Çerkezlerin 160 yıl öncesine dayanan eşitlik mücadelesi
Yazının Giriş Tarihi: 13.08.2024 16:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 13.08.2024 16:36
Tarih boyunca birçok halk, zorla yerlerinden edilmenin acısını yaşamış, köklerinden koparılmıştır. Ancak, 1864 Çerkez Sürgünü, bu acıların en derinlerinden biri olarak tarihe kazınmıştır. Sayıları 600 bin ila bir buçuk milyon arasında değişen Çerkez, Çarlık Rusya’sı tarafından 21 Mayıs 1864’te anavatanlarından sürgün edilmiştir. Bu trajedi, Çerkez halkı için bir dönüm noktası olmuş, kimliklerinin ve kültürlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir.
Çerkezler, insanlık onuruna büyük değer veren bir millettir. Bu halk, herkesin eşit koşullarda yaşaması gerektiğine inanır ve bu inançlarını günlük hayatlarına yansıtır. Sürgün gibi insanlık dışı bir durumla karşı karşıya kaldıklarında bile, Çerkezler onurlarından ödün vermemişlerdir. Onlar, hiçbir zaman dilenciliğe başvurmamış, hiçbir şart altında kimseden bir şey talep etmemeyi bir hayat felsefesi olarak benimsemişlerdir.
Çerkez kültüründe kadınların yeri her zaman özel olmuştur. Geleneksel olarak cinsiyet eşitliğine büyük önem veren bu halk, kadınlara toplumda önemli bir rol vermiştir. Kadınlar, eşlerini kendileri seçer ve kız isteme ya da başlık parası gibi kavramlar Çerkez kültüründe yer almaz. Bu durum, Çerkez toplumunun anaerkil bir yapıya sahip olduğunu düşündürebilir. Ayrıca, Çerkezlerde büyüklerin saygı gördüğü, kararlarının itibar gördüğü bir toplumsal yapı vardır. Gündelik yaşamın yazılı kurallar yerine sözlü geleneklerle şekillendiği Kafkasya’da, yaşlıların aldığı kararlar toplumun genelini etkiler. Örneğin, düğünlerde silahla etrafa ateş etmek gibi gelenekler, Çerkez büyüklerinin aldığı kararlarla yasaklanmıştır.
Çerkezler, medeniyet tarihinde soyadı kavramını kullanan ilk halklardan biridir. Her sülalenin bir arması ve ismi bulunur ve bu kimlik, binlerce yıl öncesine dayanan bir gelenekten gelir. Kadınlar, evlendikten sonra kendi soyadlarını kullanmaya devam edebilir ve çocuk yaşta evlilik Çerkez toplumunda asla kabul görmez. Aynı köyde büyüyen gençlerin kardeş gibi yetiştiği bu toplumda, akraba evliliği de yoktur.
1864 Sürgünü, Çerkez halkının acılı bir geçmişini temsil etse de, bugün hâlâ kültürlerini, kimliklerini ve onurlarını koruyarak yaşamaya devam eden bir halkın hikayesidir. Çerkezler, tarih boyunca karşılaştıkları zorluklara rağmen, eşitlik, özgürlük ve insan onuruna duydukları inançla ayakta kalmışlardır. Bu değerler, onların sadece geçmişlerini değil, bugünlerini ve yarınlarını da şekillendirmeye devam edecektir.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Meryem Ünal
Çerkezlerin 160 yıl öncesine dayanan eşitlik mücadelesi
Tarih boyunca birçok halk, zorla yerlerinden edilmenin acısını yaşamış, köklerinden koparılmıştır. Ancak, 1864 Çerkez Sürgünü, bu acıların en derinlerinden biri olarak tarihe kazınmıştır. Sayıları 600 bin ila bir buçuk milyon arasında değişen Çerkez, Çarlık Rusya’sı tarafından 21 Mayıs 1864’te anavatanlarından sürgün edilmiştir. Bu trajedi, Çerkez halkı için bir dönüm noktası olmuş, kimliklerinin ve kültürlerinin önemli bir parçası haline gelmiştir.
Çerkezler, insanlık onuruna büyük değer veren bir millettir. Bu halk, herkesin eşit koşullarda yaşaması gerektiğine inanır ve bu inançlarını günlük hayatlarına yansıtır. Sürgün gibi insanlık dışı bir durumla karşı karşıya kaldıklarında bile, Çerkezler onurlarından ödün vermemişlerdir. Onlar, hiçbir zaman dilenciliğe başvurmamış, hiçbir şart altında kimseden bir şey talep etmemeyi bir hayat felsefesi olarak benimsemişlerdir.
Çerkez kültüründe kadınların yeri her zaman özel olmuştur. Geleneksel olarak cinsiyet eşitliğine büyük önem veren bu halk, kadınlara toplumda önemli bir rol vermiştir. Kadınlar, eşlerini kendileri seçer ve kız isteme ya da başlık parası gibi kavramlar Çerkez kültüründe yer almaz. Bu durum, Çerkez toplumunun anaerkil bir yapıya sahip olduğunu düşündürebilir. Ayrıca, Çerkezlerde büyüklerin saygı gördüğü, kararlarının itibar gördüğü bir toplumsal yapı vardır. Gündelik yaşamın yazılı kurallar yerine sözlü geleneklerle şekillendiği Kafkasya’da, yaşlıların aldığı kararlar toplumun genelini etkiler. Örneğin, düğünlerde silahla etrafa ateş etmek gibi gelenekler, Çerkez büyüklerinin aldığı kararlarla yasaklanmıştır.
Çerkezler, medeniyet tarihinde soyadı kavramını kullanan ilk halklardan biridir. Her sülalenin bir arması ve ismi bulunur ve bu kimlik, binlerce yıl öncesine dayanan bir gelenekten gelir. Kadınlar, evlendikten sonra kendi soyadlarını kullanmaya devam edebilir ve çocuk yaşta evlilik Çerkez toplumunda asla kabul görmez. Aynı köyde büyüyen gençlerin kardeş gibi yetiştiği bu toplumda, akraba evliliği de yoktur.
1864 Sürgünü, Çerkez halkının acılı bir geçmişini temsil etse de, bugün hâlâ kültürlerini, kimliklerini ve onurlarını koruyarak yaşamaya devam eden bir halkın hikayesidir. Çerkezler, tarih boyunca karşılaştıkları zorluklara rağmen, eşitlik, özgürlük ve insan onuruna duydukları inançla ayakta kalmışlardır. Bu değerler, onların sadece geçmişlerini değil, bugünlerini ve yarınlarını da şekillendirmeye devam edecektir.