Depremde hayatını kaybedenler için bulunduğumuz şehirlerde okuduğumuz Kur’an ve dua kabul olunur mu?
Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: "Ey Mü'minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız." (Müslim, "Cenâiz," 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.
Mezarlıkları ziyaret etmek güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı bulunmadığı durumlarda ise kişinin bulunduğu yerden vefat etmiş mü’minlere Kur’an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır. Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerden okuduğu Kur'anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.
Depremde vefat eden bir kimse eceliyle mi ölmüştür?
İslam inancına göre herkesin bir eceli vardır. Bu ecel, ne geri ne de ileri alınabilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim'de bu konuda şöyle buyrulmaktadır: "Her ümmet için takdir edilen bir ecel vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir an ileri ne de geri alınamaz." (Araf, 7/34)
Bu bağlamda trafik kazasında ölen kimse de, yatağında ölen kimse de aynı şekilde depremde vefat eden kimse de eceliyle ölmüştür. Depremde vefat eden kimsenin eceli ve ölüm şekli depremdi.
Buna göre trafik kazası, deprem, sel… ya da bir başka ölüm şekli kişinin ecelini değiştirmez. Çünkü insanın eceli veya ömrü değişmez. O kişinin o şekilde o zaman öleceği takdir edilmiş demektir. Ama biz yine de her alanda, her ölüm şekline karşı da tedbirimizi almak zorundayız. Depreme karşı sağlam bina, trafik kazasına karşı hız sınırı ve kurallara riayet etmek gibi.
Ölen kişi için yas tutmanın dindeki yeri nedir?
Ölen bir dost ya da akraba için yas tutmak, üzülmek, hüzünlenmek dinen caizdir. Hatta kişinin acısını açığa vurup ağlaması ve gözyaşı dökmesi de caizdir. Nitekim Hz. Peygamber de oğlu İbrahim ölünce ağlamış, yine can çekişmekte olan kızının oğlu kendisine arz edilince, gözlerinden yaşlar boşanmıştır. Sebebi sorulunca da “Bu Allah’ın rahmetidir, onu kullarının kalplerine koymuştur. Allah ancak merhametli olan kullarına merhamet eder.” Buyurmuştur. (Buhari, “Cenaiz” 43.)
Ölünün arkasından ağlamak ve yas tutmak caiz olmakla beraber Allah’ın takdirine karşı çıkmak ve cahiliye döneminde olduğu gibi yaka-paça yırtarak ağlamak, isyan içeren sözler sarf etmek caiz değildir.
Olağanüstü durumlarda bir malın fiyatına sınırlama koymak caiz mi?
İslam’ın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık… Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.
Kıtlık ve karaborsa olmadığı durumlarda fiyatlara ve kar oranlarına bir oran koyulmaz. Tabi her ne kadar dinen fiyatlara bir oran koyulmasa da Müslüman yakışan başta ticaretinde olmak üzere hayatın her alanında ehli vicdan olmasıdır.
Günün Ayeti
Sadakaları açık olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu sizin için daha da hayırlıdır ve sizin bir kısım günahlarınıza kefâret olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Bakara, 2/271.
Günün Hadisi
“Mü'mine musibet nevinden her ne ulaşır ise günahlarına bir kefaret olur. Musibet, beklenmedik bir hâdise olmuş, ayağına batan bir diken olmuş fark etmez."
(Müslim, “Birr”, 49.)
Günün Sözü
Ölmek felâket değildir. Asıl felâket, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.
İmâm-ı Rabbânî
Günün Duası
Allah’ım kaybedeceğimiz imtihanlara tabi tutma ve altından kalkamayacağımız yükler yükleme.
Bunları biliyor muyuz?
Ahseni Takvim Nedir?
Allah tarafından insana verilen en güzel şekil, yaratılışındaki fiziksel ve manevi güzellik demektir.
Günün Nüktesi
Namaz günahları döker…
Ebu Zerr diyor ki:
Güz mevsimiydi. Ağaçtaki yapraklar birbiri ardına dökülüyordu. Hz. Peygamber'e baktım. Bana şöyle buyurdu;
"Ebu Zerr! Şüphesiz Müslüman bir kişi sırf Allah rızası için (ihlasla ve gösterişsiz) namaz kılarsa, onun bütün günahları şu yaprakların ağaçtan döküldüğü gibi dökülür."
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Depremde hayatını kaybedenler için bulunduğumuz şehirlerde okuduğumuz Kur’an ve dua kabul olunur mu?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Depremde hayatını kaybedenler için bulunduğumuz şehirlerde okuduğumuz Kur’an ve dua kabul olunur mu?
Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde de ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: "Ey Mü'minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız." (Müslim, "Cenâiz," 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.
Mezarlıkları ziyaret etmek güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı bulunmadığı durumlarda ise kişinin bulunduğu yerden vefat etmiş mü’minlere Kur’an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır. Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerden okuduğu Kur'anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.
Depremde vefat eden bir kimse eceliyle mi ölmüştür?
İslam inancına göre herkesin bir eceli vardır. Bu ecel, ne geri ne de ileri alınabilir. Nitekim Kur’an-ı Kerim'de bu konuda şöyle buyrulmaktadır: "Her ümmet için takdir edilen bir ecel vardır. Ecelleri geldiği zaman ne bir an ileri ne de geri alınamaz." (Araf, 7/34)
Bu bağlamda trafik kazasında ölen kimse de, yatağında ölen kimse de aynı şekilde depremde vefat eden kimse de eceliyle ölmüştür. Depremde vefat eden kimsenin eceli ve ölüm şekli depremdi.
Buna göre trafik kazası, deprem, sel… ya da bir başka ölüm şekli kişinin ecelini değiştirmez. Çünkü insanın eceli veya ömrü değişmez. O kişinin o şekilde o zaman öleceği takdir edilmiş demektir. Ama biz yine de her alanda, her ölüm şekline karşı da tedbirimizi almak zorundayız. Depreme karşı sağlam bina, trafik kazasına karşı hız sınırı ve kurallara riayet etmek gibi.
Ölen kişi için yas tutmanın dindeki yeri nedir?
Ölen bir dost ya da akraba için yas tutmak, üzülmek, hüzünlenmek dinen caizdir. Hatta kişinin acısını açığa vurup ağlaması ve gözyaşı dökmesi de caizdir. Nitekim Hz. Peygamber de oğlu İbrahim ölünce ağlamış, yine can çekişmekte olan kızının oğlu kendisine arz edilince, gözlerinden yaşlar boşanmıştır. Sebebi sorulunca da “Bu Allah’ın rahmetidir, onu kullarının kalplerine koymuştur. Allah ancak merhametli olan kullarına merhamet eder.” Buyurmuştur. (Buhari, “Cenaiz” 43.)
Ölünün arkasından ağlamak ve yas tutmak caiz olmakla beraber Allah’ın takdirine karşı çıkmak ve cahiliye döneminde olduğu gibi yaka-paça yırtarak ağlamak, isyan içeren sözler sarf etmek caiz değildir.
Olağanüstü durumlarda bir malın fiyatına sınırlama koymak caiz mi?
İslam’ın ekonomik anlayışında serbest piyasa anlayışı vardır. Bu anlayışta isteyen istediği oranda mal alır ve satar. Bu malı da istediği fiyata alır ve satar. Tabi olağan durumlar için geçerlidir. Ancak olağan üstü dönemlerde deprem, afet, kıtlık… Dönemlerinde devlet gerektiğinde malın hem stokunu, karaborsasını, önlemek hem de kıtlıktan dolayı insanların mağdur duruma düşmemeleri için fiyatlara fıkhi bir tanımla narh koyabilir. Yani fiyatlara sınırlama getirebilir.
Kıtlık ve karaborsa olmadığı durumlarda fiyatlara ve kar oranlarına bir oran koyulmaz. Tabi her ne kadar dinen fiyatlara bir oran koyulmasa da Müslüman yakışan başta ticaretinde olmak üzere hayatın her alanında ehli vicdan olmasıdır.
Günün Ayeti
Sadakaları açık olarak verirseniz bu ne güzel! Şayet onu yoksullara verirken gizlerseniz bu sizin için daha da hayırlıdır ve sizin bir kısım günahlarınıza kefâret olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Bakara, 2/271.
Günün Hadisi
“Mü'mine musibet nevinden her ne ulaşır ise günahlarına bir kefaret olur. Musibet, beklenmedik bir hâdise olmuş, ayağına batan bir diken olmuş fark etmez."
(Müslim, “Birr”, 49.)
Günün Sözü
Ölmek felâket değildir. Asıl felâket, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.
İmâm-ı Rabbânî
Günün Duası
Allah’ım kaybedeceğimiz imtihanlara tabi tutma ve altından kalkamayacağımız yükler yükleme.
Bunları biliyor muyuz?
Ahseni Takvim Nedir?
Allah tarafından insana verilen en güzel şekil, yaratılışındaki fiziksel ve manevi güzellik demektir.
Günün Nüktesi
Namaz günahları döker…
Ebu Zerr diyor ki:
Güz mevsimiydi. Ağaçtaki yapraklar birbiri ardına dökülüyordu. Hz. Peygamber'e baktım. Bana şöyle buyurdu;
"Ebu Zerr! Şüphesiz Müslüman bir kişi sırf Allah rızası için (ihlasla ve gösterişsiz) namaz kılarsa, onun bütün günahları şu yaprakların ağaçtan döküldüğü gibi dökülür."