Bir an için hayal edin. Edebiyatın devlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar ile Yaşar Kemal bir masada oturuyor. Karşılarında ise kendi kuşağının güçlü kalemlerinden Kemal Varol var. Masanın etrafında, kendi hikayelerinin kaderini yeniden çizmeye hazırlanan Batıkan Köse ve Orhan Eskiköy gibi genç yazarlar da yerini almış. Bu bir fantezi değil, Adana Altın Koza Film Festivali'nin Edebiyat Uyarlaması Senaryo Yarışması'nda bu yıl finale kalan beş projenin bize sunduğu tablonun ta kendisi.
Festivalin bu en entelektüel yarışmalarından birinin sonuçları açıklandığında, liste sadece beş finalistin adını değil, aynı zamanda sinemamızın edebiyatla kurduğu diyaloğun güncel bir haritasını da ortaya koydu. 27 proje arasından sıyrılıp jüri önüne çıkmaya hak kazanan bu beş senaryo, adeta farklı dönemlerin ve anlatı geleneklerinin birbiriyle konuştuğu bir meclis gibi.
Bir yanda, edebiyatımızın köklerine inen iki cesur uyarlama var. Pınar Arıkan, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın klasiği "Kesik Baş" ile geçmişin tekinsiz sularına dalarken; Gökçe Acar, Yaşar Kemal’in o unutulmaz öyküsü "Beyaz Pantolon"u beyazperdeye taşıma sorumluluğunu üstleniyor. Bu iki proje, klasiklerin tozlu raflarda kalmaya değil, yeni nesil sinemacılarla yeniden nefes almaya ne kadar hevesli olduğunun kanıtı.
Diğer yanda ise bugünün edebiyatı var. Yönetmen kimliğiyle de tanıdığımız Özcan Alper, çağdaş edebiyatın önemli isimlerinden Kemal Varol’un "Haw" romanını senaryolaştırarak bugünün kelimelerinin sinemadaki karşılığını arıyor.
Ancak masadaki en ilginç hamle, belki de yazarın kendi metniyle giriştiği bir düello. Batıkan Köse "Yaratıcı İntiharlar Departmanı" ile, Orhan Eskiköy ise "Selvi" ile kendi öykülerini sinema diline tercüme etme cesaretini gösteriyor. Bir yazarın, yarattığı dünyayı bu kez bir senarist gözüyle yeniden inşa etme süreci, şüphesiz yarışmanın en merak uyandıran dinamiklerinden biri.
Film eleştirmeni Burak Göral, yazar Cem Erciyes ve senarist Pınar Bulut’tan oluşan seçici kurul, önlerine gelen 27 başvuru arasından bu beşliyi seçerek aslında bize bir şey söylüyor: Sinemanın ilham perisi, hem bir asır öncesinin metinlerinde hem de dün yazılmış bir öykünün taze mürekkebinde aynı güçle dolaşıyor. Şimdi gözler, 22-28 Eylül'de Adana'da olacak. Bakalım bu görkemli edebiyat masasında son sözü kim söyleyecek.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Altın Koza'da senaryo masası: Yaşar Kemal'in yanına kimler oturdu?
Fatma AKÇAY
Bir an için hayal edin. Edebiyatın devlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar ile Yaşar Kemal bir masada oturuyor. Karşılarında ise kendi kuşağının güçlü kalemlerinden Kemal Varol var. Masanın etrafında, kendi hikayelerinin kaderini yeniden çizmeye hazırlanan Batıkan Köse ve Orhan Eskiköy gibi genç yazarlar da yerini almış. Bu bir fantezi değil, Adana Altın Koza Film Festivali'nin Edebiyat Uyarlaması Senaryo Yarışması'nda bu yıl finale kalan beş projenin bize sunduğu tablonun ta kendisi.
Festivalin bu en entelektüel yarışmalarından birinin sonuçları açıklandığında, liste sadece beş finalistin adını değil, aynı zamanda sinemamızın edebiyatla kurduğu diyaloğun güncel bir haritasını da ortaya koydu. 27 proje arasından sıyrılıp jüri önüne çıkmaya hak kazanan bu beş senaryo, adeta farklı dönemlerin ve anlatı geleneklerinin birbiriyle konuştuğu bir meclis gibi.
Bir yanda, edebiyatımızın köklerine inen iki cesur uyarlama var. Pınar Arıkan, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın klasiği "Kesik Baş" ile geçmişin tekinsiz sularına dalarken; Gökçe Acar, Yaşar Kemal’in o unutulmaz öyküsü "Beyaz Pantolon"u beyazperdeye taşıma sorumluluğunu üstleniyor. Bu iki proje, klasiklerin tozlu raflarda kalmaya değil, yeni nesil sinemacılarla yeniden nefes almaya ne kadar hevesli olduğunun kanıtı.
Diğer yanda ise bugünün edebiyatı var. Yönetmen kimliğiyle de tanıdığımız Özcan Alper, çağdaş edebiyatın önemli isimlerinden Kemal Varol’un "Haw" romanını senaryolaştırarak bugünün kelimelerinin sinemadaki karşılığını arıyor.
Ancak masadaki en ilginç hamle, belki de yazarın kendi metniyle giriştiği bir düello. Batıkan Köse "Yaratıcı İntiharlar Departmanı" ile, Orhan Eskiköy ise "Selvi" ile kendi öykülerini sinema diline tercüme etme cesaretini gösteriyor. Bir yazarın, yarattığı dünyayı bu kez bir senarist gözüyle yeniden inşa etme süreci, şüphesiz yarışmanın en merak uyandıran dinamiklerinden biri.
Film eleştirmeni Burak Göral, yazar Cem Erciyes ve senarist Pınar Bulut’tan oluşan seçici kurul, önlerine gelen 27 başvuru arasından bu beşliyi seçerek aslında bize bir şey söylüyor: Sinemanın ilham perisi, hem bir asır öncesinin metinlerinde hem de dün yazılmış bir öykünün taze mürekkebinde aynı güçle dolaşıyor. Şimdi gözler, 22-28 Eylül'de Adana'da olacak. Bakalım bu görkemli edebiyat masasında son sözü kim söyleyecek.