SON DAKİKA
Hava Durumu

#Mobbing

İLKHABER-Gazetesi - Mobbing haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Mobbing haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Eren: Üyelerimiz ve sağlık emekçilerinin sonuna kadar arkasındayız Haber

Eren: Üyelerimiz ve sağlık emekçilerinin sonuna kadar arkasındayız

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi önünde bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Açıklamayı sendika adına SES Adana Şube Başkanı Erol Eren okudu. Eren, emekçilerin haklarını savunmayan, üyelerine adaletsiz uygulamalarla baskı yapan sendikaların eleştirisini yaparak, hukuki hakları savunacaklarını ve sağlık emekçilerinin sonuna kadar yanında olacaklarını vurguladı. “Emek için, halk için güvenceli bir bütçe ve adil bir sendikacılık anlayışı için omuz omuza verelim” SES Adana Şube Başkanı Erol Eren, "İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret, adil bir vergi sistemi, halk için, emek için bütçe güvenceli, iş güvenceli gelecek için omuz omuza verelim. Emekten yana bir bütçe için uğraşırken bizler toplu sözleşme masalarında bizleri mağdur eden haklarımızı savunmayan emekçileri sermayeye peşkeş çeken sendikalar basit hesaplar peşinde koşup üyelerimize baskı kurmakta yer değişikliği , servis değişikliği gibi adil olmayan uygulamalarla tehdit etmekte uygulamakta ve beraber örgütlenme çalışmasına çıkmaktadırlar. Emeğin ve emekçinin hakkını savunmayı bilmeyen sendikacılığın nasıl yapıldığından habersiz olan sari sendikanın literatürümüze astın üste mobbing i gibi bir kelime kattığı için de şaşkınlık içindeyiz” şeklinde konuştu. "Hukuki olarak haklarımızı sonuna kadar savunacağımızı haykırıyoruz" Erol Eren, “Başhemşirenin görevi yasalarla belirlermiş olup herhangi bir şekilde hukuk dışına çıkmaması olarak tanımlanmış ama yaptığı icraatlarsa görev tanımının dışına çıkmaktadır. Yönetici gücünü sendikadan değil yaptığı işten liyakatten ve adaletten alır yetkili ama etkisiz sendikadan değil buradan bir kez daha haykırıyoruz ve diyoruz ki bizler üyelerimiz ve sağlık emekçilerinin sonuna kadar arkasındayız. Sürekli yer değişikliği hastanelerde uygun değildir çünkü sağlık emekçilerinde hastayı tanıma, hasta hakimiyeti, tedaviye verilen cevabin oranı gibi nedenlerle tedavinin iyileştirici ve rehabilite edici etkisi azalabilmektedir. Bu duruma hasta mağduriyetine sebep olmaktadır. Hekimin uyguladığı tedaviyi, niteliğini ve etkisini hiç kimse sorgulayamaz. Hekimler hastaları değerlendirirken temel bilimsel verilerle hareket eder. Sarı sendikanın temsilcilerimiz ve yöneticilerimiz hakkında ifade ettiği iddiaları kabul etmiyor iddialar için de hukuki olarak haklarımızı sonuna kadar savunacağımızı haykırıyoruz” diye ifade etti.

Sağlık-Sen Adana Şubesi, Adana Dr. Ekrem Tok Hastanesi'nde ortaya atılan mobbing iddialarına cevap verdi Haber

Sağlık-Sen Adana Şubesi, Adana Dr. Ekrem Tok Hastanesi'nde ortaya atılan mobbing iddialarına cevap verdi

Adana Dr. Ekrem Tok Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi'nde son günlerde, bazı sendikaların desteğiyle hastane yöneticilerine yönelik ortaya atılan ‘Astın Üste Mobbingi’ iddiaları üzerine, Sağlık-Sen Adana Şubesi kınama amacıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamayı Sağlık-Sen Adana Şube Başkanı Bekir Nennioğlu yaptı. Nennioğlu, iddialara dair detaylı bir açıklama yaparak, sendikalarının amacının her zaman çalışanların hakkını savunmak olduğunu belirtti. Sağlık-Sen Adana Şube Başkanı Bekir Nennioğlu iddialar hakkında yaptığı açıklamada, “Bir sendika, ‘Başhemşire ile sendika başkanı beraber üye çalışması yapıyor’ diyerek basın açıklaması yapacağını duyurmuş. O gün yaşananları açıklığa kavuşturmak istiyorum. Sağlık-Sen Adana Şube Başkanı olarak, bizim amacımız her zaman çalışanlarımızın hakkını savunmak, adaletli ve doğru bir çizgide sendikacılık yapmaktır. Ancak maalesef, başhemşire ile birlikte üye topladığımıza dair asılsız ve yalan haberler yayılmaktadır. Şimdi, o gün neler yaşandığını anlatayım. Biz, başkan yardımcımız Süleyman Bora Mesutoğlu ve baş temsilcimiz Bayram Alyakut ile birlikte erkek servislerini ziyaret etmek üzere yola çıktık. Yolda Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü ve müdür yardımcısıyla karşılaştık. Selamlaştık, hal hatır sorduk. Servislere gitmekte olduğumuzu belirttik ve kendilerinden herhangi bir destek istemedik. Sadece, “Servise kadar eşlik edebilir misiniz?” diye rica ettik. Sağ olsunlar, eşlik ettiler. Bu sırada, Tabipler Odası Başkanı Özden Bey ile de karşılaştık. Kendisiyle kısa bir sohbet ettikten sonra yollarımıza devam ettik. Erkek servisine ulaştığımızda, Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü işlerinin olduğunu belirterek yanımızdan ayrıldı. Biz ise sendika temsilcilerimiz ve yönetim kurulu üyelerimizle bir araya gelerek sendikacılık yapmaya çalıştık. Kendi dilimiz döndüğünce, sendikamızın ilkelerini ve amaçlarını anlattık. Gittiğimiz servisteki sağlık çalışanları arkadaşlarada direk sorabiliriz yaptığımız çalışmaları Ruh sağlığı hastanesinde ağaçların altında demlenerek sendikacılık yapanlar bizim sahada yapmış olduğumuz hizmet sendikacılığı baltalayarak algı yaratmaya çalışıyorlar. Çalışanların sorunlarını dinledik ve çözüm önerilerimizi paylaştık” diye ifade etti. “Bizim çizgimiz Sağlık çalışanlarının hakkını savunmak, onlara hizmet etmek” Bekir Nennioğlu, “Daha sonra, servislerdeki sağlık çalışanlarının sorunlarını paylaşmak amacıyla Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürü’nün odasına gittik. Müdürümüz, başka bir olaydan bahsetti. Anlattığına göre, başka bir sendikanın yöneticilerinden biri, kendisinin yolunu keserek hakaret etmiş ve kötü sözler sarf etmiş. Bu olay üzerine başhekim kendisini çağırmış. Müdürümüz, tutanak tutacağını belirtmiş, ancak başhekim, ‘Tutanak tutma, rica ediyorum,’ diyerek konuyu büyütmek istememiş. Bunun üzerine biz de Müdürümüze, ‘Başhekim buranın amiridir, onu kırmayın, tutanak tutmayın,’ dedik. Olay tatlıya bağlandı. Hatta başhekim, ilgili sendika yöneticisinin gelip Müdürümüzden özür dileyeceğini söyledi. O gün yaşananlar tamamen bu şekildeydi. Amacımız hiçbir zaman bağcıyı dövmek değil, üzüm yemektir. Sağlık çalışanlarımızın haklarını savunmak ve menfaatlerini korumak için gece gündüz çalışıyoruz. Bunu yaparken de Memur-Sen ilkeleri doğrultusunda hareket ediyoruz; kırmadan, dökmeden, devlete ve çalışanlara zarar vermeden. Bazı marjinal sendikalar gibi idarecilerle çatışarak, saldırgan bir üslupla değil, yapıcı ve uzlaşmacı bir tavırla sendikacılık yapmaya devam ediyoruz. Bizim çizgimiz bu, hedefimiz belli: Sağlık çalışanlarının hakkını savunmak, onlara hizmet etmek” dedi. "Hiçbir zaman üyelerimizi, çalışanlarımızı, hekimlerimizi veya hemşirelerimizi yalnız bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız" Nennioğlu, “Malum sendikanın süpervizör olan temsilcisi, nöbetlerde çalışanlara baskı yaparak üye toplamaya çalışmakta ve hastane içinde yapılan birim değişikliklerini “mobbing” iddiasıyla şikâyet ettirmektedir. Sendikanın başka bir temsilcisi ise yasal sendika saatine uymaksızın, birimindeki personel ihtiyacına rağmen birimini terk edip sendikacı kimliğiyle bir yöneticiyi, görev yeri değişikliğinin hesabını sormak amacıyla, saygısız bir üslupla sorgulamaktadır. Ancak bu duruma rağmen, ilgili yöneticiye yasal işlem başlatabilmesi için tutanak tutmasına izin verilmemektedir. Bunun yanı sıra, bir sağlık çalışanının, bir hastanın diğer bir hastaya zarar vermesini engellemediği ve yöneticisine saygısızca sesini yükselttiği bir olay yaşanmıştır. Bu olay sonucunda, söz konusu sağlık çalışanının görev yerinin değiştirilmesi gündeme gelmiştir. Ancak, yöneticinin odasına gelen kişiler, ‘Bizim haberimiz olmadan birimimizden kimseyi alamazsın, veremezsin. Yayın yaparız, toplantı yaparız, her yerde konuşuruz’ diyerek müdüre tehditlerde bulunmaktadır. Malum sendika, hastane içinde 30 kişilik bir grup oluşturmuş ve bu grup, sendikanın talimatları doğrultusunda bazı yöneticilere şikâyetlerde bulunmak, eylem yapmak ve dava açma tehditleri ile yöneticileri baskı altına alıp çalışamaz hale getirmek için faaliyet göstermektedir. Bu durum, hem hastane içinde işleyişi aksatmakta hem de yöneticiler üzerinde ciddi bir baskı unsuru oluşturmaktadır. Ayrıca, astların, üstlerine yönelik kaba, tehditkâr, eleştirel veya saygısız davranışlar sergileyerek aslında üstlerine mobbing uyguladıkları durumlar ortaya çıkmaktadır. Ancak bu durum, astlar tarafından farklı bir şekilde yansıtılmakta ve sanki mobbing yapan taraf üstler, yani amirler, gibi bir algı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Böylece astlar, kendi sergiledikleri mobbing davranışlarını gizleyerek üstlerini haksız duruma düşürmek ve yanlış bir izlenim yaratmak amacı gütmektedirler. Bu durum, iş yerindeki çalışma barışını ciddi şekilde zedelemekte ve kurum içindeki dengeleri olumsuz etkilemektedir. Biz hiçbir zaman üyelerimizi, çalışanlarımızı, hekimlerimizi veya hemşirelerimizi yalnız bırakmadık; bundan sonra da bırakmayacağız” şeklinde konuştu.

İşyerinde mobbing: 2023 raporu ve cezai yaptırımlar Haber

İşyerinde mobbing: 2023 raporu ve cezai yaptırımlar

Mobbing ile Mücadele Derneği 2023 yılı raporuna göre mobbing, "İşyerlerinde bir veya birden fazla kişi tarafından, diğer kişi ya da kişilere yönelik gerçekleştirilen, belirli bir süre sistematik biçimde tekrarlanan, yıldırma, karşısındakini pasifize etme, işten soğutma, iş yaptırmama veya işten uzaklaştırmayı amaçlayan; mağdur ya da mağdurların kişilik değerlerine, mesleki durumlarına, sosyal ilişkilerine veya sağlıklarına zarar veren; kötü niyetli, kasıtlı, olumsuz tutum ve davranışlar toplamı" olduğu belirtildi. Raporda, mobbing konusunda yapılan çağrıların, yüzde 81 oranla özel sektör çalışanlarından ve yüzde 19 oranla kamu sektörü çalışanlarından geldiği ifade edildi. Söz konusu rapora göre, "1 Ocak 2021 ve 31 Aralık 2023 tarihleri arasında toplam 3 bin 280 mobbing ile ilgili çağrı alındı. Yıllara göre mobbing çağrı dağılımı 2021 yılında 948, 2022 yılında bin 168 oldu. Bu rakam, 2023 yılında da bin 664'e yükseldi. Türk Ceza Kanunu’nda cezai yaptırımı var Adana Barosu avukatlarından Emir Ügü, Türk Ceza Kanunu'na göre cezai karşılığı olan mobbing uygulamasının, 'çalışan bireyi pasifleştirmek, yıpratmak ve yıldırmak gibi amaçlar için huzursuz etme, aşağılama, dışlama, önemsememe gibi bilerek ve belirli bir şekilde yapılan baskıcı yönetim ve psikolojik şiddet' olarak tanımlanabildiğini söyledi. Kişiyi psikolojik olarak rahatsız ederek işini iyi yapmasını engellemenin asıl amaç taşıdığı mobbig ile insanların hata yapması ve yükselmelerinin önüne geçilmesinin hedeflendiğini ifade eden Avukat Emir Ügü, "Bugüne kadar mobbing ile ilgili iş sözleşmelerinin feshi ve tazminat talepleri İş Mahkemelerinde görülmüş, aynı zamanda mobbinge ilişkin Yargıtay Kararları da şekillenmiştir" dedi. Mobbingin, hukukta özel bir yeri olmaması sebebiyle somut olayın niteliklerine göre kanunlarda yer alan psikolojik baskı ya da taciz düzenlemeleriyle birlikte bunların yaptırımlarının "mobbing" davasında uygulama alanı bulduğunu ifade eden Ügü, şöyle konuştu: "Türk Ceza Kanunu açısından mobbing eyleminin özelliğine göre başvurulabilecek pek çok yol bulunuyor. TCK Madde 96’da yer alan eziyet suçu, (İki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur), TCK Madde 125’te yer alan hakaret suçu (Üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır) ve TCK Madde 123’te (Üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir) yer alan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu, bu hukuki yollar arasında yer alıyor. Uygulanacak hükümlere göre, mobbing davasının, davalı tarafına cezai yaptırım uygulanması söz konusu olur. Türk Ceza Kanunu’nun yanı sıra 4857 sayılı İş Kanunu ve ilgili diğer mevzuatlar çerçevesinde işçiyi koruma ve gözetme yükümlülüğü düzenlenmiş olmasından, mobbinge maruz kalan çalışanların hak ve menfaatleri ilgili hükümlere dayanılarak korunmaktadır. Aynı zamanda Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesinde işçinin kişiliğinin korunmasına yönelik bir düzenleme de yer almaktadır. Buna göre, işveren, hizmet ilişkisi içerisinde işçinin kişiliğini korumak ve ona saygı göstermek ve aynı zamanda işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla yükümlüdür. İşverenin sorumluluğu İşçilerin psikolojik baskıyla karşılaşmalarının önüne geçmek ve bu tipte tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmelerini engellemek için gerekli önlemleri alma yükümlülüğü de işverene aittir. Mobbing davası, gerek özel ve gerekse kamudaki iş yerlerinde psikolojik taciz veya hakarete uğrayan kimseler tarafından açılacak olup davada uygulanacak madde hükmüne göre karşı tarafın cezai yaptırıma maruz kalması söz konusu olur. Bu durumlara maruz kalan çalışanların da hukuki destek alması gerekir. Mobbinge uğrayan kişi tarafından durumun ispat edilmesi, kronolojik olarak uğradığı olumsuzlukları not alması, mobbinge örnek olabilecek her türlü e-posta, mesaj ve yazışmayı saklaması, mobbing sebebiyle oluşan psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara dair rapor ve reçetelerin saklanması, ispat açısından önem da taşır." Mobbing, kişinin sağlığını olumsuz etkiliyor Uzmanlar ise mobbinge maruz kalan kişilerin sağlıklarının olumsuz etkilendiğini ifade etti. Mobbing uygulayan kişilerin, genellikle antipatik özellikler taşıdığı, aşırı denetleyici, korkak ve sinirli, daima güçlü olma isteği içinde, kötü niyetli ve hileli eylemlere başvurmaktan çekinmeyen kişiler olduğunu belirten uzmanlar, şunları kaydetti: "Mobbing uğrayan kişi bu nedenle kendisini sürekli gergin ve endişeli hissedebilir. İş stresi gibi görünen bu durum zamanla tükenmişlik sendromuna, depresyona, uyku problemlerine, anksiyete bozukluklarına yol açabilir. Panik atak geçirebilir, dikkat sorunları yaşayabilir. Bu tür sorunları yaşayan kişi, bir an önce harekete geçerek sağlık desteği almalı."

Samsun'daki LC Waikiki mağazası çalışanı Muhammed Yavuz'un intiharı: Mobbing ve baskı iddiaları Haber

Samsun'daki LC Waikiki mağazası çalışanı Muhammed Yavuz'un intiharı: Mobbing ve baskı iddiaları

Samsun'un Çarşamba ilçesindeki bir LC Waikiki mağazasında reyon yöneticisi olarak görev yapan Muhammed Yavuz'un, işyerinde uğradığı baskı ve mobbing nedeniyle intihar ettiği iddia edildi. Yavuz, ölümünden önce eşine ve çocuklarına veda mektubu bıraktı ve mağaza yönetimi ile bölge müdürünü eleştirdi. İntihar Mektubunda Mobing İddiaları Yavuz, intihar mektubunda eşinin de aynı şirkette çalışırken işten çıkarıldığını ve işe dönüş davası açtıklarını belirtti. Eşinin işe dönüş davasından sonra yaşadığı baskıların, Yavuz’un yaşadığı mobbingin temel nedenlerinden biri olduğunu ifade etti. Mektubunda, bölge müdürü E.C.'yi kendisine uygulanan psikolojik şiddetten sorumlu tuttu. E.C.'nin kendisine iki yıl boyunca sistemli mobbing uyguladığını ve işyerinde yaşadığı zor koşulları ayrıntılı bir şekilde anlattı. “Bu Bir İdam Vakasıdır” Yavuz, intiharına ilişkin açıklamalarında, yaşadığı durumu bir "idam vakası" olarak nitelendirerek, kendisine uygulanan psikolojik baskıları ve mobbingi ayrıntılı bir şekilde eleştirdi. E.C.’nin kendisini önce A sınıfı bir mağazadan C sınıfı bir mağazaya, ardından Samsun’dan Çorum’a ve tekrar Samsun’dan Çarşamba’ya göndermesiyle yaşadığı zor durumları vurguladı. "Bir Haftadır Hiçbir Şey Yemedim" Eşine yazdığı mektupta, son bir haftadır yiyecek tüketmediğini ve yaşadığı psikolojik baskının kendisini dayanılmaz bir noktaya getirdiğini belirten Yavuz, “Her gün uğradığım haksızlıkları bilerek işe gidip gelmek çok zor” ifadesini kullandı. Yavuz, ailesini yalnız bıraktığı için kendini affedemediğini ve durumdan dolayı üzgün olduğunu belirtti. LC Waikiki: ''Bize herhangi bir şikayet gelmedi, konunun takipçisi olacağız'' LC Waikiki, Yavuz’un intiharıyla ilgili bir açıklama yaptı. Şirket, kurum içi soruşturma başlattıklarını ve Yavuz’un daha önce yönetime mobbing ile ilgili herhangi bir şikayette bulunmadığını öne sürdü. Açıklamada, “Kurum içi soruşturma sürecini şeffaf ve kararlı adımlarla yürüteceğimizi ve konunun takipçisi olacağımızı tüm kamuoyuna bildiririz” denildi. Ayrıca, Yavuz’un eşi ve ailesiyle yakın iletişimde oldukları, maddi ve manevi ihtiyaçlarının karşılanacağı vurgulandı. LC Waikiki, “Değerli çalışma arkadaşımız Muhammed Yavuz’a Allah’tan rahmet, ailesine, sevenlerine ve tüm LC Waikiki çalışanlarına sabırlar dileriz” ifadelerine yer verdi.

En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.