# İklim Kanunu

İLKHABER-Gazetesi - İklim Kanunu haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İklim Kanunu haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türkiye’nin ilk iklim kanunu TBMM’de kabul edildi Haber

Türkiye’nin ilk iklim kanunu TBMM’de kabul edildi

Türkiye’nin ilk “İklim Kanunu”, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yürürlüğe girdi. Kanun, yeşil büyüme ve net sıfır emisyon hedefleri doğrultusunda iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çerçeveyi oluşturuyor. Yasayla; sera gazı emisyonlarının azaltılması, iklim değişikliğine uyum faaliyetleri, planlama ve uygulama araçları, gelir, izin ve denetim süreçleri ile yasal ve kurumsal düzenlemelere ilişkin esaslar belirlendi. ADİL GEÇİŞ VE İKLİM ADALETİ VURGUSU Kanun, “adil geçiş”, “iklim adaleti”, “emisyon ticaret sistemi (ETS)”, “gömülü sera gazı emisyonları” ve “gönüllü karbon piyasaları” gibi yeni kavramları da mevzuata dahil ediyor. İklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin “ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi esas alınacak. Eşitlik, şeffaflık, sürdürülebilirlik, katılım ve entegrasyon gibi ilkeler temel yaklaşım olarak belirlendi. İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAŞKANLIĞI KOORDİNASYON ÜSTLENECEK Yasa kapsamında, sera gazı emisyonlarının azaltımı ve iklim değişikliğine uyum faaliyetleri İklim Değişikliği Başkanlığı tarafından izlenecek. Başkanlık, sektörlerin strateji ve eylem planlarını koordine ederek ulusal ölçekte takip edecek ve gerekli düzenlemeleri yapacak. Başkanlık ayrıca, karbon fiyatlandırmasına ilişkin piyasaya dayalı mekanizmaları düzenleme, sera gazı verilerini talep etme, Ulusal Coğrafi Bilgi Platformu ile veri paylaşımı ve karbon yakalama teknolojileri gibi alanlarda da yetkili olacak. EMİSYON TİCARET SİSTEMİ DEVREYE GİRİYOR Kanunla birlikte Türkiye’de ilk kez Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kurulacak. ETS kapsamında, sera gazı emisyonuna neden olan işletmeler faaliyetleri için izin almak zorunda olacak ve tahsisat sistemine tabi tutulacak. Ulusal tahsisat planlaması yapılacak, tahsisatlar Resmi Gazete’de yayımlanacak ve yıllık teslim yükümlülükleri belirlenecek. Yükümlülüklere uymayanlara ise 500 bin liradan 5 milyon liraya kadar idari para cezaları uygulanabilecek. YEREL ÖLÇEKTE EYLEM PLANLARI HAZIRLANACAK Her ilde, vali başkanlığında İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu oluşturulacak. Bu kurullar, yerel iklim değişikliği eylem planlarının hazırlanması ve uygulanmasından sorumlu olacak. Büyükşehirlerde belediyeler, diğer illerde ise il özel idareleri sürece dahil olacak. Planlama süreçlerinde adil geçiş kriterlerinin gözetilmesi zorunlu tutulacak. KARBON PİYASASI YÖNETİMİ Karbon Piyasası Kurulu, ETS kapsamında ulusal tahsisat planını onaylayacak, ücretsiz tahsisatların dağılımına karar verecek, uluslararası karbon piyasalarıyla entegrasyonu yönetecek. Danışma Kurulu ise sanayi, finans ve akademik çevrelerden temsilcilerin katılımıyla istişari kararlar alacak. Kurulların çalışma usul ve esasları detaylı şekilde yönetmeliklerle düzenlenecek. İKLİM DOSTU YATIRIMLAR DESTEKLENECEK Kanun kapsamında elde edilecek gelirlerin yeşil dönüşüm ve iklim değişikliğiyle mücadeleye ayrılması hükme bağlandı. Bu gelirler, araştırma-geliştirme, teknolojik dönüşüm, iklim dostu yatırımların finansmanı gibi amaçlarda kullanılacak. Döner sermaye işletmesi kurulmasına da imkân tanınarak, elde edilecek fonların adil geçiş süreçlerine aktarılması öngörüldü. CEZALAR VE YAPTIRIMLAR Kanunla getirilen yükümlülüklere aykırı hareket eden işletmelere uygulanacak idari para cezaları 50 milyon TL’ye kadar çıkabilecek. ETS yükümlülüklerini üst üste yerine getirmeyen tesislerin sera gazı emisyon izinleri iptal edilebilecek. Ayrıca ozon tabakasını incelten maddeler ve florlu sera gazlarına ilişkin ihlallerde de ağır para cezaları öngörüldü. ULUSLARARASI ENTEGRASYON Ulusal karbon kredilendirme sistemi kurulacak, gönüllü karbon piyasalarına ilişkin düzenlemeler yapılacak ve uluslararası standartlarla uyum sağlanacak. Ayrıca Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile Türkiye’ye ithal edilen malların gömülü sera gazı emisyonlarının da izlenmesi ve raporlanması sağlanacak. TOPLUMUN FARKINDALIĞI ARTIRILACAK Kanun kapsamında eğitim programları güncellenerek yeşil iş gücünün yetiştirilmesi sağlanacak. Kamuoyu bilinçlendirme ve kapasite geliştirme çalışmaları da zorunlu hale getirildi.

Gürer: İklimle ilgili sorunlar ciddiyetle ele alınmalı Haber

Gürer: İklimle ilgili sorunlar ciddiyetle ele alınmalı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, gündemdeki İklim Kanunu teklifini eleştirdi. Gürer, teklifin iklim sorunlarını çözmekten uzak olduğunu belirterek, “Bu kanun teklifinde iklim de unutulmuş, çözüm üretmesi beklenen kurumların temsiliyeti de!” dedi. "İklim Değişikliği Kanununda temsil eksikliği var" CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “10'uncu maddede yerel yönetimlerin bu kanunla ilgili oluşacak sorunlarda kurulda temsil edilmemesi, Türkiye Belediyeler Birliğinin bir temsilcisinin olmaması da unutulmuş; keza, danışma kurulunda çevre mühendislerinden temsilcinin olmaması da unutulmuş yani kanununda hem iklim unutulmuş hem de bu iklim değişikliğiyle ortaya çıkacak sorunlarda doğrudan etkilenecek temsil özelliği olan kurumların varlığı da unutulmuş. İklim değişikliği sözü çok söyleniyor ve bunlarla ilgili olacakların önümüzdeki süreçte ülkemize de yaşamımıza da insanımıza da yaratacakları nedense görülmek istenmiyor. Biz ya geleceğin katilleri ya geleceğin kurtarıcıları olacağız. Siyasiler olarak bu bağlamda vereceğimiz her kararın önemini bir kez daha vurgulamak istiyorum. Karbon kredisiyle oluşacak ya da sera gazıyla ilgili yaratılacak bir rantın varlığından faydalanmak adına bir kanun teklifi Meclise getiriliyor. Bunun yerine olması gereken, göçlerin yaşanacağı, çalışma yaşamının değişikliklere uğrayacağı, ülkemizin Akdeniz kıyısında bile yaşamların yüzyıl içinde değişiklik göstereceği ve su kaynaklarımızı, doğamızı, ormanımızı, geleceğimizi şekillendirecek düzenlemeleri yapmamız gerekiyor” diye ifade etti. Zirai don gibi olayların, iklim değişikliğinin gıda güvenliğine etkilerini gösterdiğini söyleyen CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Gıdamız risk altında. Bakınız, yaşadığımız zirai don olayı bize bir şey göstermeli; Türkiye'nin gelecekte bölgesel olarak gıda sorunları yaşamaması, bu iklim değişikliklerini iyi anlamamızdan geçiyor. Ürün deseninden sulama suyu sorununa, toprağın yapısından kullandığımız ilaca, gübreye varıncaya kadar her kapsamlı olayı doğru değerlendirmek zorundayız; bunları değerlendirmediğimiz sürece geleceğimizi yok ediyoruz. Kaderci bir anlayış yerine Allah'ın verdiği aklı doğru kullanmazsak bunun hem bedelini hem vebalini yüklenmiş olacağız. Bu iklim kanunu tümden çekilmeli, ihtiyaca yanıt verecek doğru planlanan bir kanun olarak tüm grupların da bilim insanlarının da önermesiyle bu süreç doğru yönetilmelidir. Kurulda dahi karar alıcıları bilimsel ve bilgiye dayalı özerk bir yapıyla oluşturmuyor, mevcut yönetimin kendi tercihleri doğrultusunda kurguluyorsunuz. Ya, iklimde dahi siyaseti önceliklendirerek ülkeyi nereye götüreceğiz? Burada olması gereken, kurulların o işle ilgili sorumluluğunu doğru belirlemek ve bu anlamda o kurulları oluştururken siyaset gözüyle bakmadan ülkenin geleceği adına ve insanlığın geleceği adına doğru kurgulamaktır. Bakınız, değerli arkadaşlar, aşırı sıcakların ortaya çıkmasıyla oluşacak zararlılar, yeni hayvan türleri, insanların psikolojik yapılanmada oluşacak problemleri, bütün bunları düşünmek zorundayız. Yeni bir dünyaya doğru yol alıyoruz ve kıyamete doğru sürüklenen bu dünyada siyasiler olarak yapacağımız her kanunun geleceği doğru kurgulaması gerekiyor. Kadınların çalışma saatinden, gençlerin gelecekte yapacakları çalışma koşullarına kadar bizlerin bugünden bunları görmesi lazım. Yüz yıl önce bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk Türkiye'nin ve dünyanın geleceğini o günden tanımlamış ve bugünlerde bizlere yol gösterici icraatları ve düşünceleri yansıtmışsa bizim bugün Meclis olarak da yüz yıl sonrasını doğru görmemiz, doğru okumamız lazım” ifadelerini kullandı. “İklim Kanunu yeniden yazılmalı” Ömer Fethi Gürer, kanunun çekilerek bilim insanlarının ve tüm siyasi grupların katkısıyla yeniden hazırlanması gerektiğini vurgulayarak, “Bugün ülkemizin ve dünyanın geleceğini doğru okumazsak, hem bedelini hem vebalini yüklenmiş oluruz. Bu yalnızca bir İklim Kanunu değil, rant kanunudur. Halkın değil, birilerinin faydasına hizmet edeceği açıktır” şeklinde konuştu.

Ömer Fethi Gürer ve Veteriner Hekimler Derneği Başkan Yardımcıları ile iklim kanunu ve hayvancılığın sorunlarını görüştü Haber

Ömer Fethi Gürer ve Veteriner Hekimler Derneği Başkan Yardımcıları ile iklim kanunu ve hayvancılığın sorunlarını görüştü

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Gülay Ertürk ve Genel Sekreter Mücteba Binici, Sayman İlker Çelik ile veterinerlerin sorunları ve İklim kanun teklifinin hayvancılığın etkisini görüştüler. Hayvancılığın giderek derinleşen sorunlarını değerlendirdiler. Gürer ve Ertürk, hayvancılığın mevcut durumu, veteriner hekimlerin karşılaştığı zorluklar ve iklim değişikliğine ilişkin yasa tasarısı üzerinde kapsamlı değerlendirmelerde bulundular. “10 Milyon hayvan ithal edildi, sorunlar hala çözülmedi” Ömer Fethi Gürer, hayvancılıkta yaşanan sorunların her geçen gün derinleştiğini belirtti. Gürer, “2010 yılında et ve hayvan ithalatı başladı. O günden bu yana 10 milyon hayvan ithal edildi ve 11 milyon dolar yurt dışına gitti. Son 2 yılda ise 1 milyon 200 bin hayvan ithalatı gerçekleşti. Ama ne etin fiyatı düşüyor ne de hayvancılıkta sorunlar bitiyor. Ne yazık ki ülkemizde Veteriner Genel Müdürlüğü dahi kaldırıldı. Sorunlarını dinlemek ve hayvancılığın politikalarının ne olması gerektiğine bir kez daha işaret etmek için buradayız” ifadelerini kullandı. Ertürk, “İklim yasası hayvan ve gıda sağlığını göz ardı ediyor” Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Gülay Ertürk, iklim değişikliğine ilişkin yasa tasarısının yetersizliğine dikkat çekerek şunları söyledi: “İklim değişikliği ile ilgili bir kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülüyor. Ancak iklim değişikliği dediğimiz zaman akla gelen sadece insan sağlığı ve sera gazı emisyonu ile sınırlı olmamalı. Çünkü iklim değişikliğinin etkilediği insan sağlığının yanında hayvan sağlığı, bitki sağlığı ve çevre sağlığı ile ilgili unsurlar da var. Bu anlamda mevcut olan kanun tasarısında herhangi bir önlem ya da denetim ile ilgili bir bilgi söz konusu değil. iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlar itibarıyla bizim hayvansal gıda arzıyla ilgili de birtakım durumlar yaşamamız söz konusu. Sadece hayvan varlığını iklim değişimini ve metan gazı üretimi boyutunda değerlendirmek gerçekten çok eksik ve çok yanlış bir bakış açısı olur. Çünkü bugün itibarıyla Türkiye’de hayvansal gıda ile ilgili mevcut nüfusumuz söz konusu olduğunda yeterli bir hayvansal gıda tüketimimiz yok. İklim değişikliğinin sebep olacağı 2050 yılı itibarıyla, örneğin, dünya nüfusunun 9 milyarı aşacağı ve mevcut olan hayvansal proteinin şimdikinden %60 daha fazla arz edilmesi gerektiği ile ilgili bir sonuç varken, ülkemizde de bu konuda önlemler almak gerekir. Hayvansal gıda üretimini artıracak yönde bu iklim değişikliği ile ilgili yasa tasarısına gerekli eklemeler yapılmalı. Dolayısıyla mevcut yasa tasarısını şu anki durumuyla eksik buluyoruz. Geri çekilmeli ve tekrar uzman görüşler ile biz veteriner hekimlerin de görüşleri doğrultusunda yeniden hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Hayvansal gıda, hayvansal hastalıkların önlenmesi ve bu konuların özelinde tekrar değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca hayvancılık, ülkemizde beslenme olduğu kadar kalkınmayı da sağlayan temel unsurlardan birisi. Dolayısıyla hayvancılığın geliştirilmesi hem daha sağlıklı bir Türk halkının oluşturulması adına hem de ekonominin düzeltilmesi ve kalkınmanın sağlanması adına çok önemli bir konudur. Tüm bunların gözetildiği bir perspektiften yeniden bir iklim kanunu düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.” Gürer, “İklim kanunu hayvancılığı tehdit ediyor” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, iklim kanunu tasarısının hayvancılık açısından ciddi riskler barındırdığını ifade ederek, “Karbon ticaretini amaçlayan bir iklim kanunu, burada cezai hükümlerde ifade edilmese de hayvancılığa da sekte vuracak bazı maddeler içeriyor. Bu nedenle hayvancılık yapanlar açısından da risk taşıyor. Bu nedenle de kanun mutlaka geri çekilmeli. Hayvancılıkla ilgili özellikle küçük aile tipi işletmelerin korunacağı ve bunların oluşmuş sorunlarına çözüm üretileceği bir düzenleme de ihtiyaç olarak görülüyor. Bu açıdan kanun teklifi yalnızca bir rantta yönelik ticari bir kanun teklifi olarak değerlendiriliyor. İklimin tüm kapsayıcılığı da değerlendirilerek, iç göç ve çalışma süreçleri ile bununla ilgili oluşabilecek tarımdaki sorunların bütünüyle ele alınması gerekiyor. Ancak şu anda bu dolulukta bir tasarı mevcut değil. Onun için mutlak suretle bu kanun teklifi geri çekilmelidir”, dedi.Gürer, mevcut tasarının yalnızca ticari çıkarları gözettiğini ifade etti. Veteriner Hekimler Derneği olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan İklim Kanunu Taslağı’nı mevcut haliyle yeterli bulmuyor ve bu haliyle kabul etmiyoruz. Taslak, ağırlıklı olarak emisyon ticaretine ve karbon piyasasına odaklanmakta, ancak iklim değişikliğinin insan, hayvan, bitki, çevre ve ekosistem sağlığı üzerindeki çok yönlü ve yıkıcı etkilerini göz ardı etmektedir. Bu durum, taslağın kapsamının stratejik ve sürdürülebilir bir perspektiften yoksun olduğunu göstermektedir” diye ifade etti. Ertürk, “İklim yasasında tarım ve hayvancılığa özel başlıklar açılmalı” Ertürk, “İklim değişikliği yalnızca çevresel değil, aynı zamanda bir sağlık krizidir. Artan sıcaklıklar, kuraklık, sel, yangın gibi ekstrem iklim olayları biyolojik çeşitliliği tehdit etmekte; zoonotik hastalıkların yayılımı artmakta; yeni enfeksiyonlar insan, hayvan ve bitki sağlığını tehdit etmektedir. Bu nedenle yasa metninde “sağlık” ve “tek sağlık” kavramlarına açıkça yer verilmeli, bu yaklaşımlar kanunun temel bileşenlerinden biri haline getirilmelidir.  İklim değişikliği özellikle hayvancılık ve tarım sektörleri üzerinde doğrudan ve yıkıcı etkiler yaratmaktadır. Sıcaklık artışları süt verimini düşürmekte, yem bitkisi üretimini azaltmakta, üretim maliyetlerini artırmaktadır. Ancak taslak, bu sektörlere yönelik somut politika ve destek mekanizmaları içermemektedir. Kanunda mutlaka: Hayvancılık ve tarım özelinde ayrı başlıklar açılmalı, Geçiş sürecini destekleyici mali ve teknik araçlar tanımlanmalı, Küçük ve orta ölçekli üreticilere özel teşvik ve koruma mekanizmaları oluşturulmalıdır.” dedi. Ertürk, "Hayvancılık sektörü metan salınımı yönünden değerlendirilirken, biyogaz üretimi, mera alanlarının karbon yutak kapasitesi, organik gübre yönetimi gibi pozitif katkılar da dikkate alınmalıdır. Bu sektörü yalnızca cezalandırıcı bir anlayışla değil, dönüştürücü ve destekleyici politikalarla ele almak gereklidir. Kanun hazırlık sürecine ilgili meslek odalarının katılımı sağlanmalıdır.İklim Kanunu taslağı, tarım, hayvancılık, sağlık ve çevre alanlarında uzman meslek örgütlerinin katkısı olmadan hazırlanmıştır. Bu durum, saha gerçekliklerinden uzak, soyut ve uygulanamaz hükümlerle dolu bir taslak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yasalaşma süreci öncesi mutlaka Veteriner Hekimler Derneği ve diğer ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınmalıdır. Zoonotik hastalıklar ve vektör kaynaklı salgınlar artmaktadır. Küresel ısınma nedeniyle farklı vektör kaynaklı hayvan hastalıkları yaygınlaşmış, pratikte karşılaşılan zoonotik hastalıkların oransal olarak %61’in çok üzerine çıktığı gözlemlenmiştir. Bu durum yalnızca hayvan sağlığını değil, gıda güvenliğini ve insan sağlığını da doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle taslakta zoonozlara karşı izleme, erken uyarı ve mücadele sistemlerine ilişkin hükümlere mutlaka yer verilmelidir. Arıcılık ve tozlaşma ekosistemi göz ardı edilmemelidir.Dünya arıcılığında ikinci sırada yer alan ülkemizde, insan gıdasının %35’inin arı tozlaşmasına bağlı olduğu düşünüldüğünde; iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan sıcaklık artışları arıları doğrudan ve dolaylı yollarla tehdit ederek ekosistem ve gıda üretim sistemlerini riske atmaktadır. İklim Kanunu kapsamında, arıların ekosistem ve tarım için kritik rolü göz önünde bulundurularak: Pestisit kullanımının sınırlandırılması. Doğal yaşam alanlarının korunması. Yerli arı türlerinin desteklenmesi önemlidir. Ayrıca, iklim dostu tarım uygulamaları teşvik edilmeli ve arı sağlığına yönelik bilimsel araştırmalar desteklenmelidir. Çünkü arıların varlığı, insanlığın geleceği için kritik öneme sahiptir. Bilimsel ve sektörel dayanaklardan yoksun, denge unsurları eksik bir taslaktır. Mevcut taslak, yalnızca piyasa temelli araçlara (karbon ticareti, sertifika sistemleri) odaklanmakta; ancak bu sistemlerin küçük üreticilerce nasıl entegre edileceği, sürdürülebilir gıda arzı açısından nasıl bir dönüşüm gerektirdiği belirsizdir. Oysa üretim sistemleri ve halk sağlığı doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle taslak: Sadece piyasa odaklı değil, insan ve toplum refahını gözeten dengeli bir yaklaşımı benimsemeli. Kırsal yoksulluğu önleyici sosyal politikaları içermeli. Hayvancılığın geleceği için düşük karbonlu üretim modellerine geçişi teşvik etmelidir. Veteriner Hekimler Derneği olarak bizler, taslağın mevcut haliyle iklim krizine karşı etkili ve bütüncül bir mücadele için yeterli olmadığını düşünüyoruz. İklim krizinin sağlık, gıda güvenliği, hayvancılık, tarım ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkileri göz önüne alınarak, yasa taslağına bu alanları kapsayan somut, uygulanabilir, bilimsel temelli hükümler mutlaka eklenmelidir. Aksi takdirde yasa, yalnızca çevre değil halk sağlığı ve ülkenin gıda güvencesi açısından da büyük eksiklikler barındıracaktır” diye ifade etti. Gürer’den iklim kanununa karşı çekilme çağrısı CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, iklim kanunu bir ticaret kanunu olarak düşünülmesi bu bağlamda yaşanacak sorunları içermemesi nedeni ile mecliste geri çekilmesi, çekilmemesi halinde ret oyu vererek karşı çıkacakları ifade etti.

Ömer Fethi Gürer ve Veteriner Hekimler Derneği Başkan Yardımcıları ile iklim kanunu ve hayvancılığın sorunlarını görüştü Haber

Ömer Fethi Gürer ve Veteriner Hekimler Derneği Başkan Yardımcıları ile iklim kanunu ve hayvancılığın sorunlarını görüştü

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Gülay Ertürk ve Genel Sekreter Mücteba Binici, Sayman İlker Çelik ile veterinerlerin sorunları ve İklim kanun teklifinin hayvancılığın etkisini görüştüler. Hayvancılığın giderek derinleşen sorunlarını değerlendirdiler. Gürer ve Ertürk, hayvancılığın mevcut durumu, veteriner hekimlerin karşılaştığı zorluklar ve iklim değişikliğine ilişkin yasa tasarısı üzerinde kapsamlı değerlendirmelerde bulundular. “10 Milyon hayvan ithal edildi, sorunlar hala çözülmedi” Ömer Fethi Gürer, hayvancılıkta yaşanan sorunların her geçen gün derinleştiğini belirtti. Gürer, “2010 yılında et ve hayvan ithalatı başladı. O günden bu yana 10 milyon hayvan ithal edildi ve 11 milyon dolar yurt dışına gitti. Son 2 yılda ise 1 milyon 200 bin hayvan ithalatı gerçekleşti. Ama ne etin fiyatı düşüyor ne de hayvancılıkta sorunlar bitiyor. Ne yazık ki ülkemizde Veteriner Genel Müdürlüğü dahi kaldırıldı. Sorunlarını dinlemek ve hayvancılığın politikalarının ne olması gerektiğine bir kez daha işaret etmek için buradayız” ifadelerini kullandı. Ertürk, “İklim yasası hayvan ve gıda sağlığını göz ardı ediyor” Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Gülay Ertürk, iklim değişikliğine ilişkin yasa tasarısının yetersizliğine dikkat çekerek şunları söyledi: “İklim değişikliği ile ilgili bir kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülüyor. Ancak iklim değişikliği dediğimiz zaman akla gelen sadece insan sağlığı ve sera gazı emisyonu ile sınırlı olmamalı. Çünkü iklim değişikliğinin etkilediği insan sağlığının yanında hayvan sağlığı, bitki sağlığı ve çevre sağlığı ile ilgili unsurlar da var. Bu anlamda mevcut olan kanun tasarısında herhangi bir önlem ya da denetim ile ilgili bir bilgi söz konusu değil. iklim değişikliğinin yarattığı sonuçlar itibarıyla bizim hayvansal gıda arzıyla ilgili de birtakım durumlar yaşamamız söz konusu. Sadece hayvan varlığını iklim değişimini ve metan gazı üretimi boyutunda değerlendirmek gerçekten çok eksik ve çok yanlış bir bakış açısı olur. Çünkü bugün itibarıyla Türkiye’de hayvansal gıda ile ilgili mevcut nüfusumuz söz konusu olduğunda yeterli bir hayvansal gıda tüketimimiz yok. İklim değişikliğinin sebep olacağı 2050 yılı itibarıyla, örneğin, dünya nüfusunun 9 milyarı aşacağı ve mevcut olan hayvansal proteinin şimdikinden %60 daha fazla arz edilmesi gerektiği ile ilgili bir sonuç varken, ülkemizde de bu konuda önlemler almak gerekir. Hayvansal gıda üretimini artıracak yönde bu iklim değişikliği ile ilgili yasa tasarısına gerekli eklemeler yapılmalı. Dolayısıyla mevcut yasa tasarısını şu anki durumuyla eksik buluyoruz. Geri çekilmeli ve tekrar uzman görüşler ile biz veteriner hekimlerin de görüşleri doğrultusunda yeniden hazırlanması gerektiğini düşünüyoruz. Hayvansal gıda, hayvansal hastalıkların önlenmesi ve bu konuların özelinde tekrar değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca hayvancılık, ülkemizde beslenme olduğu kadar kalkınmayı da sağlayan temel unsurlardan birisi. Dolayısıyla hayvancılığın geliştirilmesi hem daha sağlıklı bir Türk halkının oluşturulması adına hem de ekonominin düzeltilmesi ve kalkınmanın sağlanması adına çok önemli bir konudur. Tüm bunların gözetildiği bir perspektiften yeniden bir iklim kanunu düzenlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.” Gürer, “İklim kanunu hayvancılığı tehdit ediyor” CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, iklim kanunu tasarısının hayvancılık açısından ciddi riskler barındırdığını ifade ederek, “Karbon ticaretini amaçlayan bir iklim kanunu, burada cezai hükümlerde ifade edilmese de hayvancılığa da sekte vuracak bazı maddeler içeriyor. Bu nedenle hayvancılık yapanlar açısından da risk taşıyor. Bu nedenle de kanun mutlaka geri çekilmeli. Hayvancılıkla ilgili özellikle küçük aile tipi işletmelerin korunacağı ve bunların oluşmuş sorunlarına çözüm üretileceği bir düzenleme de ihtiyaç olarak görülüyor. Bu açıdan kanun teklifi yalnızca bir rantta yönelik ticari bir kanun teklifi olarak değerlendiriliyor. İklimin tüm kapsayıcılığı da değerlendirilerek, iç göç ve çalışma süreçleri ile bununla ilgili oluşabilecek tarımdaki sorunların bütünüyle ele alınması gerekiyor. Ancak şu anda bu dolulukta bir tasarı mevcut değil. Onun için mutlak suretle bu kanun teklifi geri çekilmelidir”, dedi.Gürer, mevcut tasarının yalnızca ticari çıkarları gözettiğini ifade etti. Veteriner Hekimler Derneği olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan İklim Kanunu Taslağı’nı mevcut haliyle yeterli bulmuyor ve bu haliyle kabul etmiyoruz. Taslak, ağırlıklı olarak emisyon ticaretine ve karbon piyasasına odaklanmakta, ancak iklim değişikliğinin insan, hayvan, bitki, çevre ve ekosistem sağlığı üzerindeki çok yönlü ve yıkıcı etkilerini göz ardı etmektedir. Bu durum, taslağın kapsamının stratejik ve sürdürülebilir bir perspektiften yoksun olduğunu göstermektedir” diye ifade etti. Ertürk, “İklim yasasında tarım ve hayvancılığa özel başlıklar açılmalı” Ertürk, “İklim değişikliği yalnızca çevresel değil, aynı zamanda bir sağlık krizidir. Artan sıcaklıklar, kuraklık, sel, yangın gibi ekstrem iklim olayları biyolojik çeşitliliği tehdit etmekte; zoonotik hastalıkların yayılımı artmakta; yeni enfeksiyonlar insan, hayvan ve bitki sağlığını tehdit etmektedir. Bu nedenle yasa metninde “sağlık” ve “tek sağlık” kavramlarına açıkça yer verilmeli, bu yaklaşımlar kanunun temel bileşenlerinden biri haline getirilmelidir.  İklim değişikliği özellikle hayvancılık ve tarım sektörleri üzerinde doğrudan ve yıkıcı etkiler yaratmaktadır. Sıcaklık artışları süt verimini düşürmekte, yem bitkisi üretimini azaltmakta, üretim maliyetlerini artırmaktadır. Ancak taslak, bu sektörlere yönelik somut politika ve destek mekanizmaları içermemektedir. Kanunda mutlaka: Hayvancılık ve tarım özelinde ayrı başlıklar açılmalı, Geçiş sürecini destekleyici mali ve teknik araçlar tanımlanmalı, Küçük ve orta ölçekli üreticilere özel teşvik ve koruma mekanizmaları oluşturulmalıdır.” dedi. Ertürk, "Hayvancılık sektörü metan salınımı yönünden değerlendirilirken, biyogaz üretimi, mera alanlarının karbon yutak kapasitesi, organik gübre yönetimi gibi pozitif katkılar da dikkate alınmalıdır. Bu sektörü yalnızca cezalandırıcı bir anlayışla değil, dönüştürücü ve destekleyici politikalarla ele almak gereklidir. Kanun hazırlık sürecine ilgili meslek odalarının katılımı sağlanmalıdır.İklim Kanunu taslağı, tarım, hayvancılık, sağlık ve çevre alanlarında uzman meslek örgütlerinin katkısı olmadan hazırlanmıştır. Bu durum, saha gerçekliklerinden uzak, soyut ve uygulanamaz hükümlerle dolu bir taslak ortaya çıkmasına neden olmuştur. Yasalaşma süreci öncesi mutlaka Veteriner Hekimler Derneği ve diğer ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınmalıdır. Zoonotik hastalıklar ve vektör kaynaklı salgınlar artmaktadır. Küresel ısınma nedeniyle farklı vektör kaynaklı hayvan hastalıkları yaygınlaşmış, pratikte karşılaşılan zoonotik hastalıkların oransal olarak %61’in çok üzerine çıktığı gözlemlenmiştir. Bu durum yalnızca hayvan sağlığını değil, gıda güvenliğini ve insan sağlığını da doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle taslakta zoonozlara karşı izleme, erken uyarı ve mücadele sistemlerine ilişkin hükümlere mutlaka yer verilmelidir. Arıcılık ve tozlaşma ekosistemi göz ardı edilmemelidir.Dünya arıcılığında ikinci sırada yer alan ülkemizde, insan gıdasının %35’inin arı tozlaşmasına bağlı olduğu düşünüldüğünde; iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan sıcaklık artışları arıları doğrudan ve dolaylı yollarla tehdit ederek ekosistem ve gıda üretim sistemlerini riske atmaktadır. İklim Kanunu kapsamında, arıların ekosistem ve tarım için kritik rolü göz önünde bulundurularak: Pestisit kullanımının sınırlandırılması. Doğal yaşam alanlarının korunması. Yerli arı türlerinin desteklenmesi önemlidir. Ayrıca, iklim dostu tarım uygulamaları teşvik edilmeli ve arı sağlığına yönelik bilimsel araştırmalar desteklenmelidir. Çünkü arıların varlığı, insanlığın geleceği için kritik öneme sahiptir. Bilimsel ve sektörel dayanaklardan yoksun, denge unsurları eksik bir taslaktır. Mevcut taslak, yalnızca piyasa temelli araçlara (karbon ticareti, sertifika sistemleri) odaklanmakta; ancak bu sistemlerin küçük üreticilerce nasıl entegre edileceği, sürdürülebilir gıda arzı açısından nasıl bir dönüşüm gerektirdiği belirsizdir. Oysa üretim sistemleri ve halk sağlığı doğrudan etkilenmektedir. Bu nedenle taslak: Sadece piyasa odaklı değil, insan ve toplum refahını gözeten dengeli bir yaklaşımı benimsemeli. Kırsal yoksulluğu önleyici sosyal politikaları içermeli. Hayvancılığın geleceği için düşük karbonlu üretim modellerine geçişi teşvik etmelidir. Veteriner Hekimler Derneği olarak bizler, taslağın mevcut haliyle iklim krizine karşı etkili ve bütüncül bir mücadele için yeterli olmadığını düşünüyoruz. İklim krizinin sağlık, gıda güvenliği, hayvancılık, tarım ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki etkileri göz önüne alınarak, yasa taslağına bu alanları kapsayan somut, uygulanabilir, bilimsel temelli hükümler mutlaka eklenmelidir. Aksi takdirde yasa, yalnızca çevre değil halk sağlığı ve ülkenin gıda güvencesi açısından da büyük eksiklikler barındıracaktır” diye ifade etti. Gürer’den iklim kanununa karşı çekilme çağrısı CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, iklim kanunu bir ticaret kanunu olarak düşünülmesi bu bağlamda yaşanacak sorunları içermemesi nedeni ile mecliste geri çekilmesi, çekilmemesi halinde ret oyu vererek karşı çıkacakları ifade etti.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.