Adana Milli Eğitim Müdürlüğüne Mehmet ZEREN gibi bir şube müdürü bir daha gelir mi bilmiyorum ama o herkesin sevip saydığı, güvendiği, arkasını dayadığı bir dağdı. Bir taraftan mevzuata olan hâkimiyeti diğer yandan babacan tavırlarıyla tüm eğitim camiasında bir otorite olarak kabul edilirdi. Ayaklı bir gazete gibiydi. Çözülmez denilen sorunları çözer, dertlere derman olurdu. Yönetici olup ta onun kapısından geçmeyen yoktu. Tüm okul müdürü ve müdür yardımcılarının, öğretmenlerin, personellerin abisiydi, babasıydı. En büyük özelliği ise sağ sol demeden haklı olan insanların yanında yer almasıydı.
Ona ilk baktığınızda sert görünüşünden, kararlı duruşundan adeta korkardınız, bir şey söylemeye çekinirdiniz. Ama onu tanıdıkça o sert görünümlü insanın yüreğinin insan sevgisiyle dolu olduğunu anlardınız. Milli Eğitim camiasında onunla ilgili hatırası olmayan nerdeyse yoktur.
Mehmet ZEREN benim için de meslek hayatımda ayrı bir yeri olan insandı. Hatta 25 yıl başarılı bir yönetici olarak görev yapmamda onun ve Mustafa DÜNDAR’ın etkisinin yadsınamaz derecede çok yeri olduğunu söyleyebilirim.
2000’li yılların başında, bir soruşturma sonucunda SGK bana 8 milyar borç çıkarmış, şimdiki parayla 80 bin lira. Ne evim var satacak, ne de o kadar para edecek bir arabam. Ne yapacağımı bilmiyorum, deli tavuk gibi oraya buraya gidip geliyorum. Dost bildiğim, güvendiğim öğretmenler de borç kendilerine kalır diye tüm suçu benim üzerime atıyorlar. Kafam allak bullak olmuş bir halde, bir gün Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Odasına geçip durumumu anlattım. Gözleriyle beni süzüp, çaresizliğimi anladığından olsa gerek “Sen şu soruşturmanın yenilenmesi için bir yazı yazsana!”dedi. Ben 8 yıllık yöneticiyim ama o zamana kadar soruşturmaların tekrar yenilenebileceği ile ilgili hiçbir bilgim yoktu.
“Öyle bir şey oluyor mu ki müdürüm?”dedim.
“Sen yaz gerisini merak etme.”dedi.
Bunun üzerine okuldan, yeni deliller ve yeni ifadeler doğrultusunda soruşturmanın yenilenmesi ile ilgili bir üst yazı yazıp Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderdim. Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün üst yazısıyla durum İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirildi. İl Milli Eğitim Müdürlüğünüm kararı doğrultusunda soruşturma yenilendi ve ben aklandım. Bu arada olayın başında Bölge İdare Mahkemesine de dava açmıştım. Aklanma raporumu mahkemeye sundum. Mahkeme benim lehime karar verdi ama SGK olayı bir üst mahkemeye taşıdı. Oradan da benim lehime bir karar çıkınca bir adak kestim bu işten kurtuldum diye. Ama SGK yine peşimi bırakmadı. Başka maddelerden yine bir borç çıkarıp(4 Milyar) bana tebliğ etti. Hükümetin çıkardığı afla borç cüzi bir miktara düşünce onu yatırıp öyle kurtulduk. Eğer Mehmet ZEREN olmasaydı benim 20 yıl boyunca maaşımdan haciz yoluyla o borç kesilecekti.
Allah razı olsun kendisinden. Emekli olduktan sonra bile senede bir kez mutlaka ziyaret eder beni. Birkaç yıl önce okuluma ziyarete geldiğinde, olayı yine anıp kalkıp ellerinden öpüp, ona sarılıp ağladım. O sert görünümlü koca adam da benimle beraber ağladı.
Mehmet ZEREN 1944 yılında Ceyhan’ın Dokuztekne köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Orta-lise öğrenimini Adana İmam Hatip lisesinde yaptı. Konya Yüksek İslam Enstitüsü (4yıllık) mezun olup 1967 yılında Gaziantep İmam Hatip lisesinde öğretmenliğe başladı. Uşak merkez ortaokulu, Adana merkez İmam Hatip lisesinde öğretmenlik ve 6 yıl müdür yardımcılığı, Pozantı İmam Hatip lisesinde 5 yıl müdürlük yaptı. Evli ve bir oğlu üç kızı vardır.
1987 Şubat ayında Seyhan ilçe milli eğitim şube müdürlüğü görevine başladı. Şube müdürlüğü görevinde tam 22 yıl bulundu. Haksız bir şekilde kısa süreliğine de olsa başka illere atamasını yaptılar (Kahramanmaraş-Afşin, Hatay-Kumlu, Konya Güneysınır ilçe milli eğitim şube müdürlüğü)ama o tüm davaları kazanarak tekrar Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne geldi ve oradan da şerefli bir şekilde 65 yaş nedeniyle emekli oldu. Milli Eğitim camiasına 42 yıl emek vermiş bu insana emekli olduğunda sağ, sol ayrımı olmadan tüm camialardan yüzlerce insan yemeğe katılıp ona olan sevgilerini gösterdiler.
Emekli olduğunda düzenlenen veda yemeğinde son olarak şöyle söylüyordu:
“9 Haziran 1967 de başladığım öğretmenlik ve devlet memurluğum bugün 19/03/2009 da sona ermiştir. Seyhan İlçesinde kuruluşundan bu güne kadar çok uzun süre görev yapmanın mutluluğu içerisindeyim. Meslek hayatımın ilk gününden bu yana ülkemizin birçok yerinde devletime hizmet etme imkânı buldum. Üst görevlere hep amirlerimin ricasıyla geldim. Kişisel komplekslere takılmadım. Babam rahmetlinin,’ Allah Devlete Millete Zeval Vermesin’ duası ve tavsiyesi ile çok çeşitli iktidarlarda siyasi görüş ötesi özveriyle doğru şekilde hizmete devam ettim. Ülkesini seven herkesin yapacağı üretken olma, güncelleşme, devletimizin koruyucu çatısı altında milletimize hizmet etme görevimi yaptığım kanaatindeyim, yine de takdirinize bırakıyorum. Yeni gelen gençlerimize örnek olma, rehber olma, sağlam duruşlu, kararlı, samimi, disipline edilmiş, hoşgörü ile vatan bütünlüğüne sahip bir nesil yetiştirme arzusu ve tavsiyesi inancını yaşatma prensibini uygulamaya özen gösterdim.
Daire içinde ve okullarımızda herkese güvenerek destek oldum ve destek gördüm. Mesai arkadaşlarımın sorunlarını çözme, onları rahatlatma, ağabeylik yapma gayreti içinde oldum. Sertçe davranmışsam özür dilerim. Meslek hayatımda bilerek, yere bakacak hata yapmadım. Vicdanımla rahat yüzleşebilen, eşim ve çocuklarımın gurur duyduğu bir aile reisi olma hazzındayım.65 yaş bitimi emekliye ayrılmam nedeniyle herkese hakkımı helal ediyorum ve hakkınızı helal etmenizi talep ediyorum. Sizleri Allaha emanet ediyorum.”
Ne güzel bir veda. Allah herkese böyle hizmet etmeyi ve emekli olmayı nasip etsin. Mehmet ZEREN aynı zamanda vefalı bir dosttur. Yaklaşık 10 yıl oldu emekli olalı ama senede bir kez mutlaka tanıdığı okul müdürü ve müdür yardımcılarını ziyaret edip hatır sorar.
Son olarak onunla ilgili birkaç hatıraya da yer vermek istiyorum. Kendisi aynı zamanda risk almayı seven kararlı, gözü pek bir yöneticiydi. Milli Eğitim Müdürlüğünün çözülmez denilen, birçok kişinin el atmaya korktuğu sorunları, aldığı risklerle çözmüştür. Mehmet ZEREN anlatıyor:
“1997 yılında Yüreğir İlçe Milli Eğitimde şube müdürü iken, 3 derslikli bir köy okuluna, 8 sınıflı ilköğretim okulu onayı verilmişti. Birleştirilmiş sınıf okutan müdür yetkili öğretmen, 6-7-8. sınıflar için okulda branş öğretmeni bulunmadığından dersleri boş geçiriyor dedi. Resmi yazı ile İl Milli Eğitime yazıp, öğretmen talep ettik. İl emrinde(Depo) öğretmenleri olduğu halde, (Görevlendirilecek öğretmen yoktur.) cevabını aldık. Köy ve civarında iki ve dört yıllık yüksek okul mezunu varsa ek ders ücretli görevlendirmeyi düşündük ama bulamadık. Şehir merkezinden gönderilecek, ek ders ücretli öğretmenlerin de, köyde kalacak yer olmaması, ulaşım araçlarının saatleri de uymadığından yine bir çözüm bulamadık. İkinci defa İl Milli Eğitime yazı yazdık. Yine aynı cevabı aldık. (Görevlendirilecek öğretmen bulunmamaktadır.)
Çözümü kendimde buldum. Müdür yetkili öğretmenden, 3 sınıf öğretmeninden 6-7-8 sınıf derslerini bölüşerek 1. Kademeyi öğleci, 2. Kademeyi de sabahçı yaparak, devletin vereceği azami ek ders ücretine razı, fazlası da fahri olarak muvafakat dilekçelerini alıp, resmi yazı ile getirmesini istedim.
Ne kaymakamlık ne de valilik onayına sundum. İlgi yazıya cevap olarak haftalık 30 saatlik ilköğretim programını aynen uygulamak şartıyla 2’ li öğretim yapılmasını yazdım. Böylece olayı çözdüm. Ne öğretmen ne de öğrenci yaz kursuna kalmadan devam ettiler. Diplomalarını da aldılar.”
2- “Seyhan ilçesinde çalışırken, şimdiki Çukurova ilçesi kurulmadan önce, milyonluk şehrin üç yüz bin öğrencisi, resmi-özel on üç bin öğretmen, dört yüz resmi, özel kuruluşun işi yürüyor. Kaymakam Celal KALEZADE odama ziyaretime gelmiş. İmzaladığım klasörü yan tarafa koyarken bir karartı önümde oturuyor. Kaymakam beymiş. Kusura bakma efendim dedim. Bana dedi ki “Mehmet Bey Kapıdan baktım selam versem meşgul edeceğim, şuraya iliştim oturdum.”
“Bir Ekim ayı başında kucağında engelli, çocuklu bir bayan içeri girdi. ‘Orta sona giden engelli çocuğum var. El arabasıyla götürmem gerekiyor. En yakınımızdaki İstiklal ilköğretim okulu, kayıt sınırı dışı diye almıyor. Ziya Gökalp ilköğretim okulu da uzak. El arabasıyla götüremiyorum.’ dedi. Ben de küçük bir not kâğıdına, müdür Hüseyin Bey’e, bu engelli çocuğun kaydını yapalım yazıp, kaşemi basıp imzalayıp, bayana verdim. Bayan küçük avuç içi kadar olan kâğıda merakla baktı. Ben beğenmedi sandım. ‘Sen Mehmet ZEREN misin?’ dedi. Evet, benim. Kapıda, masada, elindeki kâğıtta, adım yazılı dedim. “Hocam, bana 3 sene önce, sen git Mehmet ZEREN’i bul, o sana yardımcı olur dediler. Ben özürlü çocuklarımı bırakıp yol, dolmuş parası bulup da gelememiştim.” dedi.
Okul Müdürü Mustafa ÇETİNKAYA bakın onun için neler diyor:
Adana imam Hatip lisesinde öğrenci iken öğretmenim ve müdür yardımcımız olan Mehmet ZEREN hocam la, İdarecilik hayatımızda hep halef-selef olduk. Pozantı İHL müdürlüğünden sonra aynı yere ben, Seyhan şube müdürlüğünden sonra yerine yine ben gelmiştim.
Öğretmen ve idareciliği ile her zaman örnek aldığımız bir değerdir. Öğrencisi iken nasıl saygı duymuşsam şu anda onu gördüğümde hala öğrenci gibi saygı duyar elini öperim. Hala İhtiyaç duyduğumda fikirlerine başvurduğum bir duayendir. Allah hayırlı uzun ömürler versin İnşallah. Kanunlar ve yönetmelikler ya kafasında ya da çekmecesinde hep hazır olurdu. Hemen delilleri ile cevap vermesine hep hayran olmuşumdur.
Eski emekli okul müdürlerinden Abdil ERDAL, Ahmet AYYILDIZ ve konuştuğum onlarca okul yöneticisi Mehmet ZEREN’in yaşamlarında büyük iz bıraktığını söylediler.
Sevgili dostlarım yöneticiyken yaptığınız olumlu ya da olumsuz her davranışınız, yaptığınız her iyilik aslında emekliliğinize de yaptığınız birer yatırımdır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Müdürlerin Müdürü Mehmet Zeren
Emin Doğan
Adana Milli Eğitim Müdürlüğüne Mehmet ZEREN gibi bir şube müdürü bir daha gelir mi bilmiyorum ama o herkesin sevip saydığı, güvendiği, arkasını dayadığı bir dağdı. Bir taraftan mevzuata olan hâkimiyeti diğer yandan babacan tavırlarıyla tüm eğitim camiasında bir otorite olarak kabul edilirdi. Ayaklı bir gazete gibiydi. Çözülmez denilen sorunları çözer, dertlere derman olurdu. Yönetici olup ta onun kapısından geçmeyen yoktu. Tüm okul müdürü ve müdür yardımcılarının, öğretmenlerin, personellerin abisiydi, babasıydı. En büyük özelliği ise sağ sol demeden haklı olan insanların yanında yer almasıydı.
Ona ilk baktığınızda sert görünüşünden, kararlı duruşundan adeta korkardınız, bir şey söylemeye çekinirdiniz. Ama onu tanıdıkça o sert görünümlü insanın yüreğinin insan sevgisiyle dolu olduğunu anlardınız. Milli Eğitim camiasında onunla ilgili hatırası olmayan nerdeyse yoktur.
Mehmet ZEREN benim için de meslek hayatımda ayrı bir yeri olan insandı. Hatta 25 yıl başarılı bir yönetici olarak görev yapmamda onun ve Mustafa DÜNDAR’ın etkisinin yadsınamaz derecede çok yeri olduğunu söyleyebilirim.
2000’li yılların başında, bir soruşturma sonucunda SGK bana 8 milyar borç çıkarmış, şimdiki parayla 80 bin lira. Ne evim var satacak, ne de o kadar para edecek bir arabam. Ne yapacağımı bilmiyorum, deli tavuk gibi oraya buraya gidip geliyorum. Dost bildiğim, güvendiğim öğretmenler de borç kendilerine kalır diye tüm suçu benim üzerime atıyorlar. Kafam allak bullak olmuş bir halde, bir gün Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gittim. Odasına geçip durumumu anlattım. Gözleriyle beni süzüp, çaresizliğimi anladığından olsa gerek “Sen şu soruşturmanın yenilenmesi için bir yazı yazsana!”dedi. Ben 8 yıllık yöneticiyim ama o zamana kadar soruşturmaların tekrar yenilenebileceği ile ilgili hiçbir bilgim yoktu.
“Öyle bir şey oluyor mu ki müdürüm?”dedim.
“Sen yaz gerisini merak etme.”dedi.
Bunun üzerine okuldan, yeni deliller ve yeni ifadeler doğrultusunda soruşturmanın yenilenmesi ile ilgili bir üst yazı yazıp Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne gönderdim. Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün üst yazısıyla durum İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirildi. İl Milli Eğitim Müdürlüğünüm kararı doğrultusunda soruşturma yenilendi ve ben aklandım. Bu arada olayın başında Bölge İdare Mahkemesine de dava açmıştım. Aklanma raporumu mahkemeye sundum. Mahkeme benim lehime karar verdi ama SGK olayı bir üst mahkemeye taşıdı. Oradan da benim lehime bir karar çıkınca bir adak kestim bu işten kurtuldum diye. Ama SGK yine peşimi bırakmadı. Başka maddelerden yine bir borç çıkarıp(4 Milyar) bana tebliğ etti. Hükümetin çıkardığı afla borç cüzi bir miktara düşünce onu yatırıp öyle kurtulduk. Eğer Mehmet ZEREN olmasaydı benim 20 yıl boyunca maaşımdan haciz yoluyla o borç kesilecekti.
Allah razı olsun kendisinden. Emekli olduktan sonra bile senede bir kez mutlaka ziyaret eder beni. Birkaç yıl önce okuluma ziyarete geldiğinde, olayı yine anıp kalkıp ellerinden öpüp, ona sarılıp ağladım. O sert görünümlü koca adam da benimle beraber ağladı.
Mehmet ZEREN 1944 yılında Ceyhan’ın Dokuztekne köyünde doğdu. İlkokulu köyünde okudu. Orta-lise öğrenimini Adana İmam Hatip lisesinde yaptı. Konya Yüksek İslam Enstitüsü (4yıllık) mezun olup 1967 yılında Gaziantep İmam Hatip lisesinde öğretmenliğe başladı. Uşak merkez ortaokulu, Adana merkez İmam Hatip lisesinde öğretmenlik ve 6 yıl müdür yardımcılığı, Pozantı İmam Hatip lisesinde 5 yıl müdürlük yaptı. Evli ve bir oğlu üç kızı vardır.
1987 Şubat ayında Seyhan ilçe milli eğitim şube müdürlüğü görevine başladı. Şube müdürlüğü görevinde tam 22 yıl bulundu. Haksız bir şekilde kısa süreliğine de olsa başka illere atamasını yaptılar (Kahramanmaraş-Afşin, Hatay-Kumlu, Konya Güneysınır ilçe milli eğitim şube müdürlüğü)ama o tüm davaları kazanarak tekrar Seyhan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne geldi ve oradan da şerefli bir şekilde 65 yaş nedeniyle emekli oldu. Milli Eğitim camiasına 42 yıl emek vermiş bu insana emekli olduğunda sağ, sol ayrımı olmadan tüm camialardan yüzlerce insan yemeğe katılıp ona olan sevgilerini gösterdiler.
Emekli olduğunda düzenlenen veda yemeğinde son olarak şöyle söylüyordu:
“9 Haziran 1967 de başladığım öğretmenlik ve devlet memurluğum bugün 19/03/2009 da sona ermiştir. Seyhan İlçesinde kuruluşundan bu güne kadar çok uzun süre görev yapmanın mutluluğu içerisindeyim. Meslek hayatımın ilk gününden bu yana ülkemizin birçok yerinde devletime hizmet etme imkânı buldum. Üst görevlere hep amirlerimin ricasıyla geldim. Kişisel komplekslere takılmadım. Babam rahmetlinin,’ Allah Devlete Millete Zeval Vermesin’ duası ve tavsiyesi ile çok çeşitli iktidarlarda siyasi görüş ötesi özveriyle doğru şekilde hizmete devam ettim. Ülkesini seven herkesin yapacağı üretken olma, güncelleşme, devletimizin koruyucu çatısı altında milletimize hizmet etme görevimi yaptığım kanaatindeyim, yine de takdirinize bırakıyorum. Yeni gelen gençlerimize örnek olma, rehber olma, sağlam duruşlu, kararlı, samimi, disipline edilmiş, hoşgörü ile vatan bütünlüğüne sahip bir nesil yetiştirme arzusu ve tavsiyesi inancını yaşatma prensibini uygulamaya özen gösterdim.
Daire içinde ve okullarımızda herkese güvenerek destek oldum ve destek gördüm. Mesai arkadaşlarımın sorunlarını çözme, onları rahatlatma, ağabeylik yapma gayreti içinde oldum. Sertçe davranmışsam özür dilerim. Meslek hayatımda bilerek, yere bakacak hata yapmadım. Vicdanımla rahat yüzleşebilen, eşim ve çocuklarımın gurur duyduğu bir aile reisi olma hazzındayım.65 yaş bitimi emekliye ayrılmam nedeniyle herkese hakkımı helal ediyorum ve hakkınızı helal etmenizi talep ediyorum. Sizleri Allaha emanet ediyorum.”
Ne güzel bir veda. Allah herkese böyle hizmet etmeyi ve emekli olmayı nasip etsin. Mehmet ZEREN aynı zamanda vefalı bir dosttur. Yaklaşık 10 yıl oldu emekli olalı ama senede bir kez mutlaka tanıdığı okul müdürü ve müdür yardımcılarını ziyaret edip hatır sorar.
Son olarak onunla ilgili birkaç hatıraya da yer vermek istiyorum. Kendisi aynı zamanda risk almayı seven kararlı, gözü pek bir yöneticiydi. Milli Eğitim Müdürlüğünün çözülmez denilen, birçok kişinin el atmaya korktuğu sorunları, aldığı risklerle çözmüştür. Mehmet ZEREN anlatıyor:
“1997 yılında Yüreğir İlçe Milli Eğitimde şube müdürü iken, 3 derslikli bir köy okuluna, 8 sınıflı ilköğretim okulu onayı verilmişti. Birleştirilmiş sınıf okutan müdür yetkili öğretmen, 6-7-8. sınıflar için okulda branş öğretmeni bulunmadığından dersleri boş geçiriyor dedi. Resmi yazı ile İl Milli Eğitime yazıp, öğretmen talep ettik. İl emrinde(Depo) öğretmenleri olduğu halde, (Görevlendirilecek öğretmen yoktur.) cevabını aldık. Köy ve civarında iki ve dört yıllık yüksek okul mezunu varsa ek ders ücretli görevlendirmeyi düşündük ama bulamadık. Şehir merkezinden gönderilecek, ek ders ücretli öğretmenlerin de, köyde kalacak yer olmaması, ulaşım araçlarının saatleri de uymadığından yine bir çözüm bulamadık. İkinci defa İl Milli Eğitime yazı yazdık. Yine aynı cevabı aldık. (Görevlendirilecek öğretmen bulunmamaktadır.)Çözümü kendimde buldum. Müdür yetkili öğretmenden, 3 sınıf öğretmeninden 6-7-8 sınıf derslerini bölüşerek 1. Kademeyi öğleci, 2. Kademeyi de sabahçı yaparak, devletin vereceği azami ek ders ücretine razı, fazlası da fahri olarak muvafakat dilekçelerini alıp, resmi yazı ile getirmesini istedim.
Ne kaymakamlık ne de valilik onayına sundum. İlgi yazıya cevap olarak haftalık 30 saatlik ilköğretim programını aynen uygulamak şartıyla 2’ li öğretim yapılmasını yazdım. Böylece olayı çözdüm. Ne öğretmen ne de öğrenci yaz kursuna kalmadan devam ettiler. Diplomalarını da aldılar.”
2- “Seyhan ilçesinde çalışırken, şimdiki Çukurova ilçesi kurulmadan önce, milyonluk şehrin üç yüz bin öğrencisi, resmi-özel on üç bin öğretmen, dört yüz resmi, özel kuruluşun işi yürüyor. Kaymakam Celal KALEZADE odama ziyaretime gelmiş. İmzaladığım klasörü yan tarafa koyarken bir karartı önümde oturuyor. Kaymakam beymiş. Kusura bakma efendim dedim. Bana dedi ki “Mehmet Bey Kapıdan baktım selam versem meşgul edeceğim, şuraya iliştim oturdum.”
“Bir Ekim ayı başında kucağında engelli, çocuklu bir bayan içeri girdi. ‘Orta sona giden engelli çocuğum var. El arabasıyla götürmem gerekiyor. En yakınımızdaki İstiklal ilköğretim okulu, kayıt sınırı dışı diye almıyor. Ziya Gökalp ilköğretim okulu da uzak. El arabasıyla götüremiyorum.’ dedi. Ben de küçük bir not kâğıdına, müdür Hüseyin Bey’e, bu engelli çocuğun kaydını yapalım yazıp, kaşemi basıp imzalayıp, bayana verdim. Bayan küçük avuç içi kadar olan kâğıda merakla baktı. Ben beğenmedi sandım. ‘Sen Mehmet ZEREN misin?’ dedi. Evet, benim. Kapıda, masada, elindeki kâğıtta, adım yazılı dedim. “Hocam, bana 3 sene önce, sen git Mehmet ZEREN’i bul, o sana yardımcı olur dediler. Ben özürlü çocuklarımı bırakıp yol, dolmuş parası bulup da gelememiştim.” dedi. Okul Müdürü Mustafa ÇETİNKAYA bakın onun için neler diyor:Adana imam Hatip lisesinde öğrenci iken öğretmenim ve müdür yardımcımız olan Mehmet ZEREN hocam la, İdarecilik hayatımızda hep halef-selef olduk. Pozantı İHL müdürlüğünden sonra aynı yere ben, Seyhan şube müdürlüğünden sonra yerine yine ben gelmiştim.
Öğretmen ve idareciliği ile her zaman örnek aldığımız bir değerdir. Öğrencisi iken nasıl saygı duymuşsam şu anda onu gördüğümde hala öğrenci gibi saygı duyar elini öperim. Hala İhtiyaç duyduğumda fikirlerine başvurduğum bir duayendir. Allah hayırlı uzun ömürler versin İnşallah. Kanunlar ve yönetmelikler ya kafasında ya da çekmecesinde hep hazır olurdu. Hemen delilleri ile cevap vermesine hep hayran olmuşumdur.
Eski emekli okul müdürlerinden Abdil ERDAL, Ahmet AYYILDIZ ve konuştuğum onlarca okul yöneticisi Mehmet ZEREN’in yaşamlarında büyük iz bıraktığını söylediler.Sevgili dostlarım yöneticiyken yaptığınız olumlu ya da olumsuz her davranışınız, yaptığınız her iyilik aslında emekliliğinize de yaptığınız birer yatırımdır.