#Adnan Oktar

İLKHABER-Gazetesi - Adnan Oktar haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Adnan Oktar haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adnan Oktar’ın son hali ortaya çıktı: “Adeta çökmüş” Haber

Adnan Oktar’ın son hali ortaya çıktı: “Adeta çökmüş”

Silahlı suç örgütü kurma ve yönetme, cinsel istismar, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma gibi ağır suçlardan toplamda 8 bin 463 yıl 4 ay hapis cezası alan Adnan Oktar’ın cezaevinden son görüntüsü kamuoyuna yansıdı. Gazeteci Emrullah Erdinç tarafından paylaşılan fotoğraflarda Oktar’ın belirgin şekilde yaşlandığı ve fiziksel olarak yıprandığı dikkat çekti. Televizyon ekranlarında sık sık boy gösterdiği dönemde boyalı saçları ve makyajlı yüzüyle hafızalara kazınan Oktar’ın bugünkü hali, sosyal medya kullanıcılarının “tanınmaz halde” ve “adeta çökmüş” yorumlarına neden oldu. Bir dönem televizyon ekranlarında kadın müritleriyle yaptığı tartışmalı yayınlarla gündemden düşmeyen Adnan Oktar, hakkında verilen rekor uzunluktaki hapis cezasıyla birlikte kamuoyunun gündemine bu kez çok farklı bir şekilde oturdu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanan karar kapsamında Oktar, aralarında cinsel istismar, suç örgütü kurma ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma gibi suçlardan 8 bin 463 yıl 4 ay hapis cezası aldı. Cezaevi sürecine ilişkin uzun süredir kamuoyuna yansımayan Adnan Oktar’ın son hali, gazeteci Emrullah Erdinç’in sosyal medya hesabından paylaştığı bir kareyle ortaya çıktı. Oktar’ın ciddi biçimde yaşlandığı, saçlarının beyazladığı, yüz hatlarının belirgin şekilde çöktüğü ve eskisine göre oldukça yorgun bir görünüme sahip olduğu görüldü. Fotoğrafın yayılmasının ardından kısa sürede sosyal medyada gündem olan görüntüye pek çok kullanıcı “Adeta çökmüş”, “Zaman her şeyi değiştiriyor” ve “İnsan cezasını böyle çeker işte” gibi yorumlar yaptı. 

Adnan Oktar davasında müsadere kararları: Taşınmaz ve araçlar haciz altına alındı Haber

Adnan Oktar davasında müsadere kararları: Taşınmaz ve araçlar haciz altına alındı

Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik 215 sanığın yargılandığı ve hapis cezalarına çarptırıldığı dava kapsamında hükümlülerin taşınmaz ile araç gibi mal varlıkları müsadere altına alındı. Yargıtay'ın, Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik dava çerçevesinde, suç işlemek için kullanıldığı ve bu suçlardan elde edildiği kabul edilen menkul-gayrimenkullerin de aralarında bulunduğu bazı eşyanın müsaderesini onamasının ardından dün bahse konu mal varlıkları müsadere edildi.Bu kapsamda, bir kısmı suçta, bir kısmı örgütsel faaliyetler kapsamında kullanılan tabanca, tüfek, fişek, kovan, şarjör ve taşıma kılıfı gibi malzemeler müsadere edilen varlıklar arasında yer aldı. Fon oluşturularak yöneticiler tarafından örgüt amaçları ve ihtiyaçları doğrultusunda örgüt yönetici-üyelerine paylaştırıldığı gerekçesiyle 1 milyon 47 bin 503 lira, 52 bin 391 dolar, 30 bin 365 avro, 535 sterlin, 160 İsviçre frankı ile bir miktar Hong Kong doları ve Birleşik Arap Emirlikleri dirhemi müsadere altına alındı. Karar doğrultusunda, adli emanette tutulan 5 kamera kayıt cihazı ile örgüt kurucusu-yöneticisi tarafından yazılan bazı kitaplar da müsadere altına alınırken, bir kısım sanıklara ait saat ve ziynet eşyası iade edildi. Dosya içerisinde yer alan MASAK raporları, ifadeler, bilirkişi raporları ve tüm delillere göre örgütsel talimatla örgüt üyesi-yöneticisi sanıklar tarafından kurulan, "dolandırıcılık", "resmi belgede sahtecilik", "resmi belgeyi yok etmek", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" gibi suçlar işlenerek haksız çıkar elde edilen ve gelirleri örgüte aktarılan, bu nedenle de TMSF'ye devredilmesine karar verilen bazı şirketler de Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili maddesinde düzenlenen tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri hükmü atfı gereğince müsadere altına alındı.  Ele geçirilen mal varlıkları  Karar kapsamında, 61 araç da örgütsel faaliyetlerde kullanılması, örgüt üyelerine tahsis edilmesi, kasko ile sigorta poliçelerinin dahi örgüt tarafından oluşturulan fondan karşılanması gibi hususlar gerekçesiyle müsadere altına alınan mal varlıkları arasında yer aldı. İstanbul'da Beşiktaş, Üsküdar, Sarıyer, Kartal ile Tuzla'da yer alan ve 16 sanığın hissesinin bulunduğu meskenleri, herhangi bir akrabalık bağları bulunmamasına rağmen kendi aralarında birden fazla kişinin ortak olarak hisseli şekilde aldığı, bu taşınmazların örgüt üyeleri arasında sürekli el değiştirdiği, tapu devir işlemlerinin önceden belirlenmiş bir kısım örgüt üyeleri tarafından vekaleten gerçekleştirildiği, tapu ve hisse devirleri neticesinde alıcı ile satıcı arasında taşınmaz bedeline ilişkin banka hesap hareketi gibi herhangi bir kayıtlı para transferinin olmaması dikkate alındığında, örgütsel amaçlarla devir ilişkisi olan ve örgüt malı olan taşınmazlar da müsadere altına alındı. Müsadere kararları ve eşyası dışındaki kişisel banka hesapları ile maaş hesaplarındaki blokelerin kaldırılmasına, sanıklar ile örgüt evlerinden ele geçirilen dijital materyalinse saklanmak üzere örnekleri alındıktan sonra asıllarının sahiplerine iade edilmesine hükmedildi. Karar doğrultusunda, hapis cezasına çarptırılan ve haklarındaki karar onanan bazı sanıklar üzerine kayıtlı taşınmazlar, araçlar ile aramalarda ele geçirilen paralar ve Oktar'a ait olan, soruşturma sürecinde TMSF'ye devredilen bazı şirketler de kanun kapsamında müsadere edildi. Adnan Oktar silahlı suç örgütüne yönelik 72'si tutuklu 215 sanıklı dava, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesince 16 Kasım 2022'de karara bağlanmıştı. Mahkeme heyeti, örgüt elebaşı olduğu değerlendirilen sanık Adnan Oktar'ı "örgüt yöneticiliği", "cinsel istismar", "eğitim hakkının engellenmesi", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak" ve "kişisel verilerin kaydedilmesi" suçlarından toplam 891 yıl hapisle cezalandırmıştı. Heyet, Oktar'ı yönetici konumunda bulunduğu için diğer sanıkların suçlarından da sorumlu tutarak, diğer sanıkların cezalarıyla toplamda 8 bin 658 yıl hapse mahkum etmişti. Heyet, "örgüt yöneticiliği" iddiasıyla yargılanan sanıklar Alev Babuna, Aylin Atmaca, Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Ulviye Didem Ürer, Yeliz Sucu, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Tarkan Yavaş, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan ve Fatma Ceyda Ertüzün'e de benzer suçlardan ayrı ayrı 8 bin 658 yıl hapis vermişti. Davada, 106 sanığı "örgüt üyeliği" suçundan 4 yıl 6'şar ay hapse çarptıran mahkeme, 8 sanığı "örgüte üye olmamakla birlikte yardım" suçundan 3'er yıl hapisle cezalandırmıştı. 16 sanık hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulayan heyet, bu sanıklara çeşitli oranlarda hapis cezaları verirken, 67 sanık da benzer suçlardan değişen sürelerde hapis cezası almıştı. Heyet ayrıca, sanık Mert Sucu'yu "örgüt üyeliği", "cinsel istismar", "cinsel saldırı", "görevini yaptırmamak için direnme" ve iki polis memuruna karşı "öldürmeye teşebbüs" suçundan 152 yıl 5 ay hapisle cezalandırmış, 3 sanığın dosyasını ise ayırmıştı. İstinaf'ın yargıtay onayı ile müsadere işlemleri başladı Yerel mahkemenin kararını inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi (İstinaf), 2023 yılı nisan ayında incelemesini tamamlamıştı. 215 sanık hakkında verilen karara sanıklar, avukatları ve müdahillerin yaptığı istinaf başvurularını değerlendiren 1. Ceza Dairesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuş ve dava dosyasını Yargıtay'a göndermişti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, dava kapsamında mahkemenin kararını temyiz eden 91 sanık yönünden incelemesini temmuz ayında tamamlamıştı. Daire, Adnan Oktar'a, "suç örgütü kurma ve yönetme", "cinsel istismar", "cinsel saldırı", "eğitim öğretim hakkının engellenmesi", ve "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma" suçlarından verilen toplam 8 bin 463 yıl 4 aylık hapis cezasını onarken, "çocuğun nitelikli cinsel istismarı" suçundan verilen hapis cezasını "dava yokluğu" gerekçesiyle bozmuştu. Örgüt yöneticisi olduğu belirtilen sanıklardan Ayşegül Hüma Babuna, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Ulviye Didem Ürer, Merve Büyükbayrak, Yeliz Aksoy, Sinem Hacer Tezyapar ve Aylin Atmaca hakkındaki, "suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme" suçlarından verilen hapis cezaları da onanmıştı. Daire, örgüt yöneticisi kabul edilen bu kişilerin Türk Ceza Kanunu'nun "Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır." hükmü gereğince Oktar'ın işlediği suçlar yönünden verilen hapis cezalarını ise "yetersiz gerekçe" nedeniyle bozmuştu. Örgüt üyesi kabul edilen 78 sanığa, "cinsel saldırı", "nitelikli cinsel saldırı suçuna yardım" ve "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma" suçlarından verilen 18 yıl 9 aydan, 351 yıl 9 aya kadar süreli hapis cezaları da daire tarafından onanmıştı.aire ayrıca, örgüt faaliyetleri kapsamında sübut bulan suçlarda kullanıldığı ve bu suçlardan elde edildiği kabul edilen menkul-gayrimenkul eşya ile hak ve alacakların TCK'nın ilgili maddeleri gereğince ayrı ayrı müsaderesine ilişkin verilen kararı da onamıştı.

Adnan Oktar'ın 72 sanıklı davasında yeni gelişme Haber

Adnan Oktar'ın 72 sanıklı davasında yeni gelişme

Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar'ın 72 sanıklı örgüt davasının görülmesine devam edildi. Mahkeme ara kararında, Oktar'ın gelecek duruşmada mahkeme salonunda hazır edilmesine hükmetti. Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar'ın 72 sanıklı örgüt davasının görülmesine devam edildi. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada 6 tutuksuz sanık ile sanık avukatları hazır bulundu. Duruşmaya tutuklu sanık Adnan Oktar ise katılmadı. Duruşmada Adnan Oktar'ın avukatının da arasında bulunduğu bazı sanık avukatları, müvekkillerinin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla mahkemeye bağlanmasını talep etti. Söz konusu talep mahkeme tarafından tüm sanıkların, mağdurların ve tanıkların ifadelerinin aynı anda alınabilmesinin fiilen imkansız olduğu gerekçesiyle reddedildi.  "O bize hep güzel davrandı ve el üstünde tuttu"  Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Seda Nur Şimşeker hakkındaki tüm suçlamaları reddettiğini söyleyerek, ‘'Ben bir avukatım, herhangi bir örgüt evimiz yoktur. Biz o evi kendimiz, kendi imkanlarımız ve paramızla tuttuk. Adnan Bey bir sevgi insanıdır, bize çok güzel davranmıştır ve el üstünde tutmuştur. Ben bir örgüt üyesi değilim, bir hukukçuyum. Alnım ak bir şekilde karşınızdayım. Kimse Adnan Oktar suç örgütünün varlığı diye bir şeye inanmıyor. Herkes Adnan Bey'in ne kadar genç olduğunu, kadınların Adnan Beye olan sevgisini ve mahkemede ne giydiğini konuşuyor, bunlar konuşuluyor. Allah'ın hakimiyet sıfatı var, karar verecek olan Allah'tır'' dedi. Sanık avukatları, aleyhe hususları kabul etmediklerini belirterek, müvekkillerinin beraatlarını talep etti. Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, dava dosyasındaki eksikliklerin giderilmesini talep etti. Oktar mahkeme salonuna getirilecek Ara kararını açıklayan mahkeme, aralarında Adnan Oktar'ın da bulunduğu bazı sanıkların gelecek duruşmada mahkeme salonunda hazır edilmesi için cezaevine yazı yazılmasına ve eksik hususların giderilmesine hükmederek duruşmayı erteledi.  Örgütü hakkındaki suçlamalar İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, şüpheli Ali Sadun Engin'in örgüt içinde "Sado" lakabını kullandığı, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü, örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın talimatıyla İsrail'de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı kaydedildi. Hazırlanan iddianamede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti'nin, sanık Engin'in İsrail'in eski Likud Partisi Milletvekili radikal haham Yehuda Glick ile bağlantılarını anlattığı, Adnan Oktar tarafından örgüte gelen paraları saklamakla görevlendirilen Çalıkoğlu'nun örgütte "İmam Kardeşler" olarak adlandırılan grupta yer aldığı, Oktar'ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999'da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı "infak" adı altında örgüte aktardığı kaydedildi. Hazırlanan iddianamede Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş ve Alev Babuna'nın aralarında bulunduğu 13 sanığın çok sayıda kişiye karşı birden fazla kez "nitelikli cinsel saldırı", "çocuğun cinsel istismarı", "cinsel taciz", "basit cinsel saldırı", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak" suçlarından bin 938 yıl 5'er aydan 2 bin 758 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 59 şüphelinin de değişen oranlarda hapsi istendi.

Adnan Oktar davasında tüm sanıklara tahliye kararı Haber

Adnan Oktar davasında tüm sanıklara tahliye kararı

Örgüt yöneticisi Adnan Oktar’ın cezaevinde örgütsel faaliyetlerine devam ederek özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı ve örgüte üye kazandırmayı amaçladığı iddiasıyla güncel yapılanma davasında mahkeme, Oktar dışındaki tüm sanıkların tahliyesine karar verdi. Silahlı suç örgütü yöneticisi Adnan Oktar’ın cezaevinden örgütsel faaliyetlerine devam ederek özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, ayrıca deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmayı amaçladığı iddiasıyla güncel yapılanma davasının görülmesine devam edildi. İstanbul 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Adnan Oktar ve bazı sanıklar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Mahkemede 1 tutuksuz sanık ile sanık avukatları da hazır bulundu. ‘’Sıradan insan görüntüsü vermek için arada bir dışarı çıkar ve silahlı bir koruma ordusuyla alışveriş merkezlerine giderdi’’ Duruşmada tanık olarak ifade veren Fatih Kılıç, ‘’Bu örgüt insanın tüm hücrelerine zerk ediyor. Adnan Oktar operasyon sürecine gelene kadar zıvanadan çıkmıştı. Adnan Oktar’ın hep operasyon korkusu vardı, tedbirler alıyordu. Sıradan insan görüntüsü vermek için arada bir dışarı çıkar ve silahlı bir koruma ordusuyla alışveriş merkezlerine giderdi. O dönemler çok ciddi korkular yaşıyordu. Yarın bir gün operasyon olursa suçlarına ortak arıyordu. Megolaman, aşağılık kompleksi olan biriydi. Sürekli övülmeyi isterdi. Adnan Oktar’ın en büyük korkusu yalnız kalmaktır. Adnan Oktar hiçbir kitabını kendi yazmadı, hiçbir makalesini kendi yazmadı, ekibi yazdı ama kendisi yazmış gibi yaptı. Helal yoldan para kazanmayı bilmez, 10 lira para kazanmayı bilmez. Hep başkaları üzerinden geçinir. Sadece çok iyi konuşmayı bilir’’ dedi. ‘’İçerdeki insanları etkin pişman olmamaları için kontrol altında tutmaya çalışıyordu’’ İfadesine devam eden tanık Kılıç, ‘’Adnan Oktar cezaevine girince ilk yaptığı şey avukatları görevlendirmek oldu. Herkesten kendisini ve örgütü aklayan yazılı beyanlar alınmasını istedi. Bazı kişiler bunu yapmak istemediler, riskli olacağını ve Adnan Oktar’ın kendilerini dosyaya bağlamaya çalıştığını anladılar. Ne yaptı ne etti, bütün beyanları aldı. Tabii bu beyanlar kesmedi onu, cezaevindeki herkesin kendisine mektup yazmasını istedi ve aldı ve bütün bu işi organize eden avukatlar. İçerdeki insanları etkin pişman olmamaları için kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Sonra herkes birbirine mektup yazmaya başladı’’ ifadelerini kullandı. Oktar dışındaki tüm sanıklara tahliye Ara kararını açıklayan mahkeme, tutuklu sanıklar Meltem Daban, Ferhunde Eda Babuna, Elvan Şahin, Aslı Efeoğlu ve Mine Kalça’nın yurtdışına çıkış yasağı şeklindeki adli kontrol tedbiri uygulanmak şartıyla tahliyesine karar vererek duruşmayı erteledi.

Adnan Oktar'ın cezaevinde örgütsel faaliyetler iddiasıyla yargılanması devam ediyor Haber

Adnan Oktar'ın cezaevinde örgütsel faaliyetler iddiasıyla yargılanması devam ediyor

Silahlı suç örgütü yöneticisi Adnan Oktar’ın cezaevinden örgütsel faaliyetlerine devam ederek özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, ayrıca deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmayı amaçladığı iddiasıyla örgütün 20 sanıklı güncel yapılanmasına yönelik davanın görülmesine devam edildi. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Adnan Oktar katılmadı. Duruşmada 5 tutuklu ve 5 tutuksuz sanık da avukatları ile birlikte hazır bulundu. ‘’Adnan Oktar’ı çok seviyorum’’ Duruşmada savunma yapan sanık Meltem Daban, ‘’Birlikte yaşamamız, hiç ayrılmak istememiz hayatın doğal akışı olarak değerlendirilmelidir. Aleyhimize yönelik 6 yıldır tek bir somut delil yok. Ben Adnan Oktar’ı çok seviyorum çünkü onun ruhu ve kalbi o kadar temiz ki. Ruhu Adnan Bey ile bir kere temas kurmuş bir insanın ondan vazgeçebilmesi imkansız’’ dedi. ‘’Adnan Bey benim hocam, şeyhim veya müridim değil, kendisi sevdiğim bir dostum’’ Tutuklu sanıklardan Ferhunde Eda Babuna ise savunmasında, ‘’Mahkemeniz görevsizlik kararı vermesi gerekirken, dosyayı hukuka aykırı bir şekilde elinde tutuyor. Ben örgüt üyeliği suçuyla hangi suçu işlemişim? Soyut delillerle yaklaşık 4 yıldır tutukluyum. Biz, adli sicili tertemiz, eğitimli, bilgili, milli şuura sahip bir topluluğuz. Hangi suçu işlemek için bir araya geldiğimiz hala ispatlanamadı. Tüm araştırmalara rağmen evlerimizde tek bir suç unsuru bulunamadı. Tüm ailem cezaevinde. Adnan Bey müthiş baskı ve zulümle mücadele ediyor. Ortada sadece sevgi, saygı ve dostluk var. Adnan Bey benim hocam, şeyhim veya müridim değil, kendisi sevdiğim bir dostum. Önüne geçemeyeceğim tek şey Adnan Oktar’a duyduğum sevgidir’’ şeklinde konuştu. Duruşma yarın devam edecek Ara kararını açıklayan mahkeme, sanık avukatlarının savunmalarının alınması için duruşmayı yarına erteledi. İddianameden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, aralarında Adnan Oktar’ın da bulunduğu 20 kişi ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı. İddianamede, silahlı suç örgütü yöneticisi olan Adnan Oktar’ın, cezaevinden örgütsel faaliyetlerine devam ederek özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, ayrıca deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmayı amaçladığı anlatıldı. Hazırlanan iddianamede, şüpheli Adnan Oktar’ın mahkeme kararlarıyla silahlı suç örgütünün yöneticisi olarak kabul edildiği ve cezaevinde bulunduğu fakat cezaevinde bulunduğu süreç içerisinde örgütsel faaliyetlerine devam ettiği, özellikle avukatları ve diğer örgüt yöneticileri Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, talimatlarını cezaevi dışında yayılmasını sağladığı, bunu yaparken de özellikle diğer örgüt yöneticileri vasıtasıyla yargılamanın kumpas olduğuna ilişkin kamuoyu oluşturma ve siyasi lobi desteğini alma faaliyetlerine giriştiği kaydedildi. Bu çerçevede şüpheli Oktar’ın ana çatı dosyada ceza alan ve cezaevinde bulunan örgüt üyeleriyle mektup ve avukatlar aracılığıyla iletişim kurduğunun aktarıldığı iddianamede, şüphelinin etkin pişman olmak isteyen örgüt üyelerini engellemeye çalıştığı, özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerindeki etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı, ayrıca dışarıda olan, işlem gören veya görmeyen örgüt üyelerinin bir arada kalması yönünde talimat verdiği belirtildi. Ayrıca, hazırlanan iddianamede, şüpheli Oktar’ın cezaevinde kaldığı dönemde özellikle 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile görüşerek olağan akışa uygun olmayacak şekilde hukuki yardım adı altında görüşmeler gerçekleştirdiği, bu görüşmelerinde örgüte üye kazandırmayı amaçladığı, cezaevine giriş çıkışı kanuni sınırlar çerçevesinde serbest olan avukatlık mesleğinden faydalanmak üzere cezaevi dışındaki örgütsel tavır ve davranışları yönlendirmeye çalıştığı, bu tespit sonucunda ise şüpheli hakkında avukat görüşlerinin kısıtlanması yoluna gidildiği kaydedildi. Hazırlanan iddianamede şüpheliler Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna’nın ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ suçundan 5’er yıldan 12’şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği bütün suçlarından dolayı fail olarak cezalandırılması istendi. Şüphelilerin bu çerçevede ise ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ suçundan 10,5’ar yıldan 31,5’ar yıla kadar hapis cezası olmak üzere toplamda 15,5’ar yıldan 43,5’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianamede, diğer 17 şüphelinin ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma’, ‘örgüte yardım’ ve ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ gibi suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi.

Adnan Oktar’ın hakim karşısına çıkacağı tarih belli oldu Haber

Adnan Oktar’ın hakim karşısına çıkacağı tarih belli oldu

Silahlı suç örgütü yöneticisi olan ve cezaevinde tutuklu bulunan Adnan Oktar hakkında geçtiğimiz günlerde 2 ayrı dava açılmıştı. Bu davalardan biri 20 sanıklı ‘güncel yapılanma’ davası iken diğeri 72 sanıklı örgüt davasıydı. Açılan 2 dava çerçevesinde Oktar’ın hakim karşısına çıkacağı tarihler belli oldu. Oktar’ın 72 sanıklı örgüt davasında yargılanmasına 21 Mayıs tarihinde, 20 sanıklı ‘güncel yapılanma’ davasında ise yargılanmasına 22, 23 ve 24 Mayıs tarihlerinde İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanacak. Birinci iddianame: Güncel yapılanma Silahlı suç örgütü yönetici olan Adnan Oktar’ın, cezaevinden örgütsel faaliyetlerine devam ederek özellikle avukatlar aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, ayrıca deşifre olan örgüt üyelerinin yerine yenilerini kazandırmayı amaçladığı iddiasıyla ‘güncel yapılanması’na yönelik hazırlanan iddianamede, şüpheli Adnan Oktar’ın mahkeme kararlarıyla silahlı suç örgütünün yöneticisi olarak kabul edildiği ve cezaevinde bulunduğu fakat cezaevinde bulunduğu süreç içerisinde örgütsel faaliyetlerine devam ettiği aktarıldı. İddianamede, şüpheli Oktar’ın özellikle avukatları ve diğer örgüt yöneticileri Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna aracılığıyla örgütü diri tutmaya çalıştığı, talimatlarını cezaevi dışında yayılmasını sağladığı, bunu yaparken de özellikle diğer örgüt yöneticileri vasıtasıyla yargılamanın kumpas olduğuna ilişkin kamuoyu oluşturma ve siyasi lobi desteğini alma faaliyetlerine giriştiği kaydedildi. Bu çerçevede şüpheli Oktar’ın ana çatı dosyada ceza alan ve cezaevinde bulunan örgüt üyeleriyle mektup ve avukatlar aracılığıyla iletişim kurduğunun aktarıldığı iddianamede, şüphelinin etkin pişman olmak isteyen örgüt üyelerini engellemeye çalıştığı, özellikle içeride ve dışarıda bulunan örgüt üyeleri üzerindeki etkinliğini devam ettirmeye çalıştığı, ayrıca dışarıda olan, işlem gören veya görmeyen örgüt üyelerinin bir arada kalması yönünde talimat verdiği belirtildi. Ayrıca, hazırlanan iddianamede, şüpheli Oktar’ın cezaevinde kaldığı dönemde özellikle 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile görüşerek olağan akışa uygun olmayacak şekilde hukuki yardım adı altında görüşmeler gerçekleştirdiği, bu görüşmelerinde örgüte üye kazandırmayı amaçladığı, cezaevine giriş çıkışı kanuni sınırlar çerçevesinde serbest olan avukatlık mesleğinden faydalanmak üzere cezaevi dışındaki örgütsel tavır ve davranışları yönlendirmeye çalıştığı, bu tespit sonucundaysa şüpheli hakkında avukat görüşlerinin kısıtlanması yoluna gidildiği kaydedildi. Güncel yapılanmaya ilişkin hazırlanan iddianamede şüpheliler Adnan Oktar, Meltem Daban ve Ferhunde Eda Babuna'nın ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ suçundan 5’er yıldan 12'şer yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun ilgili maddesi uyarınca, örgüt üyelerinin örgütün faaliyeti çerçevesinde işlediği bütün suçlarından dolayı fail olarak cezalandırılması istendi. Şüphelilerin bu çerçevede ise ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ suçundan 10,5’ar yıldan 31,5’ar yıla kadar hapis cezası olmak üzere toplamda 15,5’ar yıldan 43,5’ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. İddianamede, diğer 17 şüphelinin ise ‘suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma’, ‘örgüte yardım’ ve ‘örgütün veya amacının propagandasını yapma’ gibi suçlardan değişen oranlarda hapisle cezalandırılması talep edildi. İkinci iddianame: 72 sanıklı örgüt davası Bu iddianamede ise haklarında dava açılan sanıkların eylemleri ile örgütün kuruluş amacı ve faaliyetleri anlatıldı. Hazırlanan iddianamede, şüpheli Ali Sadun Engin'in örgüt içinde "Sado" lakabını kullandığı, özellikle ABD ve İsrail ile örgüt arasında köprü vazifesi gördüğü, örgüt elebaşı Adnan Oktar'ın talimatıyla İsrail'de düzenlenen ve örgüt tarafından organize edilen konferanslarda konuşmacı olarak yer aldığı kaydedildi. Hazırlanan iddianamede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen Altuğ Revnak Eti'nin, sanık Engin'in İsrail'in eski Likud Partisi Milletvekili radikal haham Yehuda Glick ile bağlantılarını anlattığı, Adnan Oktar tarafından örgüte gelen paraları saklamakla görevlendirilen Çalıkoğlu'nun örgütte "İmam Kardeşler" olarak adlandırılan grupta yer aldığı, Oktar'ın da aralarında bulunduğu bir grup örgüt üyesinin 1999'da gözaltına alındıklarında işkence gördükleri iddialarıyla ilgili dönemin emniyet görevlileri hakkında açılan dava kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) şikayette bulunduğu ve kazandığı tazminatı "infak" adı altında örgüte aktardığı kaydedildi. Hazırlanan iddianamede Adnan Oktar, Ulviye Didem Ürer, Tarkan Yavaş ve Alev Babuna'nın aralarında bulunduğu 13 şüphelinin diğer 59 kişinin eylemlerini örgüt kapsamında gerçekleştirmesi ve yöneticilerin bu suçlardan ayrı ayrı sorumlu olması gerektiğinden çok sayıda kişiye karşı birden fazla kez "nitelikli cinsel saldırı", "çocuğun cinsel istismarı", "cinsel taciz", "basit cinsel saldırı", "nitelikli dolandırıcılık" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklamak"tan 1938 yıl 5'er aydan 2 bin 758 yıl 6'şar aya kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Diğer 59 şüphelinin de değişen oranlarda hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.