# Hastalık

İLKHABER-Gazetesi - Hastalık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hastalık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Deli Dana Hastalığı nedir, nasıl bulaşır? | Deli Dana Hastalığı insana bulaşır mı, belirtileri nelerdir? Haber

Deli Dana Hastalığı nedir, nasıl bulaşır? | Deli Dana Hastalığı insana bulaşır mı, belirtileri nelerdir?

Bolu’da bir kişide “deli dana hastalığı” tespit edilmesiyle birlikte vatandaşlar bu hastalığın ne olduğu, insanlara bulaşıp bulaşmadığı ve tedavisinin olup olmadığı sorularını araştırmaya başladı. Uzmanlara göre, deli dana hastalığı (Bovine Spongiform Encephalopathy - BSE) nadir görülen ancak ölümcül seyreden bir beyin hastalığıdır. İnsanlarda görülen türü ise Creutzfeldt-Jakob Hastalığı (CJD) olarak adlandırılır. Beyin dokusunda süngerimsi bir yapı oluşturarak sinir hücrelerinin ölmesine neden olur. Deli Dana hastalığı nedir? Deli dana hastalığı, hayvanlarda görülen bulaşıcı ve ölümcül bir nörolojik hastalıktır. Hastalık, “prion” adı verilen anormal proteinlerin beyinde birikmesi sonucu ortaya çıkar. Bu prionlar, normal proteinlerin yapısını bozarak sinir hücrelerinin hasar görmesine yol açar. Sonuç olarak beyin dokusunda süngerimsi boşluklar oluşur ve bu durum ciddi sinir sistemi bozukluklarına neden olur. Hastalığın hayvanlarda görülen şekline Bovine Spongiform Encephalopathy (BSE), insanlarda görülen formuna ise Creutzfeldt-Jakob Hastalığı (CJD) denir. Deli dana hastalığı, özellikle 1980’li yıllarda İngiltere’de büyükbaş hayvanlarda ortaya çıkmış ve ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Deli Dana hastalığı nasıl bulaşır? Hastalığın insanlara bulaşması genellikle et ve et ürünleri yoluyla olur. Özellikle hastalıklı hayvanların beyin, omurilik veya sinir dokularını içeren etlerin tüketilmesi, bulaş riskini artırır. Diğer bulaşma yolları şunlardır: Sağlık çalışanlarının enfekte hastaların kanı veya vücut sıvılarıyla teması, Organ nakli veya kontamine tıbbi aletlerle temas, Genetik yatkınlık (ailesel geçiş) — bazı ailelerde prion geninde mutasyon bulunur. Hastalığın kişiden kişiye günlük temasla veya solunum yoluyla bulaşmadığı bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Deli Dana hastalığı belirtileri nelerdir? Deli dana hastalığı yavaş seyreden bir hastalıktır. İlk belirtiler genellikle hafif unutkanlık veya davranış değişiklikleriyle başlar ve zamanla ciddi nörolojik bozukluklara dönüşür. Başlıca belirtiler şunlardır: Unutkanlık ve hafıza kaybı, Konuşma ve yazma güçlüğü, Denge ve yürüme bozuklukları, Görme problemleri, Kaslarda kasılma ve istemsiz hareketler, İnsanları tanıyamama, sağ-sol karıştırma, Kişilik değişiklikleri, depresyon veya halüsinasyonlar. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde bilinç kaybı, felç ve solunum yetmezliği gelişebilir. Genellikle hastalık belirtilerinin başlamasından sonra 3 ila 12 ay içinde ölüm gerçekleşir. Tanı nasıl konur? Deli dana hastalığının tanısı oldukça zordur. Çünkü hastalığın erken dönem belirtileri Alzheimer veya diğer demans türleriyle karıştırılabilir. Tanı için şu yöntemler kullanılır: Manyetik Rezonans (MR) görüntüleme: Beyinde süngerimsi yapı değişikliklerini gösterir. EEG (Beyin dalga testi): Tipik elektriksel anormallikleri tespit eder. BOS (Beyin-Omurilik Sıvısı) testi: Prion kaynaklı antikorlar veya proteinlerin varlığını gösterir. Genetik testler: Ailesel vakalarda gen mutasyonlarını ortaya çıkarır. Kesin tanı genellikle otopsi sırasında beyin dokusunun incelenmesiyle konur. Tedavi var mı? Ne yazık ki deli dana hastalığının kesin bir tedavisi bulunmamaktadır. Şu ana kadar prionların neden olduğu beyin hasarını durduran bir ilaç geliştirilememiştir. Tedavi sadece semptomların hafifletilmesini ve hastanın konforunun artırılmasını hedefler. Korunma Yöntemleri: Hastalıklı hayvan etlerinin kesinlikle tüketilmemesi, Kesim ve üretim süreçlerinde veteriner kontrollerinin sıkı şekilde uygulanması, Sağlık personelinin kan ve doku ile temas sırasında koruyucu ekipman kullanması, Tıbbi aletlerin buhar sterilizasyonu veya sodyum hipoklorit (çamaşır suyu) ile temizlenmesi. Bu önlemler, hem hayvanlarda hem insanlarda hastalığın yayılmasını önlemek için kritik öneme sahiptir. Türkiye’de durum ne? Bolu’da tespit edilen son vaka, Türkiye’de nadir görülen bir durum olsa da yetkililer, hastalığın yayılma riski bulunmadığını vurguluyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, hastalıklı hayvanların imhası ve denetimlerin sıkılaştırılması için çalışmalar yürütüyor.

Lions Derneği, sağlık ve eğitim alanında toplumsal farkındalık yaratıyor Haber

Lions Derneği, sağlık ve eğitim alanında toplumsal farkındalık yaratıyor

2002 yılında kurulan Uluslararası Sivil Toplum Örgütü olan Adana Taşköprü Lions Derneği, her yıl olduğu gibi bu yıl da farkındalık etkinliklerine hız kesmeden devam ediyor. Gerçekleştirilen ardı ardına etkinlikler, hem ihtiyaç sahiplerine ulaşmayı hem de toplumsal olarak önemli konulara dikkat çekmeyi başarıyor. Dernek, farkındalık yaratmak amacıyla yürüttüğü kampanyalarda, veren ile alan arasında köprü görevi üstleniyor. “Kampanyalarla farkındalık yaratmaya çalışırken, verenle-alanın arasında köprü görevi yapmaktayız” Dönem başkanı Ln.B. Burcu Şire, “ Her yıl mümkün olduğunca uluslararası program dahilinde ve genel yönetmenin takvimine göre farkındalık etkinliği yapmaya devam ediyoruz. Uluslararasının ve derneğimizin ana programı  “diyabet, açlık, göz nuru, çevre, çocuk kanseri, eğitim”  olan konularda farkındalık yaratabilmek, konunun önemini belirtmek için elimizden geleni yapıyoruz. Bunun yanı sıra genel yönetmenin belirlediği dönem projeleri olan, atık-geri dönüşüm, dezavantajlı çocuklar, yaşlılar, engelli bireyler içinde her yıl yeni etkinliklerle ülkemize faydalı olmaya çalışıyoruz. Eylül ayından bu yana 100 kg fazla atık kâğıdı geri dönüşüme yolladık, elbette ki yetmez çalışmalarımız devam ediyor. Biz hizmet derneğiyiz. Kampanyalarla farkındalık yaratmaya çalışırken, verenle-alanın arasında köprü görevi yapmaktayız” diye ifade etti. “Diyabet ve sağlıklı yaşam konusunda bilgilendirme yaptık” Burcu Şire, “Bu dönemin ilk büyük etkinliği olarak Çorba Gönüllüler Derneği iş birliği ile uluslararasının ana programında yer alan “Açlık” etkinliğini üyelerimizle ve sponsorlarımızla 150 ihtiyaç sahibine çorba dağıtarak gerçekleştirdik. “Diyabet Farkındalık Haftası” kapsamında diyabetin ve sağlıksız beslenmenin küçük yaşta başladığını ve daha çok küçük çocuklarda bu sıkıntıların yaşandığını tespit etmemizden dolayı, Sakarya Ortaokulu öğrencilerine 100 adet süt dağıtımı yapılarak, diyetisyen Eylül Demir tarafından diyabet ve sağlıklı yaşam konusunda bilgilendirme semineri yaptık” şeklinde konuştu.

"Yürüyen Zatürre" nedir, belirtileri nelerdir ve nasıl tedavi edilir? Haber

"Yürüyen Zatürre" nedir, belirtileri nelerdir ve nasıl tedavi edilir?

Son günlerde, özellikle okul çağındaki çocuklar arasında hızla artan "yürüyen zatürre" vakaları sağlık camiasının dikkatini çekiyor. Genellikle soğuk algınlığı ile karıştırılan bu hastalık, başlangıçta hafif belirtilerle seyrederken, ihmal edilmesi durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Akciğer enfeksiyonu olan bu hastalık, okul ortamında hızla yayılabiliyor ve özellikle bağışıklık sistemi zayıf olan bireylerde daha ağır seyredebilir. Uzmanlar, belirtilerin göz ardı edilmemesi ve erken tedaviye başlanması gerektiği konusunda uyarıyor. Yürüyen Zatürre Nedir? Yürüyen zatürre, zatürre (pnömoni) hastalığının daha az şiddetli bir formudur. En sık Mycoplasma pneumoniae adlı bakterinin neden olduğu bu enfeksiyon, çocuklar ve gençlerde daha yaygın olmakla birlikte, her yaştan bireyi etkileyebilir. Özellikle 5 ila 15 yaş arasındaki okul çağındaki çocuklar, okul ortamında bu bakteriyi başkalarına bulaştırabilir ve hastalığı evdeki diğer aile üyelerine de taşıyabilir. Yürüyen Zatürre Belirtileri Yürüyen zatürre, genellikle bir soğuk algınlığı gibi başlar ancak semptomlar uzun süre devam edebilir. Belirtiler arasında şunlar yer alır: Haftalarca sürebilen öksürük Yorgunluk, halsizlik Baş ağrısı, titreme, boğaz ağrısı Zorlu nefes almayı takiben hızlı nefes almayı ya da hırıltılı nefes alma Kaburga kaslarının içeri çekilmesiyle zorlu solunum Göğüs ağrısı veya mide bulantısı İştahsızlık (büyük çocuklarda) ya da yetersiz beslenme (bebeklerde) Kulak ağrısı, mide bulantısı veya kusma gibi sindirim problemleri Yürüyen Zatürre Nasıl Bulaşır? Bu hastalık, hava yoluyla bulaşır. Özellikle öksürme, hapşırma ve konuşma sırasında yayılan damlacıklarla yakın temasla enfekte olabilir. Bağışıklık sistemi zayıf olan bireyler daha ağır hastalanabilir. Okullarda çocuklar arasında yayılma riski yüksek olup, hastalık hızla aile üyelerine de bulaşabilir. Yürüyen Zatürre Tedavisi Nasıl Yapılır? Yürüyen zatürre tedavisinde öncelikli adım doğru teşhis koymaktır. Hastalar, akciğer seslerinin dinlenmesi ve gerektiğinde röntgen gibi testlerle değerlendirilebilir. Hafif vakalarda dinlenme, bol sıvı alımı ve öksürük giderici ilaçlar önerilir. Bakteriyel kaynaklı ise, antibiyotik tedavisi gerekebilir. Bu tedavi enfeksiyonun yayılmasını önler ve iyileşme sürecini hızlandırır. Ayrıca, bağışıklık sistemini güçlendirecek bir yaşam tarzı benimsemek iyileşmeyi destekler. Sağlıklı bir beslenme, düzenli egzersiz ve vitamin takviyeleri (özellikle C vitamini ve çinko) bağışıklığı güçlendirir. Sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak da iyileşme sürecine katkıda bulunur.

Dünyada ilk kez görülen 'Giresun Sendromu' nedir? Haber

Dünyada ilk kez görülen 'Giresun Sendromu' nedir?

Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi, dünya çapında yankı uyandıran bir şifa başarısına imzası attı. Tüm organların yer değiştirmesi ve siroz salgınlarındaki gelişmelerle tanımlanan 'Giresun Sendromu', tıp dünyasında büyük ilgi topladı. Bu durum, literatürde geçen nadir ve ilk vaka olarak kaydedildi. Dünyada İlk Kez Görülen 'Giresun Sendromu' Tıp Literatürüne Girdi Giresun'da tıp dünyasında ses getiren bir vaka ortaya çıktı. Giresun Eğitim ve Araştırma Hastanesi doktorları, tüm organların yer değiştirmesi ve buna bağlı olarak siroz arızaları bir hastayı tanımlayarak tıp literatürüne 'Giresun Sendromu' adıyla kazandırıldı. Hastalığı dünyada ilk kez risk ekibi, bu nadir durum ulusal ve uluslararası kongrelerde sunarak bilim dünyasının odağına dikkat çekti. 'GİRESUN SENDROMU' NEDİR? Gastroenteroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cumhur Dülger , yaptığı açıklamada, bu vakanın dünya tıbbında eşi benzeri olmadığını belirtti, "Dünyada ilk defa tüm organları ayna görüntüsünde ters dönmüş bir hastamızda kalp ameliyatına bağlı siroz tekniği. Bu vakayı tıp literatürüne kazandırıldı ve 'Giresun Sendromu' adını verdik" dedi. Organların yerleşiminin en düşük düzeyde olduğu, ancak bu vakada tüm organların yer değiştirdiğini ve buna ek olarak siroz özelliklerini vurgulayan Dülger, "Bu masraflar normal kapasitelerinde çalışamıyor, yürüyemiyor ve ömürleri kısalıyor. Dr. Gökhan Aydın , belirtilerin göstergeleri hakkında bilgi verir, "Hasta, kalp sirozu ile başvurdu. En önemli belirtiler arasında nefes darlığı, kalpte akıcı ve halsizlik mevcut. Hastanın tüm organlarının yer değiştirdiğini fark ettik ve literatürde saklandığını anladık" dedi. Aydın, literatürde benzer bir vaka durumunu ifade ederek tedavi sürecini büyük bir dikkatle yaklaştıklarını belirtti. Başhekim Dr. Fazlı Kulaklı ise bu başarının Giresun'un adını dünyaya duyurduğunu belirterek, "Bir sendromun elde edilmesi çok zor, ancak Giresun'dan çıkan bu başarı, tıp dünyasında büyük bir yankı uyandıracak.

Havaların soğumasıyla birlikte çocuklarda solunum yolu hastalıkları arttı Haber

Havaların soğumasıyla birlikte çocuklarda solunum yolu hastalıkları arttı

Acıbadem Adana Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Dr. Salahattin Okur, havaların soğuması ve okulların açılmasıyla çocuklarda solunum yolu hastalıklarının arttığını belirterek, en sık görülen hastalıkların başında Rhinovirüs ve Covid-19’un geldiğini vurguladı. Okur, özellikle nefes alıp vermede zorlanma ve uzun süren ateş gibi belirtiler gözlendiğinde mutlaka bir doktora başvurulması gerektiğini söyledi. Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Artış Dr. Okur, sonbahar döneminde solunum yolu enfeksiyonlarının yaygınlaştığını belirtti. Özellikle Rhinovirüs ve Covid-19’un birlikte görülmesinin çocuklarda daha ağır seyredebileceğini ifade eden Okur, "Son dönemde solunum yolu hastalıkları nedeniyle sağlık kuruluşlarına başvuran çocuk hasta sayısında artış var. Grip ve RSV henüz yaygın görülmese de Covid-19 ve Rhinovirüs bulaşmaya devam ediyor" dedi. Rhinovirüsün Bulaşma Yolları ve Belirtileri Rhinovirüsün Eylül ayında sık rastlanan solunum yolu virüslerinden biri olduğunu söyleyen Okur, bu virüsün hasta bireylerin hapşırma ve öksürmeleriyle havaya karışarak solunum yoluyla bulaştığını vurguladı. Ayrıca virüsün temas yoluyla da yayılabileceğine dikkat çeken Okur, hijyen kurallarına uymanın önemine işaret etti. "Çocukların ellerini sık yıkaması ve hasta bireylerden uzak durması alınacak önlemler arasında" dedi. Covid-19 ve Rhinovirüs Eş Zamanlı Görülebilir Dr. Okur, Covid-19’un hala varlığını sürdürdüğünü ve Rhinovirüs ile birlikte enfekte olan çocukların daha ağır semptomlar gösterebileceğini belirtti. "Covid-19 ve Rhinovirüs ile eş zamanlı enfekte olan çocuklarda nefes darlığı ve öksürük daha sık görülüyor ve yoğun bakım ihtiyacı artabiliyor" diyerek aileleri uyardı. Son olarak, çocuklarda nefes alıp vermede hızlanma, 3 günden uzun süren ateş veya 7 günden uzun süren semptomlar görüldüğünde mutlaka doktora başvurulması gerektiğini belirtti.

Prof. Dr. Begüm Yağcı: Çocuk kanserlerinde erken teşhis hayat kurtarır Haber

Prof. Dr. Begüm Yağcı: Çocuk kanserlerinde erken teşhis hayat kurtarır

Çocukluk çağı kanserleri, dünya genelinde çocuk ölümlerinin en yaygın ikinci sırada ciddi bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Ülkemizde de her yıl yaklaşık 3 bin çocuğa kanser teşhisi konulmakta, bu çocukların yarısı, ya tedaviye erişim sıkıntıları ya da geç tanı konulması nedeniyle hayatını kaybetmedir. Oysa, erken tanı ve doğru tedavi yöntemleri ile kanserli çocukların büyük bir kısmı tamamen iyileşebilir. Pediatrik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Begüm Yağcı, çocuk kanserleri konusunda önemli bilgiler vererek, hastalığın erken teşhisinin önemine dikkat çekti. “Çocuklarda erişkinlerden farklı kanserler vakaları gözükmektedir” Pediatrik Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Begüm Yağcı, “Pediatrik Onkoloji nedir? Pediatrik Onkolog çocuk kanserlerini tedavi eden uzman hekimdir. Çocuklarda erişkinlerden farklı kanserler vakaları gözükmektedir. Bunların arasında en sık lösemi kanseri, beyin tümörü, böbrek üstü tümörleri, kemik ve yumuşak doku sarmalı sayılabilir” diye ifade etti. “Hastalar özellikle enfeksiyonla ilişkisiz sebepler ile bize başvuru yapıyor” Prof. Dr. Begüm Yağcı hastalığın belirtilerine değinerek şunları söyledi: “Hastalar özellikle enfeksiyonla ilişkisiz  ateş, gece terlemesi, kilo kaybı, gece uykudan uyandıran ağrılar ve vücudunun  her hangi bir tarafında şişlik belirtisi ile bize başvuruyorlar.”

Dr. Öğr. Üyesi Ufuk Sandıkçı: Alzheimer'da erken teşhis, hasta tedavisi için kritik önemdedir Haber

Dr. Öğr. Üyesi Ufuk Sandıkçı: Alzheimer'da erken teşhis, hasta tedavisi için kritik önemdedir

VM Medical Park Samsun Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ufuk Sandıkçı, Dünya Alzheimer Farkındalık Ayı dolayısıyla Alzheimer hastalığı hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Beynin işlevlerini etkileyen ve ilerleyici bir nörodejeneratif hastalık olan Alzheimer’ın, hafıza kaybı ve zihinsel becerilerde azalma gibi belirtilerle gösterdiğini söyleyen Sandıkçı, “Erken teşhis, hasta tedavisi ve yaşam kalitesini artırmada kritik bir öneme sahiptir” dedi. Alzheimer hastalığının genellikle hafıza kaybı ve zihinsel becerilerde azalma ile kendini gösterdiğini belirten Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ufuk Sandıkçı, “Demansın en yaygın türlerinden biri olan bu hastalık, 65 yaş ve üzeri bireylerde daha sık görülmekle birlikte, daha genç yaşlarda da ortaya çıkabilir. Alzheimerda erken teşhis, hasta tedavisi için kritik önemdedir” diye ifade etti. “Günlük yaşamda zorluklar yaşanır” Dr. Öğr. Üyesi Sandıkçı, “Bunun yanı sıra günlük işleri, örneğin alışveriş, yemek yapma, kişisel bakım gibi rutinleri yerine getirmekte zorlanma, zaman ve yer farkındalığının kaybı, kişileri tanımada güçlük de görülebilir. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde ise kişilik değişiklikleri, ajitasyon, halüsinasyonlar ve özellikle akşamları artan ruh hali dalgalanmaları ortaya çıkabilir. Ayrıca, planlama, karar verme ve bir işi sürdürme gibi becerilerde zorluklar yaşanır” dedi. “Beyinde ‘beta amiloid plakları’ ve ‘tau düğümleri’ adı verilen protein birikimleri hastalığın gelişiminde kritik bir rol oynar” Alzheimer hastalığının kesin nedeninin henüz bilinmediğini belirten Dr. Öğr. Üyesi Sandıkçı hastalık hakkında şunları söyledi: “Örneğin, hipertansiyon, diyabet, yüksek kolesterol, sigara kullanımı, zihinsel ve fiziksel aktivite eksikliği önemli risk faktörlerindendir. Beyinde ‘beta amiloid plakları’ ve ‘tau düğümleri’ adı verilen protein birikimleri hastalığın gelişiminde kritik bir rol oynar.” “Erken teşhis, hastaların yaşam kalitesini artırmada büyük önem taşır” Alzheimer hastalığının şu an için kesin bir tedavisinin bulunmadığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Sandıkçı, “Ancak klinik araştırmalar umut vadetmekte, mevcut ilaçlar ve terapiler semptomları hafifletmekte ve hastalığın ilerleme hızını yavaşlatmaktadır. Erken teşhis, hastaların yaşam kalitesini artırmada büyük önem taşır. Hastaların yakınlarının da eğitim ve destek almaları önemlidir çünkü Alzheimer ilerleyici bir hastalıktır ve ileri aşamalarda 24 saat bakım gerektirebilir. Hastalığın zorlu sürecinde bilinçli bir yaklaşım ve uygun bakım, düzenli ilaç kullanımıyla birlikte hastaların yaşam kalitesini yükseltmeye yardımcı olabilir” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.