Özel Finans Kurumları, banka sayılmayan, İslami esaslara göre fon kabul edip kaynak kullandırabilen tasarrufları değerlendirme yöntemleri olarak faiz yerine kâr-zarar ortaklığı esasına dayalı olarak çalışan sistemlerdir.
Dünyada “İslamî banka” olarak bilinen kuruluşlara Özel Finans Kurumu denmiştir. Bu ürünlerin özellikleri şunlardır:
1- Faizsizdir: Bu bankaların en ayırt edici özelliklerini düzenleyen faize yer vermemeleridir. Yani, sağladıkları kaynaklara faiz ödemezler; Kullandıkları kaynak için defterlerden faiz tahsil etmezler.
2- Ticaretle Bağlantılıdır: İslam'da faizin haram, ticaretin ve kârın helâl olması bu sistemle müşterileriyle ticarî işlere yönelmektir. Para ticareti İslâm'da yasak olduğuna göre, kâr etmek için mal ticareti gerekli olur.
3-Sermaye Bağlantılıdır: Saf İslamî bankacılığın kâr-zarar ortaklığı (mudaraba) veya sermaye katılımı (muşaraka) genellikle kabûl görülen bir gerçektir.
4- Yatırımlar yemeğe uygun olmalıdır. Bu bağlamda alkol ve kumar tarzı haram kazanç yollarından uzak olmalıdır.
Yukarıda zikri geçen özellikler göz önüne alındığı takdirde kesilme bankalarının devamının caiz ve helal olduğu kapatılmıştır.
Kadının kazancında eşinin bir hakkı var mı?
İslam'da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğinin malı, kadının yaşadığı mal kendinedir. İslam'a göre herkesin kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olan ne kocasının ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi katılma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allah'u Teâlâ bu hususta meen şöyle buyurmaktadır:
"Müminler! Kendilerinden hoşlanmadığınız halde kadınlardan mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Onlara onlardan geri almak için baskı da yapmayın; kanıtlanabilir bir fuhuş yapmış olanlarsa o başka. Onlarla marufa uygun geçinin. Eğer eğitim almışsanız bakarsınız ki, siz bir şeyden hoşlanmıyorsunuz ama Allah onda bir çok hayırlar yaratacaksınız." (Nisa 4/19)
dolayısıyla koca hanımının kazancına el koyamaz. Ama kadın kazandığını hayat müşterektir deyip daraltma eğitimi, evin geçimi ya da bir başka iş için dilerse kazancını kocasına verir.
Namaz ile ilgili Takdim ve Tahir Nedir?
Yolculuk halindeyken ikindi namazını öğle namazı ile veya öğleyi ikindi ile ve yatsı namazını akşam namazı ile veya akşam yatsı ile birleştirmek anlamına gelir.
Günün Ayeti
Allah'a ibadet et ve O'na ibadeti sürdürmekte ol
Meryem 19/65.
Günün Hadisi
“Hayâ ancak hayır kazandırır.”
Buhârî, “Edeb”, 77.
Günün Sözü
Bir kişinin taşıdığı ahlak, sırtında taşıdığı elbiseden daha önemlidir.
Mevlana
Günün Duası
Allah'ım bugün beni olaylara ve insanlara karşı saklamakla.
Bunları biliyor muyuz?
Hadîs-i Mütevâtir nedir?
Bir çok Sahabenin Peygamber efendimizden ve başka bir çok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitâba yazılıncaya kadar, böyle pek çok kimsenin haber verdiği hadîs-i şerîfler. Mütevâtir hadîsleri rivâyet edenlerin yalan üzerinde sözbirliği yapmaları mümkün değildir.
Korkunç çatışmalar başlıyor, savaş kızışır, okçular Rasûlullah'ın emrine karşı çıkıyorlar, müşriklerin bozguna uğrayarak çekildiklerini dağın insanların ki mevkilerini terk ediyorlar ama onların bu hareketi, Müslümanların zaferini hemen bozguna çevirir.
Müslümanlar ansızın, dağın akrabalarının gelen Kureyş süvarileriyle karşılaşırlar ve kana susamış deli kılıçlar varken içinde işlemeye başlarlar.
Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in yanında sadece bir grup kalmıştı.
Bunlar arasında Mus'ab Bin Umeyr, de bulunuyor, İslam sancağının gölgesinde sağ eli kesildiği halde savaşarak peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i savunuyordu. Bu esnada şöyle diyordu;
“Muhammed ancak bir peygamberdir, ondan önce de başka peygamberler gelip geçmiştir...” (Al-i İmran, 3/144)
Sancağı soluncaya kadar eğildi. Düşman bu defa sol eline vurup onu da kopardı.
Mus'âb sancağının üzerine kapanıp pazılarıyla onu bağrına bastı. Yine şöyle diyordu:
“Muhammed ancak bir peygamberdir, ondan önce de başka peygamberler gelip geçmiştir...”
Düşman bu defa mızrakla saldırıp Mus'âb'a mızrağı sapladı ve mızrak kırıldı.
Mus'âb yere düştü ve sancak da düştü. Mus'ab şehid olarak yerde yatarken, sancağı Mus'ab'ın emininde bir melek aldı.
Hz. Peygamber, Mus'ab'ı elinde sancakla gördü ve "İleriye git ey Mus'ab!" diye ayarlamanız gerekir.
Fakat o kişi geri dönerek "Ben Mus'ab değilim" deyince Hz. Peygamber, onun Mus'ab kılığında savaşan Allah'ın meleklerinden biri olduğunu anlıyordu. Daha sonra sancağı Ali Bin Ebi Talib aldı. Mus'ab'ın günde hidayet ettiği ancak kısa bir elbise vardı. O bu elbise ile kefenlendi. Hâbbab ibnü'l-Eret anlatıyor: “Onu kefenlemek için alacalı bir kumaş parçasından başka bir şey bulamamıştı...
Kumaşla örttüğümüzde ayaklar açıkta kalıyor, ayaklarını örttüğümüzde başı açık kalıyor. Rasûlullah bize şöyle buyurmuştu:
“O kumaşı saçlarınızı takip eden oluşumlardan itibaren kefen yapınız, ayaklarını da izhir otuyla örtünüz...” (Buharî, “Cenâız,” 27.)
Hz. Peygamber, Allah'ın emrine teslim olarak İslam gençlerinden kendine en yakın ve en değerli olanlarından birini zayi olmayacak olan makama, Allah'ın emanet ettiğini söylüyor.
Musabın cesedinin başında durdu, ona ve kefenlendiği elbiseye bakarak şöyle buyurdu; “Seni Mekke'de en güzel elbise içinde ve en güzel zülüflerle gördüm.
İşte seni elbisen ve saçın dağılmış olarak bu şekilde beslenme.”
Musab Bin Umeyr, hicretin 3. yılında Uhud savaşında 41 yaşında şehit oldu. Rasulullah onun namazını kıldı ve Medine'ye şehit olduğu yerde defnetti.
Musab ve Sahabeler hakkında Allah şu ayeti indirdi; "Müminler içinde Allah'a verdiği sözde duran güzel erler var. İşte yetişen kimi, parçaları yerine getirip o yolda canını ayırıyor; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir."
(Ahzâb, 33/23)
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Katılım bankalarından elde edilen gelir İslam'a uygun mudur?
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Özel Finans Kurumları, banka sayılmayan, İslami esaslara göre fon kabul edip kaynak kullandırabilen tasarrufları değerlendirme yöntemleri olarak faiz yerine kâr-zarar ortaklığı esasına dayalı olarak çalışan sistemlerdir.
Dünyada “İslamî banka” olarak bilinen kuruluşlara Özel Finans Kurumu denmiştir. Bu ürünlerin özellikleri şunlardır:
1- Faizsizdir: Bu bankaların en ayırt edici özelliklerini düzenleyen faize yer vermemeleridir. Yani, sağladıkları kaynaklara faiz ödemezler; Kullandıkları kaynak için defterlerden faiz tahsil etmezler.
2- Ticaretle Bağlantılıdır: İslam'da faizin haram, ticaretin ve kârın helâl olması bu sistemle müşterileriyle ticarî işlere yönelmektir. Para ticareti İslâm'da yasak olduğuna göre, kâr etmek için mal ticareti gerekli olur.
3-Sermaye Bağlantılıdır: Saf İslamî bankacılığın kâr-zarar ortaklığı (mudaraba) veya sermaye katılımı (muşaraka) genellikle kabûl görülen bir gerçektir.
4- Yatırımlar yemeğe uygun olmalıdır. Bu bağlamda alkol ve kumar tarzı haram kazanç yollarından uzak olmalıdır.
Yukarıda zikri geçen özellikler göz önüne alındığı takdirde kesilme bankalarının devamının caiz ve helal olduğu kapatılmıştır.
Kadının kazancında eşinin bir hakkı var mı?
İslam'da mal hürriyeti vardır. Yani erkeğinin malı, kadının yaşadığı mal kendinedir. İslam'a göre herkesin kendi malının sahibi ve tasarruf yetkilisi olan ne kocasının ne de bir başkasının kadının malını nereye, nasıl ve ne kadar harcaması gerektiği gibi katılma hakkı yoktur. Kadın dilerse malı yiyer, dilerse dağıtır, dilerse kocasına veya bir başkasına verir. Kimse bu konuda onu zorlayamaz. Kocanın o mal üzerinde bir yetkisi yoktur. Nitekim Allah'u Teâlâ bu hususta meen şöyle buyurmaktadır:
"Müminler! Kendilerinden hoşlanmadığınız halde kadınlardan mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Onlara onlardan geri almak için baskı da yapmayın; kanıtlanabilir bir fuhuş yapmış olanlarsa o başka. Onlarla marufa uygun geçinin. Eğer eğitim almışsanız bakarsınız ki, siz bir şeyden hoşlanmıyorsunuz ama Allah onda bir çok hayırlar yaratacaksınız." (Nisa 4/19)
dolayısıyla koca hanımının kazancına el koyamaz. Ama kadın kazandığını hayat müşterektir deyip daraltma eğitimi, evin geçimi ya da bir başka iş için dilerse kazancını kocasına verir.
Namaz ile ilgili Takdim ve Tahir Nedir?
Yolculuk halindeyken ikindi namazını öğle namazı ile veya öğleyi ikindi ile ve yatsı namazını akşam namazı ile veya akşam yatsı ile birleştirmek anlamına gelir.
Günün Ayeti
Allah'a ibadet et ve O'na ibadeti sürdürmekte ol
Meryem 19/65.
Günün Hadisi
“Hayâ ancak hayır kazandırır.”
Buhârî, “Edeb”, 77.
Günün Sözü
Bir kişinin taşıdığı ahlak, sırtında taşıdığı elbiseden daha önemlidir.
Mevlana
Günün Duası
Allah'ım bugün beni olaylara ve insanlara karşı saklamakla.
Bunları biliyor muyuz?
Hadîs-i Mütevâtir nedir?
Bir çok Sahabenin Peygamber efendimizden ve başka bir çok kimsenin de bunlardan işittiği ve kitâba yazılıncaya kadar, böyle pek çok kimsenin haber verdiği hadîs-i şerîfler. Mütevâtir hadîsleri rivâyet edenlerin yalan üzerinde sözbirliği yapmaları mümkün değildir.
Günün Nüktesi
Musab b. Umeyrin Şehitliği
Musab, Uhud savaşında Müslümanların limanını taşıyordu.
Korkunç çatışmalar başlıyor, savaş kızışır, okçular Rasûlullah'ın emrine karşı çıkıyorlar, müşriklerin bozguna uğrayarak çekildiklerini dağın insanların ki mevkilerini terk ediyorlar ama onların bu hareketi, Müslümanların zaferini hemen bozguna çevirir.
Müslümanlar ansızın, dağın akrabalarının gelen Kureyş süvarileriyle karşılaşırlar ve kana susamış deli kılıçlar varken içinde işlemeye başlarlar.
Peygamber sallallahu aleyhi vesellem'in yanında sadece bir grup kalmıştı.
Bunlar arasında Mus'ab Bin Umeyr, de bulunuyor, İslam sancağının gölgesinde sağ eli kesildiği halde savaşarak peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i savunuyordu. Bu esnada şöyle diyordu;
“Muhammed ancak bir peygamberdir, ondan önce de başka peygamberler gelip geçmiştir...” (Al-i İmran, 3/144)
Sancağı soluncaya kadar eğildi. Düşman bu defa sol eline vurup onu da kopardı.
Mus'âb sancağının üzerine kapanıp pazılarıyla onu bağrına bastı. Yine şöyle diyordu:
“Muhammed ancak bir peygamberdir, ondan önce de başka peygamberler gelip geçmiştir...”
Düşman bu defa mızrakla saldırıp Mus'âb'a mızrağı sapladı ve mızrak kırıldı.
Mus'âb yere düştü ve sancak da düştü. Mus'ab şehid olarak yerde yatarken, sancağı Mus'ab'ın emininde bir melek aldı.
Hz. Peygamber, Mus'ab'ı elinde sancakla gördü ve "İleriye git ey Mus'ab!" diye ayarlamanız gerekir.
Fakat o kişi geri dönerek "Ben Mus'ab değilim" deyince Hz. Peygamber, onun Mus'ab kılığında savaşan Allah'ın meleklerinden biri olduğunu anlıyordu. Daha sonra sancağı Ali Bin Ebi Talib aldı. Mus'ab'ın günde hidayet ettiği ancak kısa bir elbise vardı. O bu elbise ile kefenlendi. Hâbbab ibnü'l-Eret anlatıyor: “Onu kefenlemek için alacalı bir kumaş parçasından başka bir şey bulamamıştı...
Kumaşla örttüğümüzde ayaklar açıkta kalıyor, ayaklarını örttüğümüzde başı açık kalıyor. Rasûlullah bize şöyle buyurmuştu:
“O kumaşı saçlarınızı takip eden oluşumlardan itibaren kefen yapınız, ayaklarını da izhir otuyla örtünüz...” (Buharî, “Cenâız,” 27.)
Hz. Peygamber, Allah'ın emrine teslim olarak İslam gençlerinden kendine en yakın ve en değerli olanlarından birini zayi olmayacak olan makama, Allah'ın emanet ettiğini söylüyor.
Musabın cesedinin başında durdu, ona ve kefenlendiği elbiseye bakarak şöyle buyurdu; “Seni Mekke'de en güzel elbise içinde ve en güzel zülüflerle gördüm.
İşte seni elbisen ve saçın dağılmış olarak bu şekilde beslenme.”
Musab Bin Umeyr, hicretin 3. yılında Uhud savaşında 41 yaşında şehit oldu. Rasulullah onun namazını kıldı ve Medine'ye şehit olduğu yerde defnetti.
Musab ve Sahabeler hakkında Allah şu ayeti indirdi; "Müminler içinde Allah'a verdiği sözde duran güzel erler var. İşte yetişen kimi, parçaları yerine getirip o yolda canını ayırıyor; kimi de (şehitliği) beklemektedir. Onlar hiçbir şekilde (sözlerini) değiştirmemişlerdir."
(Ahzâb, 33/23)