Bir günlüğüne değil, her gün hatırlamamız gereken bir meslek grubu var bu ülkede: Madenciler…
Yerin onlarca, bazen yüzlerce metre altında; nefesin daraldığı, gökyüzünün görünmediği, sessizliğin bile ağır geldiği o karanlıkta çalışan insanlar…
Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü.
Takvimde sadece bir tarih olabilir belki ama yaşanan her maden kazası, her yitirilen can ve yerin altından çıkan her avuç kömür bu günü bir sembole değil, bir vicdan muhasebesine dönüştürüyor.
Madencilik…
Dışarıdan bakınca rakamlarla, üretimle, tonajla ölçülüyor belki ama gerçekte bütün bu sayıların ardında “insan” var.
Bir babanın, bir abinin, bir evladın yüzü geliyor gözünüzün önüne.
Madencilik, sadece bir meslek değil; fedakârlığın, cesaretin ve alın terinin adı.
Her facianın ardından televizyonda gördüğümüz baretli insanların yüzünde aynı ifade var: Sessiz bir hüzün ve kaderle iç içe geçmiş bir direnç…
Öyle bir direnç ki “Ekmek parası” deyip yeniden yerin altına inmeyi göze alıyor.
Bu ülkede yıllardır şu cümle dolaşır ağızlarda:
“Yüz karası değil, kömür karası. Böyle kazanılır ekmek parası.”
Ne kadar doğru…
O karayı gördüğünüzde utanmak yerine saygı duyuyorsunuz. Çünkü o karanın her zerresinde bir mücadele var, bir evin ışığını açık tutmak için verilen emek var.
Ama madencilerimizin hikâyesi sadece alın teriyle yazılmamalı…
Bu ülkede artık hiçbir çocuğun “Babam bugün de ocağa indi” diye uyuyamaması, hiçbir annenin her sabah “Acaba bugün geri döner mi?” diye dua etmemesi gereken bir döneme ulaşmış olmalıyız.
Maden ocağı, ekmek kapısı olduğu kadar bir kader kuyusu olmasın artık.
Madenciler Günü, sadece kutlamak için değil; düşünmek, özeleştiri yapmak ve gelecekte daha güvenli bir madencilik için adım atmak için de önemli bir gün.
Bir ülkenin yer altı zenginliklerinden önce, yer altına inen insanlarının canı değerlidir.
Ve bu değer, ancak onları hayatta tutabildiğimiz sürece anlam kazanır.
Bugün, tüm madenci şehitlerini rahmetle anıyoruz…
Hâlâ o karanlıkta alın teri dökenlere ise içten bir teşekkür borçluyuz.
Ellerindeki nasır, yüzlerindeki is, dayanışmadaki güç bu ülkenin en sahici gerçeği.
Ve belki de bu güne en çok yakışan cümle şudur:
Madenciler, yerin altında çalışırken bizlerin vicdanı yerin üstüne çıkmalı…
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
4 Aralık Dünya Madenciler Günü “Karanlığın İçinde Yanan Işık”
Fatma AKÇAY
Bir günlüğüne değil, her gün hatırlamamız gereken bir meslek grubu var bu ülkede: Madenciler…
Yerin onlarca, bazen yüzlerce metre altında; nefesin daraldığı, gökyüzünün görünmediği, sessizliğin bile ağır geldiği o karanlıkta çalışan insanlar…
Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü.
Takvimde sadece bir tarih olabilir belki ama yaşanan her maden kazası, her yitirilen can ve yerin altından çıkan her avuç kömür bu günü bir sembole değil, bir vicdan muhasebesine dönüştürüyor.
Madencilik…
Dışarıdan bakınca rakamlarla, üretimle, tonajla ölçülüyor belki ama gerçekte bütün bu sayıların ardında “insan” var.
Bir babanın, bir abinin, bir evladın yüzü geliyor gözünüzün önüne.
Madencilik, sadece bir meslek değil; fedakârlığın, cesaretin ve alın terinin adı.
Her facianın ardından televizyonda gördüğümüz baretli insanların yüzünde aynı ifade var: Sessiz bir hüzün ve kaderle iç içe geçmiş bir direnç…
Öyle bir direnç ki “Ekmek parası” deyip yeniden yerin altına inmeyi göze alıyor.
Bu ülkede yıllardır şu cümle dolaşır ağızlarda:
“Yüz karası değil, kömür karası. Böyle kazanılır ekmek parası.”
Ne kadar doğru…
O karayı gördüğünüzde utanmak yerine saygı duyuyorsunuz. Çünkü o karanın her zerresinde bir mücadele var, bir evin ışığını açık tutmak için verilen emek var.
Ama madencilerimizin hikâyesi sadece alın teriyle yazılmamalı…
Bu ülkede artık hiçbir çocuğun “Babam bugün de ocağa indi” diye uyuyamaması, hiçbir annenin her sabah “Acaba bugün geri döner mi?” diye dua etmemesi gereken bir döneme ulaşmış olmalıyız.
Maden ocağı, ekmek kapısı olduğu kadar bir kader kuyusu olmasın artık.
Madenciler Günü, sadece kutlamak için değil; düşünmek, özeleştiri yapmak ve gelecekte daha güvenli bir madencilik için adım atmak için de önemli bir gün.
Bir ülkenin yer altı zenginliklerinden önce, yer altına inen insanlarının canı değerlidir.
Ve bu değer, ancak onları hayatta tutabildiğimiz sürece anlam kazanır.
Bugün, tüm madenci şehitlerini rahmetle anıyoruz…
Hâlâ o karanlıkta alın teri dökenlere ise içten bir teşekkür borçluyuz.
Ellerindeki nasır, yüzlerindeki is, dayanışmadaki güç bu ülkenin en sahici gerçeği.
Ve belki de bu güne en çok yakışan cümle şudur:
Madenciler, yerin altında çalışırken bizlerin vicdanı yerin üstüne çıkmalı…