Yarışmalarda elde edilecek ödülleri almak caiz midir?
Yazının Giriş Tarihi: 12.11.2024 17:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 12.11.2024 17:07
İki veya daha fazla kişinin aralarında doğrudan veya dolaylı olarak anlaşma sureti ile bir tarafın kazanacağı, diğer tarafın kaybedeceği şansa dayalı her türlü oyun, kumar kapsamında olup haramdır.
Kendi aralarında yarışacak kimselerden kazananın, üçüncü kişi tarafından vaat edilen ödülü alması ile kaybedenin bir zarara girmemesi esasına dayalı meşru içerikli yarışmalara katılmak ve buradan kazanılacak ödülleri almak ise caizdir.
Bir markayı sahibinden izin almadan kullanmak caiz mi?
Başkasının emeğini gasp anlamına gelecek her iş, tutum ve davranış, kul hakkı sorumluğunu gerektirir. Kul hakkı ki Allah’ın affetmediği günahtır. Kulun hakkı sahibine iade edilmedikçe veya helallik alınmadıkça ortadan kalkmaz.
İslam dini, emeğe büyük önem verir, haksız kazanca ise karşı çıkar. Kur’an-ı Kerim’de: “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm, 53/39) buyrulur.
Hz. Peygamber de emeğin hakkının verilmesini değişik hadisleriyle ifade etmişlerdir. Bunlardan birinde: “Hiçbir kimse, elinin emeği ile kazandığını yemekten daha hayırlı bir kazanç yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhari, “Büyu’”, 15) buyurmuşlardır.
Buna göre, emek ve gayret sarf ederek toplum nezdinde itibar gören bir firmanın kendi markasının izinsiz olarak başkaları tarafından kullanılması kul hakkı ihlaline ve müşterilerinin aldatılmasına sebep olacağından dolayı İslam ahlakıyla bağdaşmamaktadır. Ayrıca bu yolla haksız kazanç sağlamak da dinen caiz değildir.
Dövme ile kılınan namazı kaza etmek gerekir mi?
Gerek ele, gerekse yüze olsun dövme yaptırmak, birtakım çizgilerle süslenmek caiz değildir. Rasûlullah Efendimiz, bedenin herhangi bir yerine böyle süslemelerle dövme yapmayı menetmiştir.
Değil insan bedenine, hayvanların dahi yüzlerine, hatta sırtlarına ve arkalarına böyle dövme yapmayı uygun bulmadığını ashabına haber vermiş, yapanları da azarlamıştır.
Buharî deki bir hadîste, dövme yapan ve yaptırana Allah lânet ettiği haber verilmektedir. Onun için her Müslüman’ın bu davranıştan uzak durması gerekir.
Ancak yine de dövme yapılmış ise ve bu dövme deriye suyun temasını engelleyen tabaka oluşturan cinsten değilse bu dövmenin namaza abdeste ve gusle bir engelliği söz konusu değildir. Ancak dövme yaptırdığı için kişi günaha düşmüş olur. Fakat dövme ile kılınan namaz dinen sahih ve geçerlidir.
Kılınan namaz geçerli olunca bu namazı tekrar ayrıca kaza etmek gerekmez.
Günün Ayeti
"O halde yetime zulüm etme. Dilenciyi de azarlama. Sadece Rabbinin nimetini (hatırla ve) anlat. "
Duha, 93/9-11.
Günün Hadisi
“Kim, ödemek arzusu ile insanların malını alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telef eder.”
(Buharî, “İstikrâz”, 2)
Günün Sözü
Dünyada kalacağın kadar dünyan için, ahirette kalacağın kadar da ahiretin için çalış.
Süfyan Sevri
Günün Duası
Allah’ım bu yeni yılda ülkemizi ve milletimizi savaş, bela ve afetten muhafaza eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Cizye Nedir?
İslâm devletinde zımmî denilen gayr-i Müslim vatandaştan, can ve mal güvenliklerinin korunmasına karşılık seneden seneye alınan vergi demektir.
Günün Duası
Kardeşinize Dua Ediniz…
Yezid b. Esamm şöyle anlatır:
Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfuz sahibi bir kimse vardı. Zaman zaman Hz. Ömer’in yanına gelirdi. Bir ara Hz. Ömer onu göremez oldu.
Çevresindekilere:
“–Falan zât ne yapıyor, artık görünmez oldu?” dedi.
“–Ey mü’minlerin emiri! O kendisini içkiye verdi” dediler.
Hz. Ömer, kâtibini çağırarak:
“–Yaz! Ömer b. Hattâb’dan falan kimseye. Selâm sana! «Kendisinden başka ilâh olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azâbı çetin ve ihsânı bol olan Allah’a hamd ederim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O’nadır.»” (Mü’min 40/3)
Ömer mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek:
“–Allah’a yönelmesi ve Allah’ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz” dedi. O zât, Hz. Ömer’in mektubunu alınca; “Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azâbı çetin olandır” (Mü’min 40/3)cümlesini tekrar tekrar okudu ve:
“–Allah beni hem azabıyla korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini va‘detmiş” diyerek ağladı. Daha sonra da güzelce tevbe etti. Hz. Ömer o zâtın tevbe ettiğini haber alınca:
“–Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde, onu doğru yola getirmeye ve Allah’ın affına güvenmesini sağlamaya çalışın. Tevbe nasip etmesi için Allah’a yalvarın. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayın” dedi. (Kurtubî, el-Câmi‘, XV, 291)
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Doç. Dr. Zeki Uyanık
Yarışmalarda elde edilecek ödülleri almak caiz midir?
İki veya daha fazla kişinin aralarında doğrudan veya dolaylı olarak anlaşma sureti ile bir tarafın kazanacağı, diğer tarafın kaybedeceği şansa dayalı her türlü oyun, kumar kapsamında olup haramdır.
Kendi aralarında yarışacak kimselerden kazananın, üçüncü kişi tarafından vaat edilen ödülü alması ile kaybedenin bir zarara girmemesi esasına dayalı meşru içerikli yarışmalara katılmak ve buradan kazanılacak ödülleri almak ise caizdir.
Bir markayı sahibinden izin almadan kullanmak caiz mi?
Başkasının emeğini gasp anlamına gelecek her iş, tutum ve davranış, kul hakkı sorumluğunu gerektirir. Kul hakkı ki Allah’ın affetmediği günahtır. Kulun hakkı sahibine iade edilmedikçe veya helallik alınmadıkça ortadan kalkmaz.
İslam dini, emeğe büyük önem verir, haksız kazanca ise karşı çıkar. Kur’an-ı Kerim’de: “İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm, 53/39) buyrulur.
Hz. Peygamber de emeğin hakkının verilmesini değişik hadisleriyle ifade etmişlerdir. Bunlardan birinde: “Hiçbir kimse, elinin emeği ile kazandığını yemekten daha hayırlı bir kazanç yememiştir. Allah’ın Peygamberi Davud da kendi elinin emeğini yerdi.” (Buhari, “Büyu’”, 15) buyurmuşlardır.
Buna göre, emek ve gayret sarf ederek toplum nezdinde itibar gören bir firmanın kendi markasının izinsiz olarak başkaları tarafından kullanılması kul hakkı ihlaline ve müşterilerinin aldatılmasına sebep olacağından dolayı İslam ahlakıyla bağdaşmamaktadır. Ayrıca bu yolla haksız kazanç sağlamak da dinen caiz değildir.
Dövme ile kılınan namazı kaza etmek gerekir mi?
Gerek ele, gerekse yüze olsun dövme yaptırmak, birtakım çizgilerle süslenmek caiz değildir. Rasûlullah Efendimiz, bedenin herhangi bir yerine böyle süslemelerle dövme yapmayı menetmiştir.
Değil insan bedenine, hayvanların dahi yüzlerine, hatta sırtlarına ve arkalarına böyle dövme yapmayı uygun bulmadığını ashabına haber vermiş, yapanları da azarlamıştır.
Buharî deki bir hadîste, dövme yapan ve yaptırana Allah lânet ettiği haber verilmektedir. Onun için her Müslüman’ın bu davranıştan uzak durması gerekir.
Ancak yine de dövme yapılmış ise ve bu dövme deriye suyun temasını engelleyen tabaka oluşturan cinsten değilse bu dövmenin namaza abdeste ve gusle bir engelliği söz konusu değildir. Ancak dövme yaptırdığı için kişi günaha düşmüş olur. Fakat dövme ile kılınan namaz dinen sahih ve geçerlidir.
Kılınan namaz geçerli olunca bu namazı tekrar ayrıca kaza etmek gerekmez.
Günün Ayeti
"O halde yetime zulüm etme. Dilenciyi de azarlama. Sadece Rabbinin nimetini (hatırla ve) anlat. "
Duha, 93/9-11.
Günün Hadisi
“Kim, ödemek arzusu ile insanların malını alır ise, Allah (onun borcunu) ona bedel eda eder. Kim de telef etmek niyetiyle halkın malını alırsa Allah onu telef eder.”
(Buharî, “İstikrâz”, 2)
Günün Sözü
Dünyada kalacağın kadar dünyan için, ahirette kalacağın kadar da ahiretin için çalış.
Süfyan Sevri
Günün Duası
Allah’ım bu yeni yılda ülkemizi ve milletimizi savaş, bela ve afetten muhafaza eyle.
Bunları biliyor muyuz?
Cizye Nedir?
İslâm devletinde zımmî denilen gayr-i Müslim vatandaştan, can ve mal güvenliklerinin korunmasına karşılık seneden seneye alınan vergi demektir.
Günün Duası
Kardeşinize Dua Ediniz…
Yezid b. Esamm şöyle anlatır:
Şam ehlinden güçlü kuvvetli, nüfuz sahibi bir kimse vardı. Zaman zaman Hz. Ömer’in yanına gelirdi. Bir ara Hz. Ömer onu göremez oldu.
Çevresindekilere:
“–Falan zât ne yapıyor, artık görünmez oldu?” dedi.
“–Ey mü’minlerin emiri! O kendisini içkiye verdi” dediler.
Hz. Ömer, kâtibini çağırarak:
“–Yaz! Ömer b. Hattâb’dan falan kimseye. Selâm sana! «Kendisinden başka ilâh olmayan, günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azâbı çetin ve ihsânı bol olan Allah’a hamd ederim. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O’nadır.»” (Mü’min 40/3)
Ömer mektubu yazdırdıktan sonra arkadaşlarına dönerek:
“–Allah’a yönelmesi ve Allah’ın tevbesini kabul buyurması için kardeşinize dua ediniz” dedi. O zât, Hz. Ömer’in mektubunu alınca; “Allah günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, azâbı çetin olandır” (Mü’min 40/3)cümlesini tekrar tekrar okudu ve:
“–Allah beni hem azabıyla korkutmuş, hem de günahlarımı affedeceğini va‘detmiş” diyerek ağladı. Daha sonra da güzelce tevbe etti. Hz. Ömer o zâtın tevbe ettiğini haber alınca:
“–Bir kardeşinizin yoldan çıktığını, günaha saplandığını gördüğünüzde, onu doğru yola getirmeye ve Allah’ın affına güvenmesini sağlamaya çalışın. Tevbe nasip etmesi için Allah’a yalvarın. Kendisine beddua ederek aleyhinde şeytana yardımcı olmayın” dedi. (Kurtubî, el-Câmi‘, XV, 291)