Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali “Sinema barıştır, özgürlüktür, umuttur” mottosuyla yola çıkıyor. Festivalde Dünya Sineması bölümünde Filistin’in bugününü mercek altına alan özel seçkisi “Gazze, Şimdi!” ile fark yaratıyor. Bu seçki, izleyiciyi sadece geçmişin acılarıyla değil, bugünün yakıcı gerçekleriyle yüzleştiriyor.
Arab ve Tarzan Nasser kardeşlerin Cannes’da En İyi Yönetmen ödülü kazanan “Bir Zamanlar Gazze’de” filmi, klasik Western atmosferini Hamas kontrolündeki Gazze sokaklarına taşıyarak izleyiciye hem gerilim dolu bir suç hikâyesi hem de insanlığın hayatta kalma inadını gösteriyor.
Üniversite öğrencisi Yahya’nın kaybettiği arkadaşının ardından verdiği adalet arayışı, sinemanın sadece eğlendirmekle kalmayıp düşündürme, empati kurdurma gücünü hatırlatıyor. Film, Gazze’nin sıradan insanlarının günlük hayatının ve yaşama direncinin önemini gözler önüne seriyor.
Filistinli usta yönetmen Rashid Masharawi’nin “Yitik Düşler” filmi ise başka bir boyut sunuyor. 12 yaşındaki Sami’nin kaybolan güvercinini arama yolculuğu, işgalin gölgesinde umut ve dayanışmanın zaferini simgeliyor.
Şiddeti doğrudan göstermeden, küçük ayrıntılar ve karakterlerin davranışları üzerinden hissettiren yapım, sinemayı bir barış ve insanlık dili olarak kullanmanın örneklerinden biri. Masharawi’nin hikâyesi, basit bir çocuk yolculuğundan evrensel bir dayanışma mesajı çıkarıyor.
İranlı yönetmen Sepideh Farsi’nin belgeseli “Yüreğini Eline Al ve Yürü” ise sinemanın bir ağıt olabileceğini kanıtlıyor.
Genç fotoğrafçı Fatma Hassuna’nın bir yıllık video görüşmelerinden oluşan film, trajik bir kaybı aynı zamanda umut ve direncin simgesi hâline getiriyor. Hassuna’nın hayatı, sözleri ve gülümsemesi, Farsi’nin lensinde unutulmaz bir hatıra olarak kalıyor. Variety’nin de belirttiği gibi, trajediye rağmen umut ve direnç güçlü bir biçimde filme yansıyor.
Adana Altın Koza, “Gazze, Şimdi!” seçkisiyle sinemanın sınırlarını zorluyor.
Sadece bir film festivali değil, insanlık hikâyelerinin, direnişin ve dayanışmanın anlatıldığı bir mecra hâline geliyor. İzleyiciyi oturduğu koltukta yalnızca ekranın değil, dünyanın gerçekleriyle yüzleştiriyor. Sinema, burada sadece bir sanat değil; aynı zamanda bir vicdan çağrısı, bir empati okulu oluyor.
Bu seçki, festivalin sloganıyla örtüşüyor: Sinema barıştır, özgürlüktür, umuttur. Ve Adana, bu yıl bir kez daha sadece Türkiye’nin değil, dünyanın dikkatini Filistin’in bugününe çekiyor.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Adana Altın Koza’da “Gazze, Şimdi!” üzerine
Fatma AKÇAY
Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali “Sinema barıştır, özgürlüktür, umuttur” mottosuyla yola çıkıyor. Festivalde Dünya Sineması bölümünde Filistin’in bugününü mercek altına alan özel seçkisi “Gazze, Şimdi!” ile fark yaratıyor. Bu seçki, izleyiciyi sadece geçmişin acılarıyla değil, bugünün yakıcı gerçekleriyle yüzleştiriyor.
Arab ve Tarzan Nasser kardeşlerin Cannes’da En İyi Yönetmen ödülü kazanan “Bir Zamanlar Gazze’de” filmi, klasik Western atmosferini Hamas kontrolündeki Gazze sokaklarına taşıyarak izleyiciye hem gerilim dolu bir suç hikâyesi hem de insanlığın hayatta kalma inadını gösteriyor.
Üniversite öğrencisi Yahya’nın kaybettiği arkadaşının ardından verdiği adalet arayışı, sinemanın sadece eğlendirmekle kalmayıp düşündürme, empati kurdurma gücünü hatırlatıyor. Film, Gazze’nin sıradan insanlarının günlük hayatının ve yaşama direncinin önemini gözler önüne seriyor.
Filistinli usta yönetmen Rashid Masharawi’nin “Yitik Düşler” filmi ise başka bir boyut sunuyor. 12 yaşındaki Sami’nin kaybolan güvercinini arama yolculuğu, işgalin gölgesinde umut ve dayanışmanın zaferini simgeliyor.
Şiddeti doğrudan göstermeden, küçük ayrıntılar ve karakterlerin davranışları üzerinden hissettiren yapım, sinemayı bir barış ve insanlık dili olarak kullanmanın örneklerinden biri. Masharawi’nin hikâyesi, basit bir çocuk yolculuğundan evrensel bir dayanışma mesajı çıkarıyor.
İranlı yönetmen Sepideh Farsi’nin belgeseli “Yüreğini Eline Al ve Yürü” ise sinemanın bir ağıt olabileceğini kanıtlıyor.
Genç fotoğrafçı Fatma Hassuna’nın bir yıllık video görüşmelerinden oluşan film, trajik bir kaybı aynı zamanda umut ve direncin simgesi hâline getiriyor. Hassuna’nın hayatı, sözleri ve gülümsemesi, Farsi’nin lensinde unutulmaz bir hatıra olarak kalıyor. Variety’nin de belirttiği gibi, trajediye rağmen umut ve direnç güçlü bir biçimde filme yansıyor.
Adana Altın Koza, “Gazze, Şimdi!” seçkisiyle sinemanın sınırlarını zorluyor.
Sadece bir film festivali değil, insanlık hikâyelerinin, direnişin ve dayanışmanın anlatıldığı bir mecra hâline geliyor. İzleyiciyi oturduğu koltukta yalnızca ekranın değil, dünyanın gerçekleriyle yüzleştiriyor. Sinema, burada sadece bir sanat değil; aynı zamanda bir vicdan çağrısı, bir empati okulu oluyor.
Bu seçki, festivalin sloganıyla örtüşüyor: Sinema barıştır, özgürlüktür, umuttur. Ve Adana, bu yıl bir kez daha sadece Türkiye’nin değil, dünyanın dikkatini Filistin’in bugününe çekiyor.