#Hava Kirliliği

İLKHABER-Gazetesi - Hava Kirliliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Hava Kirliliği haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Parlak cilt hayali, yanlış ürünlerle sona eriyor Haber

Parlak cilt hayali, yanlış ürünlerle sona eriyor

Cildin sağlıklı ve parlak görünümünün sadece genetik faktörlere değil, günlük bakım alışkanlıklarına da bağlı olduğu belirtiliyor. Uzmanlar, sık ve yanlış kozmetik kullanımı, mevsim değişiklikleri, stres ve çevresel etkenlerin cildi hızla yıprattığını ifade ediyor. Dermatologlar, özellikle cilt tipine uygun olmayan kimyasal içerikli ürünlerin uzun süreli kullanımının cilt bariyerini zayıflattığını ve erken yaşlanmaya yol açabileceğini söylüyor. Sıcak-soğuk değişimleri, hava kirliliği ve UV ışınları gibi çevresel faktörlerin de cildin nem dengesini bozarak mat ve cansız bir görünüm oluşturduğu belirtiliyor. Uzmanlar, cilt sağlığını korumanın yolları arasında doğru ürün seçimi, düzenli bakım rutini ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarının olduğunu vurguluyor. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve stres yönetiminin cildin doğal parlaklığını korumak için kritik öneme sahip olduğu dile getiriliyor. Bilinçli ürün seçimi ve kişiye özel bakım, sağlıklı ve canlı bir cilt için en etkili yöntem olarak öne çıkıyor. Uzman Dermatolog Dr. Fatma Menteş de, cilt sağlığını korumak ve canlı bir görünüme sahip olmak için dikkat edilmesi gereken temel adımları şöyle sıraladı: “Her gün iki kez cilt temizliği yapmak, gözeneklerin tıkanmasını ve genişlemesini engeller. Kuru cilt tipine sahip olanlar krem veya losyon bazlı ürünler kullanmalı, yağlı ciltlerde jel formunda temizleyiciler tercih edilmeli, karma cilt tipinde ise sabun içermeyen ürünler kullanılmalı. Duş sonrası veya cilt temizliğinin hemen ardından, cilt hâlâ nemliyken uygulanacak doğru bir nemlendirici, cildin gençliğini ve tazeliğini uzun süre korur. Yüz için tasarlanan ürünler ise göz çevresinde kullanılmamalı. Siyah nokta, leke, egzama veya akne gibi sorunlarla karşılaşıldığında sosyal medya çözümlerine başvurmak yerine, uzman dermatoloğa danışılmalı.”

Partikül madde (PM) nedir? Hava kirliliğinin görünmeyen tehlikesi Haber

Partikül madde (PM) nedir? Hava kirliliğinin görünmeyen tehlikesi

Partikül madde, havada bulunan katı parçacıklar ve sıvı damlacıklardan oluşan karma bir karışımdır. Toz, kurum, kül, metal parçacıkları, kimyasal bileşikler ve hatta bakteriler bu karışımın içinde yer alabilir. Bilim insanları partikül maddeleri boyutlarına göre sınıflandırır: PM10: Çapı 10 mikrometreden küçük partiküllerdir. Burna ve üst solunum yollarına kadar ulaşabilir. PM2.5: Çapı 2,5 mikrometreden küçük olan ve akciğerlerin en derin kısımlarına, hatta kana kadar ulaşabilen partiküllerdir. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse: İnsan saç telinin kalınlığı yaklaşık 70 mikrometredir; yani PM2.5, saç telinden yaklaşık 30 kat daha incedir. Kaynakları nelerdir? Partikül madde hem doğal hem de insan kaynaklı faaliyetlerle ortaya çıkar. Başlıca kaynaklar: Sanayi tesisleri ve fabrikalar (baca gazı emisyonları) Kömür ve mazot gibi fosil yakıtların yakılması Araç egzozları ve trafik yoğunluğu İnşaat faaliyetleri, maden ocakları ve toz taşınımı Orman yangınları, soba dumanı, atık yakımı Tarım alanlarında yakılan anızlar Neden tehlikelidir? PM2.5 partikülleri, solunduğunda akciğer dokularına kadar inebilir ve kan dolaşımına karışabilir. Bu durum, uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açar: Akciğer kanseri Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) Kalp-damar hastalıkları Felç (inme) Erken doğum ve düşük doğum ağırlığı Demans (bunama) riskinde artış Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre PM2.5 maruziyeti, her yıl dünyada yaklaşık 7,8 milyon erken ölüme neden oluyor. DSÖ sınır değerleri ve Türkiye durumu DSÖ yıllık PM2.5 sınırı: 5 µg/m³ Türkiye’de yasal sınır: 25 µg/m³ Bu fark, Türkiye’deki mevcut yasal limitin DSÖ’nün güvenli kabul ettiği seviyenin beş katı olduğunu gösteriyor. Uzmanlardan öneriler PM2.5 için ulusal bağlayıcı limit belirlenmeli. Sanayi ve enerji tesisleri daha sıkı denetlenmeli. Temiz enerjiye geçiş teşvik edilmeli. Toplu taşıma yaygınlaştırılmalı, araç emisyonları azaltılmalı. Gerçek zamanlı hava kalitesi verileri halka açık paylaşılmalı.

Türkiye’nin tamamı kirli hava soluyor! İşte havası en kirli iller Haber

Türkiye’nin tamamı kirli hava soluyor! İşte havası en kirli iller

Temiz Hava Hakkı Platformu (THHP), kuruluşunun 10. yılında Türkiye’nin hava kirliliği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seren “Kara Rapor 2025”i İstanbul’da düzenlenen toplantıyla kamuoyuna açıkladı. Platform temsilcileri, 10 yıldır sürdürülen çalışmaların sonucunda Türkiye’de hava kirliliğiyle mücadelenin hem sağlık hem de ekonomi açısından kritik eşiği geçtiğini vurguladı. “Temiz hava temel bir insan hakkıdır” Açılış konuşmasını yapan Türk Tabipleri Birliği (TTB) temsilcisi Prof. Dr. Gamze Varol, “10 yıl önce farklı disiplinlerden uzmanlar bir araya gelerek tek bir hedef belirledik: Herkes için temiz hava. Bilim ve toplumsal talepleri buluşturarak daha adil ve sağlıklı bir gelecek için mücadelemizi sürdürüyoruz” dedi. “Kâğıt üzerinde AB standartlarına yakınız ama sağlıklı havadan uzağız” THHP Koordinatörü Deniz Gümüşel, bu yılki raporun en çarpıcı bulgusunun hava kirliliğinin ekonomik etkisi olduğunu belirtti: “Türkiye’de yalnızca PM2.5 kirliliğinin ekonomik maliyeti 2024 GSYH’sinin yüzde 10’una denk geliyor. Yani yaklaşık 138 milyar dolar. Bu, hem sağlık sistemine hem ekonomiye büyük bir yük getiriyor. Hava kirliliği yalnızca çevresel değil, ekonomik bir krizdir.” 2024’te ‘iyi hava’ soluyan il kalmadı Kara Rapor’a göre Türkiye’de 2024 yılında hiçbir ilin hava kalitesi Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) önerdiği değerlere uygun çıkmadı. En kirli iller: Iğdır, Erzincan, Osmaniye, Kütahya ve Malatya En çok partikül madde kirliliği (PM2.5): Osmaniye – yıllık ortalama 83,6 µg/m³ (DSÖ limitinin 5 katı) En çok etkilenen bölgeler: Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu İstanbul’un Sultangazi ilçesinde Cebeci taş ocakları nedeniyle halk yılın 263 günü kirli hava soludu. Ankara ve İstanbul’da ise hava kirliliği “hassas” düzeyde seyretti. PM2.5 kirliliği: Her 10 erken ölümden biri kirli havadan Rapora göre PM2.5, Türkiye’deki erken ölümlerin yaklaşık %13’üne neden oluyor. 2024’te 62.644 kişi hava kirliliği kaynaklı erken ölüm yaşadı. Akciğer kanserine bağlı ölümlerin %18,6’sı, kalp hastalıklarının %27’si, KOAH ölümlerinin %41’i hava kirliliğiyle bağlantılı. Prof. Dr. Çiğdem Çağlayan, “Eğer PM2.5 seviyesi DSÖ’nün önerdiği 5 µg/m³’e çekilseydi yılda 60 binden fazla ölüm önlenebilirdi” dedi. Kirlilik demans riskini artırıyor PM2.5 düzeyindeki her 5 mikrogramlık artış, demans riskini %8 oranında yükseltiyor. Cambridge Üniversitesi’nin verilerine göre, egzoz gazı ve orman yangınlarından kaynaklanan siyah karbon da beyin sağlığı üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Ozon artık koruyucu değil, zararlı Raporda ayrıca yer seviyesinde biriken ozon kirliliğine de dikkat çekildi. Prof. Dr. Melike Yavuz, “Atmosferde yaşamı koruyan ozon, yer seviyesinde zehirli hale geliyor. Türkiye’de sınır değer DSÖ’den yüksek; bu durum KOAH ve astım gibi hastalıkları artırıyor” ifadelerini kullandı. Veri eksikliği ve denetimsizlik en büyük sorun Türkiye genelinde 380 hava ölçüm istasyonu bulunsa da sadece küçük bir kısmı düzenli veri üretiyor. İzmir’de bu yıl da yeterli veri toplanamadı. Uzmanlar, PM2.5 için ulusal limit değeri hâlâ bulunmadığına dikkat çekti. THHP’nin çözüm önerileri Kara Rapor 2025, Türkiye’de hava kirliliğinin azaltılması için 7 acil adım öneriyor: PM2.5 için yasal sınır değeri belirlenmeli. Ulusal hava kalitesi izleme sistemi güçlendirilmeli. Veriler şeffaf biçimde kamuya açılmalı. Fosil yakıtlar kademeli olarak azaltılmalı. Sağlık politikalarına hava kalitesi entegrasyonu yapılmalı. Ekonomik etki analizleri politika kararlarına dahil edilmeli. Çocukları iklim değişikliğinin etkilerinden koruyacak özel programlar oluşturulmalı.

Esnaftan hava kirliliğine çözüm Haber

Esnaftan hava kirliliğine çözüm

Esnaftan hava kirliliğine çözüm Hakkari'de soba imalata yapan Tekçe kardeşler, hava kirliliğinin önüne geçmek için kendi tasarladıkları baca filtrelerini üretimine başladı. Türkiye İstatistik Kurumu 'hava kalitesi' verilerine göre, kükürt dioksit ortalamasının en yüksek olduğu illerden biri olan Hakkari'de bu sorun çözülmeye çalışılıyor. Bir süre önce harekete geçen Hakkari Cilo Doğa Derneği Başkanlığı, kentteki hava kirliliğine dikkat çekmek amacıyla düzenlediği basın açıklamasına üniversite öğrencileri ve çeşitli sivil toplum kuruluşları da destek vermiş, ancak hava kirliliğin konusunda ise hiçbir ilerleme kaydedilmemişti. Kayacan Caddesi üzerinde soba imalatı yapan evli ve 5 çocuk babası Remzi Tekçe (37) soba imalatı ile uğrayan üç kardeşi ile birlikte hava kirliliğinin çözüm bulmak için harekete geçti. Tekçe, kardeşler il dışında hava kirliliğini önleyen filtrelerin olduğunu, ancak bunların Hakkari'ye ulaşıncaya kadar vatandaşlara yüklü miktarda mal olduğu için kimsenin alamadığını tespitini yaptı. Bunun üzerine Tekçe kardeşler, batı illerine özenerek bu defa hava kirliliğini önleyen filtreleri Hakkari'de üretmeye karar verdi. Sulu ve kuru olmak üzere 2 çeşit baca takıcı filtreleri üretmeye başladıkları belirtildi. İldeki bacalara filtre takılması halinde hava kirliliğinin önüne yüzde 90 geçebileceklerini ifade ettiler. Çevre ve Orman Müdürlüğü ile Hakkari Belediye Başkanlığı da üretimine başlanan filtreleri yerinde inceleyerek Tekçe kardeşlere tam not verdikleri belirtildi. SULU VE KURU FİLTRE KİRLİLİĞİ ÖNLÜYOR Filtreleri, ürettikleri iş yerlerini basın mensuplarına gösteren esnaf Remzi Tekçe, "Tekçe kardeşler olarak düşündük ki Hakkari küçük bir il olmasına rağmen büyük bir hava kirliliği yaşanıyor. Bunun önlenmesi için araştırmalara başladık. Kendi imalatımızda önce kalorifer bacalarına uygun bir filtre üretmeye başladık. Sulu olan bu filtre yüzde 90 bacanın hava kirliliğini önlemektedir. Kuru filtre ise yüzde 70 hava kirliliğini önlemektedir. Bütün kamu kurum ve kuruluşlar ile şahsi binalara bu ürettiğimiz filtreyi takarsa, çevreye, doğaya zarar veren bu hava kirliliğinin önleneceğine inanıyoruz. Bu şekilde Hakkari daha temiz dumansız ve temiz bir havaya kavuşacak. Ürettiğimiz filtreler ise deneyimli ustaların el emeği ile yapılmaktadır" dedi.

Malatya’da deprem sonrası asbestli toz ve hava kirliliği sağlık riski oluşturuyor Haber

Malatya’da deprem sonrası asbestli toz ve hava kirliliği sağlık riski oluşturuyor

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerinin ardından ciddi bir yıkım süreciyle karşı karşıya kalan Malatya’da çok sayıda bina yıkıldı ve ağır hasar aldı. Bu yapılar arasında, 2010 yılı öncesi inşaatlarda yaygın olarak kullanılan asbestli malzemelerin de bulunması ve ile yıkım süreçlerinde ortaya çıkan asbest ve toz düzeyleri yapılan araştırmalarla yakından incelendi. İnönü Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından gerçekleştirilen kapsamlı bir araştırma, deprem bölgesindeki havadaki partikül maddelerin ve asbestin sağlık açısından oluşturduğu riski ortaya koydu. Yapılan yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri sırasında havadaki asbest ve toz düzeylerinin tehlikeli seviyelere ulaştığı açıklandı. Araştırma kapsamında, Malatya’daki farklı bölgelerde havadaki toz ve asbest düzeyleri ölçüldü. Ölçümler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Araştırma ve Geliştirme Enstitüsü (İSGÜM) tarafından yetkilendirilen laboratuvarlarda yapıldı. Toplamda 12 farklı ölçüm noktası belirlendi ve 9-10 Mayıs 2024 tarihlerinde yapılan ölçümlerde, özellikle aktif yıkım alanlarında lifli toz ve asbest konsantrasyonlarının ciddi şekilde arttığı kaydedildi. Malatya’da deprem sonrası hava kirliliği seviye aştı Malatya’da deprem sonrası hava kirliliği seviyelerinin arttığına dikkat çeken uzmanlar, partikül madde seviyelerinin 2019 yılında belirlenen sınırı aştığını belirtti. Ölçümler, aktif bina yıkım alanlarında lifli toz konsantrasyonunun 0.004-0.01 lif/cm arasında değiştiğini gösterirken bu oranın dünya genelindeki sağlık standartlarına göre kabul edilebilir sınırın oldukça üzerinde olduğu belirtildi. Enkaz döküm alanlarında ise lifli toz konsantrasyonu 0.012 lif/cm olarak ölçüldü. Araştırma sonuçlarına göre Malatya’daki tüm ölçüm alanlarında, lifli toz ve asbest değerlerinin Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’nün 1998 yılında solunabilir havadaki lif konsantrasyonunu değerinin çok üstünde olduğu belirtildi. Yapılan ölçümlerde hiçbir asbest lifine ise rastlanmadığı ifade edildi. Asbest solunumu, kanser ve diğer ölümcül hastalıklara yol açabiliyor Asbestin solunması durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açan kanserojen bir madde olarak bilindiği ve uzun süreli asbest maruziyeti ile asbestozis, plevral plaklar, akciğer kanseri ve mezotelyoma gibi ölümcül hastalıkların ortaya çıkabileceği belirtiliyor. Bu nedenle, özellikle inşaat alanlarında, eski yapılarla yapılan yıkımlar sırasında asbest maruziyetinin engellenmesi büyük önem taşıyor. Araştırmacılar, yıkım ve enkaz kaldırma işlemleri sırasında, havada bulunan toz ve asbest düzeylerinin azaltılması için bir dizi önlem önerdi. Bu önlemler arasında, yıkım ve enkaz taşıma süreçlerinde su ile ıslak çalışma yöntemlerinin kullanılması, yıkım alanlarının izolasyonu ve çalışanların kişisel koruyucu ekipman olan N95 maske, gözlük, eldiven ve tulum kullanmalarının sağlanması yer alıyor. Ayrıca, araştırma bulguları, hava kirliliğinin yüksek olduğu bölgelerde bulunan 65 yaş üstü bireyler, çocuklar, gebeler ve kronik hastalığı olan kişilerin bu alanlardan uzak durmalarının önemini vurguluyor.

Adana’da hava kirliliği solunum yolu hastalıklarında artış gösteriyor Haber

Adana’da hava kirliliği solunum yolu hastalıklarında artış gösteriyor

Adana’da kış aylarının gelmesiyle birlikte, akşam saatlerinde sobaların yakılması nedeniyle oluşan yoğun duman tabakası, özellikle solunum yolu rahatsızlıkları olan vatandaşlar için büyük bir tehdit oluşturuyor. Adana Şehir Hastanesi Aile Hekimliği Uzmanı Doç. Dr. Kenan Topal, hava kirliliğinin halk sağlığına olan etkilerini vurgulayarak, şehirdeki solunum yolu hastalıkları nedeniyle ölüm oranlarının Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu belirtti. Sobalardan Yükselen Duman Nefes Almayı Güçleştiriyor Adana'nın Yüreğir ve Sarıçam ilçelerinin büyük bir bölümünde başta olmak üzere, D-400 Karayolu'nun güneyindeki mahallelerde ve Seyhan ilçesinin özellikle Fevzipaşa ve Fatih mahallelerinde, kömürle ısınan evlerden çıkan yoğun duman, hava kirliliğini artırıyor. Kış aylarında soba kullanımının artmasıyla birlikte, bu bölgelerde yaşayan Adanalılar, yoğun duman nedeniyle nefes almakta zorlanıyor. Bazı vatandaşlar, yolda yürürken elleriyle burnunu kapatarak ya da atkı takarak bir nebze de olsa hava kirliliğinden etkilenmemeye çalışıyor. Solunum Yolu Hastalıkları Ölüm Oranlarını Artırıyor Doç. Dr. Kenan Topal, Adana'daki hava kirliliğinin sağlık üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Hava kirliliği ile bağlantılı olarak, solunum yolu hastalıklarında yaşanan artışa da vurgu yaptı. Topal, yaptığı açıklamada, “Türkiye’de solunum yolu hastalıkları nedeniyle yaşanan ölüm oranları son yıllarda iki katına çıkmışken, Adana'da bu artış oranı 2.2 katına yükselmiş durumda. Yani Adana’da solunum yolu hastalıkları nedeniyle ölüm artış oranları, Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde" dedi. Hava Kirliliği Halk Sağlığını Tehdit Ediyor Adana’daki hava kirliliği seviyelerinin, kükürtdioksit gibi kirletici maddeler nedeniyle diğer şehirlerle kıyaslandığında yüksek olduğunu belirten Doç. Dr. Topal, "Dünyada her yıl yaklaşık 4 milyon insan dış ortam hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor. Bu durum, solunum yolu hastalıklarının artışına neden oluyor ve ölüm oranlarını artırıyor. Adana’da yapılan ölçümlerde de kükürtdioksit kaynaklı hava kirliliği Türkiye’deki en yüksek seviyeler arasında yer alıyor" diye konuştu. Topal, kış aylarında evlerde kullanılan düşük kaliteli kömürlerin yakılmasının, özellikle hava kirliliğinin artmasına neden olduğunu belirtti. “Bu, hem şehirdeki hava kalitesini düşürüyor hem de halk sağlığını tehdit ediyor” dedi. Çocuklar İçin Daha Büyük Tehdit Hava kirliliğinin çocuklar üzerinde daha büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Kenan Topal, özellikle çocukların akciğer gelişimlerinin olumsuz etkilendiğini vurguladı. Çocuklarda astım, akciğer hastalıkları ve kanser gibi hastalıkların daha sık görüldüğünü belirten Topal, “Bu hastalıkların görülme sıklığı arttıkça, buna bağlı ölüm oranları da yükseliyor. Hava kirliliğiyle mücadelede en hassas olmamız gereken grup ise çocuklardır” dedi. Kişisel Önlemler ve Maske Kullanımı Doç. Dr. Kenan Topal, Adanalılara özellikle akşam saatlerinde hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerden uzak durmalarını ve dışarıya çıkmak zorunda kalırlarsa maske takmalarını önerdi. Topal, "Kişisel anlamda alabileceğimiz önlemler sınırlı olsa da, hava kirliliğinin etkilerini azaltmak için maske kullanımı ve yoğun kirliliğin olduğu saatlerde dışarı çıkmamaya özen göstermek faydalı olacaktır" ifadelerini kullandı.

Karakaya: Kentleri yönetebilmek ve dünyamızı koruyabilmek adına akıllı şehir uygulamalarına geçmemiz gerekiyor Haber

Karakaya: Kentleri yönetebilmek ve dünyamızı koruyabilmek adına akıllı şehir uygulamalarına geçmemiz gerekiyor

Dünya genelinde yapılan araştırmalar hava kirliliğinin, insan sağlığı üzerinde giderek artan bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor. 2024 Haziran ayında yayınlanan State of Global Air (SoGA) raporuna göre hava kirliliğinin, 2021 yılında dünya çapında 8,1 milyon insanın ölümüne yol açarak en yaygın ikinci ölüm riski olduğunu ortaya koydu. SAMPAŞ Holding Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya hava kirliliğiyle mücadelede akıllı şehirlerin rolüyle ilgili olarak değerlendirmede bulundu. 2021 Yılında hava kirliliği 8,1 milyon insanın ölümüne yol açtı   Sağlık Etkileri Enstitüsü‘nün (HEI) 2024 Küresel Hava Durumu raporu, dünya genelinde hava kalitesinin durumunu ve hava kirliliğinin sağlık etkilerini analiz etti. UNICEF iş birliği ile hazırlanan Küresel Hava Durumu raporu, 1990-2021 yıllarında 200'den fazla ülke ve bölgede havadaki kirlilik seviyelerini ve kirlilikle bağlantılı hastalık verilerini paylaşıyor. Rapor, 2021 yılında dünya çapında 8,1 milyon insanın ölümüne yol açan hava kirliliğinin yüksek tansiyondan sonra en yaygın ikinci ölüm riski olduğunu gösteriyor. Hava kirliliğinin yol açtığı hastalıkların yüzde 90'ını kalp hastalıkları, felç, diyabet, akciğer kanseri ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi bulaşıcı olmayan hastalıklar oluşturuyor.   Hava kirliliğini önlemenin yolu akıllı şehir teknolojilerinden geçiyor Akıllı şehir teknolojileri, hava kirliliği ile mücadelede önemli bir rol oynuyor. Bu teknolojiler, çevre dostu uygulamaları ve hava kalitesini izleyen sistemleri entegre ederek şehirlerin daha sürdürülebilir ve yaşanabilir hale gelmesine yardımcı oluyor. İşte bu bağlamda akıllı şehir teknolojilerinin hava kirliliğini engellemesi konusunda sensörler ve IoT teknolojileri kullanılarak hava kalitesi izleme sistemleri kuruluyor. Şehir genelinde yerleştirilen sensörler, hava kalitesini sürekli izleyerek veri topluyor ve bu veriler, kirlilik kaynaklarını belirlemek ve hızlı müdahalelerde bulunmak için kullanılıyor. Dünyada bazı metropollerde elektrikli otobüsler ve trenler gibi düşük emisyonlu toplu taşıma araçlarının entegrasyonu, fosil yakıt kullanımını ve dolayısıyla hava kirliliğini azaltmak için kullanılıyor. Trafik sıkışıklığını azaltmak için dinamik trafik yönetim sistemleri kullanılarak araç trafiği optimize edilebiliyor. Bu, motorlu araçlardan kaynaklanan emisyonları azaltmaya yardımcı oluyor. Şehir planlamasında özellikle yaya ve bisiklet yollarına öncelik verilerek, motorlu araç kullanımını azaltmak hedefleniyor   Ülkemizde ve dünyada kullanımı günden güne artan güneş ve rüzgâr enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltarak hava kirliliğini azaltıyor. Binalarda enerji verimliliğini artıran akıllı teknolojiler, enerji tüketimini ve dolayısıyla kirletici emisyonları azaltıyor. Akıllı şehir planlaması ile şehir içinde yeşil alanların artırılması, karbon emisyonlarını azaltıyor ve hava kalitesini iyileştiriyor. Şehir planlamasında özellikle yaya ve bisiklet yollarına öncelik verilerek, motorlu araç kullanımını azaltmak hedefleniyor. “Hava kirliliği tüm dünya insanlarının ortak bir problemi olarak karşımızda yer alıyor” Akıllı şehir yaklaşımını güçlendirmek ve yaygınlaştırmak için 44 yıldır bilişimin gücünü kullanan SAMPAŞ Holding'in Yönetim Kurulu Başkanı Şekip Karakaya, “Hava kirliliği tüm dünya insanlarının ortak bir problemi olarak karşımızda yer alıyor. 2021 yılında 8,1 milyon kişinin ölümüne neden olan hava kirliliği kronik hastalıklarla mücadele eden birçok insan için büyük risk teşkil ediyor. Bu durum sağlık sistemleri, ekonomiler ve toplumlar üzerinde büyük baskılar oluştururken dünya üzerinde milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oluyor. Tüm dünyada kentleşme büyük bir hızla atarken karbon emisyonuna yol açan en önemli etken de kent yaşamı olarak öne çıkıyor. Kentlerin büyük hızla büyüyeceğini düşündüğümüzde, bu kentleri yönetebilmek ve dünyamızı koruyabilmek adına akıllı şehir uygulamalarına geçmemiz gerekiyor. Akıllı şehir uygulamalarıyla bu büyük probleme dur demek mümkün olacak. Londra'da trafik yoğunluğunu yönetmek ve emisyonları azaltmak için akıllı trafik ışıkları ve sensörler kullanıldığını, Kopenhag'da karbon nötr bir şehir olma hedefiyle bisiklet yolları ve yeşil enerji projelerini, uzak doğuda akıllı hava kalitesi izleme sistemleri ve veri analitiği kullanarak kirlilik seviyelerini izleyip halka gerçek zamanlı bilgiler sağlandığını görüyoruz. Tüm dünya şehirlerinde akıllı şehir teknolojileriyle planlamalar yapılmalı ve hava kirliliğinin ve bu nedenle gerçekleşen ölümlerin hızla engellenmesi sağlanmalıdır” diyerek ifade etti.

Çevre kriterlerini karşılamayan eski araçların Madrid'de dolaşımı yasaklandı Haber

Çevre kriterlerini karşılamayan eski araçların Madrid'de dolaşımı yasaklandı

Avrupa'daki büyük şehirler içinde hava kirliliği sorununun en fazla yaşandığı yerlerden biri olan Madrid'de, dizelde 2006, benzinli de 2000 yılından eski araçların dolaşıma çıkmasına yasak getirildi. Madrid Belediyesinin aldığı kararla 1 Temmuz'dan itibaren yürürlüğe giren uygulama gereği, dizelde 2006 ve benzinli de 2000'den eski araçlar ile Madrid'de 1 Ocak 2022'den sonra ikametgahı başlayan, taşıt vergi pulu bulunmayan veya dışarıdan gelen eski araçların kent trafiğine girmesi yasaklandı. Çevre kirliliği önlemleri kapsamında Mayıs 2021'den bu yana Madrid'de kent merkezi için belirlenen "düşük emisyonlu bölge" ile "M-30" adlı merkeze en yakın çevre yolunu kapsayan trafik alanında dolaşımları engellenen eski araçlara, yasağa uymamaları halinde 200 avro para cezası (erken ödemede 100 avro) verilecek. Belediye, çevre kriterlerini karşılamayan araçların kontrolünü yapmak için kent merkezine ve M-30 çevre yolu üzerine 500 kamera yerleştirildiğini duyurdu. Yeni uygulamanın, 400 bine yakın eski aracın kente girişini engellemesi öngörülüyor. "Düşük emisyonlu bölgeler" uygulaması Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde çevre kirliliğini önlemek için belirlenen "düşük emisyonlu bölgeler" uygulaması yaklaşık 320 kentte uygulanıyor. Madrid, çevreye zararlı gazları azaltmak ve nitrojen dioksiti metreküp başına 40 mikrogram olan minimum seviyeye getirmek için 1999-2010 döneminde sürekli olarak AB'den uyarılar almıştı. Madrid Belediye Başkanı Jose Luis Martinez Almeida, Ocak 2023'te yaptığı açıklamada, "Madrid nihayet nefes alıyor" diyerek, nitrojen dioksit verilerinin düştüğünü duyursa da çevre kirliliğine karşı önlemlerde Madrid, AB kriterlerini halen tam olarak yerine getirmiyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.