Yalan, İslam'ın yasakladığı büyük günahlardan sayıları. Yalanın şakası da ciddisi de yasak ve haramdır.
Sevgili peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kişilere yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun” (Ebu Davud, "Edeb", 40.)
Buna göre şaka ile de olsa yalan söylemek caiz değildir. Yalan ancak şu üç yerde değer.
1-Karı kocanın arasını düzeltmek
2-Arası bozulan iki kişinin arasını düzeltmek için
3- Savaşta düşmanı mağlup etmek için.
Bu bağlamda küs olan iki insanın arasını düzeltmek ve onları barıştırmak için yalan söylemekte bir hata yoktur. Ancak imkan varsa yalan söylemekten barıştırmak daha evladır.
Bayrama ait oruç tutmanın yasaklanmaması hikmeti nedir?
Ramazan Bayramı'nın birincisi ve Kurban Bayramı'nın dört oruç tutmak Hanefi Mezhebine göre tahrimen (harama yakın) mekruh Şafii mezhebine göre ise haramdır.
Bunun sebebi hikmeti bu günler, bayram, ziyaret ve güzel günlerdir. O günlerin karşılıklı beslenmesi esastır. İkramı geri çevirmek lazım. Bu nedenle de bu günlerde oruç tutmak gerekir.
Aynı zamanda bayram işlemleri mümin manen Allah'ın misafiri kabul edilir. Kişinin misafir olduğu günde oruçlu olması demek, bir anlamda ikramı ret etmek anlamına geldiği için bayramlaşmak veya uç tutmak yasaklanmıştır.
Mezarın üzerine su dökmenin İslam'da yeri var mıdır?
Mezarın üzerine su dökmenin dinen bir kusuru yoktur. Bilakis mezarının üzerinde bulunan ve ölüye birleşebileceği umut edilen bir ağacın ya da çiçeğin sulanması dinen hem caizidir hem de
sevaptır. Sulanan bu ağacın ya da yeşilliğin de ölüye bir olacağı da umulur.
Nitekim sevgili Peygamberimizin bir mezarlığının yanından çıkabilir bir inilti sesi duymuş bunun üzerine bir dal istemiş. Getirilen bu dalı o mezarda yatan kimsenin kabrine dikmiş. Ve umulur ki ona bir faydası olur.
Dolayısıyla mezarı sulamak ya da üzerine ağaç veya çiçek dikmek, diktiğimiz bu yeşilliği de sulamak dinen caiz ve sevaptır.
Teşrik tekbiri nedir ve ne zaman yapılır?
Teşrik tekbirleri, Kurban bayramı işlemleri farz namazlardan sonra taşınan tekbirlerdir. Kurban Bayramının ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç gün ise "eyyâmü't-teşrîk (teşrîk günler)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne "arefe günü" denir.
Arefe günü sabahından itibaren günün dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmiüç farz namazının arkasından birer defa: "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilahe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir yapılır ki, buna "teşrîk tekbiri" denir.
Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etmesi olaya kadar uzanır. Hz. İbrahim gördüğü sahih rüyası üzerine Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya seline ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail; "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir. İbrahim bu sesi bitirince başının gökyüzüne çevrilmesi ve onun bir koçla geldiği yer; "Lâ ilahe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail de; "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe kadar ilerleyen büyük bir başlatma sünnet edilmiş olur.
Teşrîk tekbirleri Hanefi Mezhebine göre vacip, Şafii ve diğer mezheplere göre ise sünnettir. Hanefi mezhebine göre farz namazlarını yükümlü olanlara bu tekbirler vaciptir. Bu konuda tek başına kalanla, imama uyanan, yolcu ile mukim, köylü ile şehirli, erkekle kadın olan. Böyle teşrîk tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir. Kaza da yapılabilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlarsa gizlice getirir.
Kişi bayramda doğduğu yerde gittiğinde seferi olur mu?
İnsanın doğup doğması veya yaşaması içinde yaşamak istediği ya da içinde sürekli olarak barınmayı kastettiği yere aslı vatan (vatan-ı aslı) denir.
Yetişkin bir kimse doğup büyür, ya da sürekli yaşamak üzere oksijenle yerleştiği aslı vatanını terk edip her hangi bir nedenle sürekli yaşamak üzere bir başka yere yerleşirse, onun aslı vatanı olur ve eski aslı vatanının hükmü ortadan kalkar. Eski aslı vatanında anne-babasının veya yetişkinde saklanabilir durumu değişmez. Tercih edilen görüş budur.
Buna göre bir kimse sürekli yaşamakta olduğu vatanından ayrılıp, ziyaret vb. bunlarla 90 km. ve daha uzak yerde olan anne-babasının yanında giderse seferilik kararına tabi olur. Dolayısı ile gittiği yerde 15 gün daha az kalmaya niyetli olduğu takdirde seferi olur.
Günün Ayeti
Kullarım sana beni sorarlarsa, bilsinler ki ben, şüphesiz onlara manen yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim.
Bakara 2, 186.
Günün Hadisi
“Bir kimsenin Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs isimleri helal değildir.”
Müslim, “Birr”, 8.
Günün Duası
Allah'ım bayramımıza, ailemize ve ümmeti İslam'a hayırları vesilesiyle.
Günün Sözü
Güzel sevinçler vardır ki, sonları keder; güzel hüzünler vardır ki, sonları özgürlüktür!
Ebû Bekr-i Dükkî
Bunları biliyor muyuz?
Sıla-i Rahim Nedir?
Akrabayı, yani ana, baba, dede, çocuklar ve torunları; Süt ve evlilik yoluyla olan yakınları ziyaret etmek, gözetmek ve onlara yardım etmek demektir.
Günün Nüktesi
Kur'an-ı Kerim'de Kurban İbadeti...
İbrahim'in ilerleyen yaşına rağmen çocuğu olmamıştı. Bir gün Cebrail yanındayken, Allah yolundaki bu infakından ve misafirperverliğinden dolayı kendisini övünce, Hz. İbrahim'de Cebrail'e, Allah için bağışlama ne kadar çok sevdiğinin içeriğini anlatmak için şöyle söylendi; Allah bu yaşıma rağmen bana bir çocuk örnek, eğer Allah bana bir oğul verirse bu birleştirilmiş en değerli şeylerim o olur. İşte ben o en değerli şeylerim olan o çocuğumu bile Allah yolunda gider, kurban olurum.
Günün birinde Allah, Hz. İbrahim'e Hz. İsmail'i lütfetmişti, Hz. İsmail sekiz yaşına geldiğinde Hz. İbrahim bir gece rüyasında, “Ey İbrahim adasını yerine getir” diye ona nida ettiğini görüyorsun. Aynı rüyayı peş peşe üç gün gördükten sonra bunun ilahi bir emir olduğunu anlar ve Hahamının emrini yapmaya karar verir. Kimseye bundan söz etmeden Hacer, İsmail'e güzel elbiseler giydirip saçını taramasını söyler.
Hazır olunca da yaşlı baba biricik ürününün elinden tutar ve Mina'ya doğru yola koyulur. Bu sırada Şeytan Hz. İbrahim'in karşısında onu vazgeçmeye çalışır ama vazgeçemez ve gözünün üzerinde taş kar kalır. Şeytan Hz. Hacer, giderek ona durumu anlatarak bunun engellenmesini söylese de onu da ikna edemeyerek bir taş da ondan yer alıyor.(Hacıların şeytan taşlamaları ortaya çıkıyor)
Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail ile yolda giderlerken oğluna, onu Allah için kurban edecekleri söylemesi düşünür ve şöyle der:
“(Oğlu) yanında koşma çağına gelince: "Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı egzersiz. Artık bak ne düşünürsün?" dedi. (Çocuk da): "Babacım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşaallah sabredenlerden bulursun!" dedi. Saffat suresi 102
Hz. İsmail babasına: 'Babacım, senden bir isteğim var; benim dosyalarımı ve ayaklarımı bağla olur ki can havli ile sana güçlerini taşırım. Babacığım, bir de benim bakışlarıma bağla ve yere yüzü koyun yatırılır olur ki, yüzüme ve gözlerime bakınca şevkat duygun öne çıkarda bu başlangıçtan vazgeçebilirsin' der.
“Ne zaman ki ikisi de bu şekilde (Allah'a) teslim oldular, (İbrahim) onu tuttu şakaya yıktı (şakağı üzerine yatırdı).” Saffat suresi 103
Hz. İbrahim bıçağı, kavganın boğazına karşılık sürmesine rağmen bıçakla bir türlü kesmez. Ateşe;“İbrahim'e serin ve zararsız ol” diyerek “İbrahim'i yakma” emrini veren Allah bıçağa da “İsmail'i kesme” emrini verdi.
“Ve ona şöyle seslendik: 'Ey İbrahim!
Rüyaya gerçekten sadakat gösterdi, işte Biz güzel davranışlar böyle mükafatlandırırız.'
'Şüphesiz ki bu apaçık ve kesin bir imtihandı.' dedik.
Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. Daha sonra gelenler içinde kendisine iyi bir isim bıraktık.
Selam İbrahim'e! İşte iyi hareket edenleri böyle mükafatlandırırız.” (Saffat suresi 104…110)
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Bayramda küs olan insanları barıştırmak için yalan söylemek caiz mi?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yalan, İslam'ın yasakladığı büyük günahlardan sayıları. Yalanın şakası da ciddisi de yasak ve haramdır.
Sevgili peygamberimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “İnsanları güldürmek için yalan söyleyen kişilere yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar olsun” (Ebu Davud, "Edeb", 40.)
Buna göre şaka ile de olsa yalan söylemek caiz değildir. Yalan ancak şu üç yerde değer.
1-Karı kocanın arasını düzeltmek
2-Arası bozulan iki kişinin arasını düzeltmek için
3- Savaşta düşmanı mağlup etmek için.
Bu bağlamda küs olan iki insanın arasını düzeltmek ve onları barıştırmak için yalan söylemekte bir hata yoktur. Ancak imkan varsa yalan söylemekten barıştırmak daha evladır.
Bayrama ait oruç tutmanın yasaklanmaması hikmeti nedir?
Ramazan Bayramı'nın birincisi ve Kurban Bayramı'nın dört oruç tutmak Hanefi Mezhebine göre tahrimen (harama yakın) mekruh Şafii mezhebine göre ise haramdır.
Bunun sebebi hikmeti bu günler, bayram, ziyaret ve güzel günlerdir. O günlerin karşılıklı beslenmesi esastır. İkramı geri çevirmek lazım. Bu nedenle de bu günlerde oruç tutmak gerekir.
Aynı zamanda bayram işlemleri mümin manen Allah'ın misafiri kabul edilir. Kişinin misafir olduğu günde oruçlu olması demek, bir anlamda ikramı ret etmek anlamına geldiği için bayramlaşmak veya uç tutmak yasaklanmıştır.
Mezarın üzerine su dökmenin İslam'da yeri var mıdır?
Mezarın üzerine su dökmenin dinen bir kusuru yoktur. Bilakis mezarının üzerinde bulunan ve ölüye birleşebileceği umut edilen bir ağacın ya da çiçeğin sulanması dinen hem caizidir hem de
sevaptır. Sulanan bu ağacın ya da yeşilliğin de ölüye bir olacağı da umulur.
Nitekim sevgili Peygamberimizin bir mezarlığının yanından çıkabilir bir inilti sesi duymuş bunun üzerine bir dal istemiş. Getirilen bu dalı o mezarda yatan kimsenin kabrine dikmiş. Ve umulur ki ona bir faydası olur.
Dolayısıyla mezarı sulamak ya da üzerine ağaç veya çiçek dikmek, diktiğimiz bu yeşilliği de sulamak dinen caiz ve sevaptır.
Teşrik tekbiri nedir ve ne zaman yapılır?
Teşrik tekbirleri, Kurban bayramı işlemleri farz namazlardan sonra taşınan tekbirlerdir. Kurban Bayramının ilk gününe "yevm-i nahr", diğer üç gün ise "eyyâmü't-teşrîk (teşrîk günler)" denir. Bayramdan bir gün önceki güne "arefe günü" denir.
Arefe günü sabahından itibaren günün dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmiüç farz namazının arkasından birer defa: "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilahe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" diye tekbir yapılır ki, buna "teşrîk tekbiri" denir.
Teşrîk tekbirlerinin başlangıcı Hz. İbrahim'in oğlu İsmail'i kurban etmesi olaya kadar uzanır. Hz. İbrahim gördüğü sahih rüyası üzerine Allah yolunda kurban etmeye karar verir. Kurban hazırlıkları sırasında Cebrail gökten buna bedel olarak bir koç getirir. Dünya seline ulaştığında yetişememe endişesi ile Cebrail; "Allahu ekber Allahu ekber" diyerek tekbir getirir. İbrahim bu sesi bitirince başının gökyüzüne çevrilmesi ve onun bir koçla geldiği yer; "Lâ ilahe illâllahu vallahu ekber" diye cevap verir. Bu tekbir ve tevhîd kelimelerini işiten ve kurban edilmeyi bekleyen İsmail de; "Allahu ekber velillâhi'l-hamd" der. Böylece kıyamet gününe kadar ilerleyen büyük bir başlatma sünnet edilmiş olur.
Teşrîk tekbirleri Hanefi Mezhebine göre vacip, Şafii ve diğer mezheplere göre ise sünnettir. Hanefi mezhebine göre farz namazlarını yükümlü olanlara bu tekbirler vaciptir. Bu konuda tek başına kalanla, imama uyanan, yolcu ile mukim, köylü ile şehirli, erkekle kadın olan. Böyle teşrîk tekbirleri cemaatle de, yalnız başına da eda edilir. Kaza da yapılabilir. Erkekler tekbiri açıktan, kadınlarsa gizlice getirir.
Kişi bayramda doğduğu yerde gittiğinde seferi olur mu?
İnsanın doğup doğması veya yaşaması içinde yaşamak istediği ya da içinde sürekli olarak barınmayı kastettiği yere aslı vatan (vatan-ı aslı) denir.
Yetişkin bir kimse doğup büyür, ya da sürekli yaşamak üzere oksijenle yerleştiği aslı vatanını terk edip her hangi bir nedenle sürekli yaşamak üzere bir başka yere yerleşirse, onun aslı vatanı olur ve eski aslı vatanının hükmü ortadan kalkar. Eski aslı vatanında anne-babasının veya yetişkinde saklanabilir durumu değişmez. Tercih edilen görüş budur.
Buna göre bir kimse sürekli yaşamakta olduğu vatanından ayrılıp, ziyaret vb. bunlarla 90 km. ve daha uzak yerde olan anne-babasının yanında giderse seferilik kararına tabi olur. Dolayısı ile gittiği yerde 15 gün daha az kalmaya niyetli olduğu takdirde seferi olur.
Günün Ayeti
Kullarım sana beni sorarlarsa, bilsinler ki ben, şüphesiz onlara manen yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim.
Bakara 2, 186.
Günün Hadisi
“Bir kimsenin Müslüman kardeşiyle üç günden fazla küs isimleri helal değildir.”
Müslim, “Birr”, 8.
Günün Duası
Allah'ım bayramımıza, ailemize ve ümmeti İslam'a hayırları vesilesiyle.
Günün Sözü
Güzel sevinçler vardır ki, sonları keder; güzel hüzünler vardır ki, sonları özgürlüktür!
Ebû Bekr-i Dükkî
Bunları biliyor muyuz?
Sıla-i Rahim Nedir?
Akrabayı, yani ana, baba, dede, çocuklar ve torunları; Süt ve evlilik yoluyla olan yakınları ziyaret etmek, gözetmek ve onlara yardım etmek demektir.
Günün Nüktesi
Kur'an-ı Kerim'de Kurban İbadeti...
İbrahim'in ilerleyen yaşına rağmen çocuğu olmamıştı. Bir gün Cebrail yanındayken, Allah yolundaki bu infakından ve misafirperverliğinden dolayı kendisini övünce, Hz. İbrahim'de Cebrail'e, Allah için bağışlama ne kadar çok sevdiğinin içeriğini anlatmak için şöyle söylendi; Allah bu yaşıma rağmen bana bir çocuk örnek, eğer Allah bana bir oğul verirse bu birleştirilmiş en değerli şeylerim o olur. İşte ben o en değerli şeylerim olan o çocuğumu bile Allah yolunda gider, kurban olurum.
Günün birinde Allah, Hz. İbrahim'e Hz. İsmail'i lütfetmişti, Hz. İsmail sekiz yaşına geldiğinde Hz. İbrahim bir gece rüyasında, “Ey İbrahim adasını yerine getir” diye ona nida ettiğini görüyorsun. Aynı rüyayı peş peşe üç gün gördükten sonra bunun ilahi bir emir olduğunu anlar ve Hahamının emrini yapmaya karar verir. Kimseye bundan söz etmeden Hacer, İsmail'e güzel elbiseler giydirip saçını taramasını söyler.
Hazır olunca da yaşlı baba biricik ürününün elinden tutar ve Mina'ya doğru yola koyulur. Bu sırada Şeytan Hz. İbrahim'in karşısında onu vazgeçmeye çalışır ama vazgeçemez ve gözünün üzerinde taş kar kalır. Şeytan Hz. Hacer, giderek ona durumu anlatarak bunun engellenmesini söylese de onu da ikna edemeyerek bir taş da ondan yer alıyor.(Hacıların şeytan taşlamaları ortaya çıkıyor)
Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail ile yolda giderlerken oğluna, onu Allah için kurban edecekleri söylemesi düşünür ve şöyle der:
“(Oğlu) yanında koşma çağına gelince: "Yavrum, ben seni rüyamda boğazladığımı egzersiz. Artık bak ne düşünürsün?" dedi. (Çocuk da): "Babacım sana ne emrediliyorsa yap! Beni inşaallah sabredenlerden bulursun!" dedi. Saffat suresi 102
Hz. İsmail babasına: 'Babacım, senden bir isteğim var; benim dosyalarımı ve ayaklarımı bağla olur ki can havli ile sana güçlerini taşırım. Babacığım, bir de benim bakışlarıma bağla ve yere yüzü koyun yatırılır olur ki, yüzüme ve gözlerime bakınca şevkat duygun öne çıkarda bu başlangıçtan vazgeçebilirsin' der.
“Ne zaman ki ikisi de bu şekilde (Allah'a) teslim oldular, (İbrahim) onu tuttu şakaya yıktı (şakağı üzerine yatırdı).” Saffat suresi 103
Hz. İbrahim bıçağı, kavganın boğazına karşılık sürmesine rağmen bıçakla bir türlü kesmez. Ateşe;“İbrahim'e serin ve zararsız ol” diyerek “İbrahim'i yakma” emrini veren Allah bıçağa da “İsmail'i kesme” emrini verdi.
“Ve ona şöyle seslendik: 'Ey İbrahim!
Rüyaya gerçekten sadakat gösterdi, işte Biz güzel davranışlar böyle mükafatlandırırız.'
'Şüphesiz ki bu apaçık ve kesin bir imtihandı.' dedik.
Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik. Daha sonra gelenler içinde kendisine iyi bir isim bıraktık.
Selam İbrahim'e! İşte iyi hareket edenleri böyle mükafatlandırırız.” (Saffat suresi 104…110)