Cinsel İlişki olmadan başkasından alınan spermle hamile kalmak caiz mi?
Çocuk, Allah’ın biz kullarına verdiği en büyük nimetlerden biridir. Bunun için kadın ve erkeğin çocuk sahibi olmaya çalışması hem bir hak, hem de bir zarurettir. Zira evliliğin en önemli amaçlarından birisi neslin devamıdır. Nitekim bu hususta Kur’ân-ı Kerim’de mealen şöyle buyrulmaktadır:
“Göklerin ve yerin mülkü, Hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir. Dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.” (Şûrâ,42/49-50)
Şüphesiz ki, Allah her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Sebeplere sarılmak ise insanın görevidir. Bundan dolayı çocuk sahibi olmayan ya da olamayan kişilerin çeşitli meşrû yollara başvurarak çocuk sahibi olmaya çalışması en doğal hakkı ve dinen de uygundur.
Bu anlamda eşlerin çocuk sahibi olabilmesi için tüp bebek uygulamasına başvurmalarında bir sakınca yoktur. Fakat bu işlemin nikahlı karı koca arasında olması gerekir. Spermi kullanılacak kişi ile hamile kalacak kadın arasında bir nikah yoksa bu caiz değildir. Çünkü bu işlem neslin karışmasına ve bozulmasına sebep olmaktadır. Ayrıca fiili olmasa da nikah olmadığından bir zina söz konusudur.
Buna göre, evli ya da bekar fark etmeksizin ki bir bayanın sperm bankasından aldığı spermle hamile kalması dinen caiz değildir.
Vücut hatlarını belli eden elbise ile kılınan namaz geçerli olur mu?
Kadınların el, yüz ve ayakları (Şafiiler ayakların da örtülmesini farz kabul ederler) dışında kalan bütün bedeni, erkeklerin ise göbek ile diz kapağı arası (Şafiiler dizin altına kadar farz kabul eder) avret mahallidir.
Buraların, namazda ve namaz dışında yabancılara karşı örtülmesi ve giyilen elbisenin vücut hatlarını belli edecek şekilde dar, tenini gösterecek şekilde ince olmaması gerekir. Buna göre avret mahallini belli edecek bir elbise ile namaz kılmak namazı ifsat eder, namazı geçersiz kılar.
Latin harfleriyle yazılmış Kur’an-ı Kerimi okumak caiz mi?
Kur’an-ı Kerim Arapça indirilmiş ilahi bir kitaptır. Halen kullanmakta olduğumuz Latin alfabesinde yer alan harfler Arapçadaki bütün sesleri karşılamamaktadır.
Bu sebeple bir takım özel harf ve işaretler kullanılmadan, Kur’an-ı Kerim’in Latin alfabesiyle eksiksiz ve doğru olarak yazılması ve hatasız okunması mümkün değildir. “Transkripsiyon” denilen özel harf ve işaretler ise, Arap harflerini bilmeyenler için bir anlam taşımaz.
Bu itibarla Latin harfleriyle yazılmış Kur’an-ı Kerim’i doğru ve düzgün okuma imkanı olmadığından, bu harflerle yazılan Kur’an'ı okumak uygun değildir. Arap harflerini bilmeyen kişilerin, ezbere bildikleri sureleri ve yüzünden de Kur'an'ın mealini okumaları daha isabetli olur.
Günün Ayeti
“Ey Âdemoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi, işte o daha hayırlıdır.”
A’raf sûresi 7/26.
Günün Hadisi
"En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir".
Buhari, “İstikraz,” 7.
Günün Sözü
Küçük adamlarla büyük işler yapılamaz.
Stuart Mill
Günün Duası
Allah’ım imanımızı ibadet yaparak güçlendirmeyi güzel ahlak ile de süslemeyi nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Telfik nedir?
Telfik, bütün kolaylıkları bir araya getirip amel etmektir. Bir mezhepteki kolaylığı alıp başka mezhepteki zorluğu terk etmek gibi.
Günün Nüktesi
Büyük Günah…
Nüfey bin Hâris şöyle rivâyet eder:
“Resûlullah bir gün:
«–Büyük günahların en ağırını size haber vereyim mi?» diye üç defâ sordu. Biz de:
«–Evet, yâ Resûlallâh!» dedik.
Resûl-i Ekrem Efendimiz:
«–Allâh’a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik etmek!» buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve;
«İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şâhitlik yapmak!» buyurdu.
Bu sözü o kadar çok tekrar etti ki, daha fazla üzülmesini istemediğimiz için, keşke sükût buyursalar da yorulmasalar, diye arzu ettik.” (Buhârî, “Şehâdât”, 10.)
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Cinsel İlişki olmadan başkasından alınan spermle hamile kalmak caiz midir?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Cinsel İlişki olmadan başkasından alınan spermle hamile kalmak caiz mi?
Çocuk, Allah’ın biz kullarına verdiği en büyük nimetlerden biridir. Bunun için kadın ve erkeğin çocuk sahibi olmaya çalışması hem bir hak, hem de bir zarurettir. Zira evliliğin en önemli amaçlarından birisi neslin devamıdır. Nitekim bu hususta Kur’ân-ı Kerim’de mealen şöyle buyrulmaktadır:
“Göklerin ve yerin mülkü, Hükümranlığı Allah’ındır. O, dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları, dilediğine erkek çocukları verir. Yahut o çocukları erkekler, dişiler olmak üzere çift verir. Dilediği kimseyi de kısır yapar. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilendir, hakkıyla gücü yetendir.” (Şûrâ,42/49-50)
Şüphesiz ki, Allah her şeyi bir sebebe bağlamıştır. Sebeplere sarılmak ise insanın görevidir. Bundan dolayı çocuk sahibi olmayan ya da olamayan kişilerin çeşitli meşrû yollara başvurarak çocuk sahibi olmaya çalışması en doğal hakkı ve dinen de uygundur.
Bu anlamda eşlerin çocuk sahibi olabilmesi için tüp bebek uygulamasına başvurmalarında bir sakınca yoktur. Fakat bu işlemin nikahlı karı koca arasında olması gerekir. Spermi kullanılacak kişi ile hamile kalacak kadın arasında bir nikah yoksa bu caiz değildir. Çünkü bu işlem neslin karışmasına ve bozulmasına sebep olmaktadır. Ayrıca fiili olmasa da nikah olmadığından bir zina söz konusudur.
Buna göre, evli ya da bekar fark etmeksizin ki bir bayanın sperm bankasından aldığı spermle hamile kalması dinen caiz değildir.
Vücut hatlarını belli eden elbise ile kılınan namaz geçerli olur mu?
Kadınların el, yüz ve ayakları (Şafiiler ayakların da örtülmesini farz kabul ederler) dışında kalan bütün bedeni, erkeklerin ise göbek ile diz kapağı arası (Şafiiler dizin altına kadar farz kabul eder) avret mahallidir.
Buraların, namazda ve namaz dışında yabancılara karşı örtülmesi ve giyilen elbisenin vücut hatlarını belli edecek şekilde dar, tenini gösterecek şekilde ince olmaması gerekir. Buna göre avret mahallini belli edecek bir elbise ile namaz kılmak namazı ifsat eder, namazı geçersiz kılar.
Latin harfleriyle yazılmış Kur’an-ı Kerimi okumak caiz mi?
Kur’an-ı Kerim Arapça indirilmiş ilahi bir kitaptır. Halen kullanmakta olduğumuz Latin alfabesinde yer alan harfler Arapçadaki bütün sesleri karşılamamaktadır.
Bu sebeple bir takım özel harf ve işaretler kullanılmadan, Kur’an-ı Kerim’in Latin alfabesiyle eksiksiz ve doğru olarak yazılması ve hatasız okunması mümkün değildir. “Transkripsiyon” denilen özel harf ve işaretler ise, Arap harflerini bilmeyenler için bir anlam taşımaz.
Bu itibarla Latin harfleriyle yazılmış Kur’an-ı Kerim’i doğru ve düzgün okuma imkanı olmadığından, bu harflerle yazılan Kur’an'ı okumak uygun değildir. Arap harflerini bilmeyen kişilerin, ezbere bildikleri sureleri ve yüzünden de Kur'an'ın mealini okumaları daha isabetli olur.
Günün Ayeti
“Ey Âdemoğulları! Size ayıp yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise yarattık. Takvâ elbisesi, işte o daha hayırlıdır.”
A’raf sûresi 7/26.
Günün Hadisi
"En hayırlınız, borcunu en iyi ödeyendir".
Buhari, “İstikraz,” 7.
Günün Sözü
Küçük adamlarla büyük işler yapılamaz.
Stuart Mill
Günün Duası
Allah’ım imanımızı ibadet yaparak güçlendirmeyi güzel ahlak ile de süslemeyi nasip eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Telfik nedir?
Telfik, bütün kolaylıkları bir araya getirip amel etmektir. Bir mezhepteki kolaylığı alıp başka mezhepteki zorluğu terk etmek gibi.
Günün Nüktesi
Büyük Günah…
Nüfey bin Hâris şöyle rivâyet eder:
“Resûlullah bir gün:
«–Büyük günahların en ağırını size haber vereyim mi?» diye üç defâ sordu. Biz de:
«–Evet, yâ Resûlallâh!» dedik.
Resûl-i Ekrem Efendimiz:
«–Allâh’a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik etmek!» buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve;
«İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şâhitlik yapmak!» buyurdu.
Bu sözü o kadar çok tekrar etti ki, daha fazla üzülmesini istemediğimiz için, keşke sükût buyursalar da yorulmasalar, diye arzu ettik.” (Buhârî, “Şehâdât”, 10.)