#yaşam kalitesi

İLKHABER-Gazetesi - yaşam kalitesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, yaşam kalitesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Akdeniz ve Ege çekiyor, Adana göç veriyor Haber

Akdeniz ve Ege çekiyor, Adana göç veriyor

Türkiye’nin en büyük ilçelerinden biri olan Adana’nın merkez ilçelerinden Seyhan’ın 3 bin 500 yıllık göç serüveninin mekânsal verilerle aktarıldığı “Seyhan İlçesi Göç Haritası” adlı kitabın yazarı araştırmacı Fatih Aktaş, bu eserinde kentin sosyal, ekonomik ve demografik dönüşümünü gözler önüne serdi. Aktaş, bu eserde hem iç göç hem de dış göç dinamiklerini analiz ederek ilçedeki göçün sebeplerini, yönünü ve etkilerini mekânsal verilerle ortaya koydu. Mahallelere göre nüfus yoğunluğu, göç veren ve göç alan bölgeler gibi kritik bilgiler görsellerle desteklenirken, göçmen nüfusun ilçeye entegrasyonu, hizmet ihtiyaçları ve toplumsal yapıya etkisi de detaylı biçimde ele alındı. Aktaş, akademisyenler, yerel yöneticiler, şehir plancıları ve sosyal hizmet uzmanları için önemli bir kaynak niteliği taşıyan, sürdürülebilir şehir politikaları ve göç yönetimi açısından da yol gösterici bir referans olarak öne çıkan bu çalışmanın yanı sıra, Adana’nın göç veren yapısına ilişkin de araştırma yaptı. Göçte büyük artış Kent Sosyolojisi, Göç ve Yerel Siyaset Uzmanı Fatih Aktaş'ın araştırmasına göre, 2007 yılında 399.910 kişi olan Adana kökenli göçmen nüfus, 2024’te 616.940 kişiye ulaştı. Son 17 yılda yüzde 54,27’lik artış yaşanması, Adana’nın ülke genelinde önemli bir göç veren il olduğunu ortaya koydu. Adanalı nüfusun en çok ikamet ettiği iller 2007’den 2024’e değişmezken, bu illere göç edenlerin sayısı ciddi şekilde arttı. İstanbul 67.342 kişiden 104.912’ye yükselerek yüzde 55,8 büyüme gösterdi. Mersin’de artış yüzde 52,3, Ankara’da yüzde 64,0, Antalya’da yüzde 76,8, Hatay’da yüzde 47,3 ve İzmir’de yüzde 69,3 olarak kaydedildi. Uzmanlar, İstanbul ve Mersin’in mutlak nüfus açısından hala en fazla Adanalı çeken merkezler olduğunu, Antalya ve İzmir’in ise yüksek büyüme oranlarıyla yaşam kalitesi ve emeklilik göçü çekim gücünü artırdığını belirtiyor. Bölgesel eğilimler ve nedenleri Metropoliten göç: İstanbul, Ankara ve İzmir’deki artış, yüksek nitelikli iş ve eğitim arayışının devam ettiğini gösteriyor. Yakın bölge göçü: Mersin ve Hatay’da büyüme toplam ortalamaya yakın seyrediyor, coğrafi yakınlık hâlâ önemli bir faktör. Ege ve Akdeniz çekimi: Antalya ve Muğla’da göçün toplamın çok üzerinde artması, turizm ve hizmet sektöründeki iş olanaklarının çekim gücünü artırdığını ortaya koyuyor. Doğu ve Güneydoğu’daki düşüş: Erzurum ve Diyarbakır gibi illerdeki azalma, kamu personeli rotasyonları ve tayin sistemlerindeki değişikliklerden kaynaklanıyor. Stratejik çıkarımlar Araştırma, Adana’nın nüfus tutma kapasitesini artırması gerektiğini vurguluyor. Beyin göçü riski yüksek olan Ankara ve İzmir’e göçün önlenebilmesi için tarım dışı sektörlerde, hizmet, teknoloji ve sanayi alanlarında yüksek katma değerli istihdam olanakları yaratılması gerekiyor. Aktaş’ın çalışması, Adana kökenli nüfusun göç dinamiklerinin klasik ekonomik motivasyonlar ile yaşam kalitesi odaklı yeni trendlerin birleşimiyle şekillendiğini ortaya koyuyor. Türkiye’nin dört bir yanına yayılan Adanalı diaspora, şehirlerin ekonomik ve sosyal çekim gücünü net biçimde yansıtıyor.

Belen Atik Yaylası’nda ‘taş ocağı’ krizi Haber

Belen Atik Yaylası’nda ‘taş ocağı’ krizi

Ülke genelinde faaliyet gösteren taş ocakları, sadece çevreye değil insan sağlığına da ciddi zararlar veriyor. Uzmanlar, taş ocaklarının yakınında yaşayan halkın solunum yolu hastalıkları, alerjik reaksiyonlar ve psikolojik stres gibi sağlık sorunları yaşama riskinin yüksek olduğunu belirtiyor. Taş ocaklarından yayılan toz ve partiküller, özellikle çocuklar, yaşlılar ve kronik hastalığı olan kişiler için büyük tehlike oluşturuyor. Ayrıca, yüksek gürültü ve titreşim, uzun vadede işitme kaybı ve uyku bozuklukları gibi sorunlara yol açabiliyor. Halk sağlığı uzmanları, taş ocaklarının faaliyetlerinin sıkı denetimle kontrol edilmesi gerektiğini vurguluyor. “Toz ve gürültü ölçümlerinin düzenli yapılması, çevresel ve sağlık standartlarının uygulanması hayati önem taşıyor” diyen uzmanlar, risklerin azaltılması için çevresel önlemlerin zorunlu olduğunu belirtiyor. Son yıllarda artan taş ocağı faaliyetleri, özellikle kentlere yakın bölgelerde yaşayan halk arasında endişe yaratıyor. Vatandaşlar hem sağlık hem de yaşam kalitesinin korunması için yetkililerden daha sıkı denetim ve önlem talep ediyor. Taş ocaklarının çevresel etkileri, asrın felaketinin yaşandığı Hatay genelinde de büyük tepkilere neden oluyor. Hatay’da bu konudaki tepkiler, artarak sürüyor. Benzer sorunun yaşandığı Belen Atik Yaylası yakınlarındaki taş ocağı da buna örnek oluşturuyor. Taş ocağına tepki amacıyla bir araya gelen yayla sakinleri, sorunu çözmek adına taş ocağı işletmecilerinin önlem almadığını öne sürerek, “Yetkili kurum da bu konuda ilgisiz. Bizler taş ocaklarına değil, evlerimize ve sağlığımıza verdiği zarara karşıyız. Buradaki ve yakın çevredeki taş ocakları, evlerimize ve sağlığımıza zarar vermeyecek daha uygun yerlere taşınabilir” diyerek tepkilerini dile getirdi. Yayla sakinleri, haklı taleplerini daha yüksek sesle duyurmak amacıyla platform kuracaklarını ve söz konusu taş ocağının kapatılması için de yasal yollara başvuracaklarını kaydettiler.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.