#Yılmaz Güney

İLKHABER-Gazetesi - Yılmaz Güney haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Yılmaz Güney haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana’dan Serik’e Tülay Aktaş’ın minyatürlerle anlatılan Anadolu hikayesi Haber

Adana’dan Serik’e Tülay Aktaş’ın minyatürlerle anlatılan Anadolu hikayesi

Antalya’nın Serik ilçesinde yakında ziyarete açılacak olan Etnografya Müzesi, Eğitimci ve Sanatçı Tülay Aktaş’ın minyatür eserleriyle Anadolu’nun kültürel mirasını ziyaretçilerine sunuyor. Müze, yaklaşık 4 bin metrekarelik alan üzerine kurularak Anadolu halkının yaşam biçimini detaylı şekilde yansıtacak şekilde tasarlandı. Müzedeki yöresel kıyafetlerle giydirilmiş balmumu heykeller, köy hayatını ve geleneksel yaşamı gözler önüne seriyor. Ziyaretçiler, bu müzede Anadolu’nun kültürel zenginliğini birebir deneyimleme fırsatı bulacak. Tülay Aktaş, Türkiye’de bir ilk olarak minyatür heykellerle Adana’nın düşman işgalinden kurtuluşunu anlatan bir panorama da hazırlamıştı. Daha sonra Adana Sinema Müzesi için Yılmaz Güney, Abidin Dino, Orhan Kemal ve Muzaffer İzgü gibi isimlerin heykellerini gerçek giysilerle tasarlamıştı. Bu eserler yalnızca heykel değil, etnografik araştırmalarla desteklenen multidisipliner çalışmalardan oluşmuştu. Serik Etnografya Müzesi de terkedilmiş bir cezaevi binasının restore edilmesiyle hazırlandı. Müze, Aktaş’ın hazırladığı Anadolu halk yaşamını anlatan minyatür eserlerle donatıldı. Müzenin bahçesinde Yörük kültürünü yansıtan kıl çadır, dinlenme alanları ve kültürel atölyeler bulunuyor. Ayrıca burada müzik, resim ve drama çalışmaları da gerçekleştirilebilecek. Altınoran Düşünce ve Sanat Derneği Onursal Başkanı Dr. Haluk Uygur, Tülay Aktaş’ın çalışmalarına dikkat çekerek, “Antalya Kaleiçi’nde gördüğüm minyatür heykellerinden ilham aldım ve Yeşiloba Şehitlik ile Milli Mücadele Müzesi’nde kullanmak istedim. O günden buyana Tülay Aktaş ile sıkı dostuz. Tülay hanım, sanatını sadece estetik bir boyuta taşımıyor, aynı zamanda Anadolu’nun tarihini ve kültürünü yaşayan bir şekilde sunuyor. Serik Etnografya Müzesi de bunun en güzel örneği” dedi. Müze, kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak Serik Belediyesi, müzeyi sadece bir sergi alanı olarak değil, aynı zamanda kültür ve sanat merkezi olarak planladı. Etnografya Müzesi, geçmişi yaşatmanın yanı sıra eğitim, kültür ve sanat etkinliklerine ev sahipliği yaparak ilçenin sosyal ve kültürel yaşamına katkı sunmayı hedefliyor. Ziyaretçiler, bu müzede Anadolu’nun gelenek ve göreneklerini, efsanelerini ve günlük yaşamını yakından tanıma fırsatı bulacak.

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nde “Yılmaz Güney Müzesi” tartışması Haber

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi’nde “Yılmaz Güney Müzesi” tartışması

Adana Büyükşehir Belediye Meclisi, Temmuz ayı oturumunun birinci toplantısını gerçekleştirdi. Meclise, Adana Büyükşehir Belediye Meclis 1. Başkan Vekili Göktürk Boyvadaoğlu başkanlık etti. Açılış yoklamasının ardından gündem maddeleri görüşülürken “Seyhan İlçesi, Kayalıbağ Mahallesi 242 ada 161 parselde Büyükşehir Belediyesi adına kayıtlı taşınmazda bulunan ve tescilli kültür varlığı niteliğindeki yapının ''Yılmaz Güney Evi / Müzesi'' ne dönüştürülmesine yönelik Güney Filmcilik San. ve Tic. AŞ ile Büyükşehir Belediyesi arasında imzalanan protokolün iş ve işlemlerinin yürütümüne ait teklifi” mecliste tartışma yarattı. Cumhur İttifakı üyeleri teklife tepki gösterirken, Millet İttakı’n oyları ile kabul edildi. Demirdağ, “Sanatçının hem seveni hem sevmeyeni var” MHP Grup Başkan Vekili Cemal Demirdağ meclis gündemine gelen maddenin daha önce komisyonda da ele alındığını belirterek, “Bilindiği üzere bu madde meclise gelmeden önce komisyonda değerlendirildi. Cumhur İttifak’ı tarafından ret oyu verilmiştir. Türkiye’de sanatçıdır bilindiği üzere hem seveni hem de sevmeyenleri vardır. Aynı zamanda bir savcımızı katletmiştir, kadına şiddet uygulanmıştır” diye ifade etti. Avcı, “Suç Alışkanlığı Olan Birinin İsmi Adana’ya verilmesi doğru değil” AK Parti Meclis Üyesi Abdullah Avcı konunun sadece sanat yönüyle değerlendirilmemesi gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: “Biz savcının ölümü değil birçok noktada suç işlemeyi alışkanlık haline getirmiş ülkenin vatandaşlığından çıkartılmış birinin eşine şiddet uygulayan birisinin ismini verilmesini Adana’da herhangi bir yere verilmesinin doğru olmadığını belirtmek istiyoruz.”

Nebahat Çehre kimdir, kaç yaşında? Yılmaz Güney ile evliliğinde ne yaşandı? İşte hayatı, kariyeri ve özel yaşamı Haber

Nebahat Çehre kimdir, kaç yaşında? Yılmaz Güney ile evliliğinde ne yaşandı? İşte hayatı, kariyeri ve özel yaşamı

Türk sinemasının ve televizyon dünyasının unutulmaz isimlerinden Nebahat Çehre, 81 yaşında olmasına rağmen zarafeti, duruşu ve güçlü oyunculuğuyla hâlâ gündemde kalmayı sürdürüyor. Son günlerde sosyal medyada sıkça sorulan “Nebahat Çehre kimdir?”, “Kaç yaşında?”, “Yılmaz Güney’le olan ilişkisi nasıldı?” sorularına dair tüm detaylar haberimizde… Nebahat Çehre kaç yaşında, nereli? Usta oyuncu 15 Mart 1944’te Samsun’da doğdu. Gürcü baba ve Laz annenin tek kızı olan Çehre, dört çocuklu bir ailenin en küçük ferdidir. 1960 yılında henüz 16 yaşındayken Türkiye Güzeli seçilen Nebahat Çehre, bu başarıyla birlikte sanat dünyasına ilk adımını attı. Nebahat Çehre kaç kez evlendi? Nebahat Çehre, bugüne kadar iki evlilik yaptı. İlk evliliğini 1967 yılında Yeşilçam’ın asi ruhu olarak bilinen Yılmaz Güney ile gerçekleştirdi. Ancak bu evlilik yalnızca bir yıl sürdü ve 1968'de sona erdi. Daha sonra 1976 yılında Yavuz Demir ile evlenen sanatçının bu ikinci evliliği de 1979'da boşanmayla sonuçlandı. Şu anda evli değildir ve özel hayatını gözlerden uzak yaşamayı tercih ediyor. Yılmaz Güney ile olan evliliğinde neler yaşandı? Yılmaz Güney ile olan evliliği Nebahat Çehre’nin hayatındaki en çok konuşulan dönemlerden biri oldu. Güney’in zaman zaman şiddete başvurduğu ve kıskançlık krizleri yaşadığı iddiaları uzun süre gündemde kaldı. 1968 yılında yaşanan bir tartışma sonrası Güney’in, arabasını Çehre’nin üzerine sürdüğü ve bu olay sonucu Çehre’nin köprücük kemiğinin kırıldığı, başına dikiş atıldığı iddia edildi. O dönem boşanma sürecinde olan Çehre, Yılmaz Güney’in tehditleriyle karşı karşıya kaldı. Bir gece alkollü halde Çehre’yi Playboy Kulübü'ne götürdüğü ve boşanma davasını geri çekmesi için baskı yaptığı da basında sıkça yer buldu. Ancak Nebahat Çehre tüm bu baskılara rağmen kararından vazgeçmedi ve boşanma süreci tamamlandı. Sanat kariyerinde dönüm noktaları 1960’lar: “Yaban Gülüm” filmiyle sinemaya adım attı, Yeşilçam’da başrol oyunculuğuna yükseldi. 1970’ler: Sezen Aksu’nun “Büklüm Büklüm” şarkısıyla sahne dünyasında da adından söz ettirdi. 2000’ler: “Aşk-ı Memnu” dizisindeki Firdevs Yöreoğlu karakteriyle yeni neslin beğenisini topladı. Nebahat Çehre hangi dizilerde oynadı? Oyunculuğu ile her dönem geniş bir hayran kitlesine sahip olan Nebahat Çehre, bugüne kadar 100’ün üzerinde yapımda rol aldı. En çok ses getiren yapımları arasında şunlar yer alıyor: Acı Hayat Çirkin Kral Affetmez Haziran Gecesi Aşk-ı Memnu Muhteşem Yüzyıl Kara Para Aşk Hâlâ örnek alınan bir figür Nebahat Çehre, yıllara meydan okuyan güzelliği, zarafeti ve oyunculuk kariyerindeki istikrarıyla yalnızca bir sanatçı değil, aynı zamanda birçok kadın için ilham kaynağı olmayı sürdürüyor. 81 yaşındaki usta oyuncu, sanat camiasında saygı duyulan ve unutulmayan bir figür olarak adından söz ettirmeye devam ediyor.

Yılmaz Güney’in hayatını anlatan ‘Çirkin Kral’ filminde başrol değişti Haber

Yılmaz Güney’in hayatını anlatan ‘Çirkin Kral’ filminde başrol değişti

Yılmaz Güney’in hayatını konu alacak ‘Çirkin Kral’ filmi için çekim hazırlıkları sürerken, başrolde önemli bir değişiklik yaşandı. Daha önce Yılmaz Güney rolü için İsmail Hacıoğlu’nun seçildiği açıklanmıştı, ancak çekim takviminin değişmesi nedeniyle oyuncu projeden ayrıldı. Hacıoğlu’nun yerine uluslararası üne sahip oyuncu Mehmet Kurtuluş’un Yılmaz Güney’i canlandıracağı duyuruldu. Filmde, Fatoş Güney karakterine Deniz Barut hayat verecek. ÇEKİMLER SONBAHARDA BAŞLAYACAK ‘Çirkin Kral’ filminin çekimlerinin önümüzdeki sonbaharda başlaması planlanıyor. Senaryosu, Yılmaz Güney’in eşi Fatoş Güney’in yazdığı “Camları Kırın Kuşlar Kurtulsun” kitabından yola çıkılarak kaleme alındı. Daha önce, yapımın provalarından ilk görüntüler Hürriyet’te yayımlanmıştı. Ancak, çekim tarihinin değişmesi nedeniyle İsmail Hacıoğlu, aldığı bir dizi teklifini değerlendirme kararı alarak projeden ayrıldı. FİLM BERLİN FİLM FESTİVALİ’NDE TANITILDI ‘Çirkin Kral’, 75. Berlin Uluslararası Film Festivali’nin EFM European Film Market bölümünde dünya pazarına sunuldu. Film, uluslararası pazarda ‘Ugly King’ adıyla görücüye çıktı ve büyük ilgi gördü. Şu ana kadar 50’den fazla ülke, projenin ön alımlarını tamamladı. AHMET SAN: "BİR BAŞYAPIT GELİYOR" Filmin yapımcısı Midwood Pictures Film Şirketi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet San, projeyle ilgili açıklamalarda bulundu. San, uzun süredir büyük bir titizlikle çalıştıklarını belirterek şunları söyledi: "Bir başyapıt geliyor ve uzun süren çalışmaları hep iç bünyemizde tutarak sürdürdük. Sürecin böyle olması gerektiğine inanıyorum. Mart ayı başında ilk defa resmi açıklamamızı yapıp basın buluşmasını gerçekleştireceğiz. Her türlü bilgiyi de orada paylaşacağız. O tarihten sonra tüm detayları konuşacağız."

Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' alan Nur Sürer kadına şiddete dikkat çekti Haber

Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' alan Nur Sürer kadına şiddete dikkat çekti

Ülkemizin en prestijli organizasyonlarından biri olan Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin 61. yılı, görkemli bir kapanış gecesiyle sona erdi. Bu yıl 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü', "Mukadderat" filmindeki performansıyla Nur Sürer ve "Ayşe" filmindeki rolüyle Binnur Kaya'ya verildi. Ödül konuşmasında kadına şiddet konusuna dikkat çeken Sürer, "Çocuklardan elinizi çekin. Kadınlardan elinizi çekin. Hayvanlardan elinizi çekin. Ağaçlardan elinizi çekin," diyerek toplumsal sorunlara yönelik güçlü bir mesaj iletti. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde İki Kadın Oyuncuya 'En İyi Kadın Oyuncu Ödülü' Ödül töreninin sunuculuğunu üstlenen Şebnem Dönmez'in açılış konuşmasının ardından, jüri üyesi Gökçe Bahadır, iki oyuncunun performanslarını övdü: “Öyle iki kadın vardı ki, biz o iki kadına da ödül vermeyi çok istedik. Bu dalda iki ödülümüz olacak,” diyerek bu yılki ödüllerin özel bir anlam taşıdığını vurguladı. Bahadır, “Toplumumuzda çok farklı yerlerden gelen iki kadını çok farklı şekillerde temsil eden iki hikayenin iki güçlü kadını,” diyerek her iki oyuncunun da performanslarını takdir etti. Nur Sürer’den Duygusal Bir Konuşma Ödülü alan Nur Sürer, sahnede yaptığı konuşmasında Yılmaz Güney'e atıfta bulundu. Sürer, “Bu ödülü, biz sinemacıların en kıymetlisi, en ustamız Yılmaz Güney için alıyorum,” diyerek ödülünü ona ithaf etti. 45 yıllık oyunculuk kariyerinden bahseden Sürer, geçmişte kendisine ilham veren yönetmenleri andı ve toplumsal sorunlara değindi: "Çocuklardan elinizi çekin. Kadınlardan elinizi çekin. Hayvanlardan elinizi çekin. Ağaçlardan elinizi çekin."

Güney: Yılmaz Güney filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir Haber

Güney: Yılmaz Güney filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir

Türkiye sinemasının önemli isimlerinden Yılmaz Güney, ölümünün 40’ıncı yılında, Esenyurt’taki Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde Güney Kültür Sanat Edebiyat dergisi tarafından düzenlenen programla anıldı. Güney’in eşi Fatoş Güney, “Yoksulların umudu, susturulmaya çalışılanların haykırışı oldu. Filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir. Bizler de onun eserlerinden, mücadele ruhundan ve direnişinden ilham alarak onun açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz” dedi. “Savaşa karşı barışı savunmak için daha kararlı olmalıyız” Programın açılış konuşmasını yapan Güney dergisi sorumlu yazı işleri müdürü Tuncay Özkaradeniz, “Savaşa karşı barışı savunmak için daha kararlı olmalıyız. Şu lanetli ortamda kültür, sanat, edebiyat cephesinde Güney’i güçlü bir mevzi hâline getirmekten başka çaremiz yoktur. Bizim kavgamız, ezilen ve baskı altında tutulan halkların kendi kaderlerini kendilerinin belirledikleri düzenin kurulması kavgasıdır. Sözlerimi Yılmaz Güney’in sözleriyle noktalamak istiyorum; ‘Dost ve düşman herkes bilsin ki, kazanacağız. Mutlaka kazanacağız. Bir köle olarak yaşamaktansa özgürlük savaşçısı olarak ölmek daha iyidir’.” “Yaşasaydı ya hapishanede ya da sürgünde olacaktı” Fatoş  Güney, “İçimizde güzel günlere olan inanç ve umut tükenmez. Umut hiçbir zaman tükenmez, sürer. Yaşasaydı ya hapishanede ya da sürgünde olacaktı. Bugün burada Yılmaz Güney’i anarken onun mirasını yaşatmak, yeni nesillere aktarmak sorumluluğunu taşıyoruz hepimiz. Yoksulların umudu, susturulmaya çalışılanların haykırışı oldu. Filmleri adaletsizlikle, baskıyla ve zulümle mücadelenin bir manifestosu niteliğindedir. Bizler de onun eserlerinden, mücadele ruhundan ve direnişinden ilham alarak onun açtığı yolda yürümeye devam ediyoruz. Yılmaz’ın hatıraları önünde aşkla ve minnetle eğiliyor ve onu saygıyla, özlemle bir kez daha anıyorum” şeklinde konuştu.

Yılmaz Güney’in hayatı film oluyor Haber

Yılmaz Güney’in hayatı film oluyor

Oyuncu, yönetmen, senarist ve yapımcı Yılmaz Güney'in hayat hikayesi beyaz perdeye aktarılıyor. Yapımcılığını Kazım Çarman, yönetmenliğini Cihan İnan'ın üstleneceği filmin Yılmaz Güney’in hayat hikâyesini beyaz perdeye taşıyacak sinema filminin hazırlıkları başladı. "Cem Karaca’nın Gözyaşları" filminde de rol alan oyuncu İsmail Hacıoğlu, "Yılmaz Güney"i canlandıracağı konuşulurken yeni bir iddia da gündeme geldi. Yılmaz Güney’in eski eşi Nebahat Çehre bu duruma rahatsız oldu. Ugly King Production'ın yapımcılığında çekilecek filmde, Güney'in Isparta yarı açık ceza evinde yatarken Hubschmide'e gönderdiği mektubun ardından yaşananlar, yarım kalan "Yol" filminin tamamlanma süreci, Isparta cezaevinden Rodos adasına, İsviçre ve Fransa'ya uzanan kaçış hikayesi konu alınacak. İsviçreli yapımcı Edi Hubschmid, Güney'in hapishaneden kaçışı ve ölümüne kadar geçen süreyi "Yol Bir Sürgün Hikayesi" adlı kitapta toplamıştı. Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin'in haberine göre ise Güney'in 1967-68 yıllarında evli kaldığı Nebahat Çehre'nin ise filmde adının geçmesini istemediği iddia edildi. Oyuncu Nebahat Çehre, "Ben isteseydim çoktan film yapardım. Çok şey yaşadık ama bunların film olmasını ya da bir filmde geçmesini istemem... "Yaşadıklarımız bizde kalsın. Zaten Fatoş Hanım'ın da bizden bahsedeceğini sanmıyorum" dedi.

Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un kaleminden '2000 yıllık Adanalı Hadro' hikâyeleri Haber

Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un kaleminden '2000 yıllık Adanalı Hadro' hikâyeleri

Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un 1. Yüzyıl’da Taşköprü’yü yaptıran Roma İmparatoru Hadrianus'un “2000 yıllık Adanalı Hadro” başlığıyla sosyal medyada yayınladığı hikâyeleri, Adana’nın renkli tarihini yeniden canlandırıyor. Çukurova'nın kalbinde yer alan ve tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış köklü bir şehir olan Adana, Türkiye'nin sanayileşen ilk şehirlerinden birini oluşturuyor. Bereketli toprakları, stratejik konumu ve canlı kültürü ile öne çıkan Adana'nın tarihi M.Ö. 7000'li yıllara kadar uzanıyor. İlk yerleşimlerin Neolitik dönemde gerçekleştiği bilinen Adana, Hititler, Asurlular, Persler, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar gibi birçok medeniyetin izlerini taşıyor. Her medeniyetin tarihi dokusu ile kültürel açıdan zenginleşen Adana, farklı kültürlerin ve etnik kökenlerin bir arada yaşadığı kozmopolit bir şehir olarak öne çıkıyor. Güçlü bir kültürel mirasa sahip olan Adana, zengin mutfak kültürüyle Türkiye'nin önemli gastronomi rotasında yer alırken, misafirperver ve sıcakkanlı insanlarıyla konuklarına kucak açıyor. Geleneklere ve göreneklerine bağlı olan Adanalılar, aynı zamanda yeniliklere de açık bir toplum olarak gerek yurt içinde ve gerekse ülke sınırları dışında bu değerleriyle ününü koruyor. Adana, sanat, spor ve iş dünyasına da birçok isim kazandırdı Eğitimci İlay Bilgili'nin "Orhan Kemal olmasaydı ‘Bereketli Topraklar Üzerinde’ ya da ‘Hanımın Çiftliği’ adlı romanlar hayatımızda asla olmayacaktı. Eğer çirkin kral ‘Yılmaz Güney’ olmasaydı, 1982 yılında Cannes Film Festivali’nin En İyi Film kategorisindeki ödülü Türkiye ‘Yol’ filmi ile bir yumruk gibi havaya kaldıramayacaktı. Ferdi Tayfur olmasaydı ‘Ben de özledim ben de…’ diye asla içlenemeyecektik örneğin. Eğer Ali Özgentürk olmasaydı Selvi Boylum Al Yazmalım’ın senaryosu öyle şahane yazılamayacaktı. Muzaffer İzgü olmasaydı örneğin belki ‘bazı’ şeylere başka bir gözle bakmayacaktık. Aytaç Arman olmasaydı Türk sineması bir eksik kalacaktı hep. Haluk Levent olmasaydı gitar çalmak isteyen her gencin o ilk şarkısı olmayacaktı, sahillerde ateş başında söz ve müziği Serhan Kelleözü'ne ait olan ‘Akdeniz Akşamları’ söylenmeyecekti hiç." ifadeleriyle bahsettiği bereketli topraklara sahip Adana, sanat, spor ve iş dünyasına da birçok isim kazandırdı. Yaşar Kemal, Feridun Düzağaç, Atilla İlhan, Erol Büyükburç, Şener Şen, Fatih Terim, Hasan Şaş, Murat Göğebakan, Müslüm Gürses, Kıvanç Tatlıtuğ, Demir Demirkan, Menderes Samancılar, Ayşe Arman, Nebil Özgentürk, Cenk Koray, Salih Güney, Faruk Tınaz, Ümit Besen gibi ünlü isimler, şimdilerde festivaller kenti olan Adana'da dünyaya gözlerini açtı. Sanatın hemen hemen her alanında adından söz ettiren Adana, yazın dünyasında olduğu gibi medyada da güçlü kalemlerle anıldı. Bu güçlü kalemlerden biri olan Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk da, kendine has şiveye ve deyimlere sahip Adana'nın tüm değerlerini, bir süre önce kaleme almaya başladı. Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un, sosyal medya platformlarında paylaştığı hikâyelerin baş kahramanı ise 1. Yüzyıl’da Adana'da meşhur Taşköprü'yü yaptıran Roma İmparatoru Hadrianus (Hadro) oldu. '2000 yıllık Adanalı Hadro' başlıklı hikâyelerde, İsmet Ramazan Selçuk, Adana yaşamının her alanındaki anekdotlara yer vermeye başladı. Binlerce kişi tarafından beğeniyle okunan hikâyeler, Selçuk'un "Lan gardaş, mavra, allöş, cıncık, cırlazmak, mızıkçılık yapmak, çimmek, essah ve gadasını almak" gibi yöresel deyimlerle daha da çekici hâle geldi. Gazeteci İsmet Ramazan Selçuk'un Hadrianus'un "Hadro" ismiyle sosyal medya platformlarında paylaştığı hikâyeleri, tarihi eğlenceli ve ilgi çekici bir şekilde sunumla geniş bir kitleye ulaşmayı başardı. Yılmaz Pütün’ün (Yılmaz Güney) beyaz perdeye uzanan ilginç hikayesi '2000 yıllık Hadro' hikâyelerinin 4 bölümden oluşan ve esas adı Yılmaz Pütün olan Yılmaz Güney ile ilgili kısımları da hayli ilgi çekici oldu. İsmet Ramazan Selçuk, Yılmaz Pütün’ün (Yılmaz Güney) kardeşi Yaşar Pütün'den de bahsettiği paylaşımlarında, 'Çirkin Kral'ın yaşamında bugüne kadar az bilinen kesitlere yer verdi. İsmet Ramazan Sulçuk, Adana'nın sosyal ve kültürel zenginliklerini gelecek kuşaklara aktarmak ve bu konuda kalıcı eser bırakmak amacıyla hikayeler yazmaya başladığını belirterek, "Önce Adana'nın geçmişte kullanılan ve bazıları gümünüze kadar gelen bazı yöresel deyimlerinin ağırlıklı olduğu bu yazı dizisinde, yolumuz Roma İmparatoru Hadrianus ile kesişti. Köklü geçmişi, çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış olması, kültürel çeşitliliği, sanat ve spor dünyasına katkıları ve ünlü isimlerin yetiştiği bir kent olduğu vurgulanan Adana'daki unutulmaz yaşanmışlıklar, Hadro ile yine yöresel deyimlerle anlatılmaya başlandı." dedi. Yine Adanalı olan Sefa Sofuoğlu’nun Hadrianus ve İsmet Ramazan Selçuk’u betimlediği görsel ile sunulan  '2000 yıllık Hadro' hikâyelerinin, daha sonra başka hikayelerinde yer alacağı kitap haline gelmesi bekleniyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.