#Bağışıklık Sistemi

İLKHABER-Gazetesi - Bağışıklık Sistemi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Bağışıklık Sistemi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Osman Aksoy: Bağışıklık sistemindeki düşüş yaz aylarında zonayı tetikleyebilir Haber

Osman Aksoy: Bağışıklık sistemindeki düşüş yaz aylarında zonayı tetikleyebilir

Yaz aylarında artan stres ve yaşam tarzındaki değişikliklerin, özellikle bağışıklık sistemini zayıflatarak zona hastalığını tetikleyebileceğini belirten Dermatoloji Uzmanı Dr. Osman Aksoy, "Varisella Zoster virüsü, çocuklukta geçirilen suçiçeği hastalığından sonra sinir köklerinde yıllarca sessiz kalabiliyor. Ancak stres, düzensiz uyku, sıcaklık artışı ve yoğun sosyal aktiviteler gibi yaz aylarına özgü etkenler bağışıklık sistemini baskılayarak bu virüsün yeniden aktif hale gelmesine neden olabiliyor. Stres sadece ruh halinizi değil, cilt sağlığınızı da doğrudan etkiler" dedi. Yaz mevsimi, tatil, deniz ve güneşin keyfiyle birlikte cilt sağlığını tehdit eden bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Medical Park Seyhan Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Osman Aksoy, yaz aylarında artan stres ve yaşam tarzındaki değişikliklerin, özellikle bağışıklık sistemini zayıflatarak zona hastalığını tetikleyebileceğine dikkat çekti. "Stres cilt sağlığını olumsuz etkileyebilir" Yazın vücut direncinin korunmasının önemini vurgulayan Uzm. Dr. Aksoy, "Varisella Zoster virüsü, çocuklukta geçirilen suçiçeği hastalığından sonra sinir köklerinde yıllarca sessiz kalabiliyor. Ancak stres, düzensiz uyku, sıcaklık artışı ve yoğun sosyal aktiviteler gibi yaz aylarına özgü etkenler bağışıklık sistemini baskılayarak bu virüsün yeniden aktif hale gelmesine neden olabiliyor. Stres sadece ruh halinizi değil, cilt sağlığınızı da doğrudan etkiler" diye konuştu. "Bağışıklığınız düşerse, zona kapınızı çalabilir" Erken teşhis ve tedavinin komplikasyon riskini azalttığını belirten Uzm. Dr. Aksoy, "Zona hastalığı; ciltte ağrılı, kabarcıklı döküntülerle kendini gösterirken, en önemli komplikasyonu olan postherpetik nevralji adı verilen sinir ağrıları döküntüler geçtikten sonra da devam edebiliyor. Bu durum, özellikle ileri yaşlardaki hastalarda yaşam kalitesini ciddi ölçüde etkileyebiliyor" dedi. "Zona aşısı uygulanabilir" Risk grubundaki kişilerin dermatoloji uzmanına başvurarak aşı konusunda bilgi almalarını öneren Uzm. Dr. Aksoy, "Zona hastalığından korunmada en etkili yöntemlerden biri olan zona aşısı, hastalığın ortaya çıkma riskini azaltmakla kalmıyor, şikayetlerin daha hafif seyretmesini de sağlıyor. Yaz aylarında sağlıklı uyku düzeninin korunması, yeterli sıvı tüketimi, dengeli beslenme ve stresin yönetilmesi bağışıklığı güçlendirir. Cilt sağlığını korumanın yolu sadece güneşten değil, stresten de korunmaktan geçer" diyerek sözlerini tamamladı.

Çiğ Sarımsağın Mucizesi: Neden Her Gün 2 Diş Tüketmelisiniz? Haber

Çiğ Sarımsağın Mucizesi: Neden Her Gün 2 Diş Tüketmelisiniz?

Çiğ sarımsak, bağışıklık sistemini güçlendirmekten kalp sağlığını desteklemeye kadar birçok fayda sunuyor. Peki, her gün 2 diş çiğ sarımsak tüketmenin vücudumuza etkileri neler? Sarımsak, yemeklere lezzet katmanın ötesinde sağlık açısından da güçlü etkileri olan doğal bir süper besindir. Çiğ tüketildiğinde besin değeri daha da artan sarımsak, bağışıklık sistemini güçlendirmeden toksinleri temizlemeye kadar birçok fayda sağlar. İşte çiğ sarımsağın sağlığımıza katkıları; Bağışıklık sisteminizi güçlendirmek ister misiniz? Sarımsak, antibakteriyel ve antiviral özellikleri sayesinde vücudunuzu hastalıklara karşı korur. İçeriğindeki allisin bileşiği, bağışıklık sistemini güçlendirerek soğuk algınlığı, grip ve enfeksiyonlara karşı koruma sağlar. Düzenli tüketildiğinde hastalıkların süresini ve şiddetini azaltmaya yardımcı olur. Kalp sağlığınızı nasıl koruyabilirsiniz? Kan basıncınızı kontrol altında tutmak istiyorsanız, çiğ sarımsak tüketmek etkili bir doğal çözüm olabilir. Sarımsak, damarları genişleterek kan dolaşımını iyileştirir ve yüksek tansiyonu düşürmeye yardımcı olur. Aynı zamanda kötü kolesterolü (LDL) düşürüp iyi kolesterolü (HDL) dengede tutarak kalp hastalıkları riskini azaltır. Vücudunuzdaki toksinlerden kurtulmak mümkün mü? Günlük yaşamda birçok zararlı maddeye maruz kalıyoruz. Çiğ sarımsak, karaciğeri temizleyerek vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Kükürt bileşikleri sayesinde ağır metal toksisitesine karşı koruma sağlar ve organların zarar görmesini engeller. Daha sağlıklı bir sindirim sistemi için ne yapabilirsiniz? Bağırsak sağlığı genel vücut sağlığınız için çok önemlidir. Sarımsak, sindirim enzimlerinin üretimini artırarak yiyeceklerin daha kolay parçalanmasına yardımcı olur. Ayrıca bağırsaktaki zararlı bakterileri kontrol altına alırken, faydalı bakterilerin gelişimini destekleyerek sindirim sistemini dengede tutar. Kanser riskini azaltmak mümkün mü? Sarımsak, hücreleri koruyan güçlü antioksidanlar içerir. Araştırmalara göre, çiğ sarımsağın düzenli tüketimi mide ve kolorektal kanser riskini azaltabilir. Serbest radikallerle savaşarak hücre mutasyonlarını önler ve tümör büyümesini yavaşlatır. Çiğ sarımsak nasıl tüketilmeli? Çiğ sarımsağın yoğun aroması sizi rahatsız ediyorsa, şu yöntemleri deneyebilirsiniz: Doğrayın veya ezin ve 10 dakika bekletin: Bu, içeriğindeki allisinin aktif hale gelmesini sağlar. Balla karıştırın: Güçlü tadı dengeleyerek tüketimi kolaylaştırabilirsiniz. Smoothie veya salatalara ekleyin: Daha hafif bir lezzet elde etmek için sarımsağı farklı yiyeceklerle birleştirebilirsiniz. Her gün 2 diş çiğ sarımsak tüketerek sağlığınızı koruyabilir, hastalıklara karşı doğal bir kalkan oluşturabilirsiniz!

Kötü alışkanlıklar, zatürreye davetiye çıkarıyor Haber

Kötü alışkanlıklar, zatürreye davetiye çıkarıyor

Akciğerlerde iltihaplanma ve enfeksiyonla karakterize edilen ciddi bir hastalık olan zatürre, dünya genelinde her yıl milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açıyor. Uzmanlar, kötü alışkanlıklardan olan sigara bağımlılığı ve aşırı alkol tüketiminin, zatürre riskini önemli ölçüde artırdığı konusunda uyarıyor. Sigaranın, zatürreye neden olan bakterilerin ve virüslerin akciğerlere ulaşmasını kolaylaştıran bir faktör olduğuna dikkati çeken uzmanlar, "Sigara dumanı, solunum yollarını tahriş edip, bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve akciğerleri enfeksiyonlara karşı savunmasız hale getiriyor. Özellikle uzun süreli sigara içen bireyler, daha yüksek bir zatürre riskiyle karşı karşıya kalıyor. Ayrıca sigara içenlerin, içmeyenlere göre zatürre nedeniyle hastaneye yatma olasılıkları çok daha fazla oluyor" uyarısında bulunuyor. Aşırı alkol tüketimi bağışıklık sistemini zayıflatıyor Aşırı alkol tüketiminin de vücuda zarar verdiğini ifade eden uzmanlar, bağışıklık sistemine zarar veren bu alışkanlığın akciğerlerin doğal savunma mekanizmalarını bozarak zatürre gibi ciddi solunum yolu enfeksiyonlarının ortaya çıkmasına zemin hazırladığını belirtiyor. Zatürre riskini artıran bir diğer önemli faktörün ise düşük hijyen koşulları ve yetersiz beslenme olduğunu bildiren uzmanlar, hastalık riskinin kış aylarında artan soğuk hava koşullarından korunma ve hava kirliliğine maruz kalınmamasını öneriyor. “Zatürreden korunmak için risk faktörlerini azaltın” Zatürreden korunmanın en etkili yollarından birinin risk faktörlerini azaltmak olduğunu belirten Uzm. Dr. Muharrem Tokmak ise şunları kaydetti: "Sigara ve alkol kullanımını bırakmak, kronik hastalıkları olan kişilerin düzenli tedavi almaları ve kontrollerini ihmal etmemeleri bu hastalıktan korunmada çok önemlidir.  Zatürre aşısı da bu hastalıktan korunmada büyük bir önem taşır. Özellikle 65 yaş üstü kişiler ile kronik hastalığı olan 50 yaş üstü bireylerin zatürre aşısı yaptırmaları gerekir. Zatürre ciddi bir hastalık olup, belirtileri göz ardı edilmemeli ve özellikle risk gruplarındaki kişiler belirtiler hissettiklerinde bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Zatürre tanısının ardından tedavi sürecinde hastanın durumu yakından izlenmeli ve akciğer grafisi ile düzenli kontrol edilmelidir."

Tuvalette saatler harcayanlar kabızlığa son! Bu karışım adeta hayatınızı kurtaracak Haber

Tuvalette saatler harcayanlar kabızlığa son! Bu karışım adeta hayatınızı kurtaracak

Bağışıklık sisteminin güçlenmesi ve vücudu rahatlatmak için bitki çaylarının önemi kış aylarında daha da belirgin hale geliyor. Soğuk hava koşullarıyla birlikte, insanlar hastalıklara daha yatkın hale gelirken, doğal yöntemlerle vücudu korumak ve desteklemek önem kazanıyor. Bu noktada, çeşitli bitki çayları sağlığa pek çok fayda sağlayabilir. Bağışıklık sistemi, vücudu enfeksiyonlara ve hastalıklara karşı koruyan bir kalkan görevi görür. Ancak, soğuk kış aylarında bağışıklık sistemi zayıflayabilir ve bu da insanları hastalıklara daha açık hale getirebilir. İşte bu noktada, bitki çayları devreye girer. Özellikle, bağışıklık sistemini güçlendiren ve vücuda rahatlık sağlayan bitki çayları, kış mevsiminde sıklıkla tercih edilir. Masala Çayı: Hindistan’a özgü bir içecek olan Masala Chai, siyah çay, çeşitli baharatlar ve sütün harmanlanmasıyla elde edilir. Zencefil sindirime yardımcı olurken tarçın iç organlarınızı sıcak tutmaya yardımcı olur. Bu çay, sıcaklığı ve aromasıyla soğuk kış günlerinde sizi rahatlatır. Limonlu Biber Çayı: Limonun narenciye tadı ve biberin hafif baharatlılığıyla limonlu biber çayı hem tazeleyici bir içecek hem de grip veya soğuk algınlığı belirtilerinden kurtulmanıza yardımcı olabilir. C vitamini açısından zengin olan limon, bağışıklık sistemini güçlendirirken, karabiber de soğuk havada vücudu ısıtmaya yardımcı olur. Zencefil ve Nane Çayı: Zencefilin baharatlı sıcaklığı ve nanenin serinletici tazeliğiyle birleşen bu çay, rahatlatıcı bir içecek olarak bilinir. Antiinflamatuar özellikleriyle ünlü olan zencefil, soğuk algınlığı ve boğaz ağrılarına iyi gelirken, nane sindirimi iyileştirir ve sakinleştirici bir etki sağlar. Tarçın ve Kakule Çayı: Tarçın ve kakulenin karışımı olan bu çay, içeceğinizi baharatlı veya zencefilli sevmeyenler için idealdir. Tarçın, antimikrobiyal özelliklere sahiptir ve grip veya enfeksiyonlardan korunmanıza yardımcı olabilirken, kakule de kan dolaşımını iyileştiren antioksidanlar içerir. Papatya Tarçın Çayı: Papatya ve tarçının sakinleştirici etkileriyle bilinen bu çay, stresten uzaklaşmanıza ve daha iyi uyumanıza yardımcı olur. Ayrıca tarçın, bağışıklık sistemini destekleyen antioksidanlar içerir, bu da vücudu hastalıklara karşı korur. Soğuk kış günlerinde vücudu korumak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için bitki çayları harika bir seçenektir. Masala çayından limonlu biber çayına, zencefil ve nane çayından tarçın ve kakule çayına kadar birçok seçenek mevcuttur. Her biri farklı lezzetler ve sağlık faydaları sunar. Bu çayları düzenli olarak tüketmek, vücudu sıcak tutmak, rahatlatmak ve hastalıklara karşı korumak için etkili bir yol olabilir.

Prof. Dr. Gülcan Güntaş: C vitamini eksikliği ve skorbüt hastalığı hakkında bilgi verdi Haber

Prof. Dr. Gülcan Güntaş: C vitamini eksikliği ve skorbüt hastalığı hakkında bilgi verdi

Hastalığın yaraların geç kapanması, diş kaybı, diş eti kanaması, cilt problemleri, anemi ve eklemlerde şişlik gibi bulgularla seyrettiğini ve C vitamini eksikliğinin temel olarak kötü beslenmeden kaynaklandığını, narenciye, kivi ve mango gibi meyveler ile biber ve brokoli gibi sebzelerin C vitamini açısından oldukça zengin olduğunu ifade etti. C vitamini diyetle alınması gereken bir vitamin “Askorbik asit” olarak da bilinen C vitamininin, vücutta depo edilmeyen, suda çözünen ve ısyıya dayanıksız bir vitamin olduğunu belirten İstanbul Atlas Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Bölümü Tıbbi Biyokimya Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Gülcan Güntaş, “İnsan vücudunda sentezlenemediği için muhakkak diyetle alınması gereken bir vitamindir. C vitamini, vücudumuzdaki kan damarları, kıkırdak ve kaslar ile kemiklerde bulunan, doku bakımı ve onarımında rol alan kolajen proteininin sentezi için gereklidir. Dolayısıyla C vitamini yaraları iyileştirmeye, dişleri, cildi ve kıkırdağı onarmaya ve korumaya yardımcı olur” dedi. Bağışıklık sisteminde önemli bir rolü bulunuyor Barsaklardan demir emilimini arttıran vitamin C’nin, bağışıklık sistemindeki rolü ile de vücut direncinin artmasına katkıda bulunduğunu kaydeden Prof. Dr. Gülcan Güntaş, “Güçlü antioksidan özelliği nedeniyle vücudumuzun temel yapıtaşları olan DNA, proteinler ve lipidler gibi hücresel moleküllerin oksidatif hasardan korunmasında çok önemli bir katkısı olduğu düşünülmektedir. Her ne kadar oksidatif hasarın kalp damar hastalıkları ve kanser gibi çeşitli kronik hastalıkların hem başlangıcı hem de ilerlemesiyle ilişkili olduğuna inanılsa da C vitamininin klinik uygulamasının uygunluğu konusunda nihai bir sonuca varılmamıştır” diye konuştu. Biber ve brokoli C vitamininden zengin Diğer birçok vitaminin aksine çeşitli gıdalardaki C vitamini içeriğinin genel olarak nispeten yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Gülcan Güntaş, “Narenciye, kivi ve mango gibi meyveler ile biber ve brokoli gibi sebzeler C vitamini açısından oldukça zengindirler. Dolayısıyla genel olarak belirgin C vitamini eksikliği nadir görülse de yetersiz beslenme, kötü beslenme alışkanlıkları, kronik hastalıklar, bağırsak bozuklukları veya kimyasal bağımlılıkları olan kişilerde yüksek sıklıkta görülebilir” uyarısında bulundu. Aşırı yetersizliği skorbüt hastalığına yol açabilir C vitamininin aşırı derecede yetersizliğine bağlı olarak skorbüt hastalığı geliştiğini kaydeden Prof. Dr. Gülcan Güntaş, “Bu hastalık yaraların geç kapanması, diş kaybı, diş eti kanaması, cilt problemleri, anemi ve eklemlerde şişlik gibi bulgularla seyreder. Skorbüt hastalığı belirtileri tipik olarak acil damar yoluyla tedaviyi gerektiren derin bir C vitamini eksikliğini yansıtır. Şiddetli ve uzun süreli C vitamini eksikliğinin diğer daha az spesifik semptomları arasında ise halsizlik ve yorgunluk veya uyuşukluk ve moral bozukluğu yer alır. Vitamin C eksikliği bağışıklık sisteminde zayıflamaya yol açabileceği için enfeksiyonlara yatkınlığı da arttırabilir” dedi. Kötü beslenmeye dikkat C vitamini eksikliğinin temel olarak kötü beslenmeden kaynaklandığını belirten Prof. Dr. Gülcan Güntaş, “Eğer diyette yeterince vitamin C yoksa veya çeşitli kronik hastalıklara bağlı olarak vücut C vitaminini doğru şekilde emmiyorsa ya da hamilelik ve sigara içenlerde olduğu gibi artan ihtiyaç nedeniyle vitamin eksikliği yaşanmaması için dışardan C vitamini takviyesi almak gerekir” uyarısında bulundu. Günlük 200 miligram C vitamini alınmalı Günlük C vitamini ihtiyacının meyve ve sebzelerden karşılanabileceğini belirten Prof. Dr. Gülcan Güntaş, “Kadınlar ve erkekler için önerilen miktarı sırasıyla 75 ve 90 mg/gün, hamile ve emziren kadınlar (19 yaş ve üzeri) için tavsiye edilen miktar ise sırasıyla 85 ve 120 mg/gün olarak belirlenmiştir. Ancak yapılan çalışmalar ışığında, bu vitaminin potansiyel sağlık yararlarını en üst düzeye çıkarmak için yetişkin nüfusun çoğunluğu için optimum C vitamini alımının günde 200 mg olduğu sonucuna varılmıştır. Eğer tavsiye edilen beş porsiyon meyve ve sebze tüketiliyorsa, takviyeye ihtiyaç duymadan günlük 200 mg C vitamini alımı sağlanabilir” dedi. Böbrek taşı oluşumuna yatkın olanlar takviyeden kaçınmalı C vitamininin genellikle toksik olmadığını ve yüksek dozlarda bile iyi tolere edildiğini ifade eden Prof. Dr. Gülcan Güntaş, böbrek taşı oluşumuna yatkın olanların C vitamini takviyesinde kaçınmalarını tavsiye ederek sözlerini şöyle tamamladı: “Mevcut tolere edilebilir üst alım seviyesi 2000 yılında 2 g/gün olarak belirlenmesine rağmen, yakın zamanda Avrupa Gıda ve Güvenlik İdaresi toksisite kanıtı olmaması nedeniyle C vitamini için üst alım seviyesini tamamen kaldırmıştır. Bazı bireylerde daha yüksek dozlarda geçici mide barsak rahatsızlıkların ortaya çıktığı bilinmektedir. Günde birkaç gramlık bir alımın böbrek taşı riskini artırdığından şüphelenilmiştir ancak bu şüphe doğrulanmamıştır. Bununla birlikte böbrek taşı oluşumuna yatkın olanların C vitamini takviyelerinden kaçınmaları önerilmektedir.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.