Nüfus hızla artıyor, kaynaklar ise tam tersi azalıyor. Bu artan nüfusa yeterli gıdayı sağlamak için üretimin de artması gerekir ancak ekilebilir tarım topraklarının azalması, gıda sağlamada sıkıntıya neden oluyor. Çünkü küresel ısınma ve iklim değişikliği, tüm alanlarda büyük etkiye neden oluyor.

Şöyle baktığımızda 20-25 yıl öncesinde çayır ve meralarla birlikte 41 milyon hektar olan toplam tarım alanımız, 2021'de 38 milyon hektara gerilemiş. Bu sadece çeyrek asırda kaybolan.. Daha öncesine gittiğimiz daha fazla kaybın olduğunu görebiliyoruz.

Zaten ülke olarak Buğday, mısır, ayçiçeği, mercimek, kuru fasulye, arpa, taze soğan, sarımsak gibi ürünlerde kendi kendine yeterliliğimizi şimdi kaybetmiş durumdayız. Ayrıca hayvancılıkta da yetersiz durumda düştük. Artık dışarıdan ihraç eder olduk.

Bu, tarımda aslında geri kaldığımız gösteriyor. Her ne kadar yıllar göre artış gibi görünse de aslında artan nüfusa paralel olmadığından ister istemez yeterliliğimizin azalması anlamına geliyor. O bakımdan artan nüfusa paralel olarak, tarımsan üretimimizin de artması çok önemli..

Örneğin 2000 yılında ülke nüfusumuz 65 milyon ve bitkisel üretimimiz 100 milyon ton iken, 2022 yılında 128 milyon ton civarında oldu nüfusumuz 84-85 milyon.. Üretim artmış ama nüfusa daha fazla arttığından yeterli değil.. Yani ülke ihtiyacını karşılayacak üretim yok.

Hayvan sayımızda da düşüş var. Büyükbaş hayvan sayımız düşmüş, küçükbaş hayvan sayımız ise yeterli miktarda artmamış.

O nedenle tarımsal üretimimizi mutlaka ama mutlaka artırmalı, kendi kendimize yeterli olmalıyız. Hem de ülke olarak böyle tarımsal üretim için uygun olan bir konumda olduğumuz halde, iyi değerlendirmeliyiz.

Hem gıdada kendi kendimize yeterli olur, hem de istihdama katı sağlamış oluruz ve dışa dövizimiz gitmemiş olur.

Evet! Tarımda yeterlilik çok önemli.. Kendimiz üretip, hem tüketmeli, hem de dışa satmak ülke olarak hepimiz için daha yararlı olacaktır.