İslam inancına göre kesilen hayvanın etinden yiyebilmek için hayvanı kesenin belli şartları taşıması gerekir. Bu şartlar yerine getirilmezse kesilen hayvanın eti yenmez. Söz konusu şartlar şunlardır. Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya ehl-i kitap (yahudi veya Hıristiyan) olması, hayvanı Allah adına kesmesi gerekir. Ayrıca hayvanı kesen kimsenin kadın veya erkek olması fark etmediği gibi baliğ olması da gerekmez.
Dolayısıyla ehl-i kitabın kestiği hayvanın etinden yemek caizdir. Ama ehl-i kitap (Yahudi-Hıristiyan) dışındaki inançtan olanların kestiği hayvanın eti İslam inancına göre yenmez.
Oğlum Askerden gelirse bir kurban keseceğim diyen kimse bu kurbanın etinden yiyebilir mi?
Bu bir adaktır şart yerine gelirse kesilmesi vacip hale gelir. Yani çocuk askerden gelirse bu adak kesilmek zorundadır. Ancak adak yapan kimse, adadığı hayvanın etinden yiyemez. Etin tamamını dağıtması gerekir. Şayet bir miktar yemiş olursa, yediği etin kıymetini fakirlere para olarak vermesi gerekir
Adak yapan, adadığı hayvanın etini, fakir olsalar bile, usul ve füruna ve geçimi üzerine bağlanmış bulunanlara yediremez. Usul, ana ve baba tarafından yükselen soya denir. Füru, evlatlardan aşağı inen soylara denir.
Sinir ile yapılan yemini bozmanın bir cezası var mı?
Yemin, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda ileri sürülen bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah’ın isim veya sıfatlarından birisini şahit tutarak verilen sözdür. Bu yeminin geçerli olması için yemin eden kişinin akil baliğ olması ve Allah’ın adını zikrederek yapması gerekir. Ayrıca bu yemini tehdit altında yapmamış olması gerekir.
Bu bağlamda yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına dair yemin eden kişi bu yeminini yerine getirmelidir. Şayet yemini bozarsa da onun kefaretini vermek zorundadır.
Buna göre sinirli haldeyken yemin eden kimse yemini ederken aklı başındaysa ve ettiği yemini hatırlıyorsa bu yemin geçerlidir. Yemini bozmaması gerekir. Şayet yemini bozarsa ceza olarak da yemin kefareti vermesi gerekir.
Mezara çaput bağlamak caiz mi?
Türbe ve mezarlıkların ziyaret edilmesi, ölü ve ölümün hatırlanması, ibret alınması dinimizin tavsiyesidir. Ancak mezar ve türbe ziyaretlerinde İslâm'ın özüne ve tevhid anlayışına ters düşen itikâdî bakımdan da zararlı olan tutum ve davranışlardan uzak durmak gerekir.
Bu bağlamda, mezar ve türbelere bez bağlamak, mum yakmak tevhid dini olan İslâm açısından uygun değildir.
Günün Ayeti
“Her birinize ölüm gelip, “Rabbim! Ne olur bana azıcık daha süre tanısan da gönüllü yardımlarda bulunsam ve iyi kişilerden olsam!” diye yalvarmadan önce size verdiğimiz rızıklardan başkaları için de harcayın.”
Münafikun, 63/10.
Günün Hadisi
“Üç şey öleni (mezara kadar) takip eder; ikisi geri döner, biri kalır. Ailesi, malı ve ameli onu takip eder. Ailesi ve malı geri döner, ameli kalır.”
(Müslim, Zühd, 5)
Günün Sözü
Gecenin ne kadar uzun olduğunu ancak hastalar bilir.
(Sadi)
Günün Duası
Ya rabbi aklımızın ve vicdanımızın, kötü ihtiraslarımıza engel olmasını nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Kefaet nedir?
Evlenecek çiftler arasında, dinî, iktisadi ve sosyal seviye bakımından yakınlık ve denklik ‘in var olması demektir.
Günün Nüktesi
Acıma duygusu ve merhamet…
Üsâme İbni Zeyd’den rivayet edildiğine göre,
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e, ölmek üzere olan kızının oğlunu verdikleri zaman, Hz. Peygamber’in gözleri doldu.
Bunun üzerine Sa’d İbni Ubâde:
– Ey Allahın Resûlü! Bu ne haldir? dedi.
Hz. Peygamber de:
– “Bu, Allah’ın, kullarının kalbine koyduğu acıma duygusu, rahmettir. Allah, acımasını bilen kullarına merhamet eder” buyurdu.
(Buhârî, “Cenâiz”, 33.)