Adana’da 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı coşkuyla kutlandı
Adana’da 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı coşkuyla kutlandı
Adana’da 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti öncülüğünde düzenlenen törenlerle coşku içinde kutlandı. Yapılan açıklamada, “Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil, tüm yurttaşların hakkıdır” dedi.
Haber Giriş Tarihi: 24.07.2025 14:23
Haber Güncellenme Tarihi: 24.07.2025 14:24
Kaynak:
BÜLTEN
Basından Sansürün Kaldırılışı’nın 117. yıldönümü, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen etkinliklerle kutlandı. 24 Temmuz dolayısıyla gerçekleştirilen programda; ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, Başkan Yardımcıları Dilek Akın ve Hüseyin Arat, Mali Sekreter Süreyya Uri, Yönetim Kurulu üyeleri Mutlu Mete, Çetin Ulucan, Kadir Adıyaman’ın yanı sıra Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Güngör Geçer, CHP İl Başkanı Dr. Anıl Tanburoğlu, Seyhan İlçe Başkanı Ramazan Atikaslan ve çok sayıda gazeteci yer aldı. Kutlama programı, Atatürk Anıtı’nda gerçekleştirilen saygı duruşu ile başladı. Törende, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere şehit ve gaziler, mesleğini yitiren basın mensupları anıldı. Ardından ÇGC Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Esendemir ve beraberindekiler anıta çelenk bıraktı. Saygı duruşu ve çelenk sunumunun ardından Basın Anıtı’na geçildi.
“Bağımsız ve tarafsız habercilikten taviz vermeyelim”
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hazırlanan basın açıklamasında, Konuşmama başlamadan önce Eskişehir’de çıkan büyük orman yangınlarında hayatını kaybeden 5 orman işçisi ve 5 AKUT görevlisine Allahtan rahmet diliyor, mağdur olan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Milletimizin başı sağ olsun… Bugün burada, tarihimizde önemli bir dönüm noktası olan 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü vesilesiyle bir aradayız. Bugün aynı zamanda; Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan Barış Konferansı’nın imzalandığı gündür… Bu vesileyle başta Büyük Önder ve Ebedi Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Silah Arkadaşları ile Şehit ve gazilerimizin yanı sıra şehit meslektaşlarımız ile ebediyete intikal etmiş meslektaşlarımıza rahmet diliyoruz. Bundan tam 117 yıl önce, 24 Temmuz 1908’de basında sansürün kaldırılmasıyla birlikte, gazeteler ilk kez sansür memurlarının denetimi olmadan yayımlanmış, halk gerçeklerle ilk kez özgürce buluşabilmiştir. Ne var ki, bugün 24 Temmuz’u bir “bayram” havasında kutlamıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, basın üzerindeki baskılar, sansür, oto-sansür, ekonomik kuşatma ve ifade özgürlüğüne yönelik tehditler hâlâ sürüyor. Bizler, bugünü artık “Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” olarak anıyor ve bu yönde dayanışmamızı güçlendirmeye gayret gösteriyoruz… Gazetecilik; yalnızca haber yapmak değil, halk adına gözetlemek, sorgulamak, hesap sormaktır. Bu meslek; reklamcılıkla, propagandayla, halkla ilişkilerle karıştırılamayacak kadar onurludur, sorumluluğu ağırdır. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin de açıkça vurguladığı gibi, gazeteci; konumu ne olursa olsun haber kaynağıyla ilişkisini etik değerlere bağlı kalarak yürütmek zorundadır. Telkinle, tavsiyeyle, çıkarla değil; hakikatle yol yürür. Bugün, mesleğimizi hakkıyla yapan, her türlü baskıya rağmen gerçeğin izini süren, kalemini eğmeyen, sesini kısmayan tüm meslektaşlarımıza çağrımız nettir: “Bağımsız ve tarafsız habercilikten taviz vermeyelim. Halkın haber alma hakkı için birlikte direnelim. Çünkü biz gazeteciler, yalnızca güçlülerin değil; sesi duyulmayanların, mağdurların, yoksulların, ötekileştirilenlerin sesi olmakla yükümlüyüz. Bu sorumluluğun bilinciyle, gazeteciliği bir kamu görevi olarak görmeye, halkın vicdanını temsil etmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Değerli meslektaşlarım; Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin değil; bir ülkenin tüm yurttaşlarının hakkıdır. Bu özgürlüklerin sınırlandığı bir toplumda demokrasiden, adaletten, katılımcılıktan söz edilemez. O yüzden mücadelemiz, yalnız kendimiz için değil; çocuklarımızın özgür bir ülkede yaşayabilmesi içindir. Bu duygularla, mesleğini onurla sürdüren tüm basın emekçilerini saygıyla selamlıyor, aramızdan ayrılanları saygıyla anıyorum. Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günümüz kutlu olsun. Kalemimiz kırılmasın, sesimiz kısılmasın.”
Başkanvekili Geçer, “Adaletin ve özgürlüğün olduğu Türkiye’de buluşacağız”
Etkinliklere katılan Büyükşehir Belediye Başkanvekili Güngör Geçer, Eşitliğin olmadığı bir yerde özgürlükten söz etmemiz mümkün değil. Basın mensuplarımız kutsal bir görev yapıyor ama bu yapmış oldukları görev süresi içerisinde bütün basın kuruluşlarına eşit bir şekilde davranılması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Basın kuruluşlarının içerisinde bulunduğu sıkıntıların farkındayız. Ben zaman zaman yapmış olduğum meclis konuşmalarında da vurguluyordum. Özellikle yerel basının önemine vurgu yapıyorum. Yerel basını güçlü olmayan bir şehrin ulusal basında da temsil edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla yerel basının güçlü olması gerekir. Son dönemlerde biliyorsunuz ekonomik kriz ve sıkıntılardan en çok basın kurumlarımız etkilendi. Basın kuruluşları yerel yönetim ve kamudan çok ciddi destek alıyordu. Tasarruf tedbirlerinin akabinde en çok etkilenen iki birim olmuştur. Bunların birisi spor kulüpleri, bir diğeri de basın kuruluşlarıdır. Çok kutsal ve önemli görevler yapıyorsunuz. Özgürlük veyahut bayram dediğimiz zaman bunların ulusal bazda kutlanması gerekir. Özgürlük ve bayramların kutlanabilmesi için de öncelikle adaletin olması gerekiyor. Adaletin olduğu, özgürlüğün olduğu güzel bir Türkiye’de inşallah hep birlikte buluşuruz. Hepinize teşekkür ediyorum. Emeğinize sağlık” şeklinde konuştu.
CHP Adana İl Başkanı Dr. Anıl Tanburoğlu ise etkinlikte yaptığı konuşmada, basın özgürlüğü mücadelesinin Türkiye tarihindeki önemini vurguladı. Tutuklu bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’a selam gönderdi. Tanburoğlu, “Etkili basın ve siyaseti susturmaya çalışıyorlar. Ancak bu coğrafyanın geleneğinde sessiz kalmamak ve zulme karşı ses çıkarmak vardır” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından ÇGC’nin en kıdemli üyelerinden Abdulkadir Kaçar tarafından Basın Anıtı’ndaki Özgürlük Meşalesi yakıldı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Adana’da 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı coşkuyla kutlandı
Adana’da 24 Temmuz Gazeteciler ve Basın Bayramı, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti öncülüğünde düzenlenen törenlerle coşku içinde kutlandı. Yapılan açıklamada, “Basın özgürlüğü sadece gazetecilerin değil, tüm yurttaşların hakkıdır” dedi.
Basından Sansürün Kaldırılışı’nın 117. yıldönümü, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti tarafından düzenlenen etkinliklerle kutlandı. 24 Temmuz dolayısıyla gerçekleştirilen programda; ÇGC Başkanı Cafer Esendemir, Başkan Yardımcıları Dilek Akın ve Hüseyin Arat, Mali Sekreter Süreyya Uri, Yönetim Kurulu üyeleri Mutlu Mete, Çetin Ulucan, Kadir Adıyaman’ın yanı sıra Adana Büyükşehir Belediye Başkanvekili Güngör Geçer, CHP İl Başkanı Dr. Anıl Tanburoğlu, Seyhan İlçe Başkanı Ramazan Atikaslan ve çok sayıda gazeteci yer aldı. Kutlama programı, Atatürk Anıtı’nda gerçekleştirilen saygı duruşu ile başladı. Törende, başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere şehit ve gaziler, mesleğini yitiren basın mensupları anıldı. Ardından ÇGC Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Esendemir ve beraberindekiler anıta çelenk bıraktı. Saygı duruşu ve çelenk sunumunun ardından Basın Anıtı’na geçildi.
“Bağımsız ve tarafsız habercilikten taviz vermeyelim”
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu adına hazırlanan basın açıklamasında, Konuşmama başlamadan önce Eskişehir’de çıkan büyük orman yangınlarında hayatını kaybeden 5 orman işçisi ve 5 AKUT görevlisine Allahtan rahmet diliyor, mağdur olan vatandaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Milletimizin başı sağ olsun… Bugün burada, tarihimizde önemli bir dönüm noktası olan 24 Temmuz Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü vesilesiyle bir aradayız. Bugün aynı zamanda; Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi olan Lozan Barış Konferansı’nın imzalandığı gündür… Bu vesileyle başta Büyük Önder ve Ebedi Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Silah Arkadaşları ile Şehit ve gazilerimizin yanı sıra şehit meslektaşlarımız ile ebediyete intikal etmiş meslektaşlarımıza rahmet diliyoruz. Bundan tam 117 yıl önce, 24 Temmuz 1908’de basında sansürün kaldırılmasıyla birlikte, gazeteler ilk kez sansür memurlarının denetimi olmadan yayımlanmış, halk gerçeklerle ilk kez özgürce buluşabilmiştir. Ne var ki, bugün 24 Temmuz’u bir “bayram” havasında kutlamıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, basın üzerindeki baskılar, sansür, oto-sansür, ekonomik kuşatma ve ifade özgürlüğüne yönelik tehditler hâlâ sürüyor. Bizler, bugünü artık “Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günü” olarak anıyor ve bu yönde dayanışmamızı güçlendirmeye gayret gösteriyoruz… Gazetecilik; yalnızca haber yapmak değil, halk adına gözetlemek, sorgulamak, hesap sormaktır. Bu meslek; reklamcılıkla, propagandayla, halkla ilişkilerle karıştırılamayacak kadar onurludur, sorumluluğu ağırdır. Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’nin de açıkça vurguladığı gibi, gazeteci; konumu ne olursa olsun haber kaynağıyla ilişkisini etik değerlere bağlı kalarak yürütmek zorundadır. Telkinle, tavsiyeyle, çıkarla değil; hakikatle yol yürür. Bugün, mesleğimizi hakkıyla yapan, her türlü baskıya rağmen gerçeğin izini süren, kalemini eğmeyen, sesini kısmayan tüm meslektaşlarımıza çağrımız nettir: “Bağımsız ve tarafsız habercilikten taviz vermeyelim. Halkın haber alma hakkı için birlikte direnelim. Çünkü biz gazeteciler, yalnızca güçlülerin değil; sesi duyulmayanların, mağdurların, yoksulların, ötekileştirilenlerin sesi olmakla yükümlüyüz. Bu sorumluluğun bilinciyle, gazeteciliği bir kamu görevi olarak görmeye, halkın vicdanını temsil etmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Değerli meslektaşlarım; Basın özgürlüğü, yalnızca gazetecilerin değil; bir ülkenin tüm yurttaşlarının hakkıdır. Bu özgürlüklerin sınırlandığı bir toplumda demokrasiden, adaletten, katılımcılıktan söz edilemez. O yüzden mücadelemiz, yalnız kendimiz için değil; çocuklarımızın özgür bir ülkede yaşayabilmesi içindir. Bu duygularla, mesleğini onurla sürdüren tüm basın emekçilerini saygıyla selamlıyor, aramızdan ayrılanları saygıyla anıyorum. Basın Özgürlüğü İçin Mücadele Günümüz kutlu olsun. Kalemimiz kırılmasın, sesimiz kısılmasın.”
Başkanvekili Geçer, “Adaletin ve özgürlüğün olduğu Türkiye’de buluşacağız”
Etkinliklere katılan Büyükşehir Belediye Başkanvekili Güngör Geçer, Eşitliğin olmadığı bir yerde özgürlükten söz etmemiz mümkün değil. Basın mensuplarımız kutsal bir görev yapıyor ama bu yapmış oldukları görev süresi içerisinde bütün basın kuruluşlarına eşit bir şekilde davranılması gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum. Basın kuruluşlarının içerisinde bulunduğu sıkıntıların farkındayız. Ben zaman zaman yapmış olduğum meclis konuşmalarında da vurguluyordum. Özellikle yerel basının önemine vurgu yapıyorum. Yerel basını güçlü olmayan bir şehrin ulusal basında da temsil edilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla yerel basının güçlü olması gerekir. Son dönemlerde biliyorsunuz ekonomik kriz ve sıkıntılardan en çok basın kurumlarımız etkilendi. Basın kuruluşları yerel yönetim ve kamudan çok ciddi destek alıyordu. Tasarruf tedbirlerinin akabinde en çok etkilenen iki birim olmuştur. Bunların birisi spor kulüpleri, bir diğeri de basın kuruluşlarıdır. Çok kutsal ve önemli görevler yapıyorsunuz. Özgürlük veyahut bayram dediğimiz zaman bunların ulusal bazda kutlanması gerekir. Özgürlük ve bayramların kutlanabilmesi için de öncelikle adaletin olması gerekiyor. Adaletin olduğu, özgürlüğün olduğu güzel bir Türkiye’de inşallah hep birlikte buluşuruz. Hepinize teşekkür ediyorum. Emeğinize sağlık” şeklinde konuştu.
CHP Adana İl Başkanı Dr. Anıl Tanburoğlu ise etkinlikte yaptığı konuşmada, basın özgürlüğü mücadelesinin Türkiye tarihindeki önemini vurguladı. Tutuklu bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’a selam gönderdi. Tanburoğlu, “Etkili basın ve siyaseti susturmaya çalışıyorlar. Ancak bu coğrafyanın geleneğinde sessiz kalmamak ve zulme karşı ses çıkarmak vardır” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından ÇGC’nin en kıdemli üyelerinden Abdulkadir Kaçar tarafından Basın Anıtı’ndaki Özgürlük Meşalesi yakıldı.
Kaynak: BÜLTEN