TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Dr. M. Zeki Uyanık; Engel değil, destek olmalıyız

İslamiyet’te engellilere verilen öneme dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi M. Zeki Uyanık, “İnsan, doğuştan veya sonradan engelli olabilmektedir. Hiç beklenmedik bir anda bizler de engelli ya da özürlü olabiliriz. Bir fert olarak sağlığımızı korumak için gerekli tedbirleri almalı, öte taraftan engelli ve özürlü kardeşlerimize karşı maddî ve manevî sorumluluklarımızın olduğunu da unutmamalıyız.  Allah kullarını fiziki güzelliklerine, dış görünüşlerine, mal ve makama göre değil, kalplerine ve amellerine göre değerlendirmektedir. Yani engel değil, destek olmalıyız” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 04.12.2020 20:23
Haber Güncellenme Tarihi: 04.12.2020 20:23
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Dr. M. Zeki Uyanık; Engel değil, destek olmalıyız

Serhat ŞANLI / ÖZEL HABER

ADANA (İLKHABER) – İslamiyet’te engellilere verilen öneme dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi M. Zeki Uyanık, “İnsan, doğuştan veya sonradan engelli olabilmektedir. Hiç beklenmedik bir anda bizler de engelli ya da özürlü olabiliriz. Bir fert olarak sağlığımızı korumak için gerekli tedbirleri almalı, öte taraftan engelli ve özürlü kardeşlerimize karşı maddî ve manevî sorumluluklarımızın olduğunu da unutmamalıyız.  Allah kullarını fiziki güzelliklerine, dış görünüşlerine, mal ve makama göre değil, kalplerine ve amellerine göre değerlendirmektedir. Yani engel değil, destek olmalıyız” dei.

Adana İl Müftülüğü tarafından düzenlenen ve dijital platformda yayınlanan programın davetlisi olarak katılan Mersin Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi M. Zeki Uyanık, ‘İslam Dininde Engellilik’ konulu sunum gerçekleştirdi.

Öncelikle insan olarak sağlığın önemli olduğuna dikkat çeken Dr. M. Zeki Uyanık, “Hiç elinizin tutmadığını, gözünüzün görmediğini düşündünüz mü? İnsan, en güzel şekilde yaratılmış en değerli varlıktır. Aynı zamanda bu âlemdeki her şey insan için yaratılmış ve hizmetine verilmiştir. Bununla birlikte yüce Mevla, bize yeryüzünde sayamayacağımız kadar nimetler vermiştir ve bunların başında da sağlık gelmektedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın; “Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi” sözünde sağlığı ve önemini bariz bir şekilde ifade emektedir” dedi.

Sahip olduğumuz nimetleri kaybetmedikçe değerini bilmeyiz diyen Dr. M. Zeki Uyanık, “İnsanoğlu, sahip olduğu nimetleri kaybetmedikçe çoğu zaman kadri-kıymetini bilmez.  Nitekim Sevgili Peygamberimiz; “İnsan, iki şeyin kıymetini kaybetmedikçe bilmez. Onlarda sağlık ve zamandır.” (Buhârî, "Rikak", 1.) hadisi ile bu hususta bizi uyarmaktadır. İnsan, bu âlemde her gün bir imtihan içerisindedir. Kişi canı, malı, sağlığı, ailesi ile sınanmaktadır. Herkesin imtihanı da kendine göre çetindir. Engelli olmak da bu imtihanın bir gereğidir.” Diye konuştu.

İslamiyet’te engellilere verilen öneme dikkat çeken Mersin Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi M. Zeki Uyanık, öncelikle sağlığımızı korumak için gerekli tedbirleri almalı, öte taraftan engelli ve özürlü kardeşlerimize karşı maddî ve manevî sorumluluklarımızın olduğunu da unutmamalıyız diyerek şöyle konuştu;

“Engelli olmanın birçok sebebi hikmeti vardır. İmtihan, ibret, insanı terbiye etme gibi. Örneğin birilerini organlarının olmayışı ile imtihan eder. Acaba eli ayağı olmayınca kul sabredecek mi yoksa isyan edecek mi? İnsanlar engelli olan ya da o duruma düşen kişinin haline bakarak sahip olduğu bedenin, elin, ayağın kıymetini bilir ve ibret alır.

Bunun yanında Allah insan a’dan z’ye kadar her nimeti ve imkanı vermez. Bazı hususlarda bir eksiklik bırakır ki insan azgınlaşmasın ya da gerçek gücü ve yaratıcıyı unutmasın diye.  Bu bağlamda, sağlığı ile imtihan edilen insan, sabretmeli, engellilik, kendisi için bir noksanlık veya kusur değildir. Bir isyan sebebi de olmamalıdır.

Zira Allah indinde iman, salih amel ve takva dışında bir üstünlük yoktur. Allah kullarını fiziki güzelliklerine, dış görünüşlerine, mal ve makama göre değil, kalplerine ve amellerine göre değerlendirmektedir.

Acaba hiç elimizin tutmadığını, gözümüzün görmediğini, kulağımızın işitmediğini düşündük mü?  Ya da bir servet verseler bu organlardan birini kaybetmeyi kabul eder miyiz? Sanırım hiç birimiz kabul etmeyiz. Zira sahip olduğumuz bu servet her şeyden daha kıymetlidir.

Bir başka sorumluluğumuz ise toplumdaki engelli kardeşlerimize her alanda yardımcı olmak ve hizmet etmektir. Nitekim Sevgili Peygamberimiz “Bakıma muhtaç kimselerin sorumluluğu bize aittir” (Buhârî, “Ferâiz”, 25.) buyurarak engelli kimselere toplum olarak sahip çıkılmasını istemiştir.

Bir başka hadislerinde ise, "Kim mümin kardeşinin bir ihtiyacını karşılarsa Allah da onun bir ihtiyacını karşılar. Kim Müslüman'ın bir sıkıntısını giderirse Allah da kıyamet gününde onun bir sıkıntısını giderir” (Buhârî, "Mezâlim", 3.) buyurmaktadır. 

Birçok insan, doğuştan veya sonradan engelli olabilmektedir. Hiç beklenmedik bir anda bizler de engelli ya da özürlü olabiliriz. Gözümüz görmeyebilir. Kulağımız duymayabilir.  Elimiz tutmayabilir. Yani her birimizin ne olacağı meçhul.. Onun için  “Ne oldum dememeliyiz, ne olacağım demeliyiz.”

Bu nedenle, bir fert olarak sağlığımızı korumak için gerekli tedbirleri almalıyız. Ancak diğer taraftan da bir fert olarak engelli ve özürlü kardeşlerimize karşı maddî ve manevî sorumluluklarımızın olduğunu da unutmamalıyız. Bunun yanında engelli ve özürlü kardeşlerimizi aşağılayıcı söz, fiil ve davranışlar ile de incitmemeliyiz.

Zira dini, dili, ırkı, rengi, şekli ne olursa olsun Allah’ın yarattığı insanı hakir görmek, rencide etmek ve onunla alay etmek bir insanlık suçu ve kul hakkıdır. Kul hakkı ise Allah'ın affetmediği günahlardan biridir. Sevgili Peygamberimiz, “Müslüman kardeşini küçük görmesi, kişiye kötülük olarak yeter.”(Müslim, “Birr”,  32.) buyurmaktadır.

Ayrıca kınadığımız hususla da kınanabiliriz. Nitekim Hz. Peygamber bu konuda şu uyarıyı yapmaktadır: “Kardeşinin derdine sevinip gülme, sonra Allah ona merhamet eder de, seni onun sahip olduğu dertle müptela kılar” (Tirmizi, "Kıyame", 54.) 

Şunu bilmeliyiz ki, asıl engellilik, doğruyu görememek, hakikati duyamamak, dili konuşur olduğu halde gerçeği ifade edememek ve de kişinin eli-ayağı tutar olduğu halde amel-i salih işleyememektir”

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.