kaplumbağaların kumsaldan denize doğru zorlu yolculuğunu fotoğrafladı. WWF-Türkiye’den Ömür Kula ise, 22 kilometrelik sahil şeridine sahip Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nın hem yeşil deniz kaplumbağaları hem de caretta carettalar için kritik öneme sahip olduğunu vurguladı. Kula, “Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü ile WWF-Türkiye ekipleri, gece saatlerinde yumurta bırakmak üzere sahile çıkan kaplumbağaları markalayıp ölçüm yaptı. Gündüzleri ise yuvalar tespit edilerek, yumurtalar tel kafeslerle koruma altına alındı. Bugün ise bu koruma çalışmalarının olumlu sonuçlarına hep birlikte tanıklık ediyoruz” dedi.

Türkiye orman yangınlarıyla sarsılıyor, doğa alarm veriyor Haber

Türkiye orman yangınlarıyla sarsılıyor, doğa alarm veriyor

Haziran ayında Türkiye genelinde etkili olan aşırı sıcaklar, orman yangını riskini ciddi ölçüde artırdı. Orman ve tarım alanlarında bu risk daha da büyüdü. Orman altı örtüsünün kuruması ve rüzgârın etkisiyle alevler birçok noktada hızla yayıldı. Orman Genel Müdürlüğü verilerine göre, 1-30 Haziran tarihleri arasında ülke genelinde 612 orman ve 951 zirai alan yangını olmak üzere toplam bin 563 yangın çıktı. Bazı bölgelerdeki yangınlar kontrol altına alınırken soğutma çalışmalarının sürdüğü bildirildi. Uzmanlar, sıcak ve rüzgârlı günlerde yangın riskine karşı daha dikkatli olunması gerektiği konusundaki uyarıları yineledi. Son günlerde gelen yangın haberleri, ülke genelinde büyük endişe yarattı. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), yaşanan gelişmelere dair hem kamuoyunu bilgilendirdi hem de orman yangınlarıyla mücadelede alınabilecek önlemlere dikkat çekti. WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, "İklim krizinin yıkıcı etkilerine her geçen gün daha yakından tanıklık ediyoruz. Bu süreçte tek bir ağacın bile kaybına tahammülümüz yok. Çünkü ormanları kaybetmek, yalnızca doğayı değil, geleceğimizi de kaybetmek anlamına geliyor" sözleriyle durumun ciddiyetini vurguladı. Yangınların yüzde 90’ı insan kaynaklı Kula, orman yangınlarının yüzde 90’ının insan kaynaklı olduğuna dikkat çekerek, “Basit bir ihmal bile geri dönülmez sonuçlara yol açabiliyor. Vatandaşların özellikle sıcak, kuru ve rüzgârlı havalarda çok daha dikkatli davranmaları gerekir. Ormanlar sadece ağaçlardan ibaret değil. İklimi düzenleyen, karbonu emen, oksijen üreten, toprağı ve su kaynaklarını koruyan çok değerli birer yaşam alanı. Her bir ağaçla birlikte orada yaşayan canlıları ve sunduğu ekosistem hizmetlerini de bu yangınlarda kaybediyoruz. Ayrıca, yangınlarla mücadelede görev yapan tüm çalışanlara, yetkililere ve gönüllülere teşekkür eder, daha fazla kayıp yaşanmamasını dileriz. Kula, Gönüllü Veteriner Hekimler Ağı aracılığıyla yangın bölgelerinde yaralı yaban hayvanlarına ilk yardım desteği sağlamaya devam ettiklerini kaydetti. “Şimdi daha bilinçli, dikkatli ve duyarlı olma zamanı” Orman Genel Müdürlüğü yetkilileri ise vatandaşlara, olası bir yangın fark ettiklerinde derhal 112’yi aramaları çağrısında bulundu. Toplumsal destek ve dayanışmanın önemine dikkat çeken yetkililer, “Orman yangınlarını çıkmadan önlemek birlikte mümkün. Şimdi daha bilinçli, dikkatli ve duyarlı olma zamanı” ifadelerini kullandı.

Dünyanın en eski denizcileri Akyatan’da koruma altında Haber

Dünyanın en eski denizcileri Akyatan’da koruma altında

WWF-Türkiye ve Tarım ve Orman Bakanlığı 7. Bölge Müdürlüğü iş birliğiyle, 2006 yılından bu yana Adana'daki Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’nda sürdürülen yeşil deniz kaplumbağası koruma çalışmaları 20. sezonunu geride bıraktı. Bu uzun soluklu çaba sayesinde, bugüne kadar 270 binden fazla kaplumbağa yavrusu güvenle denize ulaşırken, 18 dişi kaplumbağaya takılan uydu vericileriyle izleme çalışmaları Kuzey Afrika kıyılarına kadar genişledi. WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, deniz kaplumbağalarının sadece ekosistemler için değil, pek çok kültürde uzun ömür ve dayanıklılığın simgesi olduğuna dikkat çekerek, “Şimdi yeni sezonuna başlanan koruma çalışmaları, sadece doğanın değil, insanlık mirasının da geleceği için büyük önem taşıyor” dedi. Her yıl yüzlerce gönüllünün katılımıyla gerçekleşen projede, farklı alanlardan 400’den fazla kişi doğrudan destek verdiğini anlatan Kula,  “Proje kapsamında bugüne kadar 19 teknik rapor hazırlanarak tür koruma planlarına önemli veriler sağlandı. Dünyada yedi farklı türü bulunan deniz kaplumbağaları, doğal yaşam alanlarındaki tehditlerle karşı karşıya. Özellikle Akdeniz’de yuvalayan yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas) ve iribaş deniz kaplumbağası (Caretta caretta) insan faaliyetlerinden ciddi zarar görüyor. Her bin yavrudan sadece biri ya da ikisi erişkinliğe ulaşabiliyor; zira yumurtalar ve yeni çıkan yavrular, kumsal ve denizde birçok yırtıcı için besin kaynağı oluşturuyor. Bu nedenle deniz kaplumbağalarının sağlıklı popülasyonları için yuvalama alanlarının korunması, beslenme ve kışlama bölgelerindeki insan kaynaklı tehlikelerin azaltılması şart” ifadelerini kullandı. Kula, “Akyatan’da yıllardır süren koruma çalışmaları, bu kadim deniz canlılarının varlığını sürdürebilmesi için kritik öneme sahip. Doğa ile insanın ortak sorumluluğunda olan bu görev, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak için kararlılıkla devam edecek” diye konuştu.

WWF-Türkiye plastik kirliliğine karşı imza kampanyası başlattı Haber

WWF-Türkiye plastik kirliliğine karşı imza kampanyası başlattı

Plastik atıkların giderek artan bir tehdit oluşturduğuna dikkat çeken uzmanlar, her geçen gün durumun daha da kötüye gittiğini ifade ediyor. Özellikle denizlere ve okyanuslara karışan plastiklerin, yaban hayatını öldürdüğü, yiyecekleri, havayı ve suyu kirlettiği, bunun yanı sıra çevresel felakete yol açtığını bildiren uzmanlar, “Plastik kirliliğini sona erdirmeye yönelik küresel bir anlaşma için hükümetler arası müzakereler sürüyor. Bu anlaşma, plastik kirliliği sorununa kalıcı bir çözüm getirme fırsatını sunuyor” diyor. Uzmanlar, hükümetlerin bu sorunu küresel bir perspektiften ele alarak, plastik kirliliğine karşı yasal olarak bağlayıcı, iddialı ve adil bir anlaşma üzerinde uzlaşmaları gerektiğine işaret ediyor. Aksi takdirde, plastik kirliliğinin 2040 yılına kadar üç katına çıkması ve daha da büyük çevresel tehditler oluşturması bekleniyor. WWF-Türkiye, bu krizin üstesinden gelmek için tüm ülkelerin en zararlı plastik ürünleri ve kimyasalları yasaklayacak bir anlaşma benimsemesi gerektiğini savunuyor. Plastik kirliliği: herkesi etkileyen küresel bir tehdit WWF-Türkiye, plastik kirliliğinin en çok düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşayan toplulukları etkilediğine dikkat çekiyor. Bu ülkelerde, plastik atıkların doğaya karışması, halk sağlığı ve çevre açısından büyük riskler taşıyor. Ancak plastik üretimi ve tüketimi hızla arttıkça, geri dönüştürülebilir plastik oranı da oldukça düşük seviyelere geriliyor. Bu durum, dünyadaki su yollarında ve ekosistemlerde kalıcı hasarlara yol açıyor. WWF-Türkiye’nin başlattığı kampanya ile birlikte, halktan plastik kirliliğine karşı seslerini yükseltmeleri ve imza vererek bu sorunun çözülmesine katkı sağlamaları isteniyor. Kampanya, plastik kirliliğinin olmadığı bir geleceğe ulaşabilmek için herkesin sorumluluk taşıması gerektiği mesajını veriyor. WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula: Plastik kirliliği geleceğimiz için büyük bir tehdit WWF-Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, plastik kirliliğine karşı yürütülen imza kampanyasının önemine dikkat çekerek, "Plastik kirliliği, gezegenimizin karşı karşıya olduğu en büyük çevresel tehditlerden biridir. Bu krize karşı hep birlikte harekete geçmezsek, gelecekte çok daha büyük felaketlerle karşılaşacağız. Plastik üretiminin ve tüketiminin kontrolsüz artışı, insan sağlığını ve doğayı tehdit ediyor. WWF-Türkiye olarak, bu sorunla mücadelede bir adım daha ileri gitmek için tüm vatandaşlarımızı kampanyamıza destek vermeye çağırıyoruz" ifadelerini kullandı. Kula, plastik kirliliğinin, tüm insanlık için çözülmesi gereken bir sorun olduğunu vurgulayarak, hükümetlerin ve üreticilerin sorumluluk alması gerektiğini belirtti. Kula, imza kampanyasının, küresel ölçekte plastik kirliliğine karşı alınacak önlemlerin desteklenmesi adına büyük bir fırsat sunduğunu sözlerine ekledi.

Kuşlar göç ediyor, tehditler peşlerini bırakmıyor Haber

Kuşlar göç ediyor, tehditler peşlerini bırakmıyor

Afrika’dan Avrupa’ya uzanan en önemli kuş göç yollarından biri olan İstanbul, bu yıl da binlerce göçmen kuşa ev sahipliği yaptı. İstanbul’un kuzeyinde yer alan Sarıyer Feneryolu Kuş Gözlem Kulesi’nde gerçekleştirilen ilkbahar göçü sayımında, 17’si yırtıcı olmak üzere toplam 21 türden 7 bin 469 süzülen göçmen kuş kayıt altına alındı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Yaban İstanbul ekibi, uzman kuş gözlemciler ve çok sayıda gönüllünün katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, gökyüzü adeta bir doğa şölenine sahne oldu. Leylekler, şahinler ve atmacalar başta olmak üzere, kartallar, deliceler, doğanlar ve çaylaklar göç rotalarında İstanbul semalarını yeniden kullandı. WWF Türkiye Genel Müdürü Ömür Kula, Türkiye'nin kuş göç yolları üzerindeki stratejik konumuna dikkat çekerek, “Eşsiz coğrafyamız ve özellikle İstanbul Boğazı gibi doğal geçitlerle, Türkiye kuş göçleri açısından dünya ölçeğinde benzersiz bir öneme sahip. Bu göçleri izlemek sadece görsel bir şölen değil, aynı zamanda doğanın dengesinin bir göstergesi. Bu zenginliği korumak, ancak birlikte hareket edersek mümkün” dedi. Doğa tutkunlarının ilgisini çeken göçmen kuşlar, göç yolları üzerindeki enerji hatları, yüksek yapılar, bilinçsiz avcılık ve habitat kaybı gibi büyük risklerle karşılaşıyor.  Uzmanlar, kuşların güvenli göç edebilmesi için koruma çalışmalarının artırılması ve kamuoyunun bu konuda daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. İstanbul'da olduğu gibi ülke genelindeki farklı noktalarda gerçekleşen bu tür etkinlikler ise sadece doğayı gözlemleme fırsatı sunmakla kalmayıp, aynı zamanda biyolojik çeşitliliğin korunmasına yönelik toplumsal farkındalığa katkı sağlıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.