SON DAKİKA
Hava Durumu

Muzaffer İZGÜ ile gülmece söyleşi

Yazının Giriş Tarihi: 24.01.2025 13:51
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.01.2025 16:47

Adana-Dörtyol-Aksoğan İş Hanı’nda Cumhuriyet gazetesi güney temsilciliği, alt katında Zuhal Bayıldıran’ın yönettiği Cumhuriyet Kitap Kulübü hemen her hafta sonunda imza günleri düzenledi. Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz, İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Demirtaş Ceyhun, Kerim Korcan, Muzaffer İzgü (…) gibi ünlü yazarlar geldiler. Okurlarıyla buluştular, görüştüler, konuştular, kitaplarını imzaladılar.

Muzaffer İzgü ile 22.05.1987 günü Cumhuriyet Kitap Kulübü’nde görüştük, aşağıda sunduğum söyleşiyi gerçekleştirdik.

Ben o yıllarda Yeni Adana gazetesi “Gençlerle Sanat Edebiyat” sayfasını yapıyor, yönetiyordum. Söyleşiyi 3.6.1987 günü sayfamda yayınlandık.

Muzaffer İzgü dostumuz ağabeyimizdi. Onunla ilgili birçok yazılar yazdım. Yayınladığımız Aykırısanat dergisinin Ocak-Şubat 2004/64. sayısını Muzaffer İzgü özel sayısı olarak düzenledik.

M. Demirel Babacanoğlu, Arslan Bayır, Halit Gökmen, Ahmet Özer, Öner Yağcı, Burhan Günel, İlhan Karaman, Hidayet Karakuş, Musa Dinç, Zübeyde Seven Turan, Mustafa Şerif Onaran, Lütfiye Aydın, Mehmet Aydın, Vedat Yazıcı, Mustafa Kademoğlu, Turan Atuntaş, Halil Çetin yazdılar.

Onun Akbaba’da ilk yayınlanan “Eski Memur” adlı yazısını, Yusuf Ziya Ortaç’ın “Muzaffer İzgü” adlı yazısını bulup okura sunduk.

Benim yazımsa İzgü’nün yaşamını anlatan, ödüller alan, filmi çevrilen “Zıkkımın Kökü” romanıydı.

İzgü 26.08.2017 günü dünyamızdan ayrıldı dediler. Çukurovanın yaz sıcakları gibi göğündü yüreğim. Hemen telefona sarıldım, oğlu çıktı başsağlığı diledim.

Eşi dünyamızdan gidince, çok üzüldü, gitti ardından. Bize anılarını, kitaplarını, ödüllerini, sesini bıraktı.)

İstanbul’un taşı toprağı altınsa Çukurova’nın toprağı da sanatçı, şair yazar. O yazarlardan biri de Muzafer İzgü. Ellibeş yapıt vermiş.

29.10 1933 te Adana’da doğmuş, Adana’da büyümüş, Diyarbakır Öğretmen Okulunu bitirmiş, öğretmen olmuş, sonra emekli. İlk yapıtı Akbaba da yayınlanmış, gülmece yazarı, halkın yanında olmuş…

22 Mayıs 1987 imza günü Adana-Cumhuriyet Kitap Kulübü’nde söyleşiye durduk.

- Sizin öykülerinizi çocuklar çok seviyorlar. Kızım kitabınızla okumaya başladı. Özgün dergideki ‘Bileyci Amca öyküsünü çocuklar çok sevdiler. Oysa öyküler hep çocuğa yönelik değil. Çocukların bu ilgisi nereden kaynaklanıyor, bu konuda neler söyleyeceksiniz?

- Çocuk edebiyatı, büyük edebiyatı diye bir ayrım yapmadan yazarım. Çocuklara yazdığım hikayeyi, büyüklere de yazıyorum gibi aynı titizlikle yazarım; çocuktur diye kolaya kaçmam. Çocuğu kaşımda bir arkadaş gibi görüyor, öykümü ona göre yazıyorum. Çocuğun düzeyine ineceğim diye bir takım yapmacıklara girişmiyorum. Bir de masal kahramanlarından çok çocuğun yanında yöresinde tanımadığı, bilmediği insanları ele alıyorum. Büyüğü anlatırken çocuğa seslenmek bu çabamın ürünü olsa gerek.

- Deniyor ki bunalımlı dönemlerde insanlar gülebilmek için gülüt anlatırlar. Gülmece yazarları daha çok bu dönemlerde ortaya çıkarlar. Siz bu görüşe katılıyor musunuz, ne diyeceksiniz?

- Gülmece grafiğinin yükseldiği zamanlar baskılı dönemlerdir. Alay etmek, güçsüz için çok güçlü bir silahtır. Halk, kasım kasım kasılan halka düşman kişilerle alay etmek ister; İşte o zaman gülmecenin görevi ortaya çıkar. Şekerli vitamin hapı gibi etki ediyor.

Arıca gülmece baskı dönemlerinde halkın dili, eleştirisidir. Söylemek istediklerini bu yolla söylerler.

- “Öyle dalmış ki yüzyıllar süren uykusuna, uyandırmazsan uyanacak değil” diyor bir şiirinde Fazıl Hüsnü Dağlarca. Bu örneği çoğaltabiliriz, ama gerekmez! Halk nasıl uyandırılacak? Neler yapılmalı onu uyandırmak için?

- Halkı uyandırmak için somut örnekler vermek gerekiyor. Bu örnekleri; halka tepesinden bakarak değil, ona akıl vererek değil, olayları ona duyumsatarak verirsek, ben inanıyorum ki halk gerçekleri daha iyi görecek, daha iyi anlayacak... Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı’nı bu halkla kazanmıştır. Dürüst, halktan yana yazarlarla, politikacılarla durmadan usanmadan nelerle uyutulduğu, bundan kimlerin çıkar sağladığı anlatılmalıdır halka.

- Siz Çukurova’da yetişmiş bir yazarsınız. Şimdi imza gününde bulunuyorsunuz. Çukurova ve imza günü hakkında neler söyleyeceksiniz?

- Çukurova’ya geldiğimde, tarım işçisiyle sanayi işçisini bir arada görüyorum. Ayrıca şunu da belirteyim, pamuk ağalarının yaşamını da bir arada görüyorum. Bir de şunu ekleyeyim; Adana’nın gecekondularını gezdiğimde birçok zıtlıkları görüyorum. Bu bereketli, bol verimin, bol gelirin fışkırdığı Çukurova toprağındaki aç insanlar zıtlığı beni her zaman çok etkilemiştir. Her, Çukurova’ya gelip gittikten sonra yeni bir roman yazma isteği doğuyor bende.

İmza gününe genelde üniversite öğrencileri gelmektedirler. Bu nedenle, ben bir bakıma Adana’yı üniversite kurulmadan önce ve sonra olmak üzere ikiye ayırabilirim. Üniversiteyle birlikte birçok sanat olayı Adana’da, çok daha altı çizilerek gelişmiştir. Bir örnek verilecek olursa, bunlardan biri de imza günleridir.

- Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim. Son olarak söylemek istediğiz bir şey var mı?

- Ben teşekkür ederim. Adana’da doğdum, büyüdüm. İzmir’de oturuyorum. Yılda bir bu kenti ziyaret etmezsem rahatsız olurum.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.