Hz. Peygamber, mezarlıkları ziyaret etmiş ve bu ziyaretlerinde ölülere selam vermiştir. Efendimizin ayrıca mezarlıklarda şu duayı okuduğu kaynaklarda vardır: "Ey Mü'minler yurdu, siz bizden önce gittiniz. İnşallah biz de size ulaşacağız." (Müslim, "Cenâiz", 104.) Sevgili Peygamberimiz bu sözü ile hem ölülere dua etmiş hem de yaşayanları ölüm konusunda uyarmıştır.

Mezar ziyaretleri güzel ve sevap olduğu gibi ziyaret etme imkanı sunulan bolluğun bulunduğu yerden ölüsüne Kur'an okuması ya da dua etmesi de uygun ve sevaptır.

Aynı şekilde yapılan ibadetlerin ve hayırların sevaplarını başkasına bağışlamak dinen caizdir. Buna göre kişi, mezarlığı ziyaret etme imkanı yoksa bulunduğu yerde okuduğu Kur'anı, yaptığı hatmin, kıldığı namazın ve istediği bir hayrın sevabını ölüsüne bağışlayabilir.

İnternetten program indirip bunları kullanmak caiz mi?

Başkasının emeğini gasp anlamına gelir, gelecek onun iş, tutum ve davranışını, kul hakkının sorumlusunu gerektirir. Bu sorumluluk söz konusu hak sahibine iade edilmedikçe veya helallik alınmadıkça ortadan kalkmaz.

İslam emeğe büyük değer verir, haksız kazanca karşı çıkar. Kur'an-ı Kerim'de: “İnsan için ancak başarmak vardır.” (Necm, 53/39) buyurulur.

Hz. Peygamber de emeğinin karşılığının farklı hadisleriyle ifade ettiği ifadeler. Bunların arasında "Hiçbir kimse, elinin emeği ile kazandığını yemekten daha hayırlı bir kazanç yememiştir. Allah'ın Peygamberi Davud da kendi elinin emeğini yerdi." (Buhari, Büyu', 15) buyurmuşlardır.

Teknolojinin ücretleri, insan emeğinin çok çeşitli şekil ve tezahür ettiği anda aynı ölçüde hak ve emek ihlalleri söz konusu oluyor. Bu hak ihlalleri elektronik ve bilgisayar dünyasında yaşanmaktadır. Bu tür haksız uygulamalar sadece değiştirmek için gasp edilmişti, aynı zamanda, o bölgelerde emek harcayan insanların yeni ürünler üretmeye yönelik şevkini kırmakta, bu da geniş kapsamlı kamu hakkına dönüşmektedir.

Bu sayede birer emek mahsulü olarak internet ortamından geçirilmiş olan her türlü program, yazılım, kitap müzik vb. Ürünlerin ilgililerinin izni olmadan elde edip kullanmak caiz değildir.

İmanın bazı şartlarına uymak caiz mi?

“İman tecezzi kabul etmez”. Yani iman hakikatleri bir bütündür. İmanın altı esasından birine iman etmemek insandan çıkma yeter.

Allah'a inanan bir mümin O'nun kitabı olan Kur'an'a da iman edecek ki Rabbini hak bir itikat üzere bilebilsin. İnsan aklı ancak kendisi ve bu alemin bir yaratıcının olduğunu bilebilir, ama onun sıfatlarını, fiillerini, isimlerini, emir ve yasaklarını, ebed yurdunu, cennetin yollarını, Allah bildirmedikçe bilemez. O halde Allah'a ve Kur'an'a imanın birbirinden ayrı düşünülmesi kabil değil.

Kur'an'a inanan insan, Peygamberimizin risaletine ve vahiy meleği Cebrail'e de inanma durumundadır. Bu ise peygamberlere ve meleklere imanın ilk ve en büyük adımdır. Kur'an'a ve peygambere inanan bir insan ise Kur'an'ın bildirdiği ve Allah Resulünün öğrettiği bütün hakikatlere inanır ve bütün ibadetlere sarılır.

Onun için İman bir bütün olduğu için inanmamış sayılmak için imanın bütün esaslarını kabul etmek ve iman etmek gerekir.

Günün Ayeti

"Hiç bir günahkâr, başkasının günahını çekmez. Eğer ağır yük gelen kimse onu taşımak için (başkalarını çağırsa) onun yükünden hiç bir şey (alınıp) taşınmaz. Akrabası dahi olsa (kimse onun ayrılarak taşımaz."

(Fatır, 35/18).

Günün Hadisi

“Dünyada sevilen bir dostunu ticareti zaman, (sabredip) ecrini Allah'tan bekleyen mü'min kulumun benim indimdeki mükafatı cennettir.”

Buhârî, “Rikak”, 6.

Günün Sözü

Başkasından kötü söz işitmek istemeyen birinin kötü söz söylemesi.

İmam Gazali

Günün Duası

Allah'ım bizi, sermaye ifsat edenlerden değil, islah edenlerden eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Kelime-i Tenzih Nedir?

Allah'ın her türlü noksan sıfatlardan uzak olduğunu ifade eden "Sübhânellah" sözü demektir.

Günün Nüktesi

Sevimli Amel…

İbni Mes'ud anlatıyor:

"Ya Resulullah! Hangi amel Allah'a daha sevimlidir, dedim,

“Vaktinde kılınan namaz” buyurdu.

“Ondan sonra hangisidir?” dedim.

“Anaya babaya iyilik etmek” diye cevap verdi.

“Ondan sonra hangisidir?” dedim,

“Allah yolunda cihad etmek” buyurdular.

Buhârî, “Mevakıt”, 5.