TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#yargıtay

İLKHABER-Gazetesi - yargıtay haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, yargıtay haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Yargıtay, eski istihbaratçı Altaylı'ya FETÖ davasında verilen 23 yıl 4 ay hapis cezasını onadı Haber

Yargıtay, eski istihbaratçı Altaylı'ya FETÖ davasında verilen 23 yıl 4 ay hapis cezasını onadı

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, eski istihbaratçı Enver Altaylı ve Mehmet Barıner'e FETÖ üyeliği suçlamalarından verilen hapis cezalarını onadı. Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 8 Kasım 2021'deki kararı, Yargıtay tarafından incelenerek kesinleşti. Altaylı, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 10 yıl, "siyasi ve askeri casusluk" suçundan 13 yıl 4 ay olmak üzere toplamda 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. Barıner ise aynı suçlardan dolayı 21 yıl 3 ay hapis cezası aldı. ESKİ İSTİHBARATÇI ENVER ALTAYLI'NIN FETÖ ÜYELİĞİ YARGITAY KARARIYLA KESİNLEŞTİ İddianameye göre, Altaylı ve damadı Metin Can Yılmaz, ABD'deki Halkbank davasını manipüle etmek amacıyla eski istihbaratçı Barıner'i yurt dışına çıkarmaya çalıştılar. Ancak bu planları ortaya çıktı ve yakalandılar. Altaylı'nın konutunda yapılan aramada, çeşitli dijital materyaller ve Fetullah Gülen'e ait kitaplar ele geçirildi. Aralarında "Hizmet Hareketinin Siyasete Yaklaşımı Üzerine Düşünceler" başlıklı 14 sayfalık bir slayt sunumu da bulunmaktaydı. Dijital materyaller arasında istihbarat ve karşı istihbarat faaliyetleri, CIA görevlileriyle ilişkileri gösteren kayıtlar, Türkiye'de askeri darbe ortamı hazırlamak amacıyla faaliyet yürütülmesi gerektiğine dair raporlar ve darbe girişiminin ardından örgütün izleyeceği stratejilere ilişkin raporlar yer almaktaydı. Altaylı'nın birçok FETÖ mensubuyla telefon irtibatı tespit edildi ve bilgisayarında Gülen'e hitaben yazılmış bir mektup bulundu. Yargıtay'ın onama kararıyla birlikte, Altaylı ve Barıner'in suçlamalarıyla ilgili hükümleri kesinleşmiş oldu ve cezalarını çekmek üzere cezaevine girmeleri bekleniyor.

Kiracılar Bu Belgeyi İmzalarken Dikkat! Haber

Kiracılar Bu Belgeyi İmzalarken Dikkat!

Ankara'da bir ev sahibi, kira sözleşmesi sırasında kiracısına imzalattığı boş tahliye taahhütnamesi ile kiracısına tahliye davası açtı. Kiracı, taahhütnamenin sonradan doldurulduğunu iddia etti ancak mahkeme ve Yargıtay, tahliye taahhütnamesini geçerli sayarak ev sahibini haklı buldu. Ev sahibi F.T., kiracısı K.Y.'ye, kira sözleşmesi sırasında imzalattığı tahliye taahhütnamesi ile tahliye davası açtı. Kiracı, tahliye taahhütnamesinin boş olduğunu ve sonradan ev sahibi tarafından doldurulduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etti. Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi, tahliye taahhütnamesini geçerli sayarak kiracı lehine tahliye kararı verdi. Yargıtay 3. Hukuk Dairesi de bu kararı onadı. Yargıtay'ın gerekçesinde, kiracının boş tahliye taahhütnamesine imza atarak ev sahibine tarih yazma yetkisi verdiği ve bu taahhütnamenin kiralanan mülkün tesliminden önce verildiği veya sonradan doldurulduğu iddiasını ispat yükümlülüğünün kiracıda olduğuna vurgu yapıldı. Avukat Senem Yılmazel, tahliye davalarındaki artışa dikkat çekerek, Yargıtay'ın tahliye taahhütnamesi konusunda yerleşmiş bir içtihat oluşturduğunu belirtti. Boş bir tahliye taahhütnamesinin ev sahibi lehine bir belge olduğunu ifade eden Yılmazel, ancak kiracının bunun aksini ispatlamasının zor olduğunu ve bu tip taahhütnamelerin ev sahibi lehine bir belge olarak kabul edildiğini söyledi. Avukat Yılmazel, ayrıca kira artışlarıyla ilgili olarak ev sahiplerinin kira tespit davası açabileceğini ve piyasa koşullarına göre kiranın artırılmasını isteyebileceğini ifade etti.

Adana Barosu'ndan, Yargıtay'ın Can Atalay kararı için tepki  Haber

Adana Barosu'ndan, Yargıtay'ın Can Atalay kararı için tepki 

Adana Baro Başkanı Av. Semih Gökayaz, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin ikinci ihlal kararının "hukuki değeri olmadığına" ve "Anayasa Mahkemesi'nin kararına uyulmamasına" hükmetmesine tepki gösterdi. Av. Gökayaz, açıklamasında, “Bu karar, Anayasal düzene karşı bir başkaldırı ve hukukun katli niteliğinde bir karardır” ifadelerini kullandı. Daire’nin, AYM kararının hukuki değerinin olmadığını ve uyulmamasına karar verdiğine dikkat çeken Av. Gökayaz, açıklamasında,  Can Atalay'ın vekilliğinin düşürülmesi için bir kez daha TBMM'ye yazı yazıldığını hatırlattı. Av. Gökayaz, konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu. “Anayasa’nın 153. maddesi; “Anayasa Mahkemesinin kararları kesindir. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazete’de hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlar…” amir hükmüne rağmen bir yargı organın Anayasa Mahkemesi kararını “hukuki değerden yoksun” diyerek tanımaması hukukun katlidir ve demokratik hukuk devletinde kaosa yol açmaktadır. Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun derhal harekete geçerek Anayasa’yı ihlal eden ve kesin ve bağlayıcı olan Anayasa Mahkemesi kararlarını yok sayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza Dairesi üyeleri hakkında soruşturma başlatması gerekmektedir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Yargıtay-AYM kriziyle ilgili açıklama Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Yargıtay-AYM kriziyle ilgili açıklama

(İLKHABER) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla ilgili açıklamada bulundu. Anayasa Mahkemesi, cezaevindeki Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay’ın “seçilme hakkı” ve “kişi hürriyeti ve güvenliği” haklarının ihlal edildiğine karar verdi. Yargıtay bu karar üzerine Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Özbekistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargıdaki krizle ilgili şunları söyledi: "Her şeyden önce Yargıtay’ın bir yüksek mahkeme olduğunu herhalde kimse inkar edemez. Anayasa Mahkemesi bu noktada maalesef birçok yanlışları da arka arkaya yapar hale geldi. Bu da bizi ciddi manada üzmektedir. Şu an itibarıyla Yargıtay’ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez. Anayasa Mahkemesi’nin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki “Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.” Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Bu parlamentoysa parlamentodan istiyor. Şimdi Can Atalay'ı alın koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor. Yani birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar. Bunların bu kadar ağır ele alınmaması gerekiyor. Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım. Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika’da, birisi Almanya’da, birisi Fransa'da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye’yi tehdit ediyorlar. Benim ülkem yurt dışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz. Anayasa Mahkemesi de bu konuyla ilgili olarak Yargıtay’ın attığı bu adımı hafife de alamaz, almamalıdır. Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay'ı yerip, Anayasa Mahkemesi'ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki, Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz."

CHP, Yargıtay’ın AYM kararına karşı Mecliste eylem başlattı Haber

CHP, Yargıtay’ın AYM kararına karşı Mecliste eylem başlattı

(İLKHABER) - CHP milletvekilleri, Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunması nedeniyle Mecliste oturma eylemi başlattı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, gelişmeyi sosyal medya hesabından "Anasayal düzene karşı kalkışma girişimini protesto etmek amacıyla Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak TBMM Genel Kurulu'nu terk etmeme eylemi başlattık. Darbe girişimine karşı kim ses yükseltiyorsa onların yanında olmaya devam edeceğiz." ifadeleriyle duyurdu. TBMM Genel Kurulu’nda CHP’li vekillerin sürdürdüğü eyleme destek veren Özgür Özel, konuyla ilgili açıklamasında ise şunları söyledi: "Anayasa'mızda, Anayasa Mahkemesi kararlarının herkes için yasama, yürütme ve yargı organları için bağlayıcı olduğu kesin olduğu yazdığı halde Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin kararına, dolayısıyla Anayasa'ya, dolayısıyla hepimizin ortak toplum sözleşmesine kafa tutmaktadır. Yargı içindeki bir ekip, klik, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin içindeki bir ekipten, klikten ve Milliyetçi Hareket Partisi'nden aldıkları cesaretle Anayasa'ya kafa tutmaktadırlar. Anayasa'ya kafa tutmak, Anayasal suçtur. Anayasa'ya kafa tutmak darbe girişimidir, kalkışma girişimidir. Siz, hepimizi bir arada tutan Anayasa'yı yok kabul ederseniz bu ülkedeki kamu düzenini nasıl korursunuz? Biz dün buna itiraz ettik, bu kalkışmaya direneceğimizi söyledik. Dün kapalı grup toplantımızda bir dizi karar aldık. Aldığımız kararlardan ilki, Sayın Numan Kurtulmuş ile benim yapacağım bir görüşmeydi. Kendisini sabah makul bir saatte aradım, konuştum. Aramızda son derece durumun tespitinde ortaklaştığımız yapıcı bir konuşma geçti. Sayın Kurtulmuş da yaşanan bu durumdan hiç memnun değildi. Ben kendisine Meclis'in saldırı altında olduğunu söyledim aynı 15 Temmuz'da olduğu gibi. 15 Temmuz'dakiler tankla, topla, tüfekle, uçakla Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya, Anayasa'yı askıya almaya kalkıyorlardı. Yargıtay'dakiler de kalemle, imzayla, kararla yapmaya çalışıyorlar bunu.”

Yargıtay’dan evi terk eden evli erkeğin harcamalarına kısıtlama Haber

Yargıtay’dan evi terk eden evli erkeğin harcamalarına kısıtlama

İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müşterek haneyi terk ettiğini ve şu anda başka bir kadınla birlikte yaşadığını, davalının taşınmazları satma girişiminde bulunduğunu, bu şekilde ailenin ekonomik varlığının tehlike altına girdiğini, bu nedenle davalının her iki taşınmazda bulunan tasarruf yetkisinin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 199’uncu maddesi uyarınca sınırlanmasına karar verilmesini dava ve talep etti. Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların doğru olmadığını, haksız ve şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini talep etti. İlk Derece Mahkemesi, talebi kabul etti İlk Derece Mahkemesi, taşınmazlarda davalının tasarruf yetkisinin 4721 sayılı Kanun’un 199’uncu maddesi uyarınca sınırlanmasına, bu taşınmazlara yönelik tasarrufların ancak davacının rızası ile yapılabileceğine, bu hususun tapu kütüğüne şerh edilmesine, ilgili tapu müdürlüklerine şerh için yazı yazılmasına karar verdi. İlk Derece Mahkemesi’nin kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi, davanın reddine karar verdi Bölge Adliye Mahkemesi, tarafların ayrı yaşadıkları süreçte davalı erkeğin ailenin ekonomik birliğini tehlikeye düşürecek mahiyette herhangi bir tasarrufunun davacı tarafça ispat edilememesi hususu dikkate alındığında ailenin ekonomik varlığının korunması gereği veya evlilik birliğinden doğan mali bir yükümlülüğün yerine getirilmemesi gibi bir durum söz konusu olmadığından ispat edilemeyen davanın reddine karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi: "Fiilen ayrı yaşayan eşlerden biri mal varlığının bir kısmını elden çıkarma yönünde girişimde bulunduğundan TMK 199 hükmünün şartları oluşmuştur" Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi: "Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, davalı erkeğin mal varlığının bir kısmını elden çıkarma yönünde girişimlerde bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre, davalının tasarruf yetkisinin sınırlandırılmasında gereklilik bulunduğu gerçekleşmiş olup, 4721 sayılı Kanun’un 199’uncu maddesi şartları oluşmuştur. Buna göre; Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin davanın kabulü kararının doğru olduğu kabul edilerek davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir." Kararı değerlendiren İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan ise şunları söyledi: "4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 199. maddesi hükmünün müşahhas olaylarda uygulanabilmesi için mâlik eşin mal varlığını elden çıkarma girişimlerinin olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle, Yargıtay uygulamasına göre, mâlik eşin başka birisiyle birliktelik yaşaması durumunda bu hüküm çerçevesinde tek başına tasarruf yetkisinin kısıtlanması talebi kabul edilemez. Zira, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 07 Aralık 2022 tarihli kararına göre, davalının başka kadınla beraber yaşıyor olması tek başına tasarruf yetkisinin sınırlanmasına sebep oluşturmaz."

Yargıtay’dan boşanma davalarını ilgilendiren önemli zina kararı Haber

Yargıtay’dan boşanma davalarını ilgilendiren önemli zina kararı

İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, davacı-karşı davalı kadın vekili, erkeğin, aşırı kıskanç olduğunu, kadına ve ortak çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, yatağını ayırdığını, baskıcı olduğunu, birlik görevini ihmal ettiğini, küçük düşürücü sözler söylediğini, ailesi ile görüşmesine izin vermediğini, ailesinin evlilik birliğine müdahalesine sessiz kaldığını, hakaret ettiğini, ilgisiz olduğunu, karşı davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, tarafların boşanmalarına ve karşı davanın reddine karar verilmesini talep etti. Davalı-karşı davacı erkek vekili, asıl davada dayanılan vakaların gerçeği yansıtmadığını, kadının, birden fazla kez sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiğini, birlik görevini ihmal ettiğini, ortak konutu terk ettiğini, sık sık telefon hattını değiştirdiğini, gizli telefon kullandığını, sosyal medyada değişik isimlerle hesaplar açtığını iddia ederek karşı davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanunu’nun 161 inci ve 163 üncü maddeleri hükümleri gereği boşanmalarına, asıl davanın reddine karar verilmesini talep etti. İlk Derece Mahkemesi tarafları eşit kusurlu sayıp boşanmaya karar verdi İlk derece mahkemesi, erkeğin, kadının üzerine kapıyı kilitlediği, giyimine müdahale ettiği, hakaret ettiği, aşırı kıskanç olduğu, fiziksel şiddet uyguladığı, kadının ise telefonda başka erkeklerle görüştüğü, cinsel içerikli fotoğraflar paylaştığı, kendisini sosyal medyada bekar ve farklı isimlerle hesap açtığı, bu hususun tüm dosya bütününde sabit olduğu gerekçesiyle boşanmaya karar verdi. Belirtilen karara karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından istinaf isteminde bulunuldu. Bölge adliye mahkemesi, eksik hususlar sebebi ile dosyayı ilk derece mahkemesine gönderdi. İlk Derece Mahkemesi bir kez daha tarafların boşanmasına karar verdi. Bu karara karşı da süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili istinaf başvurusunda bulundu. Bölge Adliye Mahkemesi istinaf istemini esastan reddetti. Bölge Adliye Mahkemesinin bu kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı erkek vekili temyiz isteminde bulundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nden sanal alem kararı Dosyayı temyiz aşamasında ele alan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, yaptığı inceleme neticesinde bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi: “Taraflarca karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının yapılan yargılaması sonucunda İlk Derece Mahkemesince; kadına, sürekli başka erkeklerle görüştüğü, kendisini sosyal medyada Zeynep ismi ile bekar olarak tanıttığı, farklı erkeklerin evine girip çıktığı, sosyal medyada bu erkeklerle görüşüp mesajlaşmak suretiyle cinsel içerikli fotoğraflar paylaştığı ve farklı isimlerle hesaplar açtığı, sık sık ortak konuttan gittiği, erkeğe ise evden çıkarken kadının üzerine kapıyı kilitlediği, giyimine karıştığı, aşırı kıskanç olduğu, yaşam tarzına müdahale ettiği, camdan dışarı bakmasına dahi izin vermediği, kadına hakaret ettiği vakaları kusur olarak yüklenmiş ve boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek asıl davanın evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine dayalı olarak karşı davanın ise haysiyetsiz hayat sürme hukuki sebebine dayalı olarak kabulü ile tarafların boşanmalarına ve fer’îlerine karar verilmiştir. Kararın davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından asıl davanın kabulü, 4721 sayılı Kanunu’nun 161 inci ve 162 inci maddeleri hükümleri uyarınca açtığı karşı davasının reddi, kusur belirmesi, tazminat taleplerinin reddi, tedbir nafakası, yetki itirazının reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine istinaf incelemesi yapan Bölge Adliye Mahkemesince, davalı-karşı davacı erkek vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı-karşı davacı erkek vekili tarafından temyiz edilmiştir. Toplanan delillere ve İlk Derece Mahkemesince kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlara göre kadının zina eyleminin ispatlandığı, boşanmaya sebebiyet veren olaylarda kadının, erkeğe nazaran ağır kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. O halde, erkek tarafından zina hukuki sebebine dayalı olarak açılan davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi doğru olmamıştır.”

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.