#hasat

İLKHABER-Gazetesi - hasat haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, hasat haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Çiftçilerin yüzünü güldüren hasat sevinci Haber

Çiftçilerin yüzünü güldüren hasat sevinci

Osmaniye Akyar Mahallesi’nde düzenlenen Zeytin Hasat Programı, üreticilerin yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. Orhan Özer’e ait zeytin bahçesinde gerçekleşen programa Osmaniye Valisi Dr. Erdinç Yılmaz, AK Parti Osmaniye İl Başkanı Mehmet Sadi Binboğa ve yönetim kurulu üyeleri, MHP Osmaniye İl Başkanı Yusuf Çomu ve yönetim kurulu üyeleri, İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem Kolabaş, İl Müdür Yardımcısı Süleyman Yıldırım, şube müdürleri Mehmet Poyrazoğlu ve İsmail Karamehmetoğlu ile teknik personel ve çok sayıda çiftçi katıldı. Törende, geleneksel zeytin hasadı uygulaması da sahada gerçekleştirildi. Vali Dr. Erdinç Yılmaz ve protokol üyeleri, üreticilerle birlikte zeytinleri toplayarak bereketli ve kazançlı bir sezon temennisinde bulundu. Hasat sonrası yapılan törende Kur’an-ı Kerim okundu ve tüm katılımcılar için bereketli bir yıl dileğiyle dua edildi. Osmaniye İl Tarım ve Orman Müdürü Erdem Kolabaş, bölgedeki zeytin üretiminin önemine değindi. Zeytin ve zeytinyağının, özellikle Akdeniz ülkeleri için önemli bir gelir kaynağı olduğunu, küçük ve orta ölçekli çiftçilere istihdam sağlayıp yerel ekonomiyi desteklediğini ifade eden Kolabaş, şunları kaydetti: “Osmaniye’nin tarımsal üretim potansiyelini artırmak ve çiftçilerimizin emeğinin karşılığını almasını sağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Zeytin üretimi hem yöre ekonomisine katkı sağlıyor hem de çiftçilerimizin aile ekonomisine önemli bir destek sunuyor. Bu yılki hasadın bereketli geçmesini ve tüm üreticilerimizin yüzünün gülmesini temenni ediyorum.”

Zeytinyağı fabrikalarında hasat sonrası ilk sıkım heyecanı Haber

Zeytinyağı fabrikalarında hasat sonrası ilk sıkım heyecanı

Zeytinyağı, Akdeniz mutfağının vazgeçilmez unsurlarından biri olmasının yanı sıra sağlık açısından da sayısız fayda sunuyor. Antioksidan ve vitamin deposu olan zeytinyağı, kalp sağlığını korumaya, kötü kolesterolü düşürmeye ve damarları güçlendirmeye yardımcı oluyor. Ayrıca cilt ve saç sağlığını destekleyen doğal bir besin olarak da öne çıkan zeytinyağı, düzenli olarak tüketildiğinde sindirim sistemini düzenliyor, bağışıklığı güçlendiriyor ve kronik hastalıklara karşı vücudu koruyor. Bu nedenle, zeytinyağı sadece sofraların lezzet kaynağı değil, aynı zamanda sağlıklı yaşamın da temel taşlarından biri olarak kabul ediliyor. Yeni başlayan hasat sezonuyla birlikte fabrikalarda taze sıkım yağların mis gibi kokusu yükseliyor. Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı üretiminde önde gelen bölgelerinden Hatay’ın Altınözü ilçesinde de zeytinyağı sezonu coşkuyla başladı. İlçedeki zeytinyağı fabrikaları yeni sezonda kapılarını açarken, zeytinliklerde hummalı bir hasat çalışması yürütülüyor. Zeytin üretiminin deneyimli isimlerinden Neif Usta, sezonun ilk gününde hasada başladıklarını belirterek, “Sabahın erken saatlerinde başladığımız zeytin toplama çalışmaları gün boyu devam ediyor. Hasat ettiğimiz ürünleri de zeytinyağına dönüştürmeye başladık. Sezonun bereketli geçmesini diliyoruz. Sezonun bereketli geçmesi hem üreticilerin yüzünü güldürecek hem de bölge ekonomisine katkı sağlayacak. Altınözü Zeytinyağı Festivali de zeytinyağımızın marka değerini artırarak ilçemizin tanıtımına büyük katkı sağlıyor. Bu desteklerinden dolayı Altınözü Kaymakamı Efecan Şahin ve Belediye Başkanı Rıfat Sarı’ya teşekkür ederiz” dedi.

Bakan Yumaklı:Fındık stratejik bir ürün, dünyada birinciyiz  Haber

Bakan Yumaklı:Fındık stratejik bir ürün, dünyada birinciyiz 

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, Düzce'nin Beçiyörükler köyünde düzenlenen Fındık Hasat Şenliği'ne katıldı. Bakan Yumaklı, burada yaptığı konuşmada Türkiye'nin her noktasında bakanlığın çalışanlarının izi olduğunu belirterek, "Her şeyden önce ben ülkemizin gıda arz güvenliği konusunda bütün unsurlarıyla üretmeye devam eden üreticilerimizi ve onlarla her daim onların yanında olmakla ilgili irade gösteren, çaba sarf eden mesai arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz büyük. Hangi ürün olursa olsun, verimli, kaliteli, sürdürülebilir, kayıtlı, sektörün yatırım aldığı bir üretim sistematiğini güçlendirerek devam ettirmek en önemli hedefimiz. Üretimin ve üreticinin yüzyılı dedik. Bunu sağlamak adına gece gündüz çalışmaya devam ediyoruz. Tekrar etmemiz gerekiyor. Ülkemizin güçlü olduğu her noktayı farklı şeyler ortaya koyarak perdelemek isteyen maalesef anlam veremediğimiz bir anlayış var. Bizim ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa'da birinci, dünyada da ilk 7 ülke arasındayız. İşte bunun mimari, burada oturan değerli üreticilerimiz ve onların nezdinde hangi üründe olursa olsun üretmekten asla vazgeçmeyen, emeğini, alın terini bu işe adayan üreticilerimize teşekkür ediyorum" dedi. "Suyu merkeze aldık" Suyu merkeze alan üretim planlamasını gündeme getirdiklerini söyleyen Bakan Yumaklı, konuşmasına şöyle devam etti: "Stratejik önemden bahsediyoruz. Gıdaya olan ihtiyaç asla ve asla modası geçmeyecek, ertelenemez. Önemi itibarıyla siz ona ne derseniz deyin mutlaka ihtiyaç. Bizim bunun adına stratejik dememiz ya da demememiz bir şey ifade etmez. Hayatımızı devam ettirmek için gıda arz güvenliğini sağlamak ve soframıza bu ürünleri getirmek zorundayız. Önümüze çok farklı sınamalar geliyor. Bunu bu yıl çok farklı yönleri ile yaşıyoruz. Sudan bahsediyorum. Su konusu bizim bundan sonraki dönemlerde de artık onu stratejik görüp görmememizle ilgili bir konu değil. Su konusu dünyada bütün ülkelerin önem itibarıyla veya hayatın devamı itibarıyla birinci sıraya koyduğu bir husus. Biz de bu noktada suyu merkeze alan üretim planlamasını gündeme getirdik ve 2025 yılından itibaren bu uygulamaya başladık. Sadece üretimi planlıyoruz demedik. Bütün destek sistemlerimizi, bütün kredi sistemlerimizi, bütün hibe sistemlerimizi, dönemsellik itibarıyla önem arz eden bütün hususları buna yönlendirdik. İlk defa tarımsal destekler üretim sonrasında değil, 3 yıl önceden açıklandı." "Düzce üretimde önemli bir yer" Bakan Yumaklı, Düzce'nin üretim gücü itibarıyla önemli bir şehir olduğunu belirterek, "Fındık üretimi konusunda da kıymetli. Bunun için önemli bir alt yapı gerekiyordu. Bu konuda da Cumhurbaşkanımızın liderliğinde tüm ülkeye olduğu gibi Düzce'ye de yatırımlar yapıldı. Son 23 yılda tarım, orman ve su sektöründe Düzce'ye yapılan yatırım toplam tutarı bugünün fiyatları ile 27 milyar lira. 47 su ve sulama eseri hizmete alındı. İnşallah biz de bugün merkez içme suyu arıtma tesisinin temelini atmış olacağız. Önümüzdeki yıl bitmeden bunu devreye almış olacağız. İnşallah Düzce'miz için hayırlara vesile olur. Düzce yeşil bir şehir ancak biz onu yeterli görmüyoruz. Daha da güçlü yapmak için güçlü ormanlarına güç katmak adına bugüne kadar 60 milyon fidanı toprakla buluşturduk. Değerli başkanımız söyledi. Tarım toprağı önemli. Çünkü alternatifiniz yok. Oturup da fabrikada onu üretemezsiniz. Cenab-ı Hakk'ın bahşettiği şekilde olduğu gibi kullanmanız gerekiyor. Dolayısıyla bununla ilgili de 271 bin dekarı koruma altına aldık. Ben buradan değerli Düzce Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum. Üretimin ana damarı, can damarı olan tarım toprağına verdiği kıymet için. Düzce'ye has ürünler var, Düzce'ye has yemekler var. Düzce'ye has gastronomi var. Bizim için önemli olan çok kıymetli bu değeri Düzce'nin sınırları dışına taşımak. Biz de elimizden geleni yapacağız" dedi. "Fındık stratejik ürün" Türkiye'de 700 bin çiftçinin fındık üretimi yaptığını belirten Bakan Yumaklı, "Fındık stratejik bir ürün. Ekonomik değeri itibarıyla son derece önemli. Aile işletmeleri için kıymetli bir gelir kapısı. 42 ilde 744 bin dekarlık alanda 700 bin çiftimiz, üreticimiz var. Dünya üretiminin yüzde 70'ini Türkiye gerçekleştiriyor. Bu son derece önemli bir güç. Türkiye dünyada bu konuda birinci. Bunu hepimiz biliyoruz. Hiç bahsedilmeyen bir konu var. Türkiye içinde kişi başı fındık tüketimi 1 kilo 300 gram. Bunun arttırılması için çalışmamız gerekir. Yıllık 2 milyar dolarlık ekonomiye katkıda bulunan son derece önemli büyüklüğe sahip. Yüzde 80'ine yakınını Avrupa Birliği ülkelerine ihraç ediyoruz. Düzce'den tarımsal üretime emek veren üreticilerimize teşekkür ediyorum. Fındıkta Düzce 5. sırada. Tarım alanının yüzde 85'ini oluşturuyor. Tarım konusu, kapalı alanlarda olan bir şey olmadığı için dış etkenlere son derece açık. Hepimiz yaşadık, maalesef zirai don hadisesi önce şubatta, daha sonra nisanda birçok ürünümüzü etkiledi. Fındık da bundan nasibini aldı. Türkiye genlinde fındıkta zirai don hadisesinden kaynaklı ödenecek olan tazminat yaklaşık 2,3 milyar lira olacak. Bunun 300 milyon lirası ödendi. Ödenmeye devam edecek. Ben hasadımızın hayırlı olmasını diliyorum. Üretimimizin kaliteli olması gerekir, verimli olması gerekir. Bir ocaktan aldığımız ürünün arttırılması ve kalitesinin bozulmadan ürün alınması gerekir. Bakanlığımızın TAGEM diye bir birimi var. Burada tescilli 23 çeşit fındık var. Bunların 17'si TAGEM sayesinde tescillendi. Fındık yan kaynaklarımızın da koruma altında olduğunu belirtmek istiyorum" şeklinde konuştu. "Zararlılarla mücadele ediyoruz" Zaralılalrla mücadeleyle ilgili açıklamalarda bulunan Bakan Yumaklı, "Son dönemde iklim değişikliğinin birçok etkisini gördük. Kuraklık oldu, sel oldu, zirai don oldu. Ancak başka bir hasar daha vermeye başladı. Zararlılardaki artış. Kahverengi kokarca konusunu hepiniz biliyorsunuz. Hakikaten muazzam bir mücadele yürüttüğümüzü burada söylemek istiyorum. Bu zararlı serbest bıraktığınızda önüne gelen her şeyi yok edecek kabiliyete sahip. Hiç gevşemeye gelmez. Ben buradan bütün üreticilerimize Tarım İl Müdürlüğümüzün yaptığı mücadeleye destek vermeye davet ediyorum. İstirham ediyorum, şakaya gelecek yanı yok. Son derece önemli. Bu konuda hem ilaçlamalar hem bunun düşmanı olan samurai arısı dediğimiz biyolojik mücadele devam ediyor. İlaç kullanımı konusunun da belirtilen şekilde yapılması gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu zararlıyı o ilaca bağışıklı hale getirirsek hakikaten büyük bir problem yaşarız. Dolayısı ile ilacı değil biyolojik mücadeleyi önceliyoruz. Tarım İl Müdürlüğümüzde il müdürü arkadaşımıza söyledik. 1 milyon samurai arısı üretildi, üretmeye devam ediyoruz. Bu zararlının düşmanının yaygınlaştırılması için talimatımızı verdik" ifadelerini kullandı. "Açıklanan fiyatlar bir baz fiyattır" Bakan Yumaklı, TMO'nun ticaret yapma görevi olmadığını belirterek, "Her sene beklenen bir şey TMO'nun fındık alım fiyatlarını açıklamısı. Ben burada şunun altını çizmek istiyorum. Devlet olarak, hükümet olarak TMO'nun ticaret yapma gibi bir görevi de yok, kendilerine bu şekilde verilen talimat yok. Bizim yapmamız gereken veya bizim üzerimize görev olarak verilen husus piyasayı regüle etmektir. Ticaretin içinde olmak değil. Dolayısı ile açıklanan fiyatlar da bu anlamda bir baz fiyattır. TMO şunu söylüyor; bu fiyatın altına gelirse ben piyasayı regüle edeceğim. Üreticiyi koruyacağım, tüketiciyi de kollayacağım. Makul fiyatı söylüyorum. Bunun üzerinde olursa helali hoş olsun, satılsın. Nitekim bu sene de aynı olacak. Piyasayı da takip ediyoruz, görüyoruz. Ben yıllar itibarıyla buradaki üreticilerimizin tecrübesi bizim yaşımız kadar. Onlar bunu en iyi biliyorlar. Bütün gelişimini biliyorlar. Fındık 5 doların üzerine çıktıysa AK Parti hükümetlerinin, Cumhurbaşkanımızın bizzat takibi ve talimatlarıyla olmuştur. 25 Ağustos'tan itibaren 16 noktada TMO alım noktasını açmış olacak. Ben buradan bütün çiftçilerimize, üreticilerimize bereketli sezon diliyorum. Biliyorum rekoltede çok ciddi düşüş oldu. Biz kısmı zararlıdan, bir kısmı zirai dondan. Bu yılı da olması gerektiği gibi en iyi şekilde geçireceğiz. Bizim teşviklerimiz, sektörün de gayreti ile markalaşma konusunun artık Türkiye'de fındık anlamında belli bir noktaya gelmesinin önemini belirtmek istiyorum. Eğer siz bu ürünün bütün zorluklarını yaşıyorsanız, katma değerli bir satışın avantajını kaçırıyorsanız burada büyük problem var demektir. Gerek sanayi bakanımız gerek ticaret bakanımız ile birlikte katma değerli ürün oluşturma konusunda kafa kafaya vermiş durumundayız. Sizin desteklerinizle bunu halletmiş olacağız" dedi. Yangın uyarısı Bakan İbrahim Yumaklı, konuşmasında son olarak orman yangınlarına değinerek, "Elbette orman yangınları konusu başka bir başlık. Çok fazla bir şey söylemek istemiyorum ama yarından itibaren başlayacak yine bir aşırı sıcak hava dalgası, anormal hava hareketleri ile ilgili uyarı var. Kapalı alanların dışında ateş yakılmaması ya da açık alanlarda yapacağımız faaliyetin bir ateş, bir aleve dönüşmemesi için gereken hassasiyeti Düzce'den bütün milletimize iletmiş ve istirham etmiş olayım. Bir kıvılcım bir ormanı yok ediyor" dedi. Konuşmasının ardından Bakan Yumaklı, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi 16. Etap Programı kapsamında hibe desteği almaya hak kazanan üreticilere hediye çeklerini verdi. Çek takdiminin ardından Bakan Yumaklı, fındık bahçesine girerek fındık topladı.

Mısır üretimi yüzde 40 arttı, ancak alım fiyatı hala belirsiz Haber

Mısır üretimi yüzde 40 arttı, ancak alım fiyatı hala belirsiz

Türkiye’de tarımsal üretimin önemli kalemlerinden biri olan mısır, hem iç tüketim hem de sanayi açısından büyük bir öneme taşıyor. Ülke genelinde özellikle Marmara, İç Anadolu ve Ege ve Akdeniz bölgelerinde yoğun olarak yetiştirilen mısır, çiftçilere önemli ekonomik katkılar sağlıyor. Mısır, hayvancılık sektöründe yem olarak yoğun şekilde kullanılırken, insan tüketiminde de mısır unu, nişasta ve mısır yağı gibi çeşitli ürünlerin hammaddesini oluşturuyor. Ayrıca, biyoyakıt üretiminde mısırdan elde edilen etanol giderek yaygınlaşıyor. Gıda sanayinde cips, mısır gevreği ve patlamış mısır gibi ürünlerin temel bileşeni olan mısır, aynı zamanda nişasta bazlı şeker üretiminde de kritik bir rol oynuyor. Tarım uzmanları, artan nüfus ve gıda talebi göz önünde bulundurulduğunda, mısır üretiminin sürdürülebilir biçimde artırılmasının Türkiye’nin gıda güvenliği açısından stratejik önem taşıdığını vurguluyor. Bunun yanı sıra, çiftçilere yönelik destek programları ve modern tarım teknikleriyle verimliliğin yükseltilmesi hedefleniyor. Türkiye’de mısır üretiminin geliştirilmesi hem ekonomiye hem de tarımsal kalkınmaya katkı sağlarken, sanayi ve enerji alanlarındaki kullanım çeşitliliğiyle ülkenin üretim ve ihracat potansiyelini artırıyor. Bu nedenle, mısır üretimi ve değerlendirilmesi tarım politikalarının öncelikli gündem maddeleri arasında yer alıyor. Ancak, mazot, gübre, zirai ilaç ve diğer bazı girdi fiyatlarındaki artışlar, diğer ürünlerde olduğu gibi mısır üretimini de olumsuz etkiliyor. Türkiye'nin tarımsal üretiminde önemli yere sahip olan Adana'daki üreticiler de, bu artışlardan kaynaklanan sıkıntıların, alımların üretim maliyetlerinin üzerinde yapılması ve destekleme primlerinin günün koşulları dikkate alınarak tespit edilmesiyle mümkün olduğunu ifade ediliyor. Üretim alanı yüzde 40 arttı Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan da mısır üretim alanının Çukurova’da yüzde 40 arttığını söyledi. Üreticilerin, bu ürünün alım fiyatının açıklanmasını beklediğini ifade eden Doğan, “Her ürün hasadı öncesinde çiftçi alım fiyatlarının ne zaman açıklanacağını ve rakamı dört gözle bekliyor. Üreticiler, alım fiyatlarının maliyeti karşılayamayacak düzeyde olacağı olasılığına karşısında gerçek anlamda strese giriyor. Türk üreticisi, gıda ihtiyacının karşılanması, gıda güvenliğinin sağlanması ve doğal kaynakların korunması açısından son derece önemli olan tarımsal faaliyetleri sağlıklı ve kafası rahat şekilde sürdürmeli. Bunun için de girdi fiyatları ne kadar artacak? Alım fiyatı ne olacak? sorusuyla endişelenmemeli. Alım fiyatları ilgili bakanlık yetkililerince her ne kadar günün koşullarına göre belirleniyor olsa da, çiftçinin yaşadığı zorluklar yerinde ve ziraat odaları yetkilileriyle sık sık toplantılar yapılarak sorunlar dinlenmeli” dedi. Geçen üretim döneminde aşırı sıcak ve su stresi nedeniyle mısır veriminde yüzde 25’e varan kayıplar yaşandığına da dikkati çeken Doğan, “Bu yıl ise hava koşulları daha elverişli olmasına rağmen, su kaynaklarının yetersizliği nedeniyle bazı alanlarda yeterli sulama yapılamadı. Bölgede yer yere hasat başladı ancak haftaya ise yoğun biçimde hasat yapılacak” diye konuştu. Doğan, bu nedenle Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) acilen alım fiyatını açıklamasını beklediklerini vurgulayarak, “Bu yıl mısır alım fiyatının, buğdayda olduğu gibi kilogram başına en az 13,50 TL olarak belirlenmesini bekliyoruz. Fiyatların geç açıklanması, üreticiyi tüccara mahkûm eder ve emeğinin karşılığını alamaz. Sayın Cumhurbaşkanımızdan, Tarım ve Orman Bakanlığımızdan ve TMO’dan bir an önce 2025 yılı mısır alım fiyatını açıklamalarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Feke’de asırlık hasat geleneği sürüyor Haber

Feke’de asırlık hasat geleneği sürüyor

Adana'nın Feke ilçesinde yüzyıllardır değişmeyen gelenek ellik ve orakla hasat başladı. Sarp yamaçlara ekilen ata tohumu buğday, hâlâ ilk tarım aletlerinden ellik ve orakla, imece usulü hasat ediliyor.Feke ilçesine bağlı Gaffaruşağı, Gedikli ve Ormancık Mahallelerinde köylüler, binlerce yıldır değişmeyen yöntemlerle buğday hasadı yapıyor. Feke ilçesine bağlı 800 rakımlı Gaffaruşağı Mahallesi'nde, köylüler sarp arazilere ektikleri ata tohumu çavdar ve buğdayın hasadına başladı. Teknolojinin giremediği arazilerde vatandaşlar, asırlardır Anadolu'da kullanılan en eski tarım aletlerinden ellik ve orakla ürünlerini hasat ediyor. Köyde her yıl imece usulüyle hasat yapıldığını kaydeden Kenan Ersin, "Ata usulüyle, komşularla birlikte imece usülü hasat gerçekleştiriyoruz. Sabah saat 08.00'de başlayıp, akşam ezanında bırakıyoruz. Bu buğday çeşidini satmıyoruz. Öğütüp un yapıyor, ekmek pişiriyoruz. Hasat sonrası yığınlar oluşturuluyor, ardından desteler halinde patosa giriyor" dedi. Gençler gidiyor, gelenek yaşlılara kalıyor Kırsalda yaşayan gençlerin çoğu eğitim ve iş için büyükşehirlere göç ettiğini kaydeden Bekir Dişli ise, "Hasat geleneğini yaşatanlar köyde kalan aileler oluyor. Bizler bugün hasadımızı gerçekleştiriyoruz" dedi. Belediye Başkanı sözünü tuttu, orakla hasada katıldı Köylülerin, seçimden sonra kendilerini unuttukları yönündeki serzenişi üzerine Feke Belediye Başkanı Cömert Özen, Ormancık Mahallesi'nde ellik ve orak ile köylülerle birlikte buğday hasat etti. Seçim öncesi verdiği "Hasada geleceğim" sözünü tutan Başkan Özen, "Buradaki üretim bir mirastır. Her zaman üreticimizin yanında olacağız. Seçimde söz verdim ve bugün hasadı birlikte yapıyoruz. Tüm çiftçilerimize bereketli hasatlar diliyorum" diye konuştu.

Buğdayın ehlileştiği topraklar, tarımın yönünü belirliyor Haber

Buğdayın ehlileştiği topraklar, tarımın yönünü belirliyor

Şanlıurfa, 15 Haziran Pazar gününe kadar buğdayın tarihsel ve kültürel izini sürecek önemli bir etkinliğe ev sahipliği yapıyor. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve Slow Food Şanlıurfa ev sahipliğinde, Slow Food Türkiye Topluluk Ağı ve Taş Tepeler iş birliğiyle düzenlenen “Slow Wheat Şanlıurfa 2025: Türkiye’de Buğdayın Yolculuğu” başlıklı etkinlikte, buğdayın yerel ve evrensel önemi farklı yönleriyle ele alınıyor. Şanlıurfa'nın Karaköprü ilçesi Bölücek Mahallesi'nde yapılan etkinliğin açılış programı yoğun ilgi gördü. Programda geleneksel yöntemlerle buğday hasadı, buğday sergisi açılışı ve bulgur yapımı gösterisi gerçekleştirildi. Etkinlikte buğdayın binlerce yıllık yolculuğu kültür, müzik ve gastronomiyle harmanlanarak uluslararası katılımcılarla ele alındı. Açılış programına Şanlıurfa Valisi Hasan Şıldak, Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, Karaköprü Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, Harran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Tahir Güllüoğlu, Tarım ve Orman İl Müdürü Mehmet Salih Söğüt, Şanlıurfa Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Kaya, çiftçiler ve çok sayıda davetli katıldı. Buğdayın anavatanı sayılan, tarım tarihine ışık tutan ve medeniyetlerin beşiği olarak kabul edilen Şanlıurfa’da gerçekleştirilen bu çok yönlü buluşmanın, aynı zamanda yerel üreticilerden akademisyenlere, kamu temsilcilerinden tüketicilere kadar geniş bir katılımcı kitlesini bir araya getirdiği belirtildi. "Buğdayın ehlileştiği topraklar tarımın geleceğine yön verecek" Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Kasım Gülpınar, buğdayın evcilleştirilme sürecine ev sahipliği yapan Mezopotamya topraklarının tarihsel önemine dikkat çekerek, Şanlıurfa'nın hem geçmişin hem de tarımın geleceğinin merkezi olduğunu vurguladı. Yaklaşık 12 bin yıl önce, bugünkü Şanlıurfa sınırlarında insanlık tarihinde bir dönüm noktası yaşandığını belirten Başkan Gülpınar, “Göçebe yaşam, yerini toprağa bıraktı. Buğday ilk kez burada ehlileştirildi. O küçük tohum, sadece bir gıda değil, bir medeniyetin temeli oldu” ifadelerini kullandı. Karahan Tepe ve Göbeklitepe gibi arkeolojik alanların yalnızca tarihi yapılar değil, aynı zamanda tarımın ve toplumsal düzenin doğduğu yerler olduğunu söyleyen Gülpınar, Şanlıurfa'nın gelecekte de tarım politikalarında söz sahibi olacağını dile getirdi. Etkinliğin yalnızca tarımsal bir toplantı olmadığını, aynı zamanda biyoçeşitlilikten ekolojik sürdürülebilirliğe, gıda egemenliğinden sofrada adalete kadar birçok konunun ele alındığını belirten Başkan Gülpınar,  “Ata tohumlarımızı koruyor, Akıllı Tarım Uygulama Merkezimizle yenilikçi yöntemleri yaygınlaştırıyor, kırsalda üreticiyi destekliyoruz. Bu toprakların hafızasını dünya ile buluşturuyoruz. Şanlıurfa, tarımın kalbinden geleceğe yürümeye devam edecek” dedi. Paneller Etkinlik kapsamında bugün ‘Tohum ve Çeşitlilik’ başlıklı birinci panel yapıldı. Oturum Başkanı Berin Ertürk olan panelde, Prof. Dr. İrfan Özberk 'Yerel Çeşitlerden Günümüze Buğday Mirası', Füsun Ertuğ 'Biyoçeşitliliğin Koruyucuları Kadınlar', Dr. Ayten Salantur 'Yerel Buğday Çeşitleri, Buğday Islahı, İklim Değişikliği ve Sürdürülebilirlik', Mehdi Esmaeli 'Kuraklığa Karşı Ürün Direncini Artırmak: İran'dan Evrimsel Popülasyonlar Üzerine Bulgular' konulu sunumlar yaptı. Itri Levent Erkol'un oturum başkanlığını yaptığı 'Buğday Peyzajları' başlıklı ikinci panelde ise Dr. Erdinç Oğur 'Yabani Buğdaylar Gen Merkezi', Dicle Tuba Kılıç 'Doğa Koruma Politikaları ve Hak Mücadelesi Ekseninde Buğday', Ferdi Akarsu 'Kuş Koruma ve Sürdürülebilir Tarımsal Kalkınma için Doğa Temelli Çözümler', Zerrin ve Mustafa Yeşildal ise 'Tarlamera: Buğday Tarlasında Biyoçeşitlilik' konularında sunumlar gerçekleştirdi. Öğleden sonra Prof. Dr. İrfan Özberk'in oturum başkanlığını yapacak ‘Toplum, Sağlık ve Buğday’ başlıklı son panelde ise Doç. Dr. Nurcan Helicke Atalan 'Tarladan Sofraya Değer Zincirinde Küçük Üreticiler', Prof. Dr. Semra Akar Şahingöz 'Toprağın Mirası Sofralarda: Yerel Buğdaylarla Sağlıklı ve Sürdürülebilir Beslenme', Lama Khateeb 'Sağlıkı Ekmek ve Al Barakeh', Luigi Coppola ise 'Casa delle Agriculture'nin Hikayesi' konulu sunumlar gerçekleştirecek.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.