SON DAKİKA
Hava Durumu

#Kuraklık

İLKHABER-Gazetesi - Kuraklık haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Kuraklık haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Adana'nın Venedik'i olan sulama kanalları çöplüğe dönüştü Haber

Adana'nın Venedik'i olan sulama kanalları çöplüğe dönüştü

Adana’nın Çukurova bölgesinde, şehre hayat veren sulama kanalları, kuraklık nedeniyle sularının çekilmesiyle adeta bir çöplüğe dönüştü. İtalya’nın ünlü kenti Venedik’i andıran görsel zenginlik sunan bu kanallar, bilinçsiz vatandaşlar tarafından atılan çöplerle kötü bir hale geldi. Ağaç dallarından poşetlere, alkol şişelerinden eski kıyafetlere kadar her türlü atıkla dolan kanallar, kirlilik nedeniyle mikrop yaymaya başladı. Kanal kenarlarında çocukların pis sularda oynaması ise vatandaşları endişelendiriyor. Şikayetçi olan bölge sakinleri, kanalların düzenli olarak temizlenmesini talep ediyor. "Su Kesildi, Ganj Nehri'ne Döndü" Adana'nın sulama kanalları, zamanında şehre hayat veren, özellikle yaz aylarında büyük bir görsel zenginlik sunan, Venedik'in kanallarını hatırlatan yapılar olarak biliniyordu. Ancak son dönemde kuraklık nedeniyle suların çekilmesiyle kanalların içi adeta bir çöplüğe dönüştü. Poşetlerden ağaç dallarına, alkol şişelerinden eski kıyafetlere kadar pek çok atık, kanal boyunca birikmeye başladı. Bu durum, kanalın çevresinde yaşayan vatandaşlar tarafından Hindistan'ın kutsal Ganj Nehri'ne benzetildi. Mikrop Saçan Kanallar, Çocukları Tehdit Ediyor Kötü kokuların ve kirliliğin yoğun şekilde hissedildiği sulama kanalları, aynı zamanda sağlık açısından da tehlike yaratıyor. Kirliliğin mikrop yaydığı, kanal kenarındaki kirli sularda çocukların oynaması ise vatandaşlar tarafından büyük endişeyle karşılanıyor. Kanal kenarlarında oturan vatandaşlar, bu durumun sürekli hale gelmesinin sebebinin, kanalların periyodik olarak temizlenmemesi ve insanların bilinçsizce çöplerini buraya atmaları olduğunu belirtiyor. Vatandaşlardan Temizlik Talebi Kanal kenarında oturan vatandaşlardan Hüseyin Yılmaz, kanalın durumuna dair şikayetlerini dile getirdi. Yılmaz, "Burası çok kötü kokuyor. Yılda bir kere ancak temizleniyor, o da yeterli olmuyor. Buranın düzenli olarak temizlenmesini istiyoruz" şeklinde konuştu. Bir başka vatandaş olan Mustafa Karabulut ise, "Bilinçsiz vatandaşlar burayı kirletiyor. Akşamları kötü kokudan duramıyoruz. Ayrıca kanal kenarına pazar kuruluyor ve pazarcıların artıkları da kanala dökülüyor" diyerek, sorunun sadece temizlikle sınırlı olmadığını vurguladı.

Kuraklık ve tarımsal ilaçlama, arıcılığı tehdit ediyor Haber

Kuraklık ve tarımsal ilaçlama, arıcılığı tehdit ediyor

Kuraklık ve tarımsal ilaçlama, arıcılığı olumsuz şekilde etkileyen iki önemli faktörlerin başında geliyor. Kuraklık, bitkilerin suya olan ihtiyacını artırarak nektar üretimini düşürüp, arıların beslenmesini zorlaştırıyor. Bu durum bitkilerde çiçeklenme süresini kısaltıp polen üretimini azaltırken, tarımsal ilaçlama ise özellikle pestisitlerin kullanımıyla arıların sağlığını tehdit ediyor. Uzmanlar, "Pestisitler, arıların sinir sistemini etkileyerek ölümüne veya yön bulma yeteneklerini kaybetmelerine neden oluyor. Kuraklık ve tarımsal ilaçlama faktörleri birleştiğinde, arıların hayatta kalma oranı düşüyor ve bu da popülasyonun azalmasına yol açıyor" diyor. Doğa Derneği’nin girişimi Yavaş Dükkan da, Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde doğa kültürünü yaşatan, biyolojik çeşitliliği koruyan ve zehirsiz üretim yapan küçük üreticilerle çalışıyor.  Bu üreticilerden biri olan ve Ankara Beypazarı Kargı Köyü’nde arıcılık yapan Ali Dinçer, iklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık ve tarımsal ilaçlamanın zararlarına dikkati çekiyor. Kekiklerin, meşelerin, ardıçların olduğu el değmemiş bozkırlarda, arılara herhangi bir ek gıda vermeden bozkır balı üreten Ali Dinçer, kuraklık ve tarımsal ilaçlama konusunda yaşanan sıkıntıları şöyle dile getirdi: "Seneler önce abim ile eniştem Sakarya Nehri kenarında bir arı buldu. Babam da o arıya bakarak çoğalttı. Arıcılığa o şekilde başlamış olduk. Arıcılık Beypazarı'nda şimdi azalıyor. Eski arıcılık yok. Yüzde 80 iklim değişikliği çok etkiliyor. En büyük sıkıntımız kuraklık, ikinci sırada da tarım ilaçlama. Hiç yağmur yağmadı. Ortalık birden kurudu. Bal sezonuna geçtiğimizin sıralarda kuraklık olunca, bal da beklenen düzeyde olmadı. Piyasada çok sahte bal olduğu için bizim ürettiğimiz balları biraz değerinden düşük vermek zorunda kalıyoruz." Doğa Derneği yetkilileri de Beypazarı'nın güneyindeki vadilerde ve Sakarya Nehri'nin kollarında çok sınırlı sayıda kalmış olan yerli arı türleriyle gerçekleştirilen arıcılık çalışmalarını desteklediklerini ifade etti. Doğa Derneği yetkilileri, şunları kaydetti: "Beypazarı bölgesindeki bozkırlarda elde edilen ballar Doğa Derneği'nin dükkanı olan Yavaş Dükkanda satılarak, tekrar derneğimizin koruma çalışmalarına destek oluyor. Böylece hem Doğa Derneği bu bölgeyi korurken, bu bölge de Doğa Derneği'nin çalışmalarını koruyor. Doğa Derneği, Beypazarı bölgesindeki üreticilerle birlikte buradaki yaşamın sürmesi için iş birliği halinde çalışmalarına devam ediyor. Herkes, Yavaş Dükkandan bozkır balınızdan satın alınarak hem Doğa Derneği hem bu bölgedeki yerel üreticileri hem de burada yaşama savaşı veren arıları ve buradaki ekosistemdeki diğer türleri korumaya destek olabilir.”

Adana’da kuraklık alarmı: Seyhan Baraj Gölü’nde sular 2 kilometre çekildi Haber

Adana’da kuraklık alarmı: Seyhan Baraj Gölü’nde sular 2 kilometre çekildi

Türkiye'nin en sıcak illerinden Adana'da Seyhan Baraj Gölü'nde su, kıyıdan yaklaşık 2 kilometre çekildi. Çukurova'daki kuraklık tehlikesi dron ile havadan da görüntülenirken Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Başıbüyük, "Bölgemizde belli kuraklık riskinin bulunduğu gözlemlenmekte. Türkiye'deki herkesin yeni meteorolojik olaylara adapte olması gerek" dedi. Türkiye'nin en büyük ve bereketli tarım arazilerinin bulunduğu Adana'da kuraklık tehlikesi her geçen gün kendisini hissettiriyor. Deniz suyu sıcaklığının artması, iklimlerin değişmesi nedeniyle Adana'ya adeta aylardır tek damla yağmur düşmedi. Ayrıca Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında Adana'da sıcaklık rekorları kırıldı. Sıcaklık rekorları ve yağış yetersizliği Ayrıca Ağustos ayında da Seyhan Sol Sahil Sulama Birliği tarafından çiftçilere güzlük ekim yapmamaları yönünde resmi uyarı yapılmıştı. Seyhan Baraj Gölü'nde sular 2 kilometre çekildi Yağmurların yağmadığı Adana'da, Seyhan Baraj Gölü'nde sular, kıyıdan yaklaşık 2 kilometre çekildi. Çukurova'daki kuraklık tehlikesi dron ile havadan da görüntülendi. ASKİ tarafından 08.11.2024 tarihli verilere göre doluluk oranı yüzde 65,31, su miktarı 1 milyar 440 milyon 845 bin 322 metreküp, su seviyesi ise 115,67 metre olarak ölçüldü. Uzmanlardan uyarı Konuyla ilgili Çukurova Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Başıbüyük, Prof. Dr. Başıbüyük, 2023 ve 2024 yıllarında Adana'da hava sıcaklık rekorlarının kırıldığını hatırlatarak, “2023'ün Şubat ayından bu yana ortalama deniz suyu sıcaklıkları ve yüzey suyu sıcaklıkları tüm zamanların rekorunu kırdı. 2024 yılı da tüm zamanların en sıcak yılı olarak kayıtlara geçti. Geçtiğimiz 2024'ün Şubat ayında çok ılık bir kış geçirdik. Kar yağışı neredeyse yok denecek kadar azdı. Kar yağışının az olmasına rağmen Mart ayında 30-31 dereceleri gördüğümüz çok yüksek hava sıcaklıkları seyrettik. Haziran ayında inanılmaz yüksek hava sıcaklıkları yaşadık. Temmuz ve Ağustos aylarında yüksek hava sıcaklıkları bugün bu durumları yaşamamıza neden oldu” ifadelerini kullandı. Kuraklık nedeniyle Kuzey Afrika ülkelerinde binlerce insanın hayatını kaybettiğini, kuraklığın çok ciddi sorunlara neden olabileceğini aktaran Prof. Dr. Mesut Başıbüyük, “Bölgemizde belli kuraklık riskinin bulunduğu gözlemlenmekte. Kuraklık, aslında iklim değişikliğine bağlı yaşanan en ciddi sorunlardan bir tanesi. Çok ciddi manada can kayıplarına neden oluyor. Ülkemizde böyle bir risk yok ama Kuzey Afrika ülkelerinde insanlar kuraklığın getirdiği sonuçlardan dolayı hayatlarını kaybediyor” diye konuştu. Deniz suyu sıcaklığının artışının meteorolojik afetleri tetiklediğini vurgulayan Prof. Dr. Mesut Başıbüyük, daha sonra şunları söyledi: “Bu sıcaklık artışı ve bir taraftan artan karbondioksit miktarı denizlerdeki ısınmanın ana nedeni. Denizler insan faaliyeti sonucu ortaya çıkan ısının yüzde 95'ini emer. Dolayısıyla bu ısı transferi deniz suyunu daha sıcak yapıyor. Deniz suyunun ısınması da meteorolojik afetlerin ortaya çıkmasına neden oluyor. Bunun en tipik örneklerini de önce Amerika'daki kasırgalarda sonra da İspanya'daki selde yaşadık. Meksika körfezinde deniz suyu sıcaklığı 32 dereceyi aştı ve Amerika'da bu kasırgalar meydana geldi. 100 milyar doların üzerinde hasarın olduğu söyleniyor.”Öte yandan Prof. Dr. Başıbüyük, Türkiye'deki herkesin yeni meteorolojik olaylara adapte olması gerektiğini söyledi.

Türkiye’de kuraklık alarmı: Barajlar tehlikeli seviyelerde Haber

Türkiye’de kuraklık alarmı: Barajlar tehlikeli seviyelerde

Türkiye, özellikle Trakya bölgesinde yaşanan kuraklık nedeniyle su krizinin eşiğine geldi. Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ’daki barajlardaki su seviyeleri, içme suyu kaynaklarını tehdit edecek şekilde kritik düzeylere geriledi. Kırklareli'ndeki barajlarda doluluk oranı yüzde 30’un altına inerken, Edirne’ye içme suyu sağlayan Kayalıköy Barajı’ndaki su seviyesi de yüzde 9 azaldı. Su kaynaklarının durumu, bölgedeki tarımsal üretim ve içme suyu temininde ciddi endişelere yol açıyor. HaberGlobal'e konuşan Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, Eylül ayında Türkiye’nin Orta ve Batı bölgelerinde yağışların normalin altında kaldığını belirtti. Yıldız, "Son 5 yıldaki meteorolojik kuraklık haritalarına göre, 2023 yılı hariç, Trakya, Ege, Orta Anadolu, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı bölgelerinde şiddetli kuraklıklar yaşanıyor," dedi. Bu durum, özellikle İzmir ve çevresindeki barajların doluluk oranlarının tehlikeli seviyelere inmesine yol açtı. İZMİR'DE DURUM KRİTİK İstanbul’un barajlarındaki doluluk oranı yüzde 32 seviyesinde kalırken, Ankara’daki barajların doluluk oranı ise yüzde 33’tür. Yıldız, "İstanbul ve Ankara'nın su güvenliği, gelecek yağışlara bağlı. Ancak İzmir’de durum çok daha kritik; yeraltı suyu takviyesine ihtiyaç duyulabilir," uyarısında bulundu. BAKAN KURUM'DAN UYARI: SUYA ERİŞİM GİDEREK ZORLAŞACAK İklim değişikliği ve kuraklık konularında yapılan uyarılar, Bakan Murat Kurum’un başkanlığında gerçekleştirilen İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu (İDUKK) toplantısında da gündeme geldi. Kurum, iklim krizinin tüm üretim ve tüketim zincirini etkilediğine ve suya erişimin giderek zorlaştığına dikkat çekti. Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele konusundaki kararlılığını vurgulayan Bakan, 2053 yılı için net sıfır emisyon hedeflerinin belirlediğini açıkladı.

Adana'da baraj doluluk oranında artış yaşanmaya başladı Haber

Adana'da baraj doluluk oranında artış yaşanmaya başladı

Adana’da barajdaki ciddi oranda azalan su seviyesi ilçelerde yağan yağmurlarla birlikte artmaya başladı. Son dönemde artarak etkisini gösteren kuraklık nedeniyle ülke genelinde birçok barajda sular tükendi. Adana Seyhan Baraj Gölü’nde de su seviyesi kuraklık nedeniyle ciddi çekilme yaşandı. 8 Ağustos 2024 tarihinde Adana Su Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre, barajdaki su seviyesinde ciddi bir düşüş yaşandı. Bu tarihte baraj doluluk oranı yüzde 65,31’i gösterdi. Barajdaki su miktarı ise, 1 milyar 440 milyon 845 bin 322 m3 olarak kayıtlara geçti. Yine barajdaki su seviyesi aynı tarihte 115,67 metre olarak ölçüldü. İLÇELERE YAĞAN YAĞMURLAR İlkhaber Gazetesi'nden Bayram BULUT'un haberine göre; Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yağış tahminlerine göre kentte yağmurların yağması bekleniyordu. Ancak 23 Ağustos’tan bu güne kenttin sadece yüksek rakımlı kesimlerinde yağışlar eksini gösterdi. Kent merkezinde yağmurların olmamasına rağmen ilçelerde yağan yağmurlarla birlikte 15 günlük süre içerisinde baraj doluluk oranının yükselmeye başladığı dikkatlerden kaçmadı. 15 GÜNDE SU SEVİYESİ YÜKSELDİ ASKİ’nin 6 Eylül verilerine göre ise, baraj doluluk oranı yükselmeye başladı. Baraj doluluk oranının yüzde 65,31’den, yüzme 66,46’ya çıktı.  Su miktarında da artış yaşandı. Barajdaki su miktarı ise, 1 milyar 440 milyon 845 bin 322 m3’ten,1 milyar 466 milyon 110 bin 611 m3’e çıktı. Su seviyesine de yaşanan artış yansıdı. 23 Ağustos tarihinde yapılan ölçümlerde, 115,67 metre olan su seviyesi, 15 gün sonra yani 6 Eylül tarihinde 116,06 metreye kadar çıktı. 500 METRE ÇEKİLMİŞTİ Barajda suyun artması Seyhan Baraj Gölü içerisinde bulunan Sevgi Adası etrafında da kendisini his ettirdi. Geçtiğimiz ay yaklaşık 500 metre çekilen su, tekrar artmaya başladı. Susuz kalan bazı noktalarda tekrar sularla kaplanırken, ancak hala suyun ulaşmadığı noktalarında olduğu görüldü. Suyun çekilmesiyle oluşan kart postallık manzaralar Seyhan Nehri içerisinde devam ediyor. vatandaşlar bu alanlara giderek, hatıra fotoğrafları çektirmeyi ihmal etmiyor. ÇOCUKLARIM GÖRSÜN DİYE GELDİM Sorularımızı yanıtlayan Adanalılar, suyun azalmasına üzüldüklerini ancak, bu kart postalık manzaralar eşliğinde fotoğraf çekilmek için baraja geldiklerini söylediler. Vatandaşlardan Deniz Akkuş, “Kendisinin eşi ve çocuklarıyla hafta sonu olması nedeniyle hava almaya çıktıklarını anlattı. Seyhan Baraj Gölü’nün kenarına geldiklerini ve suyun çekildiğini gördüklerini belirten Akkuş, “Daha önce ben suların çekildiğini gördüm. Ancak çocuklarım görmemişti. Onlarda şimdi görüyorlar. Suyun çekildiği noktalara geldik. Hatıra fotoğrafları çektiriyoruz. Güzel zaman geçiriyoruz” dedi. İNSANLIĞA EN BÜYÜK ZARAR VERECEK DURUM Akkuş, iklimsel nedenlerden dolayı kentte artık fazla yağmurların yağmadığını dile getirerek, “Maalesef artık yağmur yağdığını pek göremiyoruz. Buda hepimize olumsuz yansıyor. Baraj konusunda bir yorum yapamayacağım. Çünkü yılın belli dönemlerinde bu manzaraları görebiliyoruz fakat genel anlamda bir sıkıntı yaşanıyor. İnsanlığa en büyük zarar verecek durumda bu” ifadelerini kullandı.

Ömer Fethi Gürer: Kuraklık ve su sorunu ciddi boyutlarda Haber

Ömer Fethi Gürer: Kuraklık ve su sorunu ciddi boyutlarda

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, iktidarın tarımda planlamanın önemini 22 yıl sonra geç de olsa anladığını, ancak günümüzde sorunun ciddi boyutlara ulaştığını söyledi.  Tarlada Durum Kötü Niğde’deki şeker pancarı tarlalarında çiftçilerle bir araya gelerek, kuraklık ve sulama suyu yetersizliği nedeniyle yaşanan sorunları yerinde inceleyen Gürer, "Sulama suyu yetersiz kalınca pancar ve lahana bazı tarlalarda gelişememiş, kurumuş. Sulama suları yer altından çıkınca su seviyesi giderek düşüyor. Elektriğe gelen %38 zam sulama suyu fiyatlarını da etkiliyor. Bazı su sorunu yaşayan bölgelerde bu yıl düşük ürün verecek. Üreticiler de çok dertli, gittiğimiz yörede sorunlarını anlatıyorlar," dedi. Çiftçi Erhan Yücel: "Şeker Pancarı Su İsteyen Bir Mahsul" Pancar çiftçisi Erhan Yücel ise, şeker pancarının suya olan yüksek ihtiyacını vurgulayarak, "Şeker pancarı su isteyen bir mahsul. Yeraltı suyumuz oldukça çekildi; şu anda 4-5 tane kuyudan 10-15 fiskiye suyu anca elde edebiliyoruz. O da olan yerlerde. Buraya vatandaş 1000 metreden su getiriyor boruyla; bu, ayriyeten bir maliyet. Elektrik paralarının yüksek olması nedeniyle bu şekilde pancardan ne alabiliriz?" ifadelerini kullandı. ÇKS Sorunu ve Kuraklık Yardımları CHP Ulukışla İlçe Başkanı Hüseyin Toker de çiftçilerin ÇKS’den yararlanamamasının kuraklık yardımlarına ulaşamamalarına neden olduğunu belirterek, "Bölgenin genel sorunu bu aslında. Çiftçi kuraklık nedeniyle ilçe tarıma başvurduğunda orada ÇKS isteniyor ama çiftçi de tarlası hisseli olduğu için, varisli olduğu için ÇKS'sini çıkartamıyor. Böylece de kuraklık yardımlarından yararlanamıyor," dedi. Çiftçilerden Borç Erteleme Talebi Çiftçi Erhan Yücel, borçların altında ezildiklerini belirtti: "Hepimizin bankalara borcu var, tarım krediye de var, hepimiz borçluyuz. Nasıl ödeyeceğiz onu bilmiyoruz. Burada lahanamız var, susuzluktan kurudu. İleride silajlık mısırlar var, kurudu. Pancar ona keza. Tarım kredi ve Ziraat Bankası borçlarımız sıkıntılı." Ömer Fethi Gürer: "Çiftçi, Mağduriyetlerin Yerinde Görülmesini İstiyor" Gürer, çiftçilerin yaşadığı mağduriyetlerin yerinde görülmesi gerektiğini belirterek, "Çiftçi diyor ki: 'Uğradığımız mağduriyeti gelip yerinde görsünler. Bizim borçlarımızı da bu anlamda faize sokmayıp, borçlarımızı ötelesinler. Çünkü içinden çıkılacak halde değiliz, yoksa elimizdeki avucumuzdaki de gidecek,'" ifadelerine yer verdi.

Gürer: Çiftçiler borç yükü altında eziliyor Haber

Gürer: Çiftçiler borç yükü altında eziliyor

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, Türkiye’de uygulanan yanlış tarım politikalarının ve küresel iklim değişikliğinin etkisiyle çiftçilerin giderek zor duruma düştüğünü belirtti. Gürer, üreticilerin artan maliyetler, düşük alım fiyatları ve ağır borç yükü altında ezildiğine dikkat çekerek, bu sorunların çözümü için acil düzenlemeler yapılması gerektiğini vurguladı. Meclis Başkanlığına sunduğu kanun teklifiyle çiftçi borçlarının 2027’ye kadar ertelenmesi ve faizlerin silinmesini öneren Gürer, tarımda planlama eksikliğinin sektördeki sorunları derinleştirdiğini ifade etti.  “Tarım sektöründe son zamanlarda sorunlar derinleşti ve çiftçiler isyan noktasına geldi” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, kuraklığın tarım ürünlerine ciddi zararlar verdiğini şunları söyledi: “Bilindiği üzere, tarım sektöründe son zamanlarda sorunlar derinleşti ve çiftçiler isyan noktasına geldi. Bu konuyu yıllardır dile getiren bir milletvekili olarak, tarımda uygulanan yanlış politikaların ülkemizde gıda güvenliği dahil riske atacak boyutlara erişebileceğini ifade etmiştik. Tabii, tarımda ortaya çıkan sorunların birden çok nedeni var. Küresel iklim değişikliği ile özellikle ani mevsimsel değişiklikler üretimde sorun yaratıyor. Farklı bölgelerde kuraklık üretimi ciddi biçimde etkiledi. Bölgemde lahana, şeker pancarı, fasulye gibi ürünler tarlada sulanamadığı için üretim dışı kalan ekili alanlar var.” “Domates üreticisi isyan etti” Domates ve şeker pancarı sözleşmeli tarımla üretim yapılan alanlarda, özellikle domates Türkiye'nin gerek yemeklik gerek salça olarak yurt dışına da ihraç ettiği bir ürün. Sözleşmeli tarımda, daha üretici ekmeden sanayici ile sözleşme yapıyor ve bu ürünü de alacağı fiyatı belirliyor. Bu yılın başında domates üreticisine 3 lira bir fiyat üreticilere tebliğ edildi ve sözleşmeli tarım kapsamında da üretici domatesini yetiştirdi. Bu yıl, 1 milyon ton domateste rekolte artışı gerçekleşince sanayici, bu sefer domatesin bolluğunu fırsat bilerek bu rakamı daha aşağı çekmek için üreticiyi baskıladı ve alım uygulamalarında değişikliklere gitti, ayak diredi ve sonunda domates üreticisi isyan etti” dedi. “Çiftçilerin şu anda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun verilerine göre 700 milyar lira kredi borcu var” Gürer, “Tarımda bu yıl yaşanan sorunların önemli nedeni, girdi maliyetlerine müdahale edilmedi, ilacı, gübresi, tohumu, mazot artışının yanında işçilik ücretlerinde ve tarla kiralarında meydana gelen artış oldu, iktidarın yalnızca ürün fiyatlarında düşük alım politikasıyla çiftçiye ürettiği üründen dahi baskılarken, üretimi sağlayan yem ve gübre gibi sübvanse edilebilecek alanlarda herhangi bir düzenlemeye gitmemesi önemli ölçüde problem yaşanmasına neden oldu. Çiftçilerin şu anda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'nun verilerine göre 700 milyar lira kredi borcu var. Piyasaya borçlarıyla beraber bu borç tutarı 800 milyara yaklaşan bir borca dönüşüyor. Çiftçi ürettiği üründen para kazanamayınca, doğal olarak kredisini ödeyemiyor ve büyük bir sıkıntı da buradan ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu. “2 milyar 596 milyon çiftçinin takipte borcu var” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, çiftçilerin artan borçları ve ödeme güçlüğü çekmelerine çözüm olarak hazırladığı kanun teklifini meclis başkanlığına sunduğunu belirterek şunları söyledi: “Şu anda tarım sektöründe bankalara olan kredi borcu 700 milyar olduğunu söylemiştim. 2 milyar 596 milyon çiftçinin takipte borcu var. Bunların yaratacağı sorunları ve sıkıntıları görerek, içinde bulunduğumuz koşullarda oluşan kuraklıktan, alım fiyatlarının düşüklüğünden ve farklı sorunlardan dolayı çiftçi borçlarının 2027 yılına kadar ötelenmesi ve ayrıca faizlerinin silinmesi, bu bağlamda çiftçiye destek verilmesi için bir kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sundum. Burada, çiftçilerin Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve diğer kamu bankaları ile Tarım Kredi kooperatiflerinde kullandıkları kredilere tahakkuk ettirilmiş faizler, Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Anapara kalanı, ilk taksiti Ocak 2027'de ödenecek şekilde ertelenir diye kanun teklifini Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sundum. Buradan Sayın Cumhurbaşkanı'na çağrıda bulunuyorum: Bu önerimiz dikkate alınsın, çiftçilerin kredileri ötelensin, faizleri silinsin, çiftçinin destekleri artırılsın.” “Kuraklığın yarattığı sorunlardan kaynaklanan su sorunları arttı” CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Sulama suyunda çok ciddi problemler oluşmuş bulunuyor. Kuraklığın yarattığı sorunlardan kaynaklanan su sorunları arttı. Yeraltı suları 50, 60, 70 derken 100 metrenin altına kadar çekildi. Özellikle Orta Anadolu'da olukların oluşması devam ediyor. Yeraltı sularındaki hızlı çekiliş, sulama suyu sorununu derinleştiriyor. Bunun yanı sıra sulama suyu için kullanılan elektriğe ödenen tutarların da yüksek oranlara ermesi çiftçiyi daha az su kullanmak durumuna getiriyor ki bu da üretim ve verim kaybına neden oluyor. Burada yapılması gereken de suyu çok isteyen domates, şeker pancarı gibi ürünlerin ekim alanları, sulama suyunun elverişli olduğu bölgelere kaydırılıp kuru tarım alanlarının yoğun olduğu bölgelerde suya olan ihtiyaç nedeniyle su tüketimi yüksek olan üretimden vazgeçilmelidir” dedi. Tarımda planlama olmadan sorunlar aşılamaz Niğde patates üretiminde ilk sırada yer aldığını belirten CHP’li Ömer Fethi Gürer, “Şu anda yazlık patateste de üretici beklediği fiyatı eremedi. Onun için kışlık patatesle de sorun yaşanacağı görülüyor. Bugünden Toprak Mahsulleri Ofisinin bir planlama yaparak çiftçinin elinde kalacak ürünü almak için bugünden planlayarak bir çalışma başlatması gerekiyor. Tarım ürünleri üretici fiyat endeksi %41.7 olarak TÜİK tarafından açıkladı. Herhalde TÜİK diğer gıda ürünlerinde olduğu gibi güncel veriler üzerinden değerlendirme yapmıyor çünkü gübre fiyatları yine yükselişe geçti. Çiftçinin hangi gübreye ihtiyacı varsa o gübrenin fiyatı artırılıyor, hangi gübreye ihtiyaç yoksa o gübrenin fiyatı düşürülüyor ve bu da ortalama gübre fiyatı olarak ele alındığı için çiftçinin özellikle gübre gibi ürünlerde yaşadığı sorunlar tam anlamıyla görülmüyor. Bu konuda da %41 oranında ilacın, gübrenin, tohumun ve mazotun değerlendirilmesi gerçekçi bir artış oranı değil. Çiftçinin içinde bulunduğu koşullar ve yaşadığı gerçekler, bugün çiftçi eylemlerinin bu kadar artmasına neden olmuştur. Traktörüyle çiftçi sokağa döküldüyse, ki çiftçiler en zor eylem yapan gruptur, bu durumun siyasi iktidar tarafından iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Tarımda sorun yok demekle sorunlar ortadan kalkmıyor. Tarımda planlamayı önceliklendirmeyen, üretim öncesi, üretim süreci ve üretim sonrasını gözetmeyen, yalnızca demeçlerle bu sürecin devam edeceğini sanan bir anlayışla, tarım politikaları ve sorunlar derinleşecektir” şeklinde konuştu.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.