Şifanın kaynağı bir yudum sevgi

p { margin-bottom: 0.08in; direction: ltr; color: rgb(0, 0, 0); line-height: 115%; widows: 2; orphans: 2; }p.western { font-family: "SimSun"; font-size: 11pt; }p.cjk { font-family: "SimSun"; font-size: 11pt; }p.ctl { font-family: "SimSun"; font-size: 11pt; }a:link { color: rgb(0, 0, 255); }a.western:link { }

  Nedir yaşam koçluğu ve insanın hayata bakışını nasıl değiştirir? Kendisini “Şifa yolunda bir yudum sevgi” olarak adlandıran Yaşam Koçu ve Şifa Enerjileri Pratisyeni Sevgi Öcal Akciğer’le insanın iç dünyasına derin bir yolculuk yaptık.

HAT KOPTUĞUNDA DEVREYE GİRERİZ

Yaşam Koçu ve Şifa Enerjileri Pratisyeni Sevgi Öcal Akciğer, yaşam koçluğunun; doğru sorularla farkındalık yaratmak olduğunu söyledi. Akciğer, “Yaşam koçu aslında kişinin içine dönmesini sağlıyor. Sadece ruhsal rehberlik, yol arkadaşlığı yapıyor. Yaşam koçluğu bir yerde de diyetisyenlik gibidir. Diyet yapan kişiye, onun bedenine göre liste yaparsınız. Her insanın diyet listesi ayrıdır. Hayatının belirli noktalarında sıkışmışlık, tıkanıklık hisseden insanlar yaşam koçlarından yararlanabilir. Aslında insan kendisi için doğrunun, yanlışın ne olduğunu bilir ama hat kopmuştur ve gerekeni yapamaz. İşte burada yardımcı oluruz biz. Yaşam koçu asla akıl vermez. Sadece, doğru sorularla kişide farkındalık yaratır” dedi.

BENCİLLİĞİN DIŞINDAKİ BEN

Yeryüzünde uzun süredir bir kısır döngü olduğunu belirten Akciğer, “ ‘Ben ne severdim? Hayallerim neydi? Benim yolculuğum nereyeydi? Ben kimdim?’ Tüm bunları unuttuk. Dünya işlerine o kadar daldık ki, kendimizi hatırlamaz olduk. Akşam eve gidildiğinde de eşiniz, aileniz, çocuklarınız var. Kendinizi yine unutuyorsunuz. Bencillikten hariç bir ben olduğunu bilerek yaşamak ve davranmak gerek. Ben olmasam, dünya yok ki! Ben önce kendimi görüp hatırlamalıyım. Aksi halde aileye, eşe, çocuklara da olumlu bir şeyler aktarılamaz. İnsan kendinin farkındaysa enerjiyi, sevinci yanındakilere yansıtabilir. Kendi benliğinin, isteklerinin farkında olan ve onlara saygı duyan insan, diğerlerinin düşüncelerine ve fikirlerine saygı duyar, varlıklarına olumlu katkı koyar” diye konuştu.

SEVGİYİ KAYBETTİK

Toplum olarak son zamanlarda olumlu değer yargılarını da kaybettiklerini hatırlatan Akciğer sözlerini şöyle sürdürdü: “Sevgiyi kaybettik. Sevgi meta oldu artık. Yetişkinler, gençler için sevgi meta haline geldi. Olumlu değerleri, duyguları hatırlarsak paylaşmayı biliriz, karşımızdakilere sevgi ve saygı verebiliriz. Bizde ana fikir birlikten bütünlüğedir. Büyük fotoğrafa baktığınızda aslında bir bedeniz biz. Bizi diğerlerinden ayıran sadece duygularımızdır. Yağmur yağdığında bir insan ‘Şimdi saçım bozulacak’ derken, diğeri ‘Rahmet yağıyor’ der. Biz değişmeye başladığımızda her şey değişecektir. Bir çocuk marka giysi isteyip aldığında, arkadaşları da marka alması için anne ve babalarına baskı yapıyor. Ben size omuzları düşük şekilde, oflayıp puflayarak konuşsam sizin de enerjinizi düşürürüm. Kişi kişiyi etkiler. Bu negatif sirkülasyonun, zincirin kırılması lazım.

ONAYLANMA GEREKSİNİMİMİZ AZALMALI

İnsanların tek kapılı buzdolabı, iki sediri, bir televizyonu varken çok daha mutlu olduklarını söyleyebiliriz. İnsani ilişkiler vardı çünkü o zaman. Şimdi ‘Her odada bir televizyonum olsun, derin dondurucum olsun, oturma takımlarım olsun’ istiyoruz. Biz hayatımızı ne kadar sadeleştirirsek, kendimizin ne kadar farkına varırsak, onaylanma gereksinimimizi biraz daha geriye çekersek çok daha iyi olmaz mı?”

DÜŞÜNCE DUYGUYA, DUYGU HAREKETLERE YANSIR

İnsanların maskelerle gezdiğini ifade eden Yaşam Koçu Akciğer, şöyle konuştu: “Kim olduğumuzu unuttuk. Kendimizi yeniden keşfetmemiz, kim olduğumuzu hatırlamamız lazım. Biz koçlukta kişiye rehberlik ederken Mevlana’nın dediği gibi ‘Dön içine bak’ deriz. Sen sana ne mesaj veriyordun da, bu mesajı almayalı ne kadar zaman oldu? Bir medyum der ki “Değiş ki dünya değişsin.” Hayata bakışımızı değiştirirsek, her şeyin de değişeceğine inanmak gerek. İnsan düşünerek başlar ve düşünceleri duygularına yansır. Duygularımız da hareketlerimize yansır. Hareketlerimiz de kaderimizi belirler.”

MUTLU İNSAN, MUTLULUK AŞILAR

Kuantum Fiziğine göre insanların her sabah seçeneklerle uyandığını anlatan Akciğer, “Bu bilimsel bir yöntem. Ben Kuantum Yaşam Koçuyum. Sabah uyanırsınız ve hayat size seçeneklerini sunar. Kahvaltıda ne yiyeceğinizden, gün içinde yapacaklarınıza kadar her şey size bağlıdır. Biz hayatımızı seçimlerimizle yaşıyoruz. Kaderimizi seçimlerimizle yaşatıyoruz. Yol ayrımlarımız ve sonsuza yakın özgürlüğümüz var. Biz de seçimlerimizle kaderimizi belirleyecek hale gelmişiz. Bu bilinçli olarak yapıldığında, çıkmazdaki insanlar, bu olumsuz durumlarından kurtulur, daha mutlu olur. Mutlu insandan yansıyan enerji, o insanın çevresindeki herkesi mutlu eder. Düşük enerjiyle evine giden insanın eşi de huzursuz, mutsuz olacaktır, çocuğu da yanına yaklaşmak istemeyecektir. O durumda insan etrafına ‘acaba’ları yansıtan bir titreşim yayıyor. Enerjimi ne kadar yükseltirsem, o kadar mutluluk veririm, o kadar da alırım. Enerji çıktığı insana, dairesel hareketle döner. Onun için evrene ne verirsek onu alırız diye düşünürüz biz. İyi niyet mi verdiniz? İyi niyet size dönecektir emin olun. Evrende iki büyük enerji vardır. Biri sevgi, biri korkudur. İkisi de çok güçlüdür. Sevgiye ağılık verebilirsek, mutlaka sevgi gelecektir hayatımıza” dedi.

İnsanların çocuğunun geçmişte ve gelecekte yaşadığını kaydeden Akciğer sözlerini şöyle tamamladı: “ Oysa geçmişi de, geleceği de oluşturan şu anda yaşadıklarımızdır. İnsan elindekiler için yürekten minnettar olduğunda, minnettar olacağı güzelliklerin sayısı artacaktır.”