#Demir

İLKHABER-Gazetesi - Demir haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Demir haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

500 yıllık ateş, bir ustanın hünerli ellerinde yanıyor Haber

500 yıllık ateş, bir ustanın hünerli ellerinde yanıyor

Antakya’nın sokakları, depremin izlerini taşıyor. Yıkıntılar arasında yükselen yeni temeller kadar, geride kalan izler de konuşuluyor. Ve bazı izler, bir kapıya işlenmiş bir desen kadar sessiz, ama bir o kadar kalıcılığıyla dikkati çekiyor. Usta demirci Edip Bağdatlı’nın ellerinden çıkan eserler de buna örnek teşkil ediyor. Yıkımın en sert yüzünü gören şehirlerden biri olan Antakya’da yaşayanlar, sadece binalarını değil, kentin hafızasını da kaybettiklerini söylüyor. Yaklaşık 500 yıldır süregelen bir aile geleneğini sürdüren Edip Bağdatlı’nın yıllardır işlediği demir kapılar ise bazı anıları hâlâ yaşatıyor. Her çekiç darbesinde, geçmişin izleri ve kentin direnci hissediliyor. Zaman zaman ateşte ısıtılarak şekillendirilen bu demir kapılar, yıkıntılar arasında ayakta kalan belleğin sessiz tanıkları gibi zamana direniyor. Depremden hemen sonra birçok yapının kapısı yerle bir olurken, Bağdatlı’nın yaptığı demir kapılar dimdik ayakta duruyor. Bu dayanıklılık, sadece kullanılan malzemenin değil, işin içine katılan ruhun da bir göstergesi olarak nitelendiriliyor. Her kıvrımda ustalığın izini, her kaynakta yüzyılların bilgisini barındıran bu kapılar, sadece birer yapı unsuru değil, geçmişle bugün arasında kurulan birer köprü gibi zamana, yıkıma ve karşı direniyor. Demiri mirasa dönüştürüyor "Benim değil, yaptıklarım konuşsun" diyor Bağdatlı. Onun için sanat, bir süs değil, bir sorumluluk. Her çizgiyi sabırla işliyor, her detayı geleceğe bir iz bırakacak şekilde şekillendiriyor. “İnsanoğlu fanidir ama eserler kalıcıdır” diyen Bağdatlı, demiri bir mirasa dönüştürüyor. Yıkılan atölyesinin ardından geçici bir çatı altında, Kültür Sanat Çarşısı’nda yeniden çalışmaya başlayan Bağdatlı’nın elinden çıkan eserler, camilerde, kiliselerde, konaklarda, butik otellerde yaşamaya devam ediyor. Her bir kapı sadece bir yapı unsuru değil, mekânın ruhuna açılıyor. Antakya'yı terk etmenin kendisi için hiçbir zaman bir seçenek olmadığını dile getiren Bağdatlı, “Depremden sonra herkes gibi ben de çok şey kaybettim. Ama kalıp bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Bugün hâlâ her sabah geçici atölyemin kapısını açıyor, bir parça demiri alıp onu sabırla işliyorum. Antakya’nın yeniden inşası sürerken, demirden eserlerim sessizce konuşuyor. Çünkü bazen şehirleri sadece beton değil, aşk, emek ve hafıza da yeniden inşa eder” ifadeleriyle duygularını ifade ediyor.

Hırsızlara karşı demirli önlem Haber

Hırsızlara karşı demirli önlem

BAYRAM BULUT/ ÖZEL HABER ADANA (İLKHABER)-Yüreğir ilçesinde bulunan bir park içerisindeki musluğun çalınmaması için demirle kaplandı . Parklarda, bahçelerde, cami avlularından bulunan musluklar kimliği belirsiz kişi yada kişiler tarafından sıklıkla çalınıyor. Maddi değeri çok düşük olmasına rağmen çalınan bu musluklar vatandaşların mağdur olmasına neden oluyor. Kimileri cami avlularında çalınan musluk başlıkları nedeniyle abdest alamıyor. Kimileri ise parklarda ve bahçelerde sökülerek götürülen musluklar nedeniyle su içemiyor. Yaşanan bu olumsuzlukları önleye bilmek için artık çeşitli yöntemler geliştiriliyor. Bazı yerler demir musluk yerine plastik olan çeşmeler takarak kullanıyor. Demir musluklar takanların bazıları ise hırsızlara karşı ciddi anlamda kafa yoracak önlemler aldıkları görülüyor. Musluklar bir demir içerisine konuluyor ve öylece kullanıma sunuluyor. Son olarak ise Regülatör Köprü yanında bulunan dinlenme parkı içerisinde bulunan musluk korumaya alındı. Hem çalmaya, hem de kırılmaya karşı alınan önlemler ise akıllara durgunluk verdi. Musluğun etrafı komple demir ile çevrilerek kaynak yapıldı. Musluk başlığının çalınmaması için üzerine yine ince bir demir kaynak yapıldı. Yerinden kıpırdamayacak duruma getirilen musluğun daha önce hırsızlar ve alkolik kişiler tarafından kimi zaman kırıldığı kimi zaman ise çalındığı ileri sürüldü. Vatandaşlar, Bu parkı özellikle akşam saatlerinde alkol ve uyuşturucu bağımlılarının kullandıklarını söyledi. Bu kişilerinde çoğu zaman musluğu kırdıklarını öne süren vatandaşlar, bazı zamanlar ise hırsızların bu musluğu çaldığını anlattı. Belediye çalışanlarının böyle bir önlem aldıklarını hatırlatan vatandaşlar, son 2 aydan buyana çeşmenin bu yöntem sayesinde ne kırıldığını, nede çalındığını söyledi.

Osmaniye'de yıkılan binaların enkazından günlük 700 kamyon moloz taşınıyor Haber

Osmaniye'de yıkılan binaların enkazından günlük 700 kamyon moloz taşınıyor

OSMANİYE (AA) - MUSTAFA ÜNAL UYSAL / MUZAFFER ÇAĞLIYANER - Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat'taki depremlerin etkilediği Osmaniye'de yıkılan binaların enkazından günlük 700 kamyon moloz taşınıyor.Merkez üssü Pazarcık ve Elbistan olan depremlerde Osmaniye kent merkezi ve ilçelerde 651 bina yıkıldı. Ayrıca il genelinde acil yıkım kararı verilen 500 binanın tamamının yıkımı gerçekleştirildi.Enkaz kaldırma çalışmalarının devam ettiği Osmaniye'de molozlar, merkeze bağlı Nohuttepe köyü sınırları içerisinde belirlenen döküm sahasına kamyonlarla taşınıyor.Molozlardaki ahşap, demir ve diğer malzemeler, geri dönüşüme gönderilmek üzere ayrıştırılacak.- Kırma, eleme ve ayrıştırma tesisi kurulacakAyrıştırma işinin ihalesini alan firmanın sahibi ve Osmaniye Maden Sanayici İş Adamları Derneği Başkanı Abdullah Ulucan, AA muhabirine, yıkılan binalardan çıkan molozların döküm sahasına getirildiğini belirtti.Ulucan, enkazlardaki materyallerin geri dönüşüme kazandırılması çalışmasının sürdüğünü söyledi.Döküm sahasına kırma, eleme ve ayrıştırma tesisi kurulacağını ifade eden Ulucan, "Temizliklerini yapıyoruz. Doğaya zarar vermeyecek tesisimizle burada en küçük bir şey bile israf olmayacak. Ahşap, metal, demir ayrıştırılıp molozlar da devlet kurumlarının altyapıda kullanacağı şekilde hazırlanacak." diye konuştu.Ulucan, kaba temizlik çalışması yapılan döküm sahasındaki molozların 180 gün içerisinde geri dönüşüme kazandırılacağını kaydetti.- Değerli eşyalar kayıt altına alınacakİlerleyen süreçte yıkılacak ağır ve orta hasarlı binalar için de çalışma yapacaklarını ifade eden Ulucan, güvenlik güçleriyle yapılan çalışma kapsamında molozların içinden çıkacak değerli eşyaların kayıt altına alınacağını söyledi.Alana kamera sistemi kurulacağını belirten Ulucan, "En ufak bir şey dahi kaybolmayacak. Para, ziynet ve değerli eşyalar, vatandaşlarımızın maddi ve manevi hiçbir şeyi burada zayi olmaz." dedi.Abdullah Ulucan, döküm sahasına günde 700 kamyon moloz taşındığı bilgisini paylaşarak, şunları kaydetti:"Demiri, bakırı, ahşabı geri dönüşüme kazandırılacak. Doğrudan hurdaya gönderme, israf olmayacak. Moloz karışık şekilde buraya geliyor. Burada makineden geçtikten sonra kaba malzemeleri alınacak, daha sonra farklı bantlarda ayrıştırılacak. Kapalı sistem olacak ve çevre kirliliğine müsaade edilmeyecek. Geri dönüşeme kazandırıldığı için atık da olmayacak. En ufak toprağını bile değerlendireceğiz."

Isparta'da demircilik yapan ailenin beşinci kuşak torunu yarım asırdır demir dövüyor Haber

Isparta'da demircilik yapan ailenin beşinci kuşak torunu yarım asırdır demir dövüyor

ISPARTA (AA) - İSMAİL KUZ - Isparta'da beş kuşaktır devam eden ata mesleği demircilik zanaatını sürdüren 58 yaşındaki Mehmet Akdeniz, 200 yıldır yanan ocağın başında demir dövüyor.Henüz 11 yaşında iken demirci atölyesine giren Akdeniz, babasından öğrendiği mesleği ilerletti. Mesleğin ailedeki beşinci kuşak temsilcisi olan Akdeniz, 2 asırdır harlayan demir ocağını atalarından gördüğü gibi her sabah "besmele" ile yakıyor.Eğirdir Sanayi Sitesi'ndeki dükkanında, kaybolmaya yüz tutan mesleğini ilk günkü aşkla sürdüren Akdeniz, kor halindeki demir kütlelerine balyoz ve çekiçle şekil vererek balta, kazma hatta saban gibi ürünler imal ediyor.Mesleğin Isparta'daki son temsilcilerinden olan Akdeniz, yaklaşık yarım asırdır emek verdiği demircilik zanaatının yaşatılması için çırağını da özenle yetiştiriyor.- "İşimi severek yapıyorum"Mehmet Akdeniz, dükkanındaki ocağın başında AA muhabirine, mesleğini çok sevdiğini söyledi.Sıcak demiri döverek şekil vermenin kendisine huzur verdiğini dile getiren Akdeniz, "İlkokulu bitirdikten sonra babamın yanında mesleğe adım attım. Dedem, dedemin babası ve onun dedesi de demircilik yapmış. Ben de ata mesleğimizi sürdürüyorum. İşimi severek yapıyorum. Çıraklık dönemimde boyum demire çekiç sallamaya yetmiyordu. Ayağımın altına koyduğum sandığın üzerine çıkarak tezgahtaki demiri dövüyordum. Bugünlere geldik." diye konuştu.Alın teriyle para kazanmanın huzurunu yaşadığını dile getiren Akdeniz, imal ettiği tarım malzemeleri, ev alet ve gereçlerinin yorgunluğunu unutturduğunu ifade etti.- "Büyük dedelerim kağnı dingili yapımıyla nam salmış"Ata mesleğini devam ettirmenin gururunu yaşadığını aktaran Mehmet Akdeniz, mesleğe heves eden çırak bulamamanın üzüntüsünü yaşadığını söyledi.Tarihi mesleğin sürmesi, yeni zanaatkarlar yetişmesi için çaba harcadığını belirten Akdeniz, şöyle konuştu:"Çok güzel, keyifli bir mesleğimiz var. Çalışanı bıktırmayan bir mesleğin temsilcisiyim. Sürekli başka alet imal ediyorsunuz, imal ettiğiniz, ürettiğiniz her şey size keyif veriyor. Sabit bir iş yapmadığınız için keyifle çalışıyorsunuz. Demircilik mesleği hem ustalık hem de zanaatkarlık gerektiriyor. Cumhuriyet öncesi Osmanlı zamanında da büyük büyük dedelerim kağnılarda bulunan dingilin yapımıyla nam salmış. Bu yüzden dingilci lakabıyla anılıyor."- "Mesleğimiz, çiftçiler için önemli"Özellikle bölgede çiftçilik yapanların kendilerinden çok memnun olduğunu belirten Akdeniz, "Düşünün, bir çiftçimiz 2 bin liraya aldığı bir makinesi, alet ve edevatı kırıldığında, yamulduğunda yenisini alması oldukça masraflı olacak. Hasar gören parçayı çok uygun ücretle tamir ediyoruz." dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.