Adana’da tarihi bir mekanda kurulan ve iğne oyasının dünden bugüne kadar yapılmış en özel ürünlerini barındıran Oya Evi Adanalıları bekliyor.
Haber Giriş Tarihi: 10.09.2015 16:39
Haber Güncellenme Tarihi: 10.09.2015 16:39
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.ilkhaber-gazetesi.com
Bayram BULUT
ADANA (İLKHABER)- Geleneksel Türk el sanatlarının yeni adresi Adana oldu. Türk oyası el sanatını tanıtma ve sevenlerine temin etme amaçlı kurulan Oya Evi, Nurlu Erkan yönetiminde faaliyetlerini sürdürüyor.
Ulucami ve Ramazanoğlu Konağı arasındaki tarihi ve turistik bölgede ki kubbeli bina, eski mescit yeni Oya Evi oldu. Oya Evi, Ziya Paşa’nın Kabrinin tam karşısında bulunuyor. Küçük bir müze formatında da olan sergi ve satış yeri, ileriki dönemlerde ev kadınlarını önemli bir gelir kapısı olması bekleniyor. Oya Evi ve içerisindeki bir birinden özel ürünlerle ilgili Oya Evi işletmecisi Nurlu Erkan’la görüştük. Nurlu Erkan, kendisinin Çukurova Üniversitesi’nden emekli olduğunu ve emekli olduktan sonra küçüklükten beri merakı olan iğne oyalarını toplamaya başladı. 5 yıldır topladığı koleksiyonu geçici olarak Ramazanoğlu Konağı’nda sergileyen Erkan Daha sonra tarihi mekanda Oya Evi’ni açarak Adanalılarla buluşturdu.
Erkan, “5 yıldır iğne oyası koleksiyonları topluyorum. Eskiye meraklıyım belli olduğu gibi tarihi mekanlara, antikaya çok meraklıyım. İğne oyaları Namlu’nun bir ürünüdür. Türkiye’nin 14 ilinde başlanan bu oyalar Namlun oyalarıdır. 122 oya var burada hepsi de Namlum oyasıdır. İğne oyası kategorisinde hepsi de montedir taşınabilinir sergi yapılabilinir. Burada İngilizce ve Türkçe Afişler var. İngilizce hocası olduğum için afişleri ben hazırladım, hem İngilizce, hem Türkçe olarak. Mevlit örtüsü oyalarımız var, yağlık oyalarımız var ve küçük oyalarımız var.” dedi.
Oya Evi’nde ki eserleri tek tek kendisinin işlettiğini anlatan Erkan, “Bu eserleri özel tek tek işlettim ben. Çünkü bu bir katalog görevini görüyor. Kitapta bunların isimleri yazılı ama görsel üç boyutlu olarak yok. Ben bunları 3 boyutluya dönüştürdüm. Literatürde de 85 model olarak geçiyor. Tabi her gün üretiyor kadınlar. Bu koleksiyonu bir yıl Ramazanoğlu Konağı’nda açtık sergi olarak. Artık sığmamaya başladık. Bir yer kiralamaya karar verdim. Burası Ramazanoğlu Konağı ve Ulu Cami arasında bir tevhit hane, tesbih çekilen bir yermiş önceden. Tarihi dokusu çok önemli ikisi bir biriyle çok uyuşuyor. Tabi dezavantajı kirası çok yüksek oldu.” diye konuştu.
Şuan kendilerinin iş yapamadığını dile getiren Nurlu Erkan, “Zararına gidiyor. Buna ne kadar dayanacağız bilmiyorum. Herkes bir yere para yatırıyor, bende buraya yatırdım. İğne oyası yalık kenarı kadının süsüdür. Yüzü çevreler. Bir örtü varsa bizim geleneksel örtümüz bu yazmadır. Kadının yüzünün etrafının süsüdür. Kadının dilidir. Konuşmasının yasak olduğu kültürlerde toplumlarda kendisini iğne oyası işleyerek ifade etmiş. Kaynanasına “bana çakırdikeni gibi bakma” der gibi, çakırdikeni oyası yaratmış. “Ben miras kalmış kızım” demiş pembe sümbülü yaratmış. Doğaya bakmış. Ve işte burada yazdığı gibi sarı renk oya mutsuzluğun ifadesi. Mutsuzsa bunu takıyor. Başka durumlarda farklı renkte oyalar takıyor ve kendini böyle ifade ediyor.”şeklinde konuştu.
Oya işleminin kadınlar arasında bir sosyalleşme aracı olduğunu dile getiren Erkan, “Kadınlar bir araya gelerek oya işliyorlar ve halen yapıyorlar. Geçenlerde namlunda rastladım. 8- 10 kişi toplanmış imc usulü iğne oyası işliyor. Toplandıkları evde pasta yiyip, çay içiyorlar ve işledikleri oyayı o eve bırakıyorlar. Harika bir kültür. Bunu neden yaşatmayalım. Halen günümüzde iğne oyası kullanılıyor ama yalıkta, yazmada kullanılmıyor. Başörtüsü mevlit örtüleri artık eskisi kadar geleneksel örtüler kullanılmıyor. Şimdi biz bunları yeni nesil tasarımları diyerek yeniden tasarlatarak aksesuarlara döndürdük yaşaması için. Burada Oya Evi’nin sergi içinde eski geleneksel başörtüleri var. Ve yeni takılar bulunuyor. “ dedi.
Kadınları istihdam etmek için bir projesinin olduğunu da bizlere anlatan Nurlu Erkan, “Benim hedefim iğne oyası işleyen kadın arkadaşlara sosyal sorumluluk projesi kapsamında iğne oyası hazırlatarak, evde üretimden ekonomilerine katkı koymak. Şuanda 40I aşkın kadınla irtibat halindeyim. Nallahan’da ziyaret ettiğim öteki arkadaşlar, 200 ev kadını ile çalışıyorlar. Kadının hastası varsa, işi varsa evden çıkamıyor. Onun için evde istihdama çok önem veriyorum. Bu işi ev kadınları keyifle yaptığı için, hem ona gelir kapısı olabilecek, hem de evden kopmayacak ev işlerini de rahatlıkla yürütebilecekler. Müthiş öz veriyle çalışan kadın arkadaşlarımız var. Ben onların bu durumlarını bildiğim için gidip ürünleri onlardan kendim alıyorum. Bu projem hayata geçtiğinde yıl içinde belli günlerde onları bir araya toplayarak bir şölen havasında bir kısır günü, aşure günü gibi günler yarak hem sosyalleşmelerini sağlamayı planlıyorum. “ ifadelerini kullandı.
Oya Evi’nin tarihi binası ve ürünleriyle tüm herkese hitap ettiğini ve Adanalıların özellikle buraya gelmelerini isteyen Nurlu Erkan, “Bu mekana tüm Adanalının gelmesini istiyorum. Tarihi bir mekan burası herkes gelip hem ürünleri, hem mekanı görmeli. Birçok misyonla çıktım yola. Hem burayı tanıtalım. Hem iğne oyalarını sergileyelim. Ayrıca, Serap Kara’nın fırçasından çıkmış tezhip sanatı tablolar da yer almakta burada. Burada bir de tezhip sanatı var. Hocamız Serap Kara, biz onunla bir sanatçı dayanışmasına girdik. Ben tek başıma bunu yönetemiyorum. Serap hanımın ürünlerini de burada sergiliyoruz satışa sunuyoruz. Yeni yeni eserler yapıyoruz. Burada eğitimde verecek kendisi. Tezhip eğitmeni, hem sanatçısı kendisi.” diye konuştu.
Adana’nın tarihi mekanlarının bir arada olduğu kent merkezinde ki Büyük saat civarına gerekli ilgilinin artık gösterilmesi gerektiğini belirten Nurlu, Adanalıları bu tarihi alanlara çekebilmek için ayda bir kültürel etkinlik yapılması gerektiğini vurguladı. Erkan sözlerini şöyle sürdürdü;
“Burada esnafın genel olarak bir tanıtıma ihtiyacı var. Adanalıları buraya getirmek için ne yapabiliriz. Kültür sanat düzenlemeleri yaptılar. Bize yapılacak en büyük destek tarihi tanıtım için konuşuyorum. Yurt dışından olsun, yurt içinden olsun, Adanalı olsun herkesi buraya getirmek lazım. Burada da yeni bir atölye açıldı: Sadece kehribar tesbih yapıyorlar. Burada ayda bir kültür etkinliği yapılmasını istiyoruz. Hemen önümüzde bir park var. Burada bir kültür etkinliği yapılmalı ama kendimiz çalıp kendimiz söylemeyelim. Adanalıların geleceği bir etkinlik olsun. Gelip burayı tanısınlar. Bizim istediğimiz bunun yapılması. Karar verici makamların bu işe Adana’nın gelişmesi için el atması lazım. Biz siviller olarak elimizden geleni yapıyoruz. Adanalıyı buraya getirip bu tarihi havayı solumalarını sağlamamız lazım. İğne oyası ve tezhip kardeşler ve burada birazda ebru eserlerimiz var. Kurumsal girişimleri yetkililerden bekliyoruz. Belediye başkanlarımız artı valilik olarak el birliği ile burada bir organizasyon yapılmalı. “
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Oya Evi’nde tarihe yolculuk
Adana’da tarihi bir mekanda kurulan ve iğne oyasının dünden bugüne kadar yapılmış en özel ürünlerini barındıran Oya Evi Adanalıları bekliyor.
Bayram BULUT
ADANA (İLKHABER)- Geleneksel Türk el sanatlarının yeni adresi Adana oldu. Türk oyası el sanatını tanıtma ve sevenlerine temin etme amaçlı kurulan Oya Evi, Nurlu Erkan yönetiminde faaliyetlerini sürdürüyor.
Ulucami ve Ramazanoğlu Konağı arasındaki tarihi ve turistik bölgede ki kubbeli bina, eski mescit yeni Oya Evi oldu. Oya Evi, Ziya Paşa’nın Kabrinin tam karşısında bulunuyor. Küçük bir müze formatında da olan sergi ve satış yeri, ileriki dönemlerde ev kadınlarını önemli bir gelir kapısı olması bekleniyor. Oya Evi ve içerisindeki bir birinden özel ürünlerle ilgili Oya Evi işletmecisi Nurlu Erkan’la görüştük. Nurlu Erkan, kendisinin Çukurova Üniversitesi’nden emekli olduğunu ve emekli olduktan sonra küçüklükten beri merakı olan iğne oyalarını toplamaya başladı. 5 yıldır topladığı koleksiyonu geçici olarak Ramazanoğlu Konağı’nda sergileyen Erkan Daha sonra tarihi mekanda Oya Evi’ni açarak Adanalılarla buluşturdu.
Erkan, “5 yıldır iğne oyası koleksiyonları topluyorum. Eskiye meraklıyım belli olduğu gibi tarihi mekanlara, antikaya çok meraklıyım. İğne oyaları Namlu’nun bir ürünüdür. Türkiye’nin 14 ilinde başlanan bu oyalar Namlun oyalarıdır. 122 oya var burada hepsi de Namlum oyasıdır. İğne oyası kategorisinde hepsi de montedir taşınabilinir sergi yapılabilinir. Burada İngilizce ve Türkçe Afişler var. İngilizce hocası olduğum için afişleri ben hazırladım, hem İngilizce, hem Türkçe olarak. Mevlit örtüsü oyalarımız var, yağlık oyalarımız var ve küçük oyalarımız var.” dedi.
Oya Evi’nde ki eserleri tek tek kendisinin işlettiğini anlatan Erkan, “Bu eserleri özel tek tek işlettim ben. Çünkü bu bir katalog görevini görüyor. Kitapta bunların isimleri yazılı ama görsel üç boyutlu olarak yok. Ben bunları 3 boyutluya dönüştürdüm. Literatürde de 85 model olarak geçiyor. Tabi her gün üretiyor kadınlar. Bu koleksiyonu bir yıl Ramazanoğlu Konağı’nda açtık sergi olarak. Artık sığmamaya başladık. Bir yer kiralamaya karar verdim. Burası Ramazanoğlu Konağı ve Ulu Cami arasında bir tevhit hane, tesbih çekilen bir yermiş önceden. Tarihi dokusu çok önemli ikisi bir biriyle çok uyuşuyor. Tabi dezavantajı kirası çok yüksek oldu.” diye konuştu.
Şuan kendilerinin iş yapamadığını dile getiren Nurlu Erkan, “Zararına gidiyor. Buna ne kadar dayanacağız bilmiyorum. Herkes bir yere para yatırıyor, bende buraya yatırdım. İğne oyası yalık kenarı kadının süsüdür. Yüzü çevreler. Bir örtü varsa bizim geleneksel örtümüz bu yazmadır. Kadının yüzünün etrafının süsüdür. Kadının dilidir. Konuşmasının yasak olduğu kültürlerde toplumlarda kendisini iğne oyası işleyerek ifade etmiş. Kaynanasına “bana çakırdikeni gibi bakma” der gibi, çakırdikeni oyası yaratmış. “Ben miras kalmış kızım” demiş pembe sümbülü yaratmış. Doğaya bakmış. Ve işte burada yazdığı gibi sarı renk oya mutsuzluğun ifadesi. Mutsuzsa bunu takıyor. Başka durumlarda farklı renkte oyalar takıyor ve kendini böyle ifade ediyor.”şeklinde konuştu.
Oya işleminin kadınlar arasında bir sosyalleşme aracı olduğunu dile getiren Erkan, “Kadınlar bir araya gelerek oya işliyorlar ve halen yapıyorlar. Geçenlerde namlunda rastladım. 8- 10 kişi toplanmış imc usulü iğne oyası işliyor. Toplandıkları evde pasta yiyip, çay içiyorlar ve işledikleri oyayı o eve bırakıyorlar. Harika bir kültür. Bunu neden yaşatmayalım. Halen günümüzde iğne oyası kullanılıyor ama yalıkta, yazmada kullanılmıyor. Başörtüsü mevlit örtüleri artık eskisi kadar geleneksel örtüler kullanılmıyor. Şimdi biz bunları yeni nesil tasarımları diyerek yeniden tasarlatarak aksesuarlara döndürdük yaşaması için. Burada Oya Evi’nin sergi içinde eski geleneksel başörtüleri var. Ve yeni takılar bulunuyor. “ dedi.
Kadınları istihdam etmek için bir projesinin olduğunu da bizlere anlatan Nurlu Erkan, “Benim hedefim iğne oyası işleyen kadın arkadaşlara sosyal sorumluluk projesi kapsamında iğne oyası hazırlatarak, evde üretimden ekonomilerine katkı koymak. Şuanda 40I aşkın kadınla irtibat halindeyim. Nallahan’da ziyaret ettiğim öteki arkadaşlar, 200 ev kadını ile çalışıyorlar. Kadının hastası varsa, işi varsa evden çıkamıyor. Onun için evde istihdama çok önem veriyorum. Bu işi ev kadınları keyifle yaptığı için, hem ona gelir kapısı olabilecek, hem de evden kopmayacak ev işlerini de rahatlıkla yürütebilecekler. Müthiş öz veriyle çalışan kadın arkadaşlarımız var. Ben onların bu durumlarını bildiğim için gidip ürünleri onlardan kendim alıyorum. Bu projem hayata geçtiğinde yıl içinde belli günlerde onları bir araya toplayarak bir şölen havasında bir kısır günü, aşure günü gibi günler yarak hem sosyalleşmelerini sağlamayı planlıyorum. “ ifadelerini kullandı.
Oya Evi’nin tarihi binası ve ürünleriyle tüm herkese hitap ettiğini ve Adanalıların özellikle buraya gelmelerini isteyen Nurlu Erkan, “Bu mekana tüm Adanalının gelmesini istiyorum. Tarihi bir mekan burası herkes gelip hem ürünleri, hem mekanı görmeli. Birçok misyonla çıktım yola. Hem burayı tanıtalım. Hem iğne oyalarını sergileyelim. Ayrıca, Serap Kara’nın fırçasından çıkmış tezhip sanatı tablolar da yer almakta burada. Burada bir de tezhip sanatı var. Hocamız Serap Kara, biz onunla bir sanatçı dayanışmasına girdik. Ben tek başıma bunu yönetemiyorum. Serap hanımın ürünlerini de burada sergiliyoruz satışa sunuyoruz. Yeni yeni eserler yapıyoruz. Burada eğitimde verecek kendisi. Tezhip eğitmeni, hem sanatçısı kendisi.” diye konuştu.
Adana’nın tarihi mekanlarının bir arada olduğu kent merkezinde ki Büyük saat civarına gerekli ilgilinin artık gösterilmesi gerektiğini belirten Nurlu, Adanalıları bu tarihi alanlara çekebilmek için ayda bir kültürel etkinlik yapılması gerektiğini vurguladı. Erkan sözlerini şöyle sürdürdü;
“Burada esnafın genel olarak bir tanıtıma ihtiyacı var. Adanalıları buraya getirmek için ne yapabiliriz. Kültür sanat düzenlemeleri yaptılar. Bize yapılacak en büyük destek tarihi tanıtım için konuşuyorum. Yurt dışından olsun, yurt içinden olsun, Adanalı olsun herkesi buraya getirmek lazım. Burada da yeni bir atölye açıldı: Sadece kehribar tesbih yapıyorlar. Burada ayda bir kültür etkinliği yapılmasını istiyoruz. Hemen önümüzde bir park var. Burada bir kültür etkinliği yapılmalı ama kendimiz çalıp kendimiz söylemeyelim. Adanalıların geleceği bir etkinlik olsun. Gelip burayı tanısınlar. Bizim istediğimiz bunun yapılması. Karar verici makamların bu işe Adana’nın gelişmesi için el atması lazım. Biz siviller olarak elimizden geleni yapıyoruz. Adanalıyı buraya getirip bu tarihi havayı solumalarını sağlamamız lazım. İğne oyası ve tezhip kardeşler ve burada birazda ebru eserlerimiz var. Kurumsal girişimleri yetkililerden bekliyoruz. Belediye başkanlarımız artı valilik olarak el birliği ile burada bir organizasyon yapılmalı. “
Adana'da cinayet davasında karar
Şanlıurfa'da kalp krizi geçiren asker, Mersin'de defnedildi
Mersin'de tırda 43 kilo madde ele geçirildi
Muğla'da yemek yapmayan eşini komalık eden şahıs tutuklandı
Bolu’daki yangında hayatını kaybeden Kübra ve Alya Altın son yolculuğuna uğurlandı
SON HABERLER
Sinan Ateş cinayetinde takipsizlik kararı verildi
Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in Ankara’da suikast sonucu öldürülmesine ilişkin cinayet soruşturmasında takipsizlik kararı verildi.
Müge Anlı'ya ölüm büyüsü tehditi!
Müge Anlı ile Tatlı Sert'te yaşananlar herkesi şaşırttı. Ünlü sunucu, canlı yayında ölümle tehdit edildi. Üfürükçü olarak bilinen kadının evinde yapılan aramada büyü malzemeleri çıktı. Bu olay, inanç sömürüsünün boyutlarını gözler önüne serdi
Deprem sonrası Hatay'da baraj çatladığı iddiasına ilişkin dava başladı: Oğuzhan Uğur mahkemede!
Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası Hatay'da barajın çatladığına dair yapılan asılsız paylaşımlar nedeniyle Oğuzhan Uğur ve 2 sanık hakkında açılan dava başladı. Sanıklar, "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla yargılanıyor.