Kuraklık ülkemiz için büyük bir sorun haline geldi.

Artık yağışlar kış aylarında bile görülmüyor.

İnsanların gündeminde bu kuraklık var.

İnternette ki haberlere bakarsanız göllerin nasıl susuz kaldıklarını görebilirsiniz.

Yaşanan küresel iklim değişiklikleri nedeniyle bu durumu yaşıyoruz.

Ormanlarımız birer birer yok olurken, havamız kirlenirken bizler neler yaptık?

Maalesef hiçbir şey.

Her yıl çıkan orman yangınlarında ormanlarımızın büyük bir bölümü yok oldu.

Ki zaman zaman yangın haberleri gelmeye de devam ediyor.

Ormanlarımız sadece yangınla da yok olmuyor.

İmara açılan yerlerde milyonlarca ağacımız kesiliyor.

İnsanların para hırsı bunları gerçekleştiriyor.

Ülkemizde giderek yaygınlaşan termik santraller var ne yazık ki.

Termik santrallerin çevreye olan zararlarını şimdi uzun uzadıya anlatmak istemiyorum.

Daha birçok neden var belki de.

Yaşanan kuraklık Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün de (MGM) raporlarına yansıdı.

MGM’nin eylül, ekim, kasım ve aralık aylarını kapsayan kuraklık haritasına göre, Marmara, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kuraklığın ciddi boyuta ulaştığı görülüyor.

Kuraklık nedeniyle ekilen tahılların da çimlenmesi gecikiyor.

Üreticiler ve uzmanlar şimdiden tahıl rekoltesinin düşebileceği konusunda uyarılarda bulundu.

Uzmanlar, kuraklık tehlikesinin bu yıla özgü olmadığına dikkat çekerek küresel iklim krizi konusuna da dikkat çekiyor.

Mevsimlerin kaydığını ifade eden uzmanlar, kuraklık nedeniyle gıda üretiminde yaşanacak olumsuzlukların da ekonomik olarak yansımaları olacağı konusunda hemfikir.

Durum gerçekten ciddi.

Artık insanlar yağmur duasına çıkmaya başladı.

Yani küresel iklim krizini bir bakıma dua ile baskılamaya çalışıyoruz.

Tabi ki dua etmek güzeldir.

Herşeyi veren Allah’tır.

Bu konuda hepimiz hem fikiriz ama duanın dışında başka şeyler yapılması gerekli.

Ama devletlerin bu konuda çalışmalar yapması gerekli.

Tabi ki bizlere de bireysel olarak düşen görevler var.

İklim değişikliği küresel bir problem olsa da günlük hayattaki alışkanlıklarımızı değiştirerek bunu önleyebileceğimiz birçok yöntem var aslında.

Bir yandan enerji ve para tasarrufu yaparken bir yandan da küresel ısınmayla mücadele edebiliriz.

Ne yapabiliriz peki. Kullanmadığımız elektrikli aletlerin fişini çekerek işe başlayabiliriz mesela.

Çünkü televizyon, bilgisayar ve telefon şarj aleti gibi elektrikli cihazlar beklemede olsalar bile elektrik kullanırlar. 

Enerji tasarruflu ampul kullanalım unutmayalım ki, LED, kompakt floresan ampul ve halojen lambalar eski lamba modellerine göre yüzde 80’e kadar daha az enerji tüketmekle birlikte yüzde 25 daha uzun ömürlüdürler.

Enerji tasarruflu ürünler alalım.

Elektronik bir ürün satın almadan önce ne kadar güç kullandığına dikkat edelim. Enerji tasarruflu bir ürün alarak hem küresel ısınmaya karşı bir adım atmış olur, hem de uzun vadede bütçe tasarrufu yapabiliriz.

Evimizin ısı yalıtımını güçlendirelim.

Düzgün bir yalıtım enerji tasarrufunu önemli ölçüde etkiler.

Çift veya üç camlı pencere ya da enerji tasarruflu kapı kullanabiliriz.

Güneş paneli kullanalım.

Çatımıza güneş paneli taktırarak evimizi ve evde kullandığımız suyu güneş enerjisiyle ısıtalım.

Araba yerine toplu taşıma kullanalım.

 Yaşadığımız yerde okula ya da işe yürüyerek gitmek mümkün değilse kendi arabamız yerine toplu taşımayı tercih etmek karbon salınımını azaltacaktır.

Ağaç dikelim.

Kentlerimiz betona dönüşmüş durumda.

Bu durumun önüne geçmek için ağaç dikerek doğamıza yardımcı olabiliriz.

Bunları yaparak doğamıza, dünyamıza katkı sağlamalıyız birey olarak.

Ancak tüm dünya devletleri de bu konuda bir araya gelerek ortak bir çalışma yapmalı diye düşünüyorum.