Eraslan, Adana’nın simgesi turunçlar için şiir yazdı
Eraslan, Adana’nın simgesi turunçlar için şiir yazdı
Şair Zehra Eraslan kentin dört bir yanını süsleyen turunç ağaçları ve meyveleri ile ilgili şiir yazıp, meyvelerin reçeli, ekşisi, kolonyası dışında daha birçok amaçla toplanıp kullanılmasının kentin tanıtımına daha çok katkı koyacağını söyledi.
Haber Giriş Tarihi: 04.02.2023 18:12
Haber Güncellenme Tarihi: 04.02.2023 18:12
Kaynak: Haber Merkezi
ilkhaber-gazetesi.com
Selma DUMAN- M. Şükrü KÖSEOĞLU
Röportaj
ADANA (İLKHABER)- Şair Zehra Eraslan kentin dört bir yanını süsleyen turunç ağaçları ve meyveleri ile ilgili şiir yazıp, meyvelerin reçeli, ekşisi, kolonyası dışında daha birçok amaçla toplanıp kullanılmasının kentin tanıtımına daha çok katkı koyacağını söyledi.
Adana’nın simgesi haline gelen ve kentin dört bir yanını yasar turunç ağaçları görenleri adeta büyülüyor. Kaldırımlarda, yolların orta refüjlerinde, parklarda, bahçelerde her yerde turunç ağaçları bulunuyor. Nisan ayında çiçek açtıklarında kentte adeta doğal bir koku yayan turunç ağaçları kent dışından gelenleri bile cezbediyor. Kilisli Şair Yazar Zehra Eraslan tamda bu ağaçlar ve meyveleri için turunç konulu şiir yazdı. Şiir yazmakla da kalmayıp, bu eşsiz güzelliğe sahip turunçların daha fazla neler yapılacağına kafa yordu.
Yazdığı şiir ve turunç ağaçları ile meyveleri konusunda Zehra Eraslan ile yaptığımız röportajı şimdi sizlerle paylaşıyoruz;
Turunç ağaçlarını çok beğendiniz? Bu ağaçlar ve meyveleri ile ilgili çalışmalar yaptınız, şiir yazdınız. Bu konu nasıl aklınıza geldi?
Adana'nın hemen hemen her sokak ve caddesinde mevsimi itibariyle bize muhteşem bir görsel şölen sunan turunçlarından -mis kokusunu hissederek- söz etmek istiyorum. Ağaçlarının yeşillerle bezenmiş dalları arasında üzerinde bol bereketli görüntüsüne hayran olmamak elde değil turunçların.
Dallarından düştü düşecek hallerine çoğu zaman şahitlik ederiz. Turunçlar, sanki ipinden kopmuş boncuklar gibi dallarından vedalaşıp yuvarlanır sağa sola bazen de ayaklarımız önüne düşer. Bu eşsiz görseli bir iki fotoğraf karesine almayı da isteriz hemen. Bazen altından geçerken, dalında kuşlarla yaramazlık yapan turunçlar acaba başımıza düşer mi endişesi de yaşarız. Turunçların bereketli renk ve tat cümbüşünde huzur içinde yaşarız.
Hele bir de güneş ışığı dallar arasından size göz kırpıyorsa "oh bee yaşamak ne güzel!" demekten de alıkoyamayız kendinizi. Nedense turunçların görselliği ve kokusu bana hep dostluk, barış ve sevginin gücünü anımsatır. Huzur bulurum dallarından bana gülümseyen renginde. Kimileri tadı acı dese de, önemsemeyip burun kıvırsa da bana göre, acı tadında mutlaka Yaradan'ın bir şifa lütfu vardır bizlere. Bilmeyip değerlendiremiyor olsak da.
Birkaç gün önce yine bu mis kokulu turunç ağaçları arasında yürüyüş yaparken bu muhteşem görsel, zihnimi epey sorularla meşgul etti. "Neden bu turunçlar değerlendirilmiyor acaba? Koca şehir turunçlarla süslenmiş. Bu turunçlar sadece bu görselle mi kalıyor?" Oysa bu turunçlar, kozmetik alanında kolonya, deodorant, şampuan, sabun ve benzeri olarak kullanılamaz mı? Gıda ve sağlık sektöründe reçeli, ekşisi dışında farklı lezzetler ile buluşturulamaz mı? Yürüyüş boyunca hep bunu düşündüm.
Neden sadece görsel şovu ile kalsın ki turunçlar. Yerlere saçılan, ezilen, çöpe atılan bu turunçların Adana'ya özgü lezzeti ile kozmetik alanında da faydalı olamaz mı?
Yol kenarlarında yetişen kaparinin devrim yapan namını düşününce neden olmasın ki diye bu fikirler zihnimde dans etti durdu.
Kente ekonomik açıdan katkısının olacağını mı düşünüyorsunuz?
Aslında Adana'ya özgü bu girişimin ekonomik boyutunun getirisinin yanında buna tescillenmiş yöresel lezzetler de kazandırılabilir düşüncesindeyim. Ekonomik anlamda da katkı sağlayacağına inanıyorum.
Seyhan ve Ceyhan Nehri suları ile beslenen bereketli toprakların nazlı turunçları, tarım sektöründe de sağlıklı bir şekilde değerlendirilmeli, ilgili kurumlar çiftçilerimize bu anlamda önderlik yaparak yenilikler yapıp fayda sağlamalıdır.
Narenciyenin atası olan turuncu, acı bir meyve olarak görüp es geçmemek lazım. Denenmeden, işlenmeden, yeniliğe açık olmadan sadece görsel şovda kalmasın diyorum.
Turunçlarla ilgili bir de şiir yazdınız. Yazdığınız şiiri bizlerle paylaşabilir misiniz?
TURUNÇ
Tadı acı olsa bile
Şifa olur gelse dile
Sevgi dostluk barış ile
Göz kırpıyor turunçlarım.
Yeşil dallar arasında
Kaldırımlar sırasında
Kuşlar öter berisinde
Göz kırpıyor turunçlarım.
Miski amber kokusuyla
Gölgesinde cakasıyla
Pütür pütür dokusuyla
Göz kırpıyor turunçlarım.
Adana'da turunç kokar
Şırıl şırıl sular akar
Cümle âlem hayran bakar
Göz kırpıyor turunçlarım.
Zehra der ki turunç şifa
Acı diye tutma kafa
Bu fikrimi atma rafa
Göz kırpıyor turunçlarım.
Çok güzel bir şiir olmuş emeğinize sağlık. Turunç meyvesinin tadının acı olduğunu biliyorsunuz. Sağlık açısından özelliklerini araştırdınız mı?
Sizlerin de bildiği gibi doğada yetişen her acı bitki işlenerek bir çok alanda değerlendiriliyor. Mutlaka acısında bile şifa kaynağı gizlidir diye düşünüyorum. Bu acı tatlardan biri olan turunç, içerisinde C vitamini en yüksek besinler arasında yer alırken bunun yanında kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi maddeleri de içermektedir. Sakinleştirici özelliğinin yanında mide koruyucu görevi de üstlenip cilde parlaklık ve yenilik kazandırdığını da belirtmek istiyorum.
Peki neler yapılmalı?
Temennim, Adana cadde ve sokaklarını muhteşem görseli ile süsleyen turuncun, bilimsel yeniliklere açık işlenerek sunulması ve tanıtılmasından yana. Portakal Çiçeği Festivali'nde ata/turuncun bu yararlı gelişimini görebilmeyi umut ediyorum.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Turuncun kokusundan ve görselinden ilham alarak sohbet etmenin mutluluğunu yaşayarak sizlere sağlık, huzur ve afiyet diliyorum.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Eraslan, Adana’nın simgesi turunçlar için şiir yazdı
Şair Zehra Eraslan kentin dört bir yanını süsleyen turunç ağaçları ve meyveleri ile ilgili şiir yazıp, meyvelerin reçeli, ekşisi, kolonyası dışında daha birçok amaçla toplanıp kullanılmasının kentin tanıtımına daha çok katkı koyacağını söyledi.
Selma DUMAN- M. Şükrü KÖSEOĞLU
Röportaj
ADANA (İLKHABER)- Şair Zehra Eraslan kentin dört bir yanını süsleyen turunç ağaçları ve meyveleri ile ilgili şiir yazıp, meyvelerin reçeli, ekşisi, kolonyası dışında daha birçok amaçla toplanıp kullanılmasının kentin tanıtımına daha çok katkı koyacağını söyledi.
Adana’nın simgesi haline gelen ve kentin dört bir yanını yasar turunç ağaçları görenleri adeta büyülüyor. Kaldırımlarda, yolların orta refüjlerinde, parklarda, bahçelerde her yerde turunç ağaçları bulunuyor. Nisan ayında çiçek açtıklarında kentte adeta doğal bir koku yayan turunç ağaçları kent dışından gelenleri bile cezbediyor. Kilisli Şair Yazar Zehra Eraslan tamda bu ağaçlar ve meyveleri için turunç konulu şiir yazdı. Şiir yazmakla da kalmayıp, bu eşsiz güzelliğe sahip turunçların daha fazla neler yapılacağına kafa yordu.
Yazdığı şiir ve turunç ağaçları ile meyveleri konusunda Zehra Eraslan ile yaptığımız röportajı şimdi sizlerle paylaşıyoruz;
Turunç ağaçlarını çok beğendiniz? Bu ağaçlar ve meyveleri ile ilgili çalışmalar yaptınız, şiir yazdınız. Bu konu nasıl aklınıza geldi?
Adana'nın hemen hemen her sokak ve caddesinde mevsimi itibariyle bize muhteşem bir görsel şölen sunan turunçlarından -mis kokusunu hissederek- söz etmek istiyorum. Ağaçlarının yeşillerle bezenmiş dalları arasında üzerinde bol bereketli görüntüsüne hayran olmamak elde değil turunçların.
Dallarından düştü düşecek hallerine çoğu zaman şahitlik ederiz. Turunçlar, sanki ipinden kopmuş boncuklar gibi dallarından vedalaşıp yuvarlanır sağa sola bazen de ayaklarımız önüne düşer. Bu eşsiz görseli bir iki fotoğraf karesine almayı da isteriz hemen. Bazen altından geçerken, dalında kuşlarla yaramazlık yapan turunçlar acaba başımıza düşer mi endişesi de yaşarız. Turunçların bereketli renk ve tat cümbüşünde huzur içinde yaşarız.
Hele bir de güneş ışığı dallar arasından size göz kırpıyorsa "oh bee yaşamak ne güzel!" demekten de alıkoyamayız kendinizi. Nedense turunçların görselliği ve kokusu bana hep dostluk, barış ve sevginin gücünü anımsatır. Huzur bulurum dallarından bana gülümseyen renginde. Kimileri tadı acı dese de, önemsemeyip burun kıvırsa da bana göre, acı tadında mutlaka Yaradan'ın bir şifa lütfu vardır bizlere. Bilmeyip değerlendiremiyor olsak da.
Birkaç gün önce yine bu mis kokulu turunç ağaçları arasında yürüyüş yaparken bu muhteşem görsel, zihnimi epey sorularla meşgul etti. "Neden bu turunçlar değerlendirilmiyor acaba? Koca şehir turunçlarla süslenmiş. Bu turunçlar sadece bu görselle mi kalıyor?" Oysa bu turunçlar, kozmetik alanında kolonya, deodorant, şampuan, sabun ve benzeri olarak kullanılamaz mı? Gıda ve sağlık sektöründe reçeli, ekşisi dışında farklı lezzetler ile buluşturulamaz mı? Yürüyüş boyunca hep bunu düşündüm.
Neden sadece görsel şovu ile kalsın ki turunçlar. Yerlere saçılan, ezilen, çöpe atılan bu turunçların Adana'ya özgü lezzeti ile kozmetik alanında da faydalı olamaz mı?
Yol kenarlarında yetişen kaparinin devrim yapan namını düşününce neden olmasın ki diye bu fikirler zihnimde dans etti durdu.
Kente ekonomik açıdan katkısının olacağını mı düşünüyorsunuz?
Aslında Adana'ya özgü bu girişimin ekonomik boyutunun getirisinin yanında buna tescillenmiş yöresel lezzetler de kazandırılabilir düşüncesindeyim. Ekonomik anlamda da katkı sağlayacağına inanıyorum.
Seyhan ve Ceyhan Nehri suları ile beslenen bereketli toprakların nazlı turunçları, tarım sektöründe de sağlıklı bir şekilde değerlendirilmeli, ilgili kurumlar çiftçilerimize bu anlamda önderlik yaparak yenilikler yapıp fayda sağlamalıdır.
Narenciyenin atası olan turuncu, acı bir meyve olarak görüp es geçmemek lazım. Denenmeden, işlenmeden, yeniliğe açık olmadan sadece görsel şovda kalmasın diyorum.
Turunçlarla ilgili bir de şiir yazdınız. Yazdığınız şiiri bizlerle paylaşabilir misiniz?
TURUNÇ
Tadı acı olsa bile
Şifa olur gelse dile
Sevgi dostluk barış ile
Göz kırpıyor turunçlarım.
Yeşil dallar arasında
Kaldırımlar sırasında
Kuşlar öter berisinde
Göz kırpıyor turunçlarım.
Miski amber kokusuyla
Gölgesinde cakasıyla
Pütür pütür dokusuyla
Göz kırpıyor turunçlarım.
Adana'da turunç kokar
Şırıl şırıl sular akar
Cümle âlem hayran bakar
Göz kırpıyor turunçlarım.
Zehra der ki turunç şifa
Acı diye tutma kafa
Bu fikrimi atma rafa
Göz kırpıyor turunçlarım.
Çok güzel bir şiir olmuş emeğinize sağlık. Turunç meyvesinin tadının acı olduğunu biliyorsunuz. Sağlık açısından özelliklerini araştırdınız mı?
Sizlerin de bildiği gibi doğada yetişen her acı bitki işlenerek bir çok alanda değerlendiriliyor. Mutlaka acısında bile şifa kaynağı gizlidir diye düşünüyorum. Bu acı tatlardan biri olan turunç, içerisinde C vitamini en yüksek besinler arasında yer alırken bunun yanında kalsiyum, magnezyum ve potasyum gibi maddeleri de içermektedir. Sakinleştirici özelliğinin yanında mide koruyucu görevi de üstlenip cilde parlaklık ve yenilik kazandırdığını da belirtmek istiyorum.
Peki neler yapılmalı?
Temennim, Adana cadde ve sokaklarını muhteşem görseli ile süsleyen turuncun, bilimsel yeniliklere açık işlenerek sunulması ve tanıtılmasından yana. Portakal Çiçeği Festivali'nde ata/turuncun bu yararlı gelişimini görebilmeyi umut ediyorum.
Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Turuncun kokusundan ve görselinden ilham alarak sohbet etmenin mutluluğunu yaşayarak sizlere sağlık, huzur ve afiyet diliyorum.
En Çok Okunan Haberler