YAYLACI OLMAK

Yazının Giriş Tarihi: 08.09.2025 08:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.09.2025 08:00

Yaylacı olacağım hiç aklıma gelmezdi. Eşimin arzusuyla yaylacı olduk…

Doğrusu yayla nasıl bir şey bilmezdim. Bir kez çocukluğumda babam bizi Tekir Yaylası’na götürmüştü. O zamanlar Tekir şimdiki gibi kalabalık değildi. Ortalarda bir yerde pınar vardı, oluk gibi akıyordu; buz gibiydi bir yudum içilmiyordu. Yemekten sonra içtiğin su bir saat sonra acıktırıyordu…

Babam, bir dükkan kiralamış berberlik yapıyordu. Günlük kazancıyla bizi geçindiriyordu. Sonradan yanımıza köyümüzden Deli Yusuf, Mükremin geldi. Deli Yusuf Ereğli’den elma getirip satıyordu. Mükremin de onulmaz sayrılığı geçsin diye yiyip içiyordu. Ne yiyip içecek zavallı, ne bulursa onu. Ciğerlerinden sayrıydı…

Babam her gün 250 gram et alıyor, patlıcan, domates, biber… Karıştırıp toprak tencerede, fırına veriyordu. Fırında bir pişiyordu ki yemesine doyum olmuyordu. Ekmeğini alan geliyordu, banıyordu bizim tencereye…

Aradan yıllar geçti, çocukluktan çıktım, öğretmen oldum, evlendim, çocuklarım oldu. Yaz sıcakları fena yakıyordu. Eşimin yakınları var yaylada, onların yanına gidiyor üç beş gün kalıyor… Yakınları vallahi billahi yayla iyidir diyorlardı…

Eşim bura çok sıcak dayanamıyorum. Gittim kaldım yayla ne güzel serin…yakılarım yardımcı olacaklar, bir ev alalım… 30 bine, 40 bine veriyorlar… Alıp kurtulalım sıcaktan…

Ben, yaylayı benimsemiyorum, denize gidelim diyorum… Deniz, güneş, kum yayladan yarayışlı… Ağrılarımızı, sızılarımızı giderir… Yok diyor olmaz, deniz sıcak, yayla serin… Taze temiz hava besler bizi… En iyisi yayla.

Böyle böyle, söyleye söyleye beni ikna etti. Hadi gidip alalım, ama ben gitmem yaylaya, sen gidersin… Tamam diyor, öyle olsun…

Geldik Çamlıyayla’ya. Emlakçılar düştü önümüze, ora senin, bura benim, dolaştırdılar… arsalar gösterdiler, ev gösterdiler… Cebimize, kafamıza uyar yok. Bir yerde altı var üstü yok, eski bir ev…yüz bin tl… diyor. Altmış bin vereyim dedim, vermedi… iyi ki vermedi. Yola uzak, eşyamı ağırlığımı neyle götürecektim? Arabam yok, taksim yok…

Ana yola yakın olsun dedim kendimce… Emlakcı bir ev daha gösterdi… Birinci katı yapılmış, ikinci katın kaba inşaatı bitmiş. Bir dönüm arsa içinde bir ev.

Ederi ne kadar?

120 bin TL.

Anc, 115 bin denkleştirdik, vermiyor adam; ille 120 bin diyor… Beş bin daha yok! Ay başında maaş alınca vereceğim diyorum, ay başı yakın… Yok diyor adam, ben peşin isterim… Emlakcı ben vereyim dedi; verdi. Evi aldık… Ekim ayı idi, evde birkaç gün kaldık. Kışı kentte geçirdik… Yazı bekliyoruz.

Geldik, evi satın aldığımız alenin eşyaları duruyor, götürmemişler, uyarı üstüne uyarı yaptıktan sonra lütfen gelip götürdüler.

Bahçe sulamak için damlama sulama plastik deposu vardı, satın alacaktım, çok para istedi, ben 60 tl vereyim dedim, vermedi, ille 80 tl.diyor, al(a)madım. sürüye sürüye götürdü…

Evin bakımını yaptık, düzeltilecek yerlerini düzelttik, yerleştik. Artık ev bizimdi… Evin önünde bahçe vardı; kimi ağaçlar yeni dikilmiş… Bazıları kurumuş. Hele kiraz ağaçları çabucak kurudu. Buranın çok yaşayan ağacı ceviz dediler. Biz de ceviz ektik. Elma, ayva ağaçları diktik.

Ağaçların bakımı zor. Su istiyor. Komşular dereden alıyorlar suyu… biz de rica ediyoruz, onların hortumuyla suluyoruz bahçeyi.

Eski dinamomuz vardı, kullandık, oda sonunda bozuldu. Yeni dinamo aldık dört bin tl7’ye… artık biz de su çekiyoruz dereden. Suluyoruz bahçeyi…

Ama bu sene kış iyi gitmedi. Baharda ağaçları don vurdu. Verim alamadık.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.