#Yenidoğan Çetesi

İLKHABER-Gazetesi - Yenidoğan Çetesi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yenidoğan Çetesi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mehmet Müezzinoğlu kimdir, neden gündem oldu? Haber

Mehmet Müezzinoğlu kimdir, neden gündem oldu?

Eski Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 'Yenidoğan Çetesi' soruşturmasında adı geçen hastanesi nedeniyle gündemde. Peki, TMSF'ye geçen Avcılar Hospital kaça satıldı? İşte Müezzinoğlu'nun biyografisi... 'YENIDOĞAN ÇETESİ' SORUŞTURMASINDAKİ SATIŞ Eski Sağlık Bakanlarından Mehmet Müezzinoğlu, "Yenidoğan Çetesi" soruşturmasıyla gündeme geldi. Soruşturma kapsamında Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) yönetimine geçen ve Müezzinoğlu'na ait olan Avcılar Hospital, satışa çıkarıldı. İlk ihalede 768,1 milyon TL muhammen bedelle alıcı bulamayan hastane için ikinci bir ihale düzenlendi. Bedelin 600 milyon TL'ye indirildiği yenilenen ihaleyi Daviva Grup Diyaliz Hizmetleri A.Ş. kazandı. Satış işleminin 24 Eylül 2025'te tamamlandığı bildirildi. MEHMET MÜEZZİNOĞLU KİMDİR, ASLEN NERELİ? Mehmet Müezzinoğlu, 9 Ocak 1955'te Yunanistan'ın Gümülcine kentinde doğdu. Batı Trakya Türklerinden olan Müezzinoğlu, 1970'li yılların başında Türkiye'ye göç etti. Eğitimini İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde tamamlayan Müezzinoğlu, 1982'de mezun olarak uzun yıllar hekimlik yaptı. Hekimlik kariyerinin ardından Adalet ve Kalkınma Partisi'ne (AK Parti) katılarak siyasete atıldı. 2002 seçimleriyle aktif siyasette yer alan Müezzinoğlu, Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, 2013 yılında Sağlık Bakanı olarak görevlendirildi. Sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması ve şehir hastaneleri projelerinde rol alan Müezzinoğlu, 2016'da ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak kabinede yer aldı ve bu görevi 2017'ye kadar sürdürdü. Evli ve iki çocuk babası olan Müezzinoğlu'nun, günümüzde aktif siyasetten çekildiği bilinmektedir.

Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i tehdit davasında 5 sanığa tahliye Haber

Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i tehdit davasında 5 sanığa tahliye

Yenidoğan Çetesi soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu 13 sanıklı davanın ilk duruşması, 2'nci gününde görülmeye devam etti. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, müşteki Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, aralarında tutuklu sanıklar Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar’ın da bulunduğu 6'sı tutuklu 2'si tutuksuz sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu. "Bu yargı teşkilatına yapılmış bir saldırıdır" Duruşmada beyanda bulunan müşteki Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin’in avukatı Ahmet Fırat Burkucu, "Bugün burada yargılanan eylem sadece kişiye yönelik suikast girişimi değil bir cumhuriyet savcısına suikast girişimidir. Bu yargı teşkilatına yapılmış bir saldırıdır. Sanıkların beyanlarını kabul etmemiz mümkün değildir. Yavuz Engin’in bilgileri fotoğrafları WhatsApp’tan paylaşılıyor. Tehdit ediliyor edilmekte kalmıyor faaliyete geçilmeye çalışılıyor. Müvekkilimin aracına bakılıyor 20 dakika sonra Aylin Arslantatar tarafından Bolu’da olduğu ailesine kadar tüm bilgileri veriyor. Bu tek başına yapılan bir eylem değil. Tutuksuz tüm sanıkların da tutuklanmasını istiyoruz. Sanıklardan birisi, Yavuz Engin’e ‘Burada asıl örgüt lideri sensin’ deme cüreti bile göstermiştir" dedi. Tutukluluk halinin devamı talebi Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, tutuklu sanıkların suçu işlediğine dair somut deliller olduğu gerekçesiyle, tutukluluk hallerinin devamını talep etti. Mütalaaya karşı savunma yapan sanık Aylin Arslantatar, "Onu korumaya çalıştığım noktada sen de beni tehdit ettin iftirası ne vicdana ne insanlığa sığar. Ben devlete, sizlere emanetim ama savcının elinde oyuncak oldum" diye konuştu. Savcının talebine ilişkin sanık Mustafa Kemal Zengin ise, "Dosya tamamen yalan ifadeler üzerine kuruldu. Örgüt varsa birbirimizi tanımamız gerekiyor ama dosyadaki bazı isimleri tanımıyorum bile. Muhammed Emin Orhan’ın kafasından kurduğu iftiraya dayalı beyanları dışında başka bir şey yoktur" şeklinde konuştu. Sanık Aylin Arslantatar'ın avukatı Ahmet Çakar, "Aylin annelik duygusuyla bir kadın olarak arkadaşı Yavuz'a bilgi verdi. Bu hususlar göz önünde bulundurulduğunda, müvekkilimin tahliyesini talep ediyor, savcının mütalaasına ise katılmıyoruz" ifadelerini kullandı. Diğer sanık avukatları da, müvekkillerinin tahliyesini ve eksik hususların giderilmesini talep ettiler. Aylin Arslantatar tahliye edildi Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanık Aylin Arslantatar'ın 'ev hapsi' ve 'yurt dışı çıkış yasağı' tedbiriyle tahliyesine, tutuklu sanıklar Gökhan Güler, Baki Çelik, Yavuz Çelik ve Muhammed Emin Orhan'ın ise 'yurt dışına çıkış yasağı' tedbiriyle tahliyesine, sanık Mustafa Kemal Zengin'in ise tutukluluk halinin devamına hükmederek duruşmayı erteledi.

Yenidoğan Çetesi davasında ilk duruşma: Savcı Yavuz Engin’i tehdit eden 13 sanık hakim karşısında Haber

Yenidoğan Çetesi davasında ilk duruşma: Savcı Yavuz Engin’i tehdit eden 13 sanık hakim karşısında

Yenidoğan Çetesi soruşturması devam ederken Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu 13 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Duruşmada, tehdit edilen Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, "Aylin Arslantatar'ın benimle görüşmek istemesi ve tehdide devam etmesi üzerine, şikayeti oluşturdum. Arslantatar bana Tuğçe Toptemel'in tahliye olması gerektiğini, eşimin ve çocuğumun zarar göreceğini, soruşturmadaki kişilerin çok tehlikeli olduklarından, benim onlarla başa çıkamayacağımdan bahsetti. Bu durum sonrası Aylin Arslantatar yönünden kafamda oluşan şüpheler netleşti" dedi. Yenidoğan Çetesi davası soruşturma aşamasında olduğu dönemde, Cumhuriyet savcısı Yavuz Engin'i makamında tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in de aralarında bulunduğu 13 sanık, bugün ilk kez hakim karşısına çıktı. Bakırköy 21. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülecek duruşmada, müşteki Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, aralarında tutuklu sanıklar Mustafa Kemal Zengin, Aylin Arslantatar'ın da bulunduğu 13 tutuklu sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu. SAVCI ENGİN:"ARSLANTATAR BANA, ‘PEŞİNDE TETİKÇİ VAR, ANNENLE BABANI İSTANBUL'A GETİRME' DEDİ" Duruşmada, ‘müşteki' sıfatıyla beyanda bulunan Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin, Yenidoğan soruşturmasını yürüttüğü sırada tehditler aldığından bahsederek, "O dönem, yenidoğan çetesi olarak bilinen dosyanın soruşturmasını yürütmekteydim. Bu soruşturma süreci devam ederken, tehditler aldım. Bu konu üzerinden Aylin Arslantatar, 30 Ağustos 2024'te, İnstagram üzerinden mesaj attı. Benimle konuşup, soruşturmayı durdurmak istedi. Ben o dönem ailemin yanına, Bolu'ya gidiyordum. Yolda Arslantatar, beni İnstagram üzerinden aradı ve mesaj attı, bana Bolu'ya gittiğimden haberi olduğunu, erkek kardeşimin 9 ay hapis cezası aldıklarını, kız kardeşimin Ankara'da olduğundan bahsetti. Dosyanın çöp olmasını istediler. O dönem annemle babamı hiç görmediğim için İstanbul'a getirmek istiyordum. Bana, ‘peşinde tetikçi var, annenle babanı İstanbul'a getirme' dedi. O dönem ben, Yenidoğan Çetesi soruşturmasını yürütüyordum. Aylin, bana Tuğçe Toptemel'den bahsetti. Arslantatar bana, 2 yaşındaki kızım ve eşimin olduğunu söyledi. Telefonlarımın dinlendiğinden, takip edildiğimden şüphe duydum. 3 buçuk yıl ailemden ayrı kalma sürecimiz vardı, bu tehditlerden dolayı. Arslantatar'a, şehit kızı olması nedeniyle bir kez çay ikram etmiştim. Benim hakkımdaki söylediği bilgileri bilmesi mümkün değildir." Şeklinde konuştu. "ARSLANTATAR BANA TUĞÇE TOPTEMEL'İN TAHLİYE OLMASI GEREKTİĞİNİ, EŞİMİN VE ÇOCUĞUMUN ZARAR GÖRECEĞİNİ, SORUŞTURMADAKİ KİŞİLERİN ÇOK TEHLİKELİ OLDUKLARINDAN, BENİM ONLARLA BAŞA ÇIKAMAYACAĞIMDAN BAHSETTİ" Müşteki savcı Yavuz Engin beyanında, soruşturma aşamasında yaşadıklarını Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcısına ilettiğini belirterek, "Biz yaptığımız işte kendimiz açısından hiçbir şeyden korkmadan görevinize devam edebiliriz ama yakınlarım için kaygı duyarız bu nedenle eşim ve kızımdan ayrı yaşamak zorunda kaldım. Yaşananlardan Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcısına bahsettim, kendisi şikayet dilekçesi oluşturmamı istedi, ben de öncesinde 3-4 gün müsaade istedim. Bu sürede, Arslantatar'ın tehdit eylemine aracı olup olmadığını teyit edip, dosyaya dahil olmasını istedim. Aylin Arslantatar'ın benimle görüşmek istemesi ve tehdide devam etmesi üzerine, şikayeti oluşturdum. Arslantatar bana Tuğçe Toptemel'in tahliye olması gerektiğini, eşimin ve çocuğumun zarar göreceğini, soruşturmadaki kişilerin çok tehlikeli olduklarından, benim onlarla başa çıkamayacağımdan bahsetti. Bu durum sonrası Aylin Arslantatar yönünden kafamda oluşan şüpheler netleşti. Başsavcımız, bana sen elindeki her şeyi bize anlat, soruşturmaya ekleyelim, sen bu dosyada mağdursun, bu dosyayı sağlıklı yürümezsin diyerek, gerekli evrakları soruşturma savcısına gönderdim. Arslantatar bana, seni bu işten Mustafa Kemal Zengin kurtarabilir dedi. Zengin ve Arslantatar için bir görüşme ayarladım. Soruşturma savcısı, diğer suç ortaklarının tespiti için fevri davranmamam gerektiğini söylendi. Jandarma tarafından odama bir kamera sistemi kuruldu ve sonrasında bir görüşme gerçekleşti. Görüntülerde izlendiği üzere, Zengin'i bana müsteşar olarak tanıttılar. Ben o anda sessiz kaldım" dedi. "MUSTAFA KEMAL ZENGİN BANA 'İDDİANAME YAZILDIKTAN SONRA KIRILAN BİR KALEM VAR' DEDİ" Müşteki Yavuz Engin beyanın devamında ise, sanık Zengin ile olan görüşmesine değindi. Engin, "Görüşme sırasında kaydedilen görüntülerde, Zengin'in bana parmak sakladığı, kendini istihbarat görevlisi olarak tanıtarak, İnstagram hesaplarını gösterdiği mevcuttur. O an talimata uyarak sessiz kaldım. Bana söylenen tehdit sözleri kamera kayıtlarının dökümlerinde mevcuttur. Benimle görüşmeye geldiklerinde, tek amaçlarının Tuğçe Toptemel'in tahliyesini sağlamak olmadığı, diğer sanıkların da tahliye edilmesini istedikleri bellidir. Arslantatar bana 'sen bize söz vereceksin, bu iş burada çözülecek' dedi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı, konudan bahsederken, 'sana bu şahıslardan çeşitli talepler gelir, sen onları oyalayacaksın' dedi. Mustafa Kemal Zengin bana 'iddianame yazıldıktan sonra kırılan bir kalem var' dedi. Aylin bana, 'seni vuramazlarsa, kız kardeşini vuracaklar' dedi. Kız kardeşimin Van'da yaşadığını söylediler ancak benim kardeşim Van'a hiç gitmedi. Benim mahkemeden ricam, bir daha hiç kimsenin böyle bir şeye cüret etmemesi adına caydırıcı bir ceza verilmesini talep ediyorum" dedi SANIKLAR SAVUNMA YAPTI: 'KIZIMI SAVUNMAK İSTERKEN DÜŞTÜĞÜM DURUMA BAKIN' Savunma yapan tutuklu sanık ve Yenidoğan Çetesi davasının tutuklu sanıklarından Tuğçe Toptemel'in üvey babası Yavuz Çelik, "Ben niye buradayım anlamıyorum. Bu tutuklama usulsüz bir tutuklama. Soruşturma dosyasında açık ve net bir şekilde yazıyor. Biz de defalarca savcılığa itiraz dilekçesinde bulunuyoruz. Ben et işleri ile ilgileniyorum. Mustafa Kemal Zengin'den sadece kızımın dosyasına bakmasını, bize yardımcı olmasını istedim. Kızımı savunmak isterken, düştüğüm duruma bakın. Dosyada sanık olarak bulunan diğer kişilerin kendi arasındaki meseleler benimle yakından uzaktan alakası yoktur. Sanık Zengin'in soruşturma savcısı Yavuz Engin'i tehdit ettiğini veya tehdit edeceğini bilseydik, bunun cezasını sizden önce biz verirdik. Biz devletini ve milletini seven insanlarız. Mustafa Kemal Zengin'in savcı ile görüşmesine ilişkin içeriğinden haberim yoktu. Öldürmeye teşebbüs iddialarını kabul etmiyorum. Örgüt iddiaları çok saçma bir suçlamadır. Hiç tanımadığım kişilerle bir örgüt kurmamız söz konusu olamayacağı açık ve nettir. Soruşturmada bahsi geçen silah, benim çalışanımın silahıdır. Ben suçsuzum" ifadelerini kullandı. EMEKLİ POLİS SANIKTAN SAVCIYA: 'SAVUNMANI MAHKEMEYE YAP ASLANIM' Tutuklu sanık Aylin Arslantatar'ın abisi tutuksuz sanık Tarık Arslantatar ise savunmasında, "Suçlamaları kabul etmiyorum. Benim kardeşimin işleriyle işim olmaz, sanıklarla illiyet bağım yoktur, Mustafa Kemal Zengin'i tanırım onu da kardeşim Aylin Arslantatar sayesinde istiyorum. Hakkımda soruşturma başlatıldığında, evime operasyon yapıldı. Bu sırada kardeşim Aylin beni aradı. Kardeşimin neden gözaltına alındığını ve evde arama yapma sebebini öğrenirken, adrese gelen savcı ve baro temsilcisi bir açıklama yapmadı. Ben çaresizlik içinde ailem söz konusu olduğu için çaba sarf etmeye başladım. Arama sırasında jandarma görevlilerinden biri sima olarak tanıdık geldi. Ben emekli polis memuruyum. Çok sayıda birimde çalıştım. Aylin emniyete götürülürken neden gözaltına alındığını söylemediler. Benim kardeşim kendi gölgesinden bile korkar. Kardeşim ifade çıkışında, ‘abi içeride senin de ismin konuşuluyor' dedi. Ben de, ‘konuşsunlar benim neyim var ki?' dedim. Gece geç saatte eve döndüm, sabaha karşı polis benim evime geldi. Bu soruşturma, şeffaf ve masumiyet karinesine uygun yürütülmedi. Ben hangi kişisel veriyi ele geçirmişim? Bir veriyi temin etmem söz konusu değil. Hukuksuzluklar yüzünden benim çocuklarımın rızkı ile oynandı." dedi. Sanık, müşteki savcı Yavuz Engin'e dönerek, savunma yapmaya devam etmesi üzerine, Engin, "Ben savcı değilim şu an mağdurum, savunmanı mahkemeye yap aslanım" dedi. DURUŞMA YARINA ERTELENDİ Savunmaların ardından duruşma, diğer sanık ve avukatlarının savunmalarının alınması için yarın saat 10.30'a ertelendi.

Yenidoğan Çetesi davasında adı geçen doktora yeni fezleke: Yasaklıyken ameliyat yaptı, genç kadın öldü Haber

Yenidoğan Çetesi davasında adı geçen doktora yeni fezleke: Yasaklıyken ameliyat yaptı, genç kadın öldü

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi davasında adı geçen Bağcılar Şafak Hastanesi’nde, hekimlik yapması yasak olmasına rağmen mide küçültme ameliyatı gerçekleştirdiği ve 25 yaşındaki Semanur Aydın’ın ölümüne neden olduğu iddialarına ilişkin fezleke hazırlandı. Hazırlanan fezlekede, 7 şüpheli hakkında, 18’er yıl 6’şar aydan, 33'er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi davasında yeni bir gelişme yaşandı. Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, yaptığı obezite ameliyatı sonrası Semanur Aydın’ın (25) ölümüne sebep olduğu gerekçesiyle meslekten men edilen ve Yenidoğan davasında bebek ölümleriyle adı geçen Bağcılar Şafak Hastanesi’nde hekimlik yapmaya devam eden Erol Vural, hakkında fezleke düzenledi. FEZLEKEDEKİ ŞOK İDDİA: BAŞKA DOKTORUN KAŞESİ KULLANILDI Yenidoğan davasında soruşturma sürecinde tehdit edilen Cumhuriyet Savcısı Yavuz Engin tarafından düzenlenen fezlekede, Semanur Aydın ‘maktul’ , Aydın’ın eşi Ali Aydın ve Doğan Yelboy ‘müşteki’, Cem Türker Öztürk, Erol Vural, Orhan Gündemer, Refik Arslan, Şaban Coşkun ve yenidoğan davasının tutuksuz sanıkları Semiha Yavuz ve Mustafa Kazan’ın da bulunduğu şahıslar ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. Ayrıca, Özel Bağcılar Şafak Hastanesi, Refik Aslan Sağlık Hizmetleri ise ‘müşteki’ sıfatıyla yer aldı. Telefon görüşmelerinde Erol Vural’ın yapacağı ameliyata başka bir doktorun kaşesini ve imzasının kullanıldığı konuşuldu TELEFON KAYITLARI DELİL OLDU: 'KAMERA KAYDI YOK DİYELİM' Fezlekede, bir diğer şüpheli Şaban Coşkun’un ise Erol Vural tarafından yapılan ameliyatları kendisi yapıyormuş gibi gösterdiği ancak ameliyatlara girmediğinin tespit edildiği bilgisi yer aldı. Maktul Semanur Aydın’ın ise ameliyat nedeniyle öldüğü olduğu, ameliyatı ise meslekte yasaklı doktor Erol Vural’ın gerçekleştirdiği, bu kapsamda soruşturma başlatıldığı anlatıldı. Hazırlanan fezlekede ayrıca, şüpheliler arasında gerçekleştirilen telefon görüşme tutanaklarına da yer verildi. Tutanaklarda, Mustafa Kazan’ın, Erol Vural’ın yapacağı ameliyata başka bir doktorun kaşesini ve imzasını kullanarak bu konuda sahtecilik yapılmasına yönelik görüşmeler yer aldığı, şüpheli Kazan’ın, görüşme sırasında "Kamera kaydı yok diyelim, onun cezası neyse onu çekelim, ameliyatı Şaban Hoca yaptı diyelim, Erol Vural’ın makas kullanma yetkisi yok. Bu durumu bilmiyorduk, kamera kaydı yok diyelim. Erol Beyi hasta kayıtlarından ismini çıkarttırırım" şeklinde konuşmalar yaptığı, öte yandan, şüpheli Semiha Yavuz’un "Kameralar bozuktur diye yazı gönderirsem onlarda susacak" dediği fezlekede yer aldı. BAKANLIK RAPORU: VURAL, BAŞKA BİR ÖLÜM NEDENİYLE 2 YIL MESLEKTEN MEN EDİLMİŞ Fezlekede, Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın düzenlediği inceleme raporu da fezlekede yer aldı. Raporda, şüpheli Erol Vural’ın, 12 Temmuz 2023 tarihinde mide küçültme ameliyatı yaptığı, bu ameliyat sonucu Rojin Elveren isimli hastanın vefat etmesi üzerine Sağlık Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı müfettiş marifeti ile inceleme yürüttüğü, inceleme sonucunda "Komplikasyon yönetimini etkin ve yeterli yapamayan ve ayrıca 2017/17 sayılı genelgeye göre gerekli konsültasyonların alınmaması nedeni ile sorumluluğu söz konusu olan Erol Vural'ın ölüme sebebiyet verdiği düşünüldüğünden adı geçen hakkında mesleki sorumluluk kuruluna sevk edilmesi kanaatine varılmış ve Erol Vural'ın 2 yıl süre ile meslekten geçici olarak men edilmesine karar verildiği aktarıldı. Öte yandan 1’inci Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun Semanur Aydın’ın ölüm nedenine ilişkin hazırlanan raporda, Aydın’ın ‘mide küçültme ameliyatı ve gelişen komplikasyonları sonucu’ hayatını kaybettiğinin belirlendiği bilgisi fezlekede yer aldı. Hayatını kaybeden Semanur Aydın’ın eşinin de savcılık ifadesine yer verildi. Müşteki Ali Aydın ifadesinde, eşinin ameliyatını yapan şahsın Erol Vural olduğunu beyan ettiği, HTS kayıtları incelendiğinde Erol Vural'ın maktule ameliyat yaptığı esnada Bağcılar Şafak Hastanesi bölgesinde baz verdiği, şüpheli Şaban Coşkun'un alınan ifadesinde Semanur Aydın'ı hiç görmediğini ameliyatı Erol Vural'ın yaptığını, başhekim Semiha Yavuz'un imzaların eksik diyerek kendisine birtakım evraklar imzalattığını beyan ettiği anlatıldı. "MESLEKTEN MEN BİTTİKTEN SONRA 26 YILDIR YAPMIŞ OLDUĞUM GENEL CERRAHİ MESLEĞİME TEKRAR DÖNDÜM" Şüpheli Erol Vural’ın ifadesi fezlekede yer aldı. Vural ifadesinde, "Meslekte 26. Yılım. 2015 yılında yapmış olduğum obezite cerrahisi nedeniyle Sağlık Bakanlığı tarafından 2019 yılında tarafıma geçici süre ile meslekten men cezası verilmiştir. Aradan bir müddet zaman geçtikten sonra pandemi nedeniyle yine Sağlık Bakanlığı tarafından bu ceza kaldırılmıştır. 2023 yılında Eylül ayında aynı hasta (2015 yılındaki vaka) dosyası nedeniyle karar tarafıma tebliğ edilmiştir. Bu süre zarfında aktif olarak çalışmayı bıraktım. Lakin 26 yıllık birikimim olduğu için beni obezite nedeniyle refaranslı olarak arayan hastaları bu konuda cerrahisine güvendiğim operatör doktor Şaban Coşkun genel cerrah arkadaşıma yönlendiriyor ve bizzat hastalar ile aktif olarak ilgileniyordum. Meslekten menim devam ettiği için aktif olarak ameliyatlara katılmamaktayım, sadece izleyici durumundayım. Ancak hastaların sorunları ile aktif olarak ilgilenmekteyim. Meslekten men bittikten sonra 26 yıldır yapmış olduğum genel cerrahi mesleğime tekrar dönerek icra edeceğimden hasta popülasyonumu kaybetmemek için aktif olarak hastalarımın sorunları ile hem ameliyat öncesi hem ameliyat sonrası ilgilenmeye devam etmekteyim. Meslekten men olduğum süre zarfında kesinlikle hiçbir ameliyata aktif olarak girmedim. Gözlemci olarak yanlarında bulundum. Yukarıda bahsi geçen Semanur Aydın ile de referansla geldiği için sorunları ile aktif olarak öncesinde ve sonrasında ilgilendim. Suçlamaları kabul etmiyorum. Obezite cerrahisi dışında kalan diğer branş suçlamaları ve diğer şahıslarla ilgili hiçbir bağlantım ve bilgim yok." İfadelerini kullandı. BAŞHEKİM: 'VURAL'IN YASAKLI OLDUĞUNU BİLMİYORDUM' Şüpheli Semiha Yavuz’un ifadesi hazırlanan fezlekede yer aldı. Yavuz, "Şaban Coşkun isimli doktor başhekimlik yaptığım Bağcılar Şafak Hastanesinde çalışıyordu. Semanur Aydın'ın ameliyatını ben Şaban Coşkun'un yaptığını biliyorum. Erol Vural'ın medyatik biri olduğunu sosyal medya yönü olacağını ancak ameliyatları kendisinin yapacağını söyledi. Şaban Coşkun'un evine herhangi bir evrak imzalatmak için gitmedim. Erol Vural'ın diplomasının askıda yasaklı olduğunu bilmiyordum. Daha sonradan öğrendim. Ayrıca ameliyatı Şaban Coşkun'un yaptığı bilgisine sahibim. Erol Vural hastayı getirdiği için ameliyata eşlik etmiş olabilir. Ancak gözümle görmedim. Çalıştığım hastanenin yönetim kurulu başkanı Can Türker Öztürk'tür. Semanur Aydın'ın öldüğü gün durumdan haberdar oldu. Zeynep Danişment Bağcılar Şafak Hastanesinin genel müdürüdür. İpek isimli şahısta Mustafa Kazan'dan önceki genel müdürdür. Tape içeriklerindeki konuşmaları neden yaptıklarını bilmiyorum. Kendi beyanlarımı da neden söylediğimi şuan hatırlamıyorum." Dedi. 33 YILA KADAR HAPİS İSTENDİ, DOSYA BAKIRKÖY'DE Fezlekede, şüpheliler Erol Vural, Cem Türker Öztürk, Mustafa Kazan, Orhan Gündemer, Refik Arslan, Semiha Yavuz, Şaban Coşkun hakkında, ‘ihmali davranışlarla kasten adam öldürme’, ‘suç delillerini yok etme veya gizleme’, ‘resmi belgede sahtecilik’ suçlarından ve ‘sağlık hizmetleri kanunu’ gereğince toplamda, 18’er yıl 6’şar aydan, 33'er yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları talep edildi. Fezleke, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan Fezleke, incelenmek üzere Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

Yenidoğan Çetesi davasında 3 sanığa tahliye kararı Haber

Yenidoğan Çetesi davasında 3 sanığa tahliye kararı

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın 6’ıncı duruşmasının 3’üncü gününde mahkeme heyeti, 3 tutuklu sanığın tahliyesine hükmederek duruşmayı erteledi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı’yla birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan ve ana dava dosyası ile birleştirilen iddianame ile sanık sayısı 57’ye yükselmişti. DURUŞMADA 3’ÜNCÜ GÜN Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda 6’ıncı duruşmanın görülmesine, 3’üncü gününde devam edildi. Duruşmada, 6’sı tutuklu bir kısım tutuksuz sanık hazır bulundu. Bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşma, sanıkların yoklamalarının alınmasının ardından sanık avukatları savunma yaptı. Savunma yapan sanık avukatları, müvekkillerinin üzerlerine atılı suçlamalarını kabul etmediklerini belirterek, sanıkların tahliyelerini talep etti. "MÜVEKKİLİMİN TIBBİ İHMALİNİN OLMADIĞI VE İSMİNİN GEÇMEDİĞİ AÇIK BİR ŞEKİLDE GÖRÜNÜYOR" Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık hemşire Hakan Doğukan Taşçı’nın avukatı, "Bu bebeklerin sağlıklı olmadığı, hasta oldukları zaten bellidir. Ancak raporda ne hikmetse bakılması gereken birçok detaya girilmemiş. Taşçı’nın bebek ölümünde kusuru var deniyor ama detay yok. Rapor her ne kadar eleştirsek de Yargıtay’ın kararı açıktır. Müvekkilimin bu ölümlerle illiyet bağı yoktur. Bu nedenle müvekkilimin tahliye olmasını talep ediyorum" dedi. 112 ambulans şoförü tutuklu Gıyasettin Mert Özdemir’in avukatı ise "Mahkeme tarafından bebek ölümleriyle ilgili tıbbi bir hata var mı yok mu araştırılması için ATK’ya talep gönderildi. Ancak gelen raporda müvekkilimin tıbbi ihmalinin olmadığı ve isminin geçmediği açık bir şekilde görünüyor. Raporda hastaneler için sağlık bakımından yetersiz ve uygun olmadığı ibaresi yer alıyor ancak bu hastaneler hasta zevkine uygun ki Sağlık Bakanlığından onay almış ve sevk izni çıkmıştır. O zaman bu rapor çelişkidedir" diye konuştu. 3 SANIĞIN TAHLİYESİNE HÜKMEDİLDİ Mahkeme heyeti, avukat beyanlarının ardından duruşmaya 2 saat ara verdi. Verilen aranın ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tahliye olması için cumhuriyet savcısı Yavuz Engin’in tehdit edildiği tutuklu sanık hemşire Tuğçe Toptemel, tutuklu sanıklar Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli, hemşire Damla Atak’ın ‘yurt dışına çıkış yasağı’ ile ‘imza’ şeklinde adli kontrol tedbiriyle tahliyesine karar verdi. Mahkeme heyeti, bazı tutuksuz sanıklar hakkındaki adli kontrol şartlarının da kaldırılmasına, 13 sanığın ise tutukluluk halinin devamına hükmederek, duruşmayı erteledi.

Yenidoğan Çetesi davasında 6. duruşma sürüyor Haber

Yenidoğan Çetesi davasında 6. duruşma sürüyor

İstanbul’da bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışları sonucu ölümlerine neden olan “Yenidoğan Çetesi”ne yönelik 2. dalga operasyonda hazırlanan iddianameyle sanık sayısı 57’ye yükseldi. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 6. duruşmasının 2. gününde, 6’sı tutuklu bazı sanıklar duruşma salonunda, diğerleri ise SEGBİS aracılığıyla hazır bulundu. Duruşmada, örgüt lideri olduğu iddia edilen doktor Fırat Sarı'nın avukatı Aydın Mantar savunma yaptı. Mantar, "Adli Tıp Kurumu raporlarını tıbbi rapor olarak değerlendirmiyoruz, bizim için yok hükmündedir. Mahkemenin de açıklayacağı ara kararın da bu şekilde olmasını ümit ediyoruz. Burada yaşanan trajediye son verecek kişi mahkemedir" diye konuştu. Sanık Aydın Mantar savunmasının devamında, "Mehmet Gürül'ün konuşmalarını okudum. Orada çok tehlikeli şeyler var. Ayrıca, 'Şikayet var' isimli siteden yorumlar koyulmuş dosyaya. Bunu neye göre yapıldığına dair bir fikirim yok. Burada biri kalp krizi geçirse, birine bir şey olsa kaldıracak doktor yok, hepsi tutuklu ve görevinden uzaklaştırıldı. Burada bebek katili denilen insanlar, bebekler ölünce günlerce üzülen, birbirini teselli eden insanlar. Bunlar kayıtlarda mevcuttur. Ölen bebekler için üzülüyorlar. ‘Çok çabaladık yaşasın diye çok üzgünüm' diye mesajlar var. Nasıl katil bunlar? Dosyada bebekler için aileden de para alındı diyor, ancak bu yalandır. Bebeklerden birinin ailesine para iade edilmiş, diğerinde ise Fırat Sarı ve hastane, parayı kendi cebinden ödedi. İlker Gönen'le ilgili raporda imajlar koyulmuş. Gönen, Çağla Durmuş ve Serenay Şenkalaycı arasında bir konuşma geçiyor. Bu konuşmalar hayatın olağan akışına uygun konuşmalardır" ifadelerini kullandı. Ses kaydı alan bir kişi hakkında tutanak tutuldu Öte yandan duruşma devam ettiği sırada polis, seyirci bölümünde bir kişinin ses kaydı aldığını tespit etti. Şahsın telefonunu kontrol eden ekipler, şahıs hakkında tutanak tutarak, işlem yaptı ve gazeteci olduğu belirlenen kişiyi duruşma salonundan dışarı çıkardı. Duruşma yarın devam edecek Alınan savunmaların ardından duruşma, diğer avukat savunmalarının alınması ve ara kararın açıklanması için yarın saat 10.00'da görülmeye devam edilecek.

Yenidoğan Çetesi davasında aile avukatlarından ağır suçlamalar: Bir bebeğin ölmesini istiyorsanız, Esenler Güney Hastanesi’ne yatırın Haber

Yenidoğan Çetesi davasında aile avukatlarından ağır suçlamalar: Bir bebeğin ölmesini istiyorsanız, Esenler Güney Hastanesi’ne yatırın

İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın 6’ıncı duruşmasının görülmesine devam ediliyor. Duruşmada beyanda bulunan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "Orderlar yanlış, kimin hangi bebeğe nasıl ilaç verdiği belli değil. Bir bebeğin ölmesini istiyorsanız, Esenler Güney Hastanesi'ne yatırın, bir bebeğin böyle bir hastanede hayatta kalmasının imkanı yok. Tüm sanıkların cezalandırılmasını istiyoruz" dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı’yla birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan ve ana dava dosyası ile birleştirilen iddianame ile sanık sayısı 57’ye yükselmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nce adliyenin konferans salonunda görülen davanın 6’ıncı duruşmasında, 6’sı tutuklu bir kısım tutuksuz sanık duruşma salonunda hazır bulundu. Bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. "BİR BEBEĞİN ÖLMESİNİ İSTİYORSANIZ, ESENLER GÜNEY HASTANESİ'NE YATIRIN" Duruşmada beyanda bulunan hayatını kaybeden Kaya bebeğin müşteki babası Mehmet Hanefi Kaya, "Sanıkların cezalandırılmasını istiyorum" dedi. Beyanda bulunan Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "Orderlar yanlış, kimin hangi bebeğe nasıl ilaç verdiği belli değil. Bir bebeğin ölmesini istiyorsanız, Esenler Güney Hastanesi'ne yatırın, bir bebeğin böyle bir hastanede hayatta kalmasının imkanı yok. Tüm sanıkların cezalandırılmasını istiyoruz." Şeklimde konuştu. Beyanda bulunan Bebek Karakoç’un avukatı ise, "Adli tıp raporu ortada. Bebeklerin ölmesi için tüm koşullar sağlanmış. Bebeğin bağırsaklarında problem varken, ölüm nedenine bu eklenmemiş. Bebek beslenememiş" dedi. Vefat eden Ayaz Karaduman Bebeğin ailesinin avukatı da, "Karaduman bebeğe uygun olmayan tedavi uygulandı. Dursun Eryılmaz sevki gerçekleştiren doktorlardan bir tanesi. Adli Tıp Kurumu raporu ortadadır. Bu kapsamda sanıkların cezalandırılmasını istiyoruz" diye konuştu. Adli Tıp Kurumu raporuna ilişkin savunma yapan tutuksuz sanıklar, suçlamaları kabul etmediklerini belirterek, beraatlarını talep etti. TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMI TALEBİ Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, tüm sanıkların tutukluluk halinin devamını talep etti. Duruşmaya, yarım saatlik ara verildi. Aranın ardından duruşma, sanıkların savunmaları ile devam edecek.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.