Tişörtle kılınan namaz geçerli olur mu?

Yazının Giriş Tarihi: 31.07.2025 14:16
Yazının Güncellenme Tarihi: 31.07.2025 14:51

Namazın şartlarından birisi de necasetten temizlenmektir. Yani namaz kılacak kişinin elbisesinde, bedeninde ve namaz kılacağı yerde, kan, idrar, şarap, dışkı... gibi namaza engel necasetlerin bulunmaması gerekir.

Bu anlamda tesettüre uymak ve temiz olmak şartı ile kişi istediği kıyafetle namazını kılabilir. Bunda da dinen hiçbir sakınca yoktur. Bu kıyafet ister tişört veya atlet, ister eşofman veya ceket, isterse gömlek olsun fark etmez namaz geçerlidir.

Ancak örf ve adet gereği gerek evde, gerekse diğer mekanlarda kişi tek başına da olsa namazları temiz ve güzel bir kıyafetle kılması, şüphesiz daha iyidir. Ancak tişört ile kılınan namaz geçerlidir.

Afetlere karşı tedbirli davranmak kadere aykırı mı?

Tedbirin alınması takdire aykırı bir iş değildir. Eğer bir husustaki takdir-i ilahi, Levh-i Mahfuz'da takdir ve tespit edilmiş ise, onda değişiklik olmaz. Ama biz hayatımızı kurallara ve emredilene göre yaşamak zorundayız.

Başımıza gelecekleri ya da kavuşacağımız nimetleri ve güzellikleri biz bilemeyiz. Zira biz gayb ilmine sahip değiliz. Dolayısıyla hayatımızı yaşarken nasıl rızkı veren Allah olduğu halde rızık temini için çalışıyorsak aynı şekilde başımıza gelmesi muhtemel kaza ve tehlikeleri bertaraf etmek için de tedbir almak zorundayız.

Ama aldığımız bu tedbir asla kadere muhalif değildir. Bilakis bu tedbiri almamak tıpkı rızkı aramamak ve sebeplere sarılmamak gibi yanlıştır.

Süt çocuğu olması için kaç yaşına kadar emzirmek gerekir?

Süt akrabalığının meydana gelmesi için, Şafii, Maliki, Hanbeli ve Hanefi mezhebinin iki imamına göre süt emen çocuğun iki yaşını doldurmamış olması gerekir.

Ebu Hanifeye göre ise, süt emen çocuğun süt çocuğu kabul edilebilmesi için 2,5 yaşını doldurmamış olması gerekir.

Yani genel kanaat ve müçtehitlerin çoğunluğu göre süt akrabalığının meydana gelmesi için süt emen çocuğun iki yaşından küçük olması gerekir. İki yaşından sonra süt emilse de Ebu Hanife dışındaki fıkıhçılara göre süt akrabalığı meydana gelmez.

Öfke ile yapılan yemine keffaret gerekir mi?

Yemin, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda ileri sürülen bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah’ın isim veya sıfatlarından birisini şahit tutarak verilen sözdür. Bu yeminin geçerli olması için yemin eden kişinin bir takım şartları vardır. Aklı başında olmak, mükellef olmak, ikrah altında olmamak, Allah’ın adını zikrederek söz vermek gibi.

Bu anlamda şartların da var olması ile birlikte yerine getirilmesi mümkün ve mubah olan bir şeyi, ileride yapacağına veya yapmayacağına yemin eden kişi, bu yeminini yerine getirmelidir. Yeminin yerine getirilmemesi halinde, kefaret ödemesi gerekir.

Yemin eden kimse, yemini ederken aklı başındaysa ama sinirli hali ile yemin etmişse ve ne dediğini hatırlıyor ve biliyorsa o yeminin kefareti vardır. Ancak ne söylediğini hatırlamayacak düzeyde bir sinirle söylemişse yani cinnet hali ile söylemişse bunun kefareti yoktur.

Günün Ayeti

İyilikler kötülükleri giderir.

Hûd, 11/114.

Günün Hadisi

"Kötü söz söylemeden ve büyük günah işlemeden hacceden kimse, annesinden doğan gündeki gibi günahsız olarak (evine) döner."

Buhârî, “Hac”, 4.

Günün Sözü

Vedalar gözüyle sevenler içindir, çünkü gönülden sevenler görüyorlar

Mevlana

Günün Duası

Allah'ım güne hayırla başlamayı ve hayırla bitirmeyi nasip eyle.

Bunları biliyor muyuz?

Vesile nedir?

Allah'a yaklaşmak veya bir dileğin kabul edilmesi ya da bir musibetin defedilmesini sağlamak amacıyla dua sırasında Allah'ın güzel isimlerinden veya yüce sıfatlarından birini, güzel bir ameli veya yaşamakta olan salih bir insanın duasını gerçekleştirmek demektir.

Günün Nüktesi

Niçin döndün?

Şakîk-i Belhî Hazretleri, geçimini temin etmek için ticaret yapmaya karar verir. Bunun için de uzak diyarlara gitmesi gerekir. Ayrılmadan önce, hürmet ve muhabbetinin dostu İbrahim bin Edhem'e uğrayıp helâlleşir, sonra da yola çıkar. Fakat uzun bir süre görülmeyeceği sanılan Şakîk, birkaç gün sonra çıkagelir. İbrahim bin Edhem, Şakîk'i câmidede hayretle:

“–Niçin çabuk geri döndün?” diye soruyor. Şakîk-i Belhî:

“–Yolculuğumda çok tuhaf bir şey gördüm, ondan dolayı döndüm.” Der.

İbrahim bin Edhem:

“–Hayırdır umarım, görmedin mi?” deyince Şakîk şöyle anlatır:

“–Yolculuk sırasında katıldığı için bir kenara çekildim. Orada kör ve topal bir kuş gördüm. Kendi kendime; «Acaba bu kuş burada yalnız başına nasıl yaşıyor, ne yiyip ne içiyor?» diye düşünürken, az sonra, ağzında yiyecek içeren bir başka kuş çıkageldi.Bunun üzerine ben; dedim ve geldim.”

Bunun üzerine İbrahim bin Edhem Hazretleri şöyle der:

“–Şaşarım sana ey Şakîk! Niçin kendini, başkasının kurtulanlarının yaşayan kötürüm bir kuşun yerine koydun da, hem kendisi için çalışan hem de diğer yorgunluklara yardıma koşan kuş gibi olmayı düşünmekdin?!”

Bu üzerine Şakîk-i Belhî'nin sözlerini hakîkati anlar. Hemen öğrencilerin İbrahim bin Edhem'in eli öper ve ticaretine geri döner.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.