Yenilmesi, içilmesi veya kullanılması dinen caiz olan bir şeyi satmak da caizdir. Bu sebeple, yasal açıdan değil de, dini açıdan bakıldığında, kendisi aslen haram olmayan ürünleri helal alanlarda kullanmak üzere üretmekte ve ticaretini yapmakta bir sakınca yoktur.
Bu maddeler normal olarak, helal alanlarda iş yapan kişi veya kurumlara satıldığı halde, alıcılar tarafından gizlice ve dolaylı yoldan, haram işlerde kullanılsa bile bundan dolayı üreticinin bir sorumluluğu olmaz. Ancak doğrudan gayri meşru maddelerin üretiminde kullanılmak üzere ve bunu bilerek ilgili kişilere bu ürünleri satmak, bir haramı desteklemek ve yaymak anlamına geleceğinden bu gibi kazanç yollarından sakınmak gerekir.
Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de, “İyilikte ve takvada yardımlaşın, ama günahta ve düşmanlıkta yardımlaşmayın.” (Maide, 5/2) buyurmaktadır.
Öte yandan herhangi bir ürün, günlük kullanımda nerdeyse tamamen haram bir maddenin üretimi için kullanılmakta ise, bu ürünü üretmek ve ticaretini yapmak, büyük ihtimalle harama destek olacağından dinen sakıncalı olur.
Bazı fıkıh alimleri, uyuşturucu imalatına dönük olarak haşhaş ve benzeri ürünleri üretmenin ve satmanın haram olduğunu belirtmişleridir. Fakat ilaç imalatında kullanılmak üzere yetiştirilip, satılmalarında sakınca yoktur. Söz konusu maddelerin ekiminde devlet tarafından alınan bir karar ve konulan kotalar da varsa bunlara riayet etmek gereklidir.
Namazların kılınışı ve rekat sayısı neye göre belirlenmiştir?
İslam dininde ibadetler tevkifidir. Yani hem farz oluş gerekçelerinin hem de uygulamalarının her yönüyle akılla bilinmesi mümkün değildir.
Aynı şekilde ibadetlerle ilgili hususlar Kur’an’da genel olarak emredilmiş, Hz. Peygamber’in uygulamasıyla belirgin hâle gelmiştir. Kur’an’da, namazların belli vakitlerde farz kılındığı ve kıyam, kıraat, rükû ve secde gibi bir takım rükünlerinin olduğu bildirilmiş ancak söz konusu ibadetin detayları ve namaz içerisinde yapılması gereken diğer davranışlar ile ilgili hususlar Hz. Peygamber’in sünnetine bırakılmıştır.
Nitekim sevgili Peygamberimiz, “Beni namazı nasıl kılarken gördüyseniz siz de öyle kılınız” (Buhârî, “Ezan”, 18) buyurmuştur.
Buna göre namazla ilgili genel hüküm, rükün ve şartlar Kur’an’la, bunlara ilişkin ayrıntılar ise Hz. Peygamberin sünnetiyle belirlenmiştir.
Allah'ını seversen şu işimi yap diyenin işini yapmak zorunda mıyız?
Bu söz yemin olan sözlerden biri değildir. Yemin olan sözlerden olmadığı gibi böyle söz söyleyen kimsenin isteğini yerine getirmek zorunda da değiliz. Hele yapılması istenen iş eğer dine muhalif bir iş ise hiç yapılmaz.
Aynı şekilde bir insana Allah rızası için şu isteğimi yerine getir dendiği halde yerine getirmemesinden dolayı mesul olmadığı gibi yerine getirmek zorunda da değildir. Ancak meşru bir istek ise yapmak zorunda olmamakla birlikte dilerse yapabilir.
Günün Ayeti
“Allah'ın sana ihsan ettiği gibi sen de ihsanda bulun. ”
Kasas, 28/77.
Günün Hadisi
Allah hayrını dilediği kimseyi günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için sıkıntıya sokar.'
(Buhârî, “Merda,” 1.)
Günün Hadisi
Allah hayrını dilediği kimseyi günahlarını bağışlamak ve derecesini yükseltmek için sıkıntıya sokar.'
(Buhârî, “Merda,” 1.)
Günün Sözü
Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.
Necip Fazıl Kısakürek
Günün Duası
Allah’ım bugün beni haramlardan sakınan helaları işleyebilen kullarından eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Kisve-i Şerîfe Nedir?
Hz. Peygamberin metfun bulunduğu hücre-i saadet üstündeki kubbe üzerine serilen örtü demektir.
Günün Nüktesi
Allah’ın sevdiği ve sevmediği işler…
Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
“Allah yaptığınız üç şeyden razı olur, üç şeyden de hoşlanmaz.
Sizin sadece kendisine ibadet edip, ona hiçbir şeyi ortak koşmamanızda ve Allah’ın ipine sımsıkı sarılıp ayrılığa düşmemenizden hoşlanır.
Dedikodu yapmanızdan, çok soru sormanızdan ve lüzumsuz yerlere mallarınızı harcamanızdan da hoşlanmaz.”
Müslim, “Akdiye”, 10.