Fatih Sultan Mehmed’in 29 Mayıs 1453’te fethettiği İstanbul, Roma’dan Osmanlı’ya üç büyük imparatorluğa başkentlik yaparken, dünya tarihinde de bir kırılma noktası oldu. Hazreti Muhammed’in övgüsüne mazhar olan bu fetih, çağın seyrini değiştirdi.
Haber Giriş Tarihi: 29.05.2025 10:56
Haber Güncellenme Tarihi: 29.05.2025 10:56
Kaynak:
AA
Tarih boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan, "İkinci Roma", "Yeni Roma", "Byzantion", "Konstantinopolis" ve "Konstantiniyye" gibi isimlerle anılan İstanbul, 572 yıl önce bugün Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilerek yeni bir döneme adım attı.
MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ, KUŞATMALARIN HEDEFİ İSTANBUL
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Yenikapı kazılarıyla antik tarihi 8 bin yıl öncesine dayandığı anlaşılan İstanbul, stratejik konumu ve önemi nedeniyle tarih boyunca birçok medeniyetin ve ordunun hedefi oldu. Milattan sonra 4. yüzyılda Büyük Konstantin tarafından Roma İmparatorluğu'nun yeni başkenti yapılan şehir, Ortodoks Hristiyanların en önemli merkezi haline geldi. Tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom gibi yapılarla donatılan kent, 1453'ten önce farklı kavimler tarafından en az 30 kez kuşatıldı.
PEYGAMBER MÜJDESİ VE İSLAM DÜNYASI İÇİN ÖNEMİ
Hazreti Muhammed'in "İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur." hadisi şerifi, şehri İslam dünyası için fethedilmesi gereken kutlu bir hedef haline getirdi. Bu müjdeye nail olmak amacıyla Emeviler ve Abbasiler döneminde şehre önemli seferler düzenlendi. Özellikle Muaviye bin Ebu Süfyan komutasındaki ilk İstanbul kuşatmasına katılan ve surlar önünde vefat eden, Hz. Muhammed'i Medine'ye hicretinde evinde misafir eden Ebu Eyyüb el-Ensari'nin varlığı, fetih arzusunu yüzyıllar boyunca canlı tutan büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Şehir, Müslüman hükümdarlar için "İslam'ın vaat edilmiş şehri" olarak görüldü.
FATİH SULTAN MEHMED'İN FETİH HAZIRLIKLARI
Sultan 2. Mehmed, 1451'de ikinci kez tahta geçtiğinde İstanbul'un fethini öncelikli hedef olarak belirledi. Fethin denizden gelecek yardımların kesilmesiyle mümkün olacağını öngören Fatih, Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına, 1452'de Boğaz'ın en dar noktasına Rumeli Hisarı'nı (Boğazkesen) inşa ettirdi. Ayrıca, İstanbul'un güçlü surlarını yıkabilmek için dönemin en büyük toplarını döktürdü. Şubat 1453'te Edirne'de dökülen devasa toplar, İstanbul önlerine getirildi. Nisan ayına gelindiğinde Osmanlı ordusu, Fatih Sultan Mehmed komutasında İstanbul'a hareket etti. Akşemseddin, Molla Gürani gibi devrin alimleri de Fatih'in yanındaydı.
DESTANSI KUŞATMA VE GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ
6 Nisan 1453 tarihinde başlayan İstanbul kuşatması, hem karadan hem de denizden büyük bir stratejiyle yürütüldü. Osmanlı ordusu surlarda gedikler açarken, Bizanslılar da sürekli tamirat yapıyordu. Osmanlı donanmasının Haliç'e girememesi, savaşın seyrini olumsuz etkileyecek gibi görünüyordu. Ancak Fatih Sultan Mehmed, askeri dehasını bir kez daha göstererek 21 Nisan'ı 22 Nisan'a bağlayan gece, yaklaşık 70-72 parça kadırganın yağlı kızaklar üzerinde karadan yürütülerek Haliç'e indirilmesi emrini verdi. Bu inanılmaz operasyon, Bizanslıları büyük bir şaşkınlığa uğrattı ve savaşın kaderini değiştirdi. Haliç'e inen donanma, 22 Nisan sabahı Bizans gemilerini ateşe tuttu.
29 MAYIS 1453: KUTLU FETİH VE YENİ BİR ÇAĞ
Son bir barış teklifinin de reddedilmesinin ardından Fatih Sultan Mehmed, 29 Mayıs 1453 Salı günü genel taarruz emrini verdi. Günün ilk ışıklarıyla başlayan şiddetli hücumlar sonucu Osmanlı askerleri surları aşmayı başardı. Şehrin kapıları açıldı ve İstanbul fethedildi. Hz. Peygamber'in övgüsüne mazhar olan Sultan 2. Mehmed, "Fatih" unvanını aldı. Büyük bir hoşgörüyle şehre giren Fatih, yağmaya izin vermedi ve fethin sembolü olarak Ayasofya'yı camiye çevirdi.
TARİHÇİ ZAFER BİLGİ: "FETİH, DÜNYA TARİHİNDE BİR KIRILMA NOKTASI"
Tarihçi yazar Zafer Bilgi yaptığı açıklamada, İstanbul'un fethinin sadece bir şehrin alınmasından öte, dünya tarihi açısından bir kırılma noktası olduğunu belirtti. Fatih Sultan Mehmed'in bu fethe "olmak ya da olmamak" gözüyle baktığını kaydeden Bilgi, kuşatmada kullanılan askeri yöntemlerin (gemilerin karadan yürütülmesi, dev toplar, lağımcılık faaliyetleri) çağının çok ötesinde olduğunu vurguladı.
Bilgi, "İstanbul'un fethi ile Avrupa'da ve Hristiyan dünyasında artık batının üstünlüğünün doğuya geçtiği düşünülmüş, Doğu dünyasının Avrupa'ya hakim olma süreci başlamıştı. Bilhassa Avrupa'nın kendi iç sorgulamalarıyla ortaya çıkan Rönesans ve reform süreçleri Avrupa'nın sancı içerisinden bir doğum yaşamasına vesile olmuş, fetihle beraber Avrupa kendi içindeki sıkışmışlıkla yeni bir doğuma gebe kalmıştı," ifadelerini kullandı. Fetihten sonra İstanbul'un dini, kültürel ve sosyal yapısının Fatih'in vizyonuyla gelişerek dünyanın en gözde merkezlerinden biri haline geldiğini de sözlerine ekledi.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
İstanbul’un Fethi’nin 572. yılı: Çağ Kapatan zaferin izinde
Fatih Sultan Mehmed’in 29 Mayıs 1453’te fethettiği İstanbul, Roma’dan Osmanlı’ya üç büyük imparatorluğa başkentlik yaparken, dünya tarihinde de bir kırılma noktası oldu. Hazreti Muhammed’in övgüsüne mazhar olan bu fetih, çağın seyrini değiştirdi.
Tarih boyunca Roma, Bizans ve Osmanlı gibi üç büyük imparatorluğa başkentlik yapan, "İkinci Roma", "Yeni Roma", "Byzantion", "Konstantinopolis" ve "Konstantiniyye" gibi isimlerle anılan İstanbul, 572 yıl önce bugün Fatih Sultan Mehmed tarafından fethedilerek yeni bir döneme adım attı.
MEDENİYETLERİN BEŞİĞİ, KUŞATMALARIN HEDEFİ İSTANBUL
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Yenikapı kazılarıyla antik tarihi 8 bin yıl öncesine dayandığı anlaşılan İstanbul, stratejik konumu ve önemi nedeniyle tarih boyunca birçok medeniyetin ve ordunun hedefi oldu. Milattan sonra 4. yüzyılda Büyük Konstantin tarafından Roma İmparatorluğu'nun yeni başkenti yapılan şehir, Ortodoks Hristiyanların en önemli merkezi haline geldi. Tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom gibi yapılarla donatılan kent, 1453'ten önce farklı kavimler tarafından en az 30 kez kuşatıldı.
PEYGAMBER MÜJDESİ VE İSLAM DÜNYASI İÇİN ÖNEMİ
Hazreti Muhammed'in "İstanbul (Konstantiniyye) muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden ordu ne güzel ordudur." hadisi şerifi, şehri İslam dünyası için fethedilmesi gereken kutlu bir hedef haline getirdi. Bu müjdeye nail olmak amacıyla Emeviler ve Abbasiler döneminde şehre önemli seferler düzenlendi. Özellikle Muaviye bin Ebu Süfyan komutasındaki ilk İstanbul kuşatmasına katılan ve surlar önünde vefat eden, Hz. Muhammed'i Medine'ye hicretinde evinde misafir eden Ebu Eyyüb el-Ensari'nin varlığı, fetih arzusunu yüzyıllar boyunca canlı tutan büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Şehir, Müslüman hükümdarlar için "İslam'ın vaat edilmiş şehri" olarak görüldü.
FATİH SULTAN MEHMED'İN FETİH HAZIRLIKLARI
Sultan 2. Mehmed, 1451'de ikinci kez tahta geçtiğinde İstanbul'un fethini öncelikli hedef olarak belirledi. Fethin denizden gelecek yardımların kesilmesiyle mümkün olacağını öngören Fatih, Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı Anadolu Hisarı'nın karşısına, 1452'de Boğaz'ın en dar noktasına Rumeli Hisarı'nı (Boğazkesen) inşa ettirdi. Ayrıca, İstanbul'un güçlü surlarını yıkabilmek için dönemin en büyük toplarını döktürdü. Şubat 1453'te Edirne'de dökülen devasa toplar, İstanbul önlerine getirildi. Nisan ayına gelindiğinde Osmanlı ordusu, Fatih Sultan Mehmed komutasında İstanbul'a hareket etti. Akşemseddin, Molla Gürani gibi devrin alimleri de Fatih'in yanındaydı.
DESTANSI KUŞATMA VE GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ
6 Nisan 1453 tarihinde başlayan İstanbul kuşatması, hem karadan hem de denizden büyük bir stratejiyle yürütüldü. Osmanlı ordusu surlarda gedikler açarken, Bizanslılar da sürekli tamirat yapıyordu. Osmanlı donanmasının Haliç'e girememesi, savaşın seyrini olumsuz etkileyecek gibi görünüyordu. Ancak Fatih Sultan Mehmed, askeri dehasını bir kez daha göstererek 21 Nisan'ı 22 Nisan'a bağlayan gece, yaklaşık 70-72 parça kadırganın yağlı kızaklar üzerinde karadan yürütülerek Haliç'e indirilmesi emrini verdi. Bu inanılmaz operasyon, Bizanslıları büyük bir şaşkınlığa uğrattı ve savaşın kaderini değiştirdi. Haliç'e inen donanma, 22 Nisan sabahı Bizans gemilerini ateşe tuttu.
29 MAYIS 1453: KUTLU FETİH VE YENİ BİR ÇAĞ
Son bir barış teklifinin de reddedilmesinin ardından Fatih Sultan Mehmed, 29 Mayıs 1453 Salı günü genel taarruz emrini verdi. Günün ilk ışıklarıyla başlayan şiddetli hücumlar sonucu Osmanlı askerleri surları aşmayı başardı. Şehrin kapıları açıldı ve İstanbul fethedildi. Hz. Peygamber'in övgüsüne mazhar olan Sultan 2. Mehmed, "Fatih" unvanını aldı. Büyük bir hoşgörüyle şehre giren Fatih, yağmaya izin vermedi ve fethin sembolü olarak Ayasofya'yı camiye çevirdi.
TARİHÇİ ZAFER BİLGİ: "FETİH, DÜNYA TARİHİNDE BİR KIRILMA NOKTASI"
Tarihçi yazar Zafer Bilgi yaptığı açıklamada, İstanbul'un fethinin sadece bir şehrin alınmasından öte, dünya tarihi açısından bir kırılma noktası olduğunu belirtti. Fatih Sultan Mehmed'in bu fethe "olmak ya da olmamak" gözüyle baktığını kaydeden Bilgi, kuşatmada kullanılan askeri yöntemlerin (gemilerin karadan yürütülmesi, dev toplar, lağımcılık faaliyetleri) çağının çok ötesinde olduğunu vurguladı.
Bilgi, "İstanbul'un fethi ile Avrupa'da ve Hristiyan dünyasında artık batının üstünlüğünün doğuya geçtiği düşünülmüş, Doğu dünyasının Avrupa'ya hakim olma süreci başlamıştı. Bilhassa Avrupa'nın kendi iç sorgulamalarıyla ortaya çıkan Rönesans ve reform süreçleri Avrupa'nın sancı içerisinden bir doğum yaşamasına vesile olmuş, fetihle beraber Avrupa kendi içindeki sıkışmışlıkla yeni bir doğuma gebe kalmıştı," ifadelerini kullandı. Fetihten sonra İstanbul'un dini, kültürel ve sosyal yapısının Fatih'in vizyonuyla gelişerek dünyanın en gözde merkezlerinden biri haline geldiğini de sözlerine ekledi.
Kaynak: AA