Her 4 Ekim geldiğinde, Dünya Hayvanları Koruma Günü’nü kutluyoruz. Ama kutlamak derken aslında neyi kutluyoruz?
Hayvanları koruma bilincini, onların yaşam haklarına duyulan saygıyı, vicdanımızın sesini…
Çünkü bir toplumun hayvanlara nasıl davrandığı, kendi insanlığıyla olan bağını da gösterir.
Hayvanlar, yalnızca gözümüzün önünde gördüğümüz sevimli dostlar değil.
Ormanlarda, denizlerde, gökyüzünde var olan milyonlarca canlı, aynı dünyayı paylaştığımız hak sahipleri.
Onların yaşam hakkını hiçe saymak, doğayı ve dolayısıyla kendimizi de hiçe saymak demektir.
Ne yazık ki, sokak hayvanları açlık, hastalık ve ihmalle mücadele ediyor; bazı evcil hayvanlar ise sevgisizlik ve kötü muameleye maruz kalıyor.
Barınaklar yetersiz, denetimler sınırlı. Ama umut var. İnsanlar, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler ve hayvan hakları savunucuları, her gün bu soruna dikkat çekiyor, çözüm için çalışıyor.
4 Ekim sadece bir gün değil; tüm yıl boyunca hayvanlara karşı sorumluluklarımızı hatırlatan bir işaret. Bir kediyi beslemek, bir köpeğe su vermek, doğadaki canlıları korumak…
Bunlar küçük ama anlamlı adımlar. Çünkü hayvanlara gösterdiğimiz şefkat, insanlığa gösterdiğimiz şefkattir.
Haydi, bu 4 Ekim’de bir durup düşünelim: Hayvanları korumak sadece onların değil, bizim de yaşam kalitemizi yükseltir. İnsanlığımızı kaybetmemek için, onların hakkını savunmakla başlamalıyız.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Hayvanlara saygı, insanlığa saygıdır
Fatma AKÇAY
Her 4 Ekim geldiğinde, Dünya Hayvanları Koruma Günü’nü kutluyoruz. Ama kutlamak derken aslında neyi kutluyoruz?
Hayvanları koruma bilincini, onların yaşam haklarına duyulan saygıyı, vicdanımızın sesini…
Çünkü bir toplumun hayvanlara nasıl davrandığı, kendi insanlığıyla olan bağını da gösterir.
Hayvanlar, yalnızca gözümüzün önünde gördüğümüz sevimli dostlar değil.
Ormanlarda, denizlerde, gökyüzünde var olan milyonlarca canlı, aynı dünyayı paylaştığımız hak sahipleri.
Onların yaşam hakkını hiçe saymak, doğayı ve dolayısıyla kendimizi de hiçe saymak demektir.
Ne yazık ki, sokak hayvanları açlık, hastalık ve ihmalle mücadele ediyor; bazı evcil hayvanlar ise sevgisizlik ve kötü muameleye maruz kalıyor.
Barınaklar yetersiz, denetimler sınırlı. Ama umut var. İnsanlar, sivil toplum kuruluşları, gönüllüler ve hayvan hakları savunucuları, her gün bu soruna dikkat çekiyor, çözüm için çalışıyor.
4 Ekim sadece bir gün değil; tüm yıl boyunca hayvanlara karşı sorumluluklarımızı hatırlatan bir işaret. Bir kediyi beslemek, bir köpeğe su vermek, doğadaki canlıları korumak…
Bunlar küçük ama anlamlı adımlar. Çünkü hayvanlara gösterdiğimiz şefkat, insanlığa gösterdiğimiz şefkattir.
Haydi, bu 4 Ekim’de bir durup düşünelim: Hayvanları korumak sadece onların değil, bizim de yaşam kalitemizi yükseltir. İnsanlığımızı kaybetmemek için, onların hakkını savunmakla başlamalıyız.