Tarih, yalnızca geçmişi anlatmaz; bugünü anlamamıza, geleceği kurmamıza da ışık tutar. Her taşın altında bir hikâye, her sütunun gölgesinde bir yaşam gizlidir. Antik kentler, zamanın sabırla işlediği mekânlardır. Yıkılmış duvarları, aşınmış yolları ve sessiz kalıntılarıyla hâlâ anlatacak çok şeyi olan bu yerler, insanlığın kolektif hafızasını taşır.
Bu yazımızda sizleri geçmişin izlerini taşıyan, uygarlıkların yükselip çöktüğü, efsanelerle örülmüş beş benzersiz antik kente doğru bir zaman yolculuğuna çıkarıyoruz. Hazırsanız, İtalya’dan Kamboçya’ya, Türkiye’den Lübnan’a uzanan bu unutulmaz yolculuk başlasın.
Oluşturulma Tarihi: 9 Temmuz 2025, Çarşamba 10:34
Güncellenme Tarihi: 9 Temmuz 2025, Çarşamba 10:39
Haber Merkezi
Efes Antik Kenti
İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes, yalnızca Anadolu'nun değil, dünyanın da en önemli antik kentlerinden biri olarak kabul edilir. Tarihi MÖ 6000 yılına kadar uzanan bu kadim şehir, Helenistik ve Roma dönemlerinin izlerini taşıyan bir açık hava müzesi gibidir.
Bir zamanlar Artemis Tapınağı’na ev sahipliği yapan Efes, Celsus Kütüphanesi gibi bilgiyle yoğrulmuş yapılara da sahiptir. 25 bin kişilik görkemli tiyatrosu, dönemin sosyal ve kültürel hayatını gözler önüne serer. Liman Caddesi’nde yürürken adeta geçmişin ayak seslerini duyarsınız.
Petra Antik Kenti, Ürdün
Ürdün'ün kızıl kumtaşları arasında gizlenen Petra, dar bir geçidin ardından bütün görkemiyle karşılar ziyaretçilerini. MÖ 312’de kurulan bu şehir, suya hükmeden Nebatiler sayesinde Arap Yarımadası’nın en güçlü ticaret merkezlerinden biri hâline gelmiştir.
Kaya yüzeyine oyulmuş "Hazine" yapısı ve devasa "Manastır", mimari dehanın sessiz birer şahididir. Petra’da yürürken taşların dile geldiğine, tarihin gözlerinize baktığına inanırsınız.
Angkor Antik Kenti, Kamboçya
Kamboçya’daki Angkor Antik Kenti, Khmer İmparatorluğu’nun merkeziydi. Nüfusu zamanında bir milyona ulaşan bu dev şehir, 9. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Güneydoğu Asya’nın kalbi oldu.
Angkor Wat, Bayon ve Ta Prohm tapınakları, yalnızca inanç sistemlerinin değil, taş işçiliğinin ve sanatın da zirveye ulaştığı örneklerdir. Özellikle doğanın içine gömülmüş Ta Prohm Tapınağı, zamanla iç içe geçen insan ve doğa ilişkisini gözler önüne serer.
Baalbek, Lübnan
Lübnan’ın Bekaa Vadisi’nde yer alan Baalbek, kadim çağlardan günümüze kadar pek çok uygarlığın iz bıraktığı kutsal bir toprak parçasıdır. Adını Fenikelilerden alan bu kent, Roma döneminde tanrıların şehri "Heliopolis" olarak bilinir hale gelmiştir.
Devasa taş bloklardan inşa edilen Jüpiter Tapınağı, insanlık tarihinin mühendislik alanında ulaştığı en şaşırtıcı başarılardan biridir. Baalbek, yalnızca taşlardan değil, zamana karşı direnmiş bir ruhun taşıyıcısıdır.
Anuradhapura, Sri Lanka
Sri Lanka’nın kalbinde yer alan Anuradhapura, Budist kültürünün en önemli merkezlerinden biridir. MÖ 4. yüzyılda kurulan bu şehir, bin yılı aşkın süre Sri Lanka’nın başkenti olarak yaşamıştır.
Abhayagiri ve Jetavanarama stupaları, maneviyatın mimariyle nasıl birleştiğinin göstergesidir. Kaya oymaları, yapay göletler ve tapınaklarla dolu bu kutsal şehir, ziyaretçilerine yalnızca tarihi değil, içsel bir yolculuğu da sunar.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Dünyanın Göz Kamaştıran Antik Kentleri
Tarih, yalnızca geçmişi anlatmaz; bugünü anlamamıza, geleceği kurmamıza da ışık tutar. Her taşın altında bir hikâye, her sütunun gölgesinde bir yaşam gizlidir. Antik kentler, zamanın sabırla işlediği mekânlardır. Yıkılmış duvarları, aşınmış yolları ve sessiz kalıntılarıyla hâlâ anlatacak çok şeyi olan bu yerler, insanlığın kolektif hafızasını taşır. Bu yazımızda sizleri geçmişin izlerini taşıyan, uygarlıkların yükselip çöktüğü, efsanelerle örülmüş beş benzersiz antik kente doğru bir zaman yolculuğuna çıkarıyoruz. Hazırsanız, İtalya’dan Kamboçya’ya, Türkiye’den Lübnan’a uzanan bu unutulmaz yolculuk başlasın.
Oluşturulma Tarihi: 9 Temmuz 2025, Çarşamba 10:34
Güncellenme Tarihi: 9 Temmuz 2025, Çarşamba 10:39
Haber Merkezi
Efes Antik Kenti
İzmir’in Selçuk ilçesinde yer alan Efes, yalnızca Anadolu'nun değil, dünyanın da en önemli antik kentlerinden biri olarak kabul edilir. Tarihi MÖ 6000 yılına kadar uzanan bu kadim şehir, Helenistik ve Roma dönemlerinin izlerini taşıyan bir açık hava müzesi gibidir. Bir zamanlar Artemis Tapınağı’na ev sahipliği yapan Efes, Celsus Kütüphanesi gibi bilgiyle yoğrulmuş yapılara da sahiptir. 25 bin kişilik görkemli tiyatrosu, dönemin sosyal ve kültürel hayatını gözler önüne serer. Liman Caddesi’nde yürürken adeta geçmişin ayak seslerini duyarsınız.
Petra Antik Kenti, Ürdün
Ürdün'ün kızıl kumtaşları arasında gizlenen Petra, dar bir geçidin ardından bütün görkemiyle karşılar ziyaretçilerini. MÖ 312’de kurulan bu şehir, suya hükmeden Nebatiler sayesinde Arap Yarımadası’nın en güçlü ticaret merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Kaya yüzeyine oyulmuş "Hazine" yapısı ve devasa "Manastır", mimari dehanın sessiz birer şahididir. Petra’da yürürken taşların dile geldiğine, tarihin gözlerinize baktığına inanırsınız.
Angkor Antik Kenti, Kamboçya
Kamboçya’daki Angkor Antik Kenti, Khmer İmparatorluğu’nun merkeziydi. Nüfusu zamanında bir milyona ulaşan bu dev şehir, 9. yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Güneydoğu Asya’nın kalbi oldu. Angkor Wat, Bayon ve Ta Prohm tapınakları, yalnızca inanç sistemlerinin değil, taş işçiliğinin ve sanatın da zirveye ulaştığı örneklerdir. Özellikle doğanın içine gömülmüş Ta Prohm Tapınağı, zamanla iç içe geçen insan ve doğa ilişkisini gözler önüne serer.
Baalbek, Lübnan
Lübnan’ın Bekaa Vadisi’nde yer alan Baalbek, kadim çağlardan günümüze kadar pek çok uygarlığın iz bıraktığı kutsal bir toprak parçasıdır. Adını Fenikelilerden alan bu kent, Roma döneminde tanrıların şehri "Heliopolis" olarak bilinir hale gelmiştir. Devasa taş bloklardan inşa edilen Jüpiter Tapınağı, insanlık tarihinin mühendislik alanında ulaştığı en şaşırtıcı başarılardan biridir. Baalbek, yalnızca taşlardan değil, zamana karşı direnmiş bir ruhun taşıyıcısıdır.
Anuradhapura, Sri Lanka
Sri Lanka’nın kalbinde yer alan Anuradhapura, Budist kültürünün en önemli merkezlerinden biridir. MÖ 4. yüzyılda kurulan bu şehir, bin yılı aşkın süre Sri Lanka’nın başkenti olarak yaşamıştır. Abhayagiri ve Jetavanarama stupaları, maneviyatın mimariyle nasıl birleştiğinin göstergesidir. Kaya oymaları, yapay göletler ve tapınaklarla dolu bu kutsal şehir, ziyaretçilerine yalnızca tarihi değil, içsel bir yolculuğu da sunar.
Foto Galeriler