#Adalet

İLKHABER-Gazetesi - Adalet haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adalet haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Bakan Tunç: 12-15 Yaş arası çocuklara 15 yıla kadar ceza verilebilir Haber

Bakan Tunç: 12-15 Yaş arası çocuklara 15 yıla kadar ceza verilebilir

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, katıldığı televizyon programında gündeme dair önemli değerlendirmelerde bulundu. ‘İBB soruşturmaları’, ‘Terörsüz Türkiye’ süreci ve ‘Suça sürüklenen çocuklar’ konularına ilişkin açıklamalar yapan Bakan Tunç, devam eden yargı süreçlerine dikkat çekerek mahkeme kararlarına uyulmasının hukuk devleti ilkesinin gereği olduğunu vurguladı. CHP İstanbul İl yönetimiyle ilgili verilen kararın bir tedbir kararı olduğunu belirten Bakan Tunç, "Ankara'da yürüyen soruşturma ve İstanbul'da yürüyen soruşturma kurultayda maddi menfaat temini delegelerin iradelerinin etkilendiğine yönelik iddialar tüm bunların yaklaşık ispat şartını oluşturduğu gerekçesiyle mahkemenin vermiş olduğu bir tedbir kararı söz konusu. İstanbul'da devam eden davaların yanı sıra Ankara'da da biliyorsunuz önce başlamıştı. Hatay eski Büyükşehir Belediye Başkanı CHP delegesi başvuruda bulunmuştu. Hem suç duyurusunda bulunmuşlardı hem de asli hukukta kurultayla ilgili iptal davaları açmışlardı. Onlar bir taraftan yürüyor" ifadelerini kullandı. "Reddedilen talepler bakımından da başvuran kişi istinafa başvurabilir" Kararı mahkemenin vereceğini vurgulayan Bakan Tunç, itiraz yolunun açık olacağını belirtti. Hukuki bir sakatlık olması durumunda, mahkemenin seçimlerin ötelenmesi gerektiği kanaatinde olduğunu belirten Tunç, "O nedenle bir tedbir kararı var ama reddettiği talepler de var mahkemenin, özellikle kongrede alınan bütün kararların iptali istenmişti. Davacı CHP İl Delegesi ve Kurultay Delegesi tarafından bunların tamamının iptali yönündeki talebin reddine karar verildi. Bu itirazı açık bir karar. Kabul edilen talepler bakımından itiraz edilebilip aynı mahkemesine reddedilen talepler bakımından da başvuran kişi istinafa başvurabilir" ifadelerinde bulundu. Sürecin devam ettiğini ifade eden Tunç, mahkemenin vereceği kararlara uyulması gerektiğini belirtti. "Özgür Özel'in açıklamaları çok talihsiz" CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamalarına karşı Bakan Tunç, "Özgür Özel, bu iptal kararına itiraz edileceğini söyledi. Yargı süreciyle ilgili eleştirileri oldu. Mahkemenin verdiği karar yok hükmündedir, tanımıyoruz şeklinde ifadesi var. Böyle bir ifade söz konusu olamaz. Bir ana muhalefet partisi genel başkanının mahkeme kararını tanımıyoruz demesi çok talihsiz ve uygun olmayan bir açıklama. Bu kararın yanlış olduğu da söylenebilir. Bu kararı doğru bulan hukukçular da var, eleştiren hukukçular da var. Neticede ortada bir yargı kararı var ve o yargı kararına uyulması hukuk devletinin gereğidir" diye konuştu. ‘Terörsüz Türkiye' sürecini de değerlendiren Bakan Tunç, sürecin Türkiye için hayati bir konu olduğunu belirterek şunları dile getirdi: "Terör örgütünün kendini feshetmesi ve silahları yakması süreci çok önemli bir aşama. Terörü aradan çıkaralım. Etrafımız ateş çemberi, Türkiye'yi tehdit eden birtakım unsurlar var. Dolayısıyla tüm bunlara karşı koyabilmemiz ve içeride güçlü olabilmemiz için hep beraber etnik kökeni ne olursa olsun birlik beraberliğimizi kuvvetlendirelim. Özellikle terörle mücadelede kahramanca mücadele eden askerlerimiz, polisimiz insanlarımız var ve bölgenin gelişmesini ve kalkınmasını engelleyen oradaki yatırımları yavaşlatan, şantiyeleri basan terör örgütünün oralardan arındırılması süreci çok önemliydi. Temel hak ve özgürlüklerin güçlendirilmesi sadece Kürt vatandaşlarımız için değil bütün vatandaşlarımız için temel hak ve özgürlükler güçlendirildi. Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğü alanında basın yayın özgürlüğü alanında konuşma özgürlüğü alanında çok önemli mesafeler alındı." Suça sürüklenen çocuklar konusuna da değinen Tunç, "Bahsettiğiniz suça sürüklenen çocuklar konusu özellikle son zamanlardaki olaylar nedeniyle daha çok konuşulmaya ve tartışılmaya çalışıldı. Çocuk adalet sistemi gerçekten çok önemli. Hem suça sürüklenen çocuklar bakımından önemli hem de suç mağduru çocuklar bakımından önemli. Çocuk adalet merkezleri artık oluşturuyoruz. Yani yeni dönemde önceki yıllardan başlayan geleneği daha da hızlandırıyoruz. Bursa'da çocuk adalet merkezimizi açtık. Erzurum'da açtık. İzmir'de şu anda çalışmaları devam ediyor. Daha da yaygınlaşacak" dedi. "12-15 yaş arası çocuk ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren bir suçu işlemişse 12 yıldan 15 yıla kadar ceza verilebilir" Çocuk yargılamalarıyla ilgili dünya ülkelerine bakılması gerektiğini vurgulayan Tunç, "Dünyada çocuk yargılamaları nasıl? Bizde nasıl? Genel olarak aslında demokratik hukuk devletlerinde ve bize yakın hem nüfus bakımından hem de demografik bakımından bize uygun olan ülkelerle aslında Türkiye'nin uygulaması biraz birbirine benziyor ama farklılıklar var. Bizde 12 yaşın altındaki çocuklar suç sorumluluğu yok, ceza sorumluluğu yok. 12 yaşından küçük bir çocuk suç işlediğinde hapis cezası almaz. Ne olur? Onlara özgü tedbirler uygulanır. 12-15 yaş arası çocuk ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası gerektiren bir suçu işlemişse 12 yıldan 15 yıla kadar ceza verilebilir. 12-15 yıl arasında değişir. Müebbet hapis cezası gerektiren bir suçu işlemişse 9-11 yıl arasında ceza verilir. Burada süreli hapis cezaları da 7 yılı aşamaz. Biz bu konuda akademisyenlerimizle uygulayıcılarımızla toplantılar yaptık. Özellikle İstanbul'da meydana gelen Ahmet Minguzzi cinayeti ve sonrasında devam eden olaylar ve bu konuda bir çalışma yapmamızı gerektirdi" diye konuştu.

Adalet Bakanı Tunç: Terörsüz bir Türkiye'ye adım atıyoruz Haber

Adalet Bakanı Tunç: Terörsüz bir Türkiye'ye adım atıyoruz

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, çeşitli ziyaretler için geldiği Karabük'ün Yenice ilçesinde il ve ilçe protokolü tarafından karşılandı. Yenice Kaymakamı Mehmet Abdulkadir Güvenç ile Belediye Başkanı Sertaş Karakaş'ı ziyaret eden Bakan Tunç, daha sonra Yenice Belediyesi'nin düzenlediği iftar programına katıldı. Tunç, burada yaptığı konuşmada, "Eğitimden sağlığa, sosyal politikalardan kültüre, adalete, güvenliğe varıncaya kadar insanımızı güçlendirmek için geçtiğimiz 22-23 yılda büyük yatırımlar hayata geçirdik. İnsan güçlü olacak ki aile güçlü olsun. Bu yılı Aile Yılı ilan ettik. Ailelerimizi güçlendirmemiz lazım. Aileleri tehdit eden birtakım sapkın akımlardan çocuklarımızı, ailelerimizi korumamız lazım. Bununla ilgili gerek yasal, gerek uygulamaya yönelik çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. Aile güçlü olacak ki toplum güçlü olsun. Toplum güçlü olduğunda da ülke olarak hep beraber güçlü olmaya devam edeceğiz" dedi. "Şehitlerimizin emanetine sonuna kadar sahip çıkacağız" "Ülkemizin önü açık ve terörsüz bir Türkiye'ye adım atıyoruz" diyen Tunç, "İç cephemizi güçlendirerek yolumuza devam ediyoruz. 40 yıldan bu yana terörle mücadele eden bir ülkeyiz. 40 yıldan bu yana çok büyük kayıplar yaşadık, şehitler verdik. O şehitlerimiz sayesinde bugün bu iftarımızı, bu sofrayı sizlerle beraber paylaşabiliyoruz. Onlar sayesinde, onlar canları pahasına bu ülkenin birlik, bütünlüğünü koruma, sınırlarını koruma pahasına canlarını feda ettiler ve biz şehitlerimiz sayesinde bugün buradayız. Dolayısıyla şehitlerimizin emanetine sonuna kadar sahip çıkacağız. Sahip çıkmaya devam edeceğiz. Ülkemizde özellikle onların mücadelesi sayesinde ve Türkiye'nin gelişmesi, kalkınması sayesinde, yerli milli planlar sayesinde terörle mücadelede büyük başarı sağladık" ifadelerini kullandı. "Şehit ailelerimizi üzecek, rencide edecek hiçbir adım atmayız" Bakan Tunç, "Terörü içeride bitirme aşamasına geldik ve bitirdik. Şimdi birlik beraberliğimizi daha da güçlendirerek terörsüz bir Türkiye'yi inşa edeceğiz inşallah. Bundan hiç şüpheniz olmasın. Devlet Bahçeli'nin ekim ayındaki grup konuşmasından sonra Cumhurbaşkanımızın koyduğu irade sonrasında ülkemizde yeni bir dönem başladı. Artık terörün her türlüsünün tarihe karıştığı bir döneme adım atıyoruz inşallah. Bundan sonraki süreçte de burada milletimiz müsterih olsun. Şehit ailelerimizi üzecek, rencide edecek hiçbir adım atmayız" diye konuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğunu aktaran Tunç, şunları söyledi: "Her şey hukuk çerçevesi içerisinde yürümeye devam eder. Dolayısıyla bu süreçte özellikle milletimizi rahatsız edecek herhangi bir çalışma söz konusu olamaz. Birileri birtakım beyanatlar vererek suyu bulandırmaya çalışabilir ama milletimiz bunlara itibar etmeyecek. Burada hukuk devletinin bir pazarlık yapması söz konusu olamaz. Burada bizim tüm hedefimiz Türk'üyle, Kürt'üyle, Laz'ıyla, Çerkez'iyle etnik kökeni ne olursa olsun birlik ve beraberlik içerisinde kardeşçe ülkemizi Türkiye Yüzyılı'nda dünyanın en güçlü ülkesi yapmaktır. Dış tehditlere karşı daha dayanıklı yapmak. Kalkınmasıyla milletimizin refahını daha da güçlendirmek. 40 yıldan bu yana o harcadığımız paralar, manevi kayıplarımız en önemlisi ama maddi kayıp olarak da o trilyonlarca liralar eğer teröre harcanmasaydı, bugün bu ülkenin refahına, kalkınmasına harcayabilseydik bugün Türkiye dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi olacaktı. Son 22 yılda bu mücadeleyi Cumhurbaşkanımızın liderliğinde gerçekleştirmenin gayreti içerisindeyiz. İnşallah önümüzdeki dönemde de ülkemizi terörsüz bir Türkiye'ye kavuşturarak Türkiye Yüzyılı'nın temellerini sağlam bir şekilde atmış olacağız." İftarda vatandaşların taleplerini de dinleyen Bakan Tunç, programın ardından ilçeden ayrıldı.

Taşkın: Kamu çalışanları vergi yükü altında eziliyor Haber

Taşkın: Kamu çalışanları vergi yükü altında eziliyor

Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, kamu çalışanlarının yüksek oranda vergi ödediklerine dikkat çekerek, kamu çalışanlarının insanca yaşayabilecekleri bir ücret politikası ile vergide adaletin sağlanarak maaşlardaki reel kayıpların önlenmesi gerektiğini söyledi. “Dar ve sabit gelirli kamu çalışanları ile bunların emeklilerinin ücretlerinde reel artış sağlanmalıdır” Necip Taşkın, ““Devletin vergi politikası ivedilikle gözden geçirilip adil bir vergilendirme sistemi getirilmelidir. Ayrıca kamu çalışanlarının ücret politikası da yeniden gözden geçirilmelidir. Özellikle dar ve sabit gelirli kamu çalışanları ile bunların emeklilerinin ücretlerinde reel artış sağlanmalıdır” diye ifade etti. “Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmak suretiyle vergide adalet sağlanmalıdır” Taşkın, “Devlet, kaynaktan kesinti yapmak suretiyle kamu çalışanları ile emeklilerinden vergi topluyor. Buna karşılık vergi almadığı ve/veya alamadığı, vergisini sildiği, vergi muafiyet ve istisnaları getirdiği başka bir kesim var. Dolayısıyla gelir adaletsizliği, vergilendirmede ki adaletsizlik, maaşlarda reel artış sağlanmaması, düzenli vergi ödeyen namuslu vatandaşlar ve çalışanlar aleyhine bir duruma neden olmaktadır. 2024 yılında kaynaktan kesilen vergi oranlarını incelediğimiz zaman; 0 TL - 110.000 TL: / 110.001 TL - 230.000 TL: %20 / 230.001 TL - 580.000 TL: %27 / 580.001 TL - 3.000.000 TL: %35 / 3.000.001 TL ve üzeri: %40, ücretli çalışanların gelirlerine göre vergilerini zamanında ve eksiksiz ödediği, ayrıca OECD ülkeleri içinde ülkemizde dolaylı vergilerin toplam vergi gelirlerine oranının ortalama %68 olduğu dikkate alındığında, ülkemizde ücretli çalışan dar ve sabit gelirlilerin hem gelir vergisi tarifesi üzerinden vergilendirilerek hem de dolaylı vergi ödemek suretiyle vergi yükü altında ezildiği görülmektedir. Ülkemizde toplanan vergi gelirleri içindeki dolaylı ve dolaysız vergilerin oransal olarak büyüklüğü dar ve sabit gelirli çalışanları için ciddi yüktür. Dolaysız vergiler de gerçek kişilerin geliri üzerinden alınan verginin oranı artan oranlı olarak  -40 aralığında iken,  bankalar, 6361 sayılı Kanun  kapsamındaki şirketler, elektronik ödeme ve para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri ve emeklilik şirketlerinin kurum kazançları üzerinden kurumlar vergisi %30 oranında olmasıdır. Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmak suretiyle vergide adalet sağlanmalıdır. Vergideki adaletsizlik çalışanların kısa sürede üst vergi dilimlerine geçerek daha fazla vergi ödemeye başlamasıyla ciddi sorun oluşturmaktadır” şeklinde konuştu. “Vergi yükünün tavana yayılması sağlanarak dar ve sabit gelirliler üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir” Necip Taşkın alınan vergi ve zamların sabitlenmesi gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Devlet, bütçe açığının kapatılması ve kamu gelirlerinin artırılması için düzenleme yaparken; dolaysız vergilerle daha fazla vergi toplarken, kamu çalışanlarının vergilendirilmesinde vergi oranlarını düşürmeyerek veya yıllardır talep ettiğimiz gibi ’te sabitlenmesi önerilerimiz dikkate alınmayarak ciddi bir mağduriyet oluşturmaktadır. Devletin gelirlerinin %60’tan fazlasını kamu çalışanlarından ve emeklilerinin bordrosundan kestiği vergiler oluşturmaktadır. Kamu çalışanlarının maaşlarına her yıl yapılan zam kadar vergi dilimi yükseltilmeli, vergi oranı ’te sabitlenmelidir. Dar ve sabit gelirli kamu çalışanları ve emeklilerinin ödediği verginin, devletin topladığı vergideki payı da her geçen artmaktadır. Bunlar göstermektedir ki kamu çalışanlarının vergi oranındaki yükseklik nedeniyle her yıl ödediği vergi artmakta ve geliri paralel olarak düşmektedir. Bu nedenlerle ısrarla vergi yükünün tavana yayılması sağlanarak dar ve sabit gelirliler üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Narin kızımızın hesabını adalet önünde soracağız" Haber

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Narin kızımızın hesabını adalet önünde soracağız"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen kabine toplantısının ardından yaptığı "Millete Sesleniş" konuşmasında önemli açıklamalarda bulundu. Erdoğan, Diyarbakır Bağlar'da yaşanan Narin cinayetine değinerek, "Narin kızımızın canını alanlardan bunun hesabını adalet önünde mutlaka soracağız. Masum bir yavruyu öldüren canilerin en ağır cezaya çarptırılması için konunun bizzat takipçisi olacağım" dedi. Erdoğan: "Narin kızımızın canını alanlardan bunun hesabını adalet önünde mutlaka soracağız" Narin cinayetinin takipçisi olacaklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Diyarbakır Bağlar'dan gelen acı haber sebebiyle buruk karşıladık, buruk geçirdik. Narin yavrumuzun hunharca katledilmesi, hepimizin yüreğine kor bir ateş düşürdü. Narin kızımızın canını alanlardan bunun hesabını adalet önünde mutlaka soracağız. Masum bir yavruyu öldüren canilerin en ağır cezaya çarptırılması için konunun bizzat takipçisi olacağım. Burada şunun da bilinmesini isterim: Sadece Narin evladımızın değil; tüm çocuklarımızın gözlerindeki ışıltıyı söndüren ister bölücü teröristler olsun, ister zehir tacirleri ve çeteler olsun, ister yanındaki-yöresindeki vicdan fukaraları ahlaksızlar olsun, bütün canilerle mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Bugünkü ilk dersin 'Çanakkale'den Gazze'ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi' olması, şüphesiz çok önemli mesajlar içeriyordu. Millî Mücadele'de dönemin emperyalist güçlerine karşı direniş destanını yazmış bir millet olarak Filistinli kardeşlerimizin yanındayız. Bugün Gazze'de, Ramallah'ta verilen mücadelenin ne manaya geldiğini en iyi biz anlarız” diye konuştu.

Dr. Güneş: Vergi adaletsizliği giderek derinleşiyor Haber

Dr. Güneş: Vergi adaletsizliği giderek derinleşiyor

Adana Tabip Odası ile SES iş birliğiyle düzenlenen ‘Vergide Adalet İstiyoruz’ eylemleri 21. Haftasına girdi. İncirlik Aile Sağlığı Merkezi önünde bir araya gelen Adana Tabip Odası (ATO) ile Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yönetici ve üyeleri TBMM’ne çağrıda bulunarak “Sizleri emeğiyle geçinen halkın ve çalışanların haklarını korumaya çağırıyoruz” dedi. “21. Defa vergide adalet demek için ülkemizin dört bir yanında bir araya geliyoruz” Katılımcı kurumlar adına basın metnini okuyan Adana Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Dr. Hakan Güneş, “Bugün 31 Temmuz 2024  21. defa vergide adalet demek için ülkemizin dört bir yanında bir araya geliyoruz. Bu yıl ilk defa Meclisimiz Temmuz ayında çalışıyor. Ancak bu ay içinde meclisten görüşülen ve kabul edilen yasa teklifleri ne yazık ki hepimizi derinden üzmüş ve yaralamıştır. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek vergide adalet basın açıklamalarımızı duymuş ve ‘vergide adalet’ sağlayacağını söylediği bir yasa teklifini Meclisin gündemine taşımıştır” diye ifade etti. “Sabit gelirli olan bizler, yeni düzenlemelerle daha fazla vergi yükü altına giriyoruz” Güneş, “Türkiye'de tüm sabit gelirliler olarak yaşadığımız vergi adaletsizliği, yeni vergi yasası ile daha da derinleşmiştir. Sabit gelirli olan bizler, yeni düzenlemelerle daha fazla vergi yükü altına girerken, yüksek gelirliler ve vergi kaçıranlar hakkında yeterli önlem alınmaması büyük bir adaletsizliktir” dedi.

Bakan Tunç: “Yargı Reformu Strateji Belgemizin hazırlık çalışmaları tamamlanmak üzere” Haber

Bakan Tunç: “Yargı Reformu Strateji Belgemizin hazırlık çalışmaları tamamlanmak üzere”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Adalet Akademisi'nde düzenlenen Meslek İçi Eğitim Değerlendirme ve Önerileri Toplantısı'na katıldı. Toplantının ardından Adalet Akademisi bünyesinde bulunan ‘Kanuni Kütüphanesi’ni gezen Bakan Tunç, gerçekleştirdikleri toplantıda akademideki eğitimler ve bundan sonra yapılacak çalışmalarla alakalı istişarelerde bulunduklarını dile getirdi. Tunç, Adalet Akademisi’nin güven veren bir adalet için önemli bir kurum olduğuna dikkat çekerek, adalet uygulayıcılarının bu eğitimlerden geçmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Tunç, Yargı Reformu Strateji Belgesi’yle hakim ve savcıların birinci sınıfa ayrılmalarıyla ilgili olarak Adalet Akademisi'nde üç kez eğitim alma zorunluluğunu getirdiklerini söyleyerek, bununla ilgili yönetmelik çalışmalarının da devam ettiğini bildirdi. Bakan Tunç, gezdiği Kanuni Kütüphanesi’nin yapımının da tamamlandığını aktararak şöyle devam etti: “Şimdi önümüzde bir Yargı Reformu Strateji Belgemiz var. Bunun hazırlık çalışmaları da tamamlanmak üzere. Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kamuoyuyla paylaşıldıktan sonra oradaki hedefleri gerek yasamasıyla, gerek yürütmesiyle, gerek yargısıyla gerçekleştirmenin gayreti içerisinde olacağız. Mevzuatımızın daha da iyileştirilmesi anlamında önemli kanun değişiklikleri, önümüzdeki süreçte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde milletvekillerimizin destekleriyle inşallah gerçekleşecek.” Adalet Akademisi’nin aynı zamanda yayınlar yaparak da önemli görevleri yerine getirdiğini ifade eden Tunç, şunları söyledi: “Türkiye Adalet Akademimiz hakim ve savcı adaylarımızın, 2024 yılından itibaren de hakim ve savcı yardımcılarımızın meslek öncesi eğitimlerini gerçekleştirmek, hakim ve savcılarımızın da meslek içi eğitimlerini gerçekleştirmek anlamında idari, bilimsel, mali özerkliğe sahip önemli bir kurumumuz. Bu kurumun daha da güçlendirilmesi anlamında gayret gösteren başta sayın başkanımız, Hakimler ve Savcılar Kurulu üyelerimiz, akademide eğitim veren Yargıtay üyelerimiz, uygulayıcılarımıza çok teşekkür ediyorum." Akademide düzenlenen toplantıya Bakan Tunç'un yanı sıra hakim ve savcı adayları katıldı.

Adalet Peşinde Aileleri Platformu adliye önünde adalet aradı Haber

Adalet Peşinde Aileleri Platformu adliye önünde adalet aradı

6 Şubat depremlerinde yakınlarını yitirenler 11 aydır sürdürdükleri adalet mücadelesinde karşılaştıkları hukuk sorunlarına dikkat çekmek ve yakınlarına adalet talep etmek için Adana Adliyesi önünde bir araya geldi. İLKHABER Gazetesi'nden Bayram Bulut ve Ahmet Akdeniz'in haberine göre; Adalet Peşinde Aileleri Platformu olarak bir araya gelen yakınlarını kaybeden vatandaşlar ve avukatlar adliye önünde açıklama yaptı. Adalet Platformu adına konuşan Avukat Mehtap Akyüz Özcan, yapı denetim sorumlularından kamu görevlilerine kadar tüm sorumluların da yargıya tabi tutulması gerektiğine dikkat çekti. 50 binden fazla insanın yaşamını yitirdiği 6 Şubat depremlerinde yaşanan yıkımlarla ilgili davalarda yıkıma sebep olanların tamamının adalet karşısına çıkarılarak hesap vermediğini anlatan Özcan, yapı denetim sorumlularından, belediye yetkililerine ve ilişkili bakanlık görevlilerine kadar,  sorumluların her bina için ayrı ayrı tespiti ve yargılamaya tabi tutulmaları gerektiğini vurguladı. 11 ildeki soruşturma dosyalarında bazı evrakların eksik olduğu, binaların ruhsat evraklarının olmadığı belirtiliyor. Bu evrakların nerede olduğu sorusunu hatırlatan Özcan, “Enkazlardan detaylı ve yeterli delil neden toplanmadı? Enkazlar daha depremin üzerinden 1 ay geçmeden temelleriyle beraber neden kaldırıldı? Bilirkişi raporları neden hala sonuçlanmadı ? Sonuçlanan bilirkişi raporları neden izaha muhtaç? Yaşamını yitiren insan sayısının yanı sıra, yaralanan insan sayısı, kayıp insan sayısı neden hala net bir şekilde tespit edilmedi ?” diye konuştu. Özcan, “Şüphelilerin çoğunlukla bilinçli taksirle adam öldürme suçundan yargılanıyor.  Bazı dosyalarda şüpheliler tutuklu yargılanırken bazılarında sadece yurt dışı çıkış yasağı gibi yetersiz tedbir kararları veriliyor. 11 ay geçmesine rağmen neden hiçbir kamu kurum ve kuruluşu için verilen bir soruşturma izni yok? İhmali bulunan kamu görevlileri için soruşturma izinlerinin çıkmasını, halen kaçak olan bazı şüphelilerin yakalanmalarını, tutuklu olanların adil bir yargısal sürece tabi tutulmasını bekledik ve hala bekliyoruz” dedi. Açıklamaya Adana Baro Başkanı Semih Gökayaz avukatlar da katıldı.

Depremde yaşamını yitiren vatandaşların yakınları: Adalet istiyoruz Video Galeri

Depremde yaşamını yitiren vatandaşların yakınları: Adalet istiyoruz

ALİ GÜRELİ ADANA (İLKHABER) - Kahramanmaraş merkezli depremde yıkılması sonucu 96 kişinin yaşamını yitirdiği Adana'daki Alpargün Apartmanı'nın tutuklu müteahhidi ve teknik uygulama sorumlusu Hasan Alpargün'ün yargılanmasına, 09 Ekim 2023 tarihinde Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlanacak. Çukurova ilçesi Güzelyalı Mahallesi'ndeki Alpargün Apartmanı'nın müteahhidi ve teknik uygulama sorumlusu Hasan Alpargün hakkında, Adana Cumhuriyet Başsavcılığı Deprem Soruşturma Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında iddianame hazırlanmıştı. Alpargün'ün "Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edilen iddianame, Adana 12. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi. Hasan Alpargün'ün yargılanmasına, 09 Ekim 2023 tarihinde başlanacağı belirtildi. Alpargün Apartmanı sakini 96 deprem şehidinin yakınları, tutuklu müteahhidin yargılanması öncesi açıklama yaptı. Alpargün Apartmanı'nın bulunduğu alanda toplanan vatandaşlardan Gizem Çetin, yıkılan binada babası ve kardeşini kaybettiğini söyledi. Gizem Çetin, "Depremde diğer apartmanlarda, karşıda gördüğünüz Cağ Sitesi bu binadan daha eski iken pek bir çatlak dahi yaşamadı. Yaşanan depremde insanlar enkazların içinden çıkabilip nefes alabilmişlerken neden biz yakılarımızı çıkaramadık? Müteahhit olarak kendini adlandıran Hasan Alpargün, 'mukadderat' diyerek akıl tutulması yaşamıştır." dedi. Hasan Ölçer de yıkılan binada kayınvalidesi Hülya Yürk ve kayınbabası Zafer Yürk'ün, diğer 94 kişi ile birlikte yaşamını yitirdiğini ifade etti. Hasan Ölçer, müşteki olarak katılacakları duruşmada, sanık Hasan Alpargün'ün en ağır ceza ile cezalandırılmasını talep edeceklerini söyledi. Apartmanın yıkılmasıyla ilgili hazırlanan bilirkişi raporunda, 'binanın 1975 deprem yönetmeliği yükümlülüklerini karşılamadığı, kusurlu imalattan yapı müteahhidi ve teknik uygulama sorumlusu Hasan Alpargün'ün sorumlu olduğu kanaatine varıldığı' ifadelerine yer verildiğini belirten Hasan Ölçer, "Bir yaşlı kadının yaralı olarak kurtarıldığı bu bina eğer yönetmeliklere uygun yapılmış olsaydı, yakınlarımız da dahil toplam 96 kişi yaşamını kaybetmemiş olacaktı. Adalet istiyoruz." diye konuştu. İDDİANAMEDEN Tüm dosya kapsamına göre sanığın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı belirtilen iddianamede, özetle şu ifadeler yer aldı: "Alpargün Apartmanı'nın yıkılmasında zemin kaynaklı bir neden bulunmadığı, binanın 1975 deprem yönetmeliği hükümlerini karşılamadığı, yapılan kusurlu imalattan yapı müteahhidi ve teknik uygulama sorumlusu inşaat mühendisinin sorumlu olduğu, apartmanda görsel ve deneysel olarak tespit edilen teknik yetersizlikler olduğu, hem uygulama sorumluluğunu üstlenen hem de binanın yapı müteahhidi olan teknik uygulama sorumlusu Hasan Alpargün'ün işin bitimine kadar gerek malzeme, gerekse işçilik yönünden TSE'ye uygun hareket etmekle yükümlü olduğu fakat denetim görevini yerine getirmediği anlaşılmıştır. Binada kullanılan betonun, yapım tarihindeki standartları içermediği, yetersizlikler olduğu, öngörülebilen bu netice bakımından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan sanığın 1 kişinin yaralanmasına, 96 kişinin de ölmesine neden olduğu gerekçesiyle 'Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma' suçundan cezalandırılması kamu adına iddia ve talep olunur." DEPREM GÜNÜ KKTC'YE GİTTİĞİ TESPİT EDİLMİŞTİ Soruşturma kapsamında hakkında yakalama kararı çıkarılan ve 6 Şubat'ta KKTC'ye gittiği tespit edilen Hasan Alpargün, Lefkoşa Emniyet Müdürlüğüne teslim olmuş, Adana'ya getirilmiş ve 13 Şubat'ta tutuklanmıştı. Alpargün'ün 990 bin dolar, 890 bin avro ve 500 bin TL'sini Türkiye'den KKTC'ye transfer etmeye çalıştığı ve Lefkoşa'da daire satın almak için girişimde bulunduğu iddia edilmişti. Tutuklu müteahhit Hasan Alpargün, savcılıkta "Deprem nedeniyle yıkılan inşaatta herhangi bir eksikliğimiz ve hatamız bulunmamaktadır. Önceden planlanan bir program dahilinde 6 Şubat'ta aile dostlarımızı ziyaret amaçlı oğlumla KKTC'ye gittik. 3 gün sonra söz konusu apartmanın yıkıldığını öğrendim. Oğlumu olayları öğrenmesi için hemen Türkiye'ye gönderdim. Kesinlikle kaçmak gibi bir niyetim yoktu." şeklinde ifade vermişti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.