TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Hava Kirliliği

İLKHABER-Gazetesi - Hava Kirliliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hava Kirliliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Zaimoğlu: "Perşembe günü hava kalitesi çok düşük olacak, kronik hastalar dikkat" Haber

Prof. Dr. Zaimoğlu: "Perşembe günü hava kalitesi çok düşük olacak, kronik hastalar dikkat"

Adanalıların, kışla birlikte akşam saatlerinde sobalardan çıkan yoğun dumanın etkisi altında adeta nefes almakta zorlandığını belirten Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Prof. Dr. Zeynep Zaimoğlu, “Odun ve kömür sobaları doğal gaza oranla 3 kat daha kirlilik etkisine sahiptir. Dolayısıyla da konutlarda özellikle kış mevsiminde odun ve kalorifik değeri düşük kömürlerin yakılmasının hava kirliliği ve partikül maddenin artması açısından olumlu bulmuyorum. Özellikle Adana şartlarında söz konusu olduğunda topografik birtakım olumsuzluklarda devreye giriyor. Adana yükselti anlamında bir ova özelliği taşıdığı ve sırtını da Toros dağlarına verdiği için buradaki hava kirliliği ne yazık ki kentin üzerinde kalıyor ve hava kirliliğiyle bağlantılı bütün parametrelerin artmasına sebep oluyor. Onun için kış mevsiminde doğal gaz ya da kalorifik değeri yüksek yakıtların yakılması öncelikli olarak tercih edilmelidir” diye konuştu. "Perşembe günü hava sınır değerinin 104'e ulaşmasını bekliyoruz" Zaimoğlu, "Hava kirliliği ile ilgili birtakım değerler söz konusu. Şu anda Adana için bu değer birtakım istasyonlara göre 93 görünüyor. Bunun anlamı özellikle hassas solunum yolu problemi olan insanlar için dikkatli olmalarını gerektirecek miktar. Perşembe günü kentteki havanın partikül maddeler, karbonmonoksit, kükürt dioksit, azot dioksit ve ozon değerlenin ortalama hava kalite indeksinin 104'e ulaşmasını ve hava kalitesinin çok daha kötü olmasını bekliyoruz. 104'e ulaştığında bu değer solunum yolu problemi olan vatandaşlarımızın son derece dikkatli bir biçimde maske kullanmalarını öneriyoruz" diye konuştu. "İnsan sağlığı tehlikeye giriyor" Oturduğu mahallede yoğun bir soba kullanımı olduğunu anlatan Mustafa Güngör, "Duman ve sis bulutu kaplanmış gibi sokaklar, evden çıktığımda bildiğiniz soluduğum anda öksürük tutuyor, yakıyor genzi. Adana'daki bu duman ve koku sağlığa zarar veriyor ve ciddi anlamda bir hava kirliliği. Bu konuda yaptırım uygulanmalı, denetlenmeli ve gereken neyse o yapılmalı. Özellikle insan sağlığı için" dedi. "Kalitesiz yakıtlardan şikayetçiyiz" Uğur Odak isimli vatandaş ise soba dumanı nedeniyle nefes alıp verirken zorlandıklarını belirtti. Odak, "Genelde akşam saatlerinde özellikle insanların soba yakmalarından dolayı bir sis perdesi iniyor ve nefes alamaz hale gelebiliyoruz. Bu konuda şikayetçiyiz. Bilinçli bir şekilde yaktığımız yakıta dikkat edersek böyle bir şeyin önüne geçebileceğimizi düşünüyorum. Ama şu durumda hem sağlığımız açısından hem evlerimizin içi iz oluyor, duman doluyor. Sadece dışarı değil içerideki yaşam kalitemizi de düşürüyor. İnsanların da ısınmak için bir şeyler yapmaları gerekiyor. Şu anki ekonomik durumdan dolayı başka alternatif kalmadığından sadece odun ya da kömür değil başka şeyler de yakıyor olabilirler. Onunla ilgili de bir şey diyemiyoruz ama insan için de dünya için de hayvanlar için de zararlı bir durum, oluşan sis perdeleri ve dumanlar" ifadelerini kullandı.

İstanbul havasının nano partikül haritası çıkarılıyor Haber

İstanbul havasının nano partikül haritası çıkarılıyor

İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ülkü Alver Şahin, İstanbul'daki hava kirliliğinin kaynaklarını partikül madde özelinde ortaya koymak amacıyla Türkiye'de ilk kez nano boyutlu partiküllerin çok geniş aralıkta sayımı üzerinde çalıştıklarını kaydetti.Hava kirliliği, atmosferde bulunan partikül veya kirletici gaz yoğunluğunun canlıların sağlığına zarar verecek veya maddi hasar oluşturacak duruma erişmesi şeklinde tanımlanıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre hava kirliliği dünya genelinde her yıl 7 milyon kişinin ölümüne neden oluyor. Bu nedenle hava kirliliğinin tespitine, nedenlerine ve sonuçlarına yönelik bilimsel araştırmalar önem kazanıyor."Kentsel Alanlarda Geniş Aralıkta Partikül Madde Boyut Dağılımı Kullanılarak Partikül Oluşum Mekanizmasının ve Hava Kirliliği Kaynaklarının Araştırılması: İstanbul Örneği" başlıklı araştırmayı hayata geçiren Şahin, çalışmanın detayları hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.Türkiye’de ilk kez, nano boyutlu partiküllerin çok geniş aralıkta sayımı üzerinde çalıştıklarını belirten Şahin, araştırmanın temel amacının İstanbul atmosferindeki nanopartikül dinamiğini anlamak, incelemek ve hava kirliliğinin kaynaklarını partikül madde özelinde ortaya koymak olduğunu söyledi.Bakanlık ve belediyelerin işlettiği hava kirliliği istasyonlarından kirliliğin izlenmesi ve tespitinde kullanılan PM10 ve PM2,5 ile kükürtdioksit, azot dioksit, karbonmonoksit ve ozon gibi kirleticilere dair verileri aldıklarını aktaran Şahin, partikül maddenin içerisinde bulunan yanmamış karbon türevlerini temsil eden siyah karbonu da iklim değişikliğinde karbondioksitten sonra en fazla ısıtma etkisi olan parametre olması nedeniyle araştırma kapsamında ölçümlediklerini bildirdi.İstanbul'da üç noktada ölçüm yaptıklarını anlatan Şahin, bunlardan birinin, tüm kentin hava kalitesinin homojen bir karışımı olarak gördükleri Maslak, ikincisinin kentin hava kirliliğini temsil eden Alibeyköy ve üçüncüsünün trafik kaynaklı kirliliğin özelliklerini belirleyebildikleri Aksaray olduğunu belirtti.Şahin, bu ölçümler doğrultusunda elde ettikleri veriler hakkında şu bilgileri paylaştı:"İstanbul'da 10 nanometre ile 30 mikron aralığında 1 santimetreküp içerisinde toplamda 10 bin ile 20 bin adet partikül madde tespit ettik. Bu sayılan partikül maddenin yaklaşık yüzde 80'inden fazlası nano boyutlu partiküller yani ultra ince partiküller. Dünyanın en kötü hava kalitesine sahip ilk 3 şehri, ilk sırada Delhi olmak üzere Hindistan'da, en temiz hava kalitesine sahip şehirler ise ABD ve Kanada'da bulunuyor. En kötü hava kalitesine sahip Delhi'de yıllık ortalama PM2,5 değeri 150'yi aşarken Miami ve Toronto gibi en temiz hava kalitesi olan şehirlerde ortalama 7-8 PM2,5 ölçülüyor. İstanbul'da genel ortalama, yıllık 20-25 PM2,5 ölçülen Londra, Paris, Madrid, Barselona gibi Avrupa şehirleriyle hava kalitesi bakımından benzerlik gösteriyor."1 mikronun altındaki nanopartiküllerin iklim değişikliği ve insan sağlığı için bir tehdit olduğuna ve son yapılan çalışmalara göre bu nanopartiküllerin beyne hatta anne fetüsüne kadar girebildiği, aynı zamanda Alzheimer hastalığının da sebeplerinden biri olabileceği üzerine güçlü kanıtlar ortaya konduğuna dikkati çeken Şahin, 1 yıl boyunca belirlenen 3 noktada ölçümlere devam edeceklerini ve projenin çıktılarını politika geliştiricilere sunarak hava kirliliğinin kontrolü ve önlenebilmesi açısından kullanılabilir bir tavsiyeye dönüştürmek istediklerini dile getirdi.Emisyon kaynakları dışında, hava kirliliğinin önemli etkenlerinin topografik ve meteorolojik koşullar olduğunu, bu nedenle her şehrin hava kalitesinin kendi özelinde değerlendirilerek bu kapsamda azaltım planları oluşturulması gerektiğini vurgulayan Şahin, sözlerini şöyle tamamladı:"Sürecin sonucunda çıktılarımızdan bir tanesi olarak, atmosferik dinamiği anlamaya çalışacağız yani biz atmosferdeki nanopartiküllere maruz kalırken bunların esas kaynakları insan faaliyetleri mi yoksa atmosferdeki birtakım dönüşüm dinamik reaksiyonlar mı, bunun çözümlemesini yapmış olacağız. İkincisi, seviye belirlemiş olacağız, diğer mega kentlerle daha iyi karşılaştırılabilir bir sonuç elde edeceğiz. Üçüncüsü, kaynakları tek tek tanımlamış olacağız. Yüzde kaçı hangi kaynaktan geliyor, net bir şekilde ortaya koyacağız."

Yerli hava kirliliği sensörleri daha yüksek çözünürlükte veri sağlayabilecek Haber

Yerli hava kirliliği sensörleri daha yüksek çözünürlükte veri sağlayabilecek

TÜBİTAK 1501 Sanayi AR-GE Projeleri kapsamında desteklenen "Hava Kirliliği Ölçümü İçin Floresans Tabanlı Gaz Sensörü Mimarisinin Geliştirilmesi" projesi, Türkiye'de ilk kez hava kirliliği sensörü geliştirmek amacıyla başlatıldı. Şahin ve Gelir'in danışmanlığındaki projenin sanayi yürütücülüğünü Innovathink Mühendislik üstleniyor. Projeyle ilgili AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Şahin, temel amaçlarının hava kirliliğinin ölçümünde kullanılan ithal sensörlere alternatif, daha uygun maliyetli, muadillerine göre daha hızlı sonuç alabilecekleri ve yeni nesil bir sensör teknolojisi geliştirmek ve bunu yerli ve milli imkanlarla yapmak olduğunu anlattı. Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) verilerine atıfla, her yıl yaklaşık 7 milyon insanın hava kirliliğine bağlı sebeplerle hayatını kaybettiğini aktaran Şahin, görülmeyen kirlilik olarak nitelendirilen hava kirliliğinin izlenebilmesi için Türkiye'de 360 dolayında hava kirliliği ölçüm istasyonu bulunduğunu fakat Türkiye gibi büyük bir coğrafya için bu sayının yeterli olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Şahin geliştirdikleri sensörler kullanılarak mekansal hiper lokal boyutta ölçümler yapılabileceğini ve insanların doğrudan maruz kaldığı kirletici gazların tespit edilebileceğini sözlerine ekledi. - Düşük maliyet, yüksek kararlılık ve daha yüksek çözünürlük Prof. Dr. Ali Gelir, sensörün havadaki birçok gaz bileşenini algılayabilecek bir teknolojiye sahip olduğunu, proje kapsamında özellikle hava kirliliğinde önemli olan azot dioksit ve ozon ölçümüne odaklanıldığını belirtti. Gelir, şu bilgileri paylaştı: "Kimyasal, optik ve farklı türde sensörler hava kirliliği ölçümü için kullanılıyor ancak bunların kararlılık, kullanım ömrü ve maliyet açısından bazı dezavantajları bulunuyor. Bizler bu dezavantajları minimize edecek daha farklı bir yöntemle sensör geliştiriyoruz. Floresans tabanlı, hem maliyet hem tepki hem de kullanım ömrü açısından benzerlerine göre daha iyi performans gösteren sensör tipi üzerinde çalışıyoruz." Geniş bir coğrafyada yüksek mekansal çözünürlükte ölçüm yapabilmek için sensörlerin uygun maliyetli olması gerektiğini fakat halihazırda kullanılan teknolojilerin maliyetinin yüksek olduğunu vurgulayan Gelir, geliştirdikleri sensör sayesinde düşük maliyetle, yüksek kararlılıkta ve birçok noktada yüksek çözünürlükte ölçüm yapmanın mümkün olacağını ifade etti. - "6-12 ay içinde prototipi ortaya koyacağız" Sensörün, havadaki gazları, moleküler yapıların ışık yayma özelliğinden faydalanarak tespit edeceğine ve bu yönüyle hava kirliliği ölçümünde kullanılan mevcut elektrokimyasal sensörlerden farklı olduğuna dikkati çeken Gelir, üretim süreci hakkında şunları söyledi: "Çalışmanın ilk aşaması moleküllerin sentezlenmesiyle başlıyor. Sentez sonrası bu molekülleri özel bir altlık üzerine kaplıyoruz. Kaplama sonrası kurutma aşaması geliyor. Malzememizi donduruyoruz ve donmuş haldeyken bunları kurutuyoruz. Bunun en önemli sebebi gözenekliliği korumak. Sonrasında lazer dağlama aşaması var. Bu aşamada sensör üzerinde desenler oluşturulabiliyor böylece sensörün kullanım ömrü artırılabiliyor. Son aşama olan paketleme aşamasında sensör, bir kılıfın içine yerleştiriliyor ve orada artık gazla etkileşmesi sonrası veriler alınmaya başlıyor." Moleküllerin, laboratuvar testlerini tamamlayarak doğruluklarını ve kararlılıklarını gösterdiklerini anlatan Gelir, 6 ila 12 aylık bir sürede paketlenmiş sensörün prototipini ortaya koyacaklarını bildirdi.

Hava kirliliğini azaltmanın yolu fosil yakıt kullanımını bırakmaktan geçiyor Haber

Hava kirliliğini azaltmanın yolu fosil yakıt kullanımını bırakmaktan geçiyor

İSTANBUL (AA) - BİRİZ ÖZBAKIR - Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP) Koordinatörü Deniz Gümüşel, Türkiye'de hava kirliliğinin en fazla yaşandığı kentlerdeki durumun başlıca nedenlerinden birinin kömür kullanımı olduğunu, fosil yakıtlar terk edildiği ölçüde bu kentlerde yaşayanların daha temiz bir hava soluyacaklarını kaydetti. Birleşmiş Milletlerin, hava kalitesini iyileştirmeye dönük çalışmaları teşvik etmek ve kamuoyunda farkındalık yaratmak amacıyla Aralık 2019'da gerçekleştirdiği 74'üncü oturumunda aldığı kararla her yıl 7 Eylül, "Mavi Gökyüzü İçin Temiz Hava Günü" olarak kutlanıyor. THHP tarafından hazırlanan ve Türkiye'de hava kalitesinin karnesi niteliğindeki "Kara Rapor", 34 ilde yapılan ölçümler sonucunda bu kentlerin hava kalitesine dair ayrıntılı veriler içeriyor. Sonuncusu bu yılın mart ayında yayımlanan raporda, 2022'de havası en kirli 5 kent olarak sıralanan Batman, Iğdır, Ağrı, Şırnak ve Malatya'da yıllık partikül madde değerleri ortalamasının, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği kılavuz değerinin 5 ila 8 katı, ulusal limit değerinin üstünde hava kirliliği ölçülen gün sayısının ise 200'den fazla olduğu tespitine yer verildi. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, nem, sıcaklık gibi fiziki değerlerin ve toz gibi bazı kirleticilerin sınır değerlerin üzerinde olup olmamasıyla hava kalitesinin belirlendiğini, fosil yakıtların kullanılmasıyla ortaya çıkan azot dioksit, kükürt dioksit, ağır metaller ve partikül maddeler gibi kimyasalların temel hava kirleticileri olduğunu söyledi. Birbirinin üzerine yapışmış, birden çok madde, molekül ve atomdan oluşan toz taneciğine partikül madde denildiğini ve bu maddenin hava kalitesini belirleyen unsurların başında geldiğini aktaran Gümüşel, şöyle devam etti: "Bir insanın günde soluyabileceği maksimum kirletici miktarının günlük ortalama 40 mikrogram olması gerekiyor. 'Partikül madde 10' miktarı Batman'da 108,57, Iğdır'da 98,18, Ağrıda 85,97, Şırnak'ta 75,77 ve Malatya'da 70,43 mikrogram metreküp. En düşüğüne, Malatya'ya bakalım; 70 mikrogram dedik. Bizim sınır değerimiz neydi? 40 mikrogram. Malatyalılar yıl boyu, her gün yaklaşık bunun 1,8 katı civarında kirli hava soluyor. Bizim mevzuatlarımız 'Bu sınır, yıl boyunca sadece 35 gün aşılabilir.' diyor. Oysa bakıyoruz Batman'da bu, 200 günün üzerinde. Yani Batmanlılar her 3 günden 2'sinde kirli hava soluyor." Türkiye'deki 47 ilde hava kalitesine dair değerlendirme yapabilecek veri olmadığına ve bu nedenle bu kentlerden veri elde edilebilmesi durumunda, hava kirliliği sıralamasının değişebileceğine dikkati çeken Gümüşel, havası en kirli 5 kentteki durumun özellikle sanayi ve konutlarda kömür kullanımından kaynaklandığı değerlendirmesinde bulundu. Gümüşel, "Fosil yakıtlardan kurtulduğumuz ölçüde Batman, Şırnak, Ağrı, Malatya ve Iğdır illerindeki yurttaşlarımız da temiz hava hakkını sonuna kadar kullanabilecekler." dedi. - Hava kirliliği, Türkiye'de ölüme neden olan riskler arasında beşinci sırada Hava kirliliğinin, Türkiye'deki ölüm nedenleri arasındaki yerinin son 10 yılda bir basamak artarak beşinci sıraya yükseldiğini bildiren Gümüşel, "Türkiye’de 2021 yılında hava kirliliği yüzünden en az 42 bin erken ölüm yaşandı. Batman'da ise 2021 yılı içerisinde ölen her 100 kişiden 31'i hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Yani neredeyse her 3 kişiden birinin ölüm nedeni hava kirliliği. Bu çok yüksek bir rakam." ifadelerini kullandı. Türkiye'de doğal gaz kullanımının artmasıyla kömürden kaynaklı kirleticilerin azaldığını, bununla birlikte bir başka kirletici olan azot oksitlerin öne çıktığını kaydeden Gümüşel, "Azot oksitler, doğal gaz yandığı zaman ve çok önemli bir kısmı da ısınmadan ve araçlardan kaynaklı ortaya çıkıyor. Dolayısıyla hava kirliliğini tamamen ortadan kaldırabilmek için aslına bakarsanız her türlü fosil yakıttan vazgeçmemiz gerekiyor." değerlendirmesini yaptı. Ulaşımda elektrikli araçların kullanımının artmasının hava kirliliğinin azaltılmasında önemli bir rol oynayacağının altını çizen Gümüşel, özel araç kullanımının azaltılmasını ve toplu taşıma kullanımının arttırılmasını sağlayacak girişimlerde bulunulması gerektiğini dile getirdi. Trafiğin yoğun olduğu ya da ısınma için kömür kullanımının arttığı saatlerde dışarıda bulunmamaya dikkat edilmesi önerisinde bulunan Gümüşel, spor yapılırken özellikle taşıt trafiğinin olmadığı bölgelerin tercih edilmesiyle hava kirliliğine maruziyetin azaltılabileceğini sözlerine ekledi.

Hava kirliliği artan Türkiye'de iç hava kalitesi önem kazandı Haber

Hava kirliliği artan Türkiye'de iç hava kalitesi önem kazandı

İSTANBUL (AA) - Türkiye'deki hava kirliliğinin artması, iç hava kalitesini daha da önemli hale getirdi.Daikin açıklamasına göre, Temiz Hava Hakkı Platformu'nun (THHP) yayımladığı "Kara Rapor 2022" raporu, Türkiye'deki hava kalitesinin karnesini ortaya koydu.Rapora göre, Türkiye'de 2021 yılında 42 binden fazla kişi hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybetti. Raporda, Türkiye genelinde hava kirliliğinin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) kılavuz değerlerinin 4 katına çıktığı belirtildi.Hava kirliliğinin Türkiye genelinde tüm yaşlar için ölüme ve sakatlığa yol açan ilk 10 risk arasında 2009'da 6'ncı sıradayken, 2019'da 5'inci sıraya yükseldiği hatırlatıldı.Hava kirliliğinin kanser, kalp-damar, KOAH gibi hastalıklarla birlikte ruh sağlığı ve uyku düzeninde olumsuzluklara yol açtığına ve Türkiye'nin açık hava kalitesi karnesinin her geçen yıl kötüleştiğine dikkati çeken uzmanlar, iç mekan hava kalitesine de vurgu yapıyor. Bu durumda iç ortamların hava kalitesini artırmaya yardımcı, hepa filtresi olan hava temizleme cihazlarının kullanımı daha da önem kazanıyor.Daikin, patenti kendisine ait flash streamer teknolojisine ve elektrostatik hepa filtreye sahip hava temizleme cihazlarıyla kullanıcılara temiz hava imkanı tanıyor.- En yenilikçi hava temizleme teknolojisiDaikin'in üstün flash streamer teknolojisine ve elektrostatik hepa filtreye sahip hava temizleme cihazları ve bu cihazların en yenisi MC30Y, kullanıcılara kaliteli hava sunuyor.Flash streamer teknolojisi; yüksek hızlı elektronlarla toz, polen, küf, koku gibi istenmeyen faktörlerin moleküllerini ayrıştırarak yok edilmesi esasına dayalı olarak çalışıyor. Bu teknoloji sayesinde partiküller daha ilk aşamada yok olmaya başlıyor. Daikin hava temizleme cihazları, elektrostatik hepa filtreyle de güçlerini üst düzeye çıkarıyor. 0,3 mikron partiküllerin yüzde 99,97'sini yakalayan elektrostatik hepa filtrenin diğer hepa filtrelere göre daha düşük basınç kaybı özelliği bulunuyor. Bu da daha iyi temiz hava anlamına geliyor.Bir insan saç telinin 50-70 mikron, bir kum tanesinin ise 90 mikron çapında olduğu göz önüne alındığında, Daikin hava temizleme cihazlarının küçük partikülleri yakalamadaki teknolojik üstünlüğü ortaya çıkıyor. Cihazlar için tasarlanmış filtreler, 10 yıl süreyle kullanılabiliyor ve tüketiciler, bu 10 yıl boyunca filtre değişim maliyetinden etkilenmiyor.- Nem verme ve sessiz çalışma özelliğiyle öncüDaikin hava temizleme cihazları su haznesi destek özelliği sayesinde iç ortam havasında ideal nem oranı sağlıyor. Bu özelliği sunan ürünlerden biri olan MCK55W hava temizleme cihazı, hava kuruluğuna ve zararlı partiküllere karşı koruma için güçlü nemlendirme sunuyor; cildi, boğazı ve burun deliklerini kuruluğa karşı korumada destekleyici bir teknolojik ürün olarak öne çıkıyor.Daikin, daha az hacim kaplayan ve daha hafif ürünleriyle de evler, ofisler, hastane odaları, kreşler, sınıflar, toplantı odaları gibi alanlara uygun büyüklüklerde cihazlar sunuyor. 19 Db(A) sessizliğinde çalışan hava temizleme cihazları, kullanıcılara konforlu kullanım sağlıyor.Şirket, iç ortamda hava kalitesini artırmaya yönelik ürünlerini geliştirirken, çevreyi koruma sorumluluğuyla tüm politika, uygulama ve süreçlerinin merkezine çevresel sürdürülebilirliği koyuyor. 2050'ye kadar tüm faaliyetlerinde, sattığı ürün ve çözümlerinde sera gazı emisyonlarını net sıfıra indirmeyi hedefleyen Daikin, geri dönüşümü ve yeniden kullanımı kolay olan R-32 soğutucu akışkanını ürünlerine adapte ediyor, yüksek enerji verimliliği sağlayan ve ozon tabakasına zarar vermeyen R-32 soğutucu akışkanını klimalarda kullanıyor.

Kronik öksürüğün nedeni hava kirliliği olabilir Haber

Kronik öksürüğün nedeni hava kirliliği olabilir

İSTANBUL (AA) - HİKMET FARUK BAŞER - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Bilun Gemicioğlu, iki aydan fazla süren kronik öksürüğün nedeninin hava kirliliği olabileceğini belirterek "İki aydan fazla süren yani kronik müzmin öksürüğünüz varsa sürekli kirli havada iş yapıyorsanız kronik öksürüğün nedeni hava kirliliği de olabilir. Hava kirliliği sinsi bir tehlikedir, hem ölüm hem de pek çok hastalığın başlıca sebebi." dedi.Gün geçtikçe dünyanın en büyük sorunları arasında yer alan hava kirliliği nedeniyle dünyada her yıl milyonlarca insan hayatını kaybediyor. Hızlı ve çarpık kentleşme, trafik, kalitesiz yakıt kullanılması gibi farklı nedenler ile 30'dan fazla madde havayı kirletiyor. Her alınan nefes vücuda zarar vererek birçok hastalığa neden oluyor.Prof. Dr. Gemicioğlu, konuyla ilgili AA muhabirine yaptığı açıklamada, tüm dünyada hava kirliliğinin her geçen gün artmaya devam ettiğini söyledi.Artıştan dünya nüfusunun yüzde 90'ının etkilendiğini belirten Gemicioğlu, "Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) hava kirliliğiyle ilgili belirlediği belli standartlar var. Dünyanın birçok yerinde maalesef hava kirliliği belirlenen standartların üzerinde ortalamalara çıkıyor." ifadesini kullandı.Prof. Dr. Gemicioğlu, İstanbul'da bugünlerde hava kirliliği oranının DSÖ'nün belirlediği standartların üzerine çıktığına dikkati çekerek şöyle devam etti:"Bu nedenle İstanbul'un üzerinde özellikle sabahları bir gri bir bulut tabakası oluşmakta. Bu gri bulut tabakası bizim için son derece riskli. Bu durum hasta olanlar açısından daha çok riskli. Hava kirliliği, kalp hastalıkları, astım ve KOAH gibi solunum yolu hastalığı olanlarda ataklara hatta inmeye ve pnömoniye yol açıyor. 65 yaşın üzerindeki kişiler ve çocuklar için de çok büyük risk taşıyor ve bu kişilerin de hastalanmasına neden oluyor. Ama hiç hasta olmayan küçük bebeklerde hatta anne karnında olanlarda, hava kirliliği ile zararlar ortaya çıkıyor. İlerleyen dönemlerde hastalıkların oluşmasına neden oluyor. Dolayısıyla aslında bu düzeyler, risk sınırının altına indirilirse pek çok insanın da ölümü önlenecek. Örneğin, son yıllardaki ölçümlerde dünyada 9 milyon kişinin sadece hava kirliliği nedeniyle oluşan birtakım rahatsızlıklar; bunlar zatürre olabilir, inme olabilir, KOAH atağı olabilir, kanserler olabilir. Tüm bu nedenlerden öldüğünü gösteriyor. Türkiye'de ise 44 bin kişi hava kirliliğine bağlı nedenlerden hayatını kaybediyor."- "Kronik öksürüğün nedeni hava kirliliği olabilir"İnsanların hava kirliliğini bildiğini ancak bundan hiç endişe duymadığını belirten Gemicioğlu insanların bunu hafife almayarak daha dikkatli olması gerektiğini anlattı.İnsanlardaki kronik öksürüğün çok fazla nedeni olduğunun altını çizen Gemicioğlu, "Mesela bir reflü veya geniz akıntısı da kronik öksürüğe neden olabilir. Ama iki aydan fazla süren yani kronik müzmin öksürüğünüz varsa sürekli kirli havada iş yapıyorsanız kronik öksürüğün nedeni hava kirliliği de olabilir. Hava kirliliği sinsi bir tehlikedir, hem ölüm hem de pek çok hastalığın başlıca sebebi." diye konuştu.- "Sabah evleri havalandırmadan kaçınmalıyız"Hava kirliliğinin azaltılması için bazı önlemlerinin alınması gerektiğini dile getiren Gemicioğlu özellikle fosil yakıtlarının daha az tüketilmesi gerektiğini ifade etti.Prof. Dr. Gemicioğlu, dünyada elektrikli araçlar kullanımının arttığını vurgulayarak "Bunun yanında yakıt olarak doğal gaz tercih edilmeli. Odun, kömür ve tezek yakılmasından uzak durulmalı. Dünya buna dikkat ediyor, bizim de dikkat etmemiz gerekiyor. Bunlara dikkat etmezsek kendi elimizle bu kirliliği arttırmış oluyoruz." değerlendirmesini yaptı.Hava kirliliğinin olduğu dönemlerde sabah sporundan kaçınılması gerektiğini aktaran Gemicioğlu şunları kaydetti:"Sabah, evleri havalandırmadan mümkün olduğu kadar kaçınmalıyız. KOAH ile astım, yüksek tansiyonu, kalp rahatsızlığı olan kişilerin bu dönemde dışarıya çıkmamasını istiyoruz. Hava kirliliği sadece astım, KOAH değil solunum yolu enfeksiyonları, kardiyak hastalıklar da değil, kansere de yol açabiliyor. Bu nedenle hava kirliliğinin azaltılması son derece önemli."

Samsun'da elektrikli otobüsler 6 ayda 612 ton karbondioksit salınımını engelledi Haber

Samsun'da elektrikli otobüsler 6 ayda 612 ton karbondioksit salınımını engelledi

SAMSUN (AA) - Samsun Büyükşehir Belediyesinin ASELSAN ve TEMSA işbirliğinde üretilen elektrikli otobüsleri, hizmet verdiği 6 ayda 612 ton karbondioksit salınımını engelledi.Samsun Büyükşehir Belediyesinin toplu taşımada tasarruf sağlamak ve karbon emisyonunu düşürmek amacıyla ürettirdiği yerli elektrikli otobüsler, geçen yıl 30 Ağustos'ta kapılarını açan TEKNOFEST KARADENİZ ile yolcu taşımaya başlamıştı.15 dakikada tam şarj olan elektrikli otobüsler için kentin belirli noktalarında 6 şarj istasyonu oluşturuldu.Samsun Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Daire Başkanı Kadir Gürkan, gazetecilere, toplu taşımada kullandıkları araçların teknolojisi ve verimliliğinin artırılması konusunda 2021 yılında çalışma başlattıklarını söyledi.Çözüm ortaklarından biri olan ASELSAN ile Samsun'a özgü sistemler seçtiklerini belirten Gürkan, "Ultra hızlı şarj sisteminde karar kıldık. Daha uzun menzil ve daha büyük verimlilik elde edeceğimiz ultra hızlı şarjlı 12 metre solo tipi otobüslerle takviye edilmiş sisteme karar verdik." dedi.Türkiye'de ilk ultra hızlı şarj özelliğine sahip elektrikli otobüslerin kullanıldığını belirten Gürkan, "Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla iş birliği yapılarak 20 otobüs, 450 kilovatlık 6 şarj istasyonundan oluşan sistem kuruldu ve 2021 Eylül ayında bu sistemi devreye alma çalışmalarına başladık. Halkımız çok çabuk kabul etti, çok keyif aldı." ifadesini kullandı.Elektrikli otobüslerle 6 ayda 600 bin civarında yolcu taşındığını işaret eden Gürkan, "TEKNOFEST KARADENİZ'de ağırlaştırılmış bir testten geçti otobüsler. TEKNOFEST'in yoğun ziyaretçi trafiğinde hepsini sahaya sürdük ve çok güzel dönüşler aldık. Araçların sahada dayanımlarını çok iyi şekilde gördük." diye konuştu.- Dizel araçlara göre 4 milyon 250 bin lira tasarruf sağlandıGürkan, elektrikli otobüslerin hizmette oldukları süreçte yaklaşık 512 bin kilometre yol katettiğine dikkati çekerek şunları kaydetti:"Yakıtta da dizel otobüslere göre 4 milyon 250 bin liralık tasarruf sağladık. Bunun haricinde bir de ortama bırakılan karbondioksit emisyonunda azalma var. Bu da yaklaşık 612 ton. Yani elektrikli otobüslerimizi kullanarak 612 ton karbondioksiti Samsun insanına solutmadık. İnşallah devam eden analizler sonucunda tüm otobüs filomuzu elektrikliye çevirip hem halkımızın verimli, yeşil enerjiden oluşan toplu taşıma hizmetinden yararlanmasını hem de sürdürülebilir hale gelmesini hedefliyoruz. Fosil yakıtlı araçlara göre de 10 desibel daha az ses üretiyor. 10 desibel ciddi bir rakam, birçok yolcumuz bize elektrikli otobüslerin içinde daha az sesle konuşulsa bile duyulduğunu, onun için daha az yorucu olduğunu bildiriyor."

Üsküdar Üniversitesi'nden hava kirliliğini bireysel olarak azaltacak önlemler Haber

Üsküdar Üniversitesi'nden hava kirliliğini bireysel olarak azaltacak önlemler

İSTANBUL (AA) - Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Programı Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Adiller, hava kirliliğini bireysel olarak azaltacak önlemleri paylaştı.Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, kalitesiz yakıt kullanımı, endüstriyel faaliyetler ve enerji üretiminin hava kirliliğine yol açtığını ancak temel sebebin bilinçsizlik olduğunu belirten uzmanlar, yaşamsal ihtiyaçların neredeyse tamamının doğrudan ya da dolaylı olarak kirlilikte önemli rol oynadığını vurguluyor.Açıklamada görüşlerine yer verilen Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Programı Dr. Öğr. Üyesi Adiller, kirliliğin nedeninin sadece kalitesiz yakıt, soba, kombi bacalarından ya da araçların egzozlarından çıkan gazlarla sınırlı olmadığını belirterek, tüketilen her "kw" elektriğin hava kirliliğine neden olduğunu kaydetti.Otomobil kullanımı gibi zaruri olmayan ihtiyaçlardan tasarruf etmenin çevresel kirliliğini azalttığını vurgulayan Adiller, "Sanayi devrimi öncesinde kısıtlı faaliyetler sonucunda oluşan hava kirliliğinin günümüzde pek çok nedeni bulunuyor. Kalitesiz yakıt kullanımı, endüstriyel üretim faaliyetlerinde kullanılan araçlar, enerji üretimi gibi pek çok farklı neden hava kirliliğine yol açsa da aslında bunların arkasında yatan temel sebep gerçekleştirdiğimiz pek çok faaliyette bilinçsiz olmamızdır." ifadesini kullandı.Adiller, günümüzde dünya nüfusu, kitlesel savaşların son bulması, sağlık alanında gerçekleştirilen başarılı buluşlar gibi pek çok faktör sonucu hava kirliliğinin her zamankinden çok daha hızlı arttığını belirterek, şunları kaydetti:"Bunun yanında değişen tüketim alışkanlıklarıyla beraber her bireyin tükettiği madde miktarı da artıyor. Günümüzde, bundan 50 yıl önce olmayan pek çok eşya vazgeçilmezlerimiz arasında yer alıyor ve bu eşyanın üretimi için harcanan enerji, ham maddeler ve süreçler pek çok kirlilik türüne sebep oluyor. Bunlardan biri de doğal olarak hava kirliliği... Bu noktada alınabilecek önlemler tabii ki mevcut. Bu önlemlerin bir kısmı da yaygın olarak alınıyor. Ancak burada maalesef tam başarıya ulaşmış değiliz. Üretim konusunda daha fazla kar elde etmek için dünyanın farklı yerlerinde çoğu şirket çevresel çıkarları ikinci plana atıyor. Çevresel önlemler, genel olarak sadece gider kalemi olarak görüldüğü için de mümkün olduğu sürece şirketler sorumluluklarını yerine getirmiyor."- "Hava kirliliği kış aylarında daha yüksek seviyelere çıkabiliyor"Ahmet Adiller, yaşamsal ihtiyaçların neredeyse tamamının da doğrudan ve dolaylı olarak çevresel kirliliğe sebep olduğunu aktararak, "Isınma amaçlı yakılan yakıtlar bunların belki de en temel ihtiyaçlar içerisinde yer alan kısmı. Pek çok insan, soğuyan havanın etkisiyle evlerinde ısınmak için farklı yakıtlar kullanıyor. Bu yakıtların büyük bir kısmı, özellikle kömür ciddi hava kirliliği oluşturuyor. Özellikle büyük şehirlerde daha az hava kirliliğine sebep olan doğal gaz kullanımının yaygınlaşması bunu bir nebze azaltsa da artan nüfusun günümüzde bu farkı kapattığını söyleyebiliriz." değerlendirmesinde bulundu.Özellikle maddi kaygılardan dolayı kalitesiz yakıt tüketmenin; hem bunu kullanan kişinin ve aile bireylerinin sağlığını hem de toplumsal sağlığı risk altına aldığını belirten Adiller, şu ifadeleri kullandı:"Hava kirliliği kış aylarında daha yüksek seviyelere çıkabiliyor. Bunun bir sebebi kış aylarında ısınma ihtiyacının ortaya çıkmasıyla beraber soba ya da kombi bacalarından atılan kirletici gazlardır. Bir diğer sebebi ise soğuk havanın daha fazla kirletici taşıma kapasitesine sahip olması. Özellikle soğuk ve kuru hava, sıcak ve nemli havayla karşılaştırıldığında daha fazla kirletici içerebiliyor. Havanın kirleticiler açısından hassas olabileceği bu dönemde kullanılan yakıt miktarının azaltılması, hava kirliliği artışının önüne geçebilecek bir önlem sayılabilir. Bu noktada üretilen çeşitli yalıtım çözümleri kullanılabilir. Bu yalıtım çözümleriyle iç ortamda sıcaklığın korunması sağlanabilir ve bu sayede daha az yakıt harcanarak hava kirliliğine daha az katkı yapılabilir."- "Kömür gibi katı yakıtlar kullananlar özellikle dikkatli olmalı"Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Çevre Sağlığı Programı Dr. Öğr. Üyesi Adiller, ısınma konusunda kullanılan yakıtın miktarı kadar kalitesinin de önemli bir diğer etken olduğunu, bu noktada kömür gibi katı yakıtlar kullanan kişilerin özellikle dikkatli olması gerektiğini vurguladı.Düşük kaliteli yakıtlar tüketilmesinin, yüksek kükürt ve nem içeriği gibi özelliklerinden dolayı hem havayı daha çok kirletebildiğini hem de bacaların temizliğinin düzenli olarak yapılmamasıyla birlikte soba zehirlenmesi riskini artırarak yaşamları tehdit ettiğini aktaran Adiller, "Kışın soğuk havadan dolayı iç ortamın yeterli oranda havalandırılmaması da sağlık açısından önemli risk oluşturan diğer bir nokta. Yaz aylarında daha sık havalandırılan iç ortamlar, kış aylarında haklı sayılabilecek sebeplerden dolayı çok daha az havalandırılıyor ve iç ortamda, özellikle katı yakıtların kullanıldığı ortamlarda kirletici miktarları daha yüksek seviyelere çıkabiliyor. Bu noktada genel olarak kaliteli yakıt kullanmak, kombilerin bakımını ve özellikle soba bacalarının temizliğini yapmak kış aylarında çevresel hava kirliliğinin azaltılması açısından büyük önem arz ediyor. Bunun dışında iç ortamın havalandırılması da hanede yaşayanların sağlığı açısından diğer bir önemli tavsiye sayılabilir." ifadelerini kullandı.Adiller, bireysel olarak pek çok insanın çevresel konularda tam bilinçli hareket etmediğini belirterek, şu değerlendirmede bulundu:"Belirli noktalarda zaruri olan ihtiyaçlarımız dışında genel ifadeyle tasarruf etmek, aslında en çevresel yaklaşımlardan biri olabilir. Isınma gibi zorunlu sayılabilecek durumların yanında kış aylarında soğuk ve yağışlı hava gibi kişisel konforu bozabilecek şartlardan kaçınmak için kişilerin bireysel araçlarını daha fazla kullanması durumu da egzozdan yayılan kirleticilerin miktarının artmasına yol açan bir diğer unsur. Bireysel olarak araba kullanmak yerine toplu taşıma tercih etmek, fazladan yanan ışığı söndürmek, enerji dostu elektrikli ürünler satın almak, günümüzdeki tüketim çılgınlığına kendini kaptırmadan işlevini sürdüren eşyaları kullanmaya devam etmek, kısacası herhangi bir konuda israftan kaçınmak aslında en çevreci yaklaşımlardandır.Zaruri ihtiyaçlarımız dışında tükettiğimiz her türlü maddenin ya da kullandığımız eşyanın üretim süreçlerinde açığa çıkardıkları atıklardan dolayı havaya ve tüm çevresel unsurlara etkisi bulunuyor. Tek bir kişinin yarattığı etki dünya üzerinde yaşayan 8 milyara yakın insan olduğu düşünüldüğünde çok az gibi görünebilir. Ancak kitlelerin bireysel bakış açılarının değişmesi küresel olarak dünyanın gelecek nesillere daha iyi şartlarda bırakılmasına yardım edebilir."

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.