#narenciye üretimi

İLKHABER-Gazetesi - narenciye üretimi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, narenciye üretimi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mandalina tarlada 7, markette 59 TL Haber

Mandalina tarlada 7, markette 59 TL

Ülke genelinde çiftçilerin zirai don ve kuraklık nedeniyle büyük zarara uğrarken Adana'da tarlada kilosu 7-10 lira olan mandalinanın markette 59 liraya kadar fahiş fiyatlara sattığına dikkat çeken Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, bu bağlamda sıkı denetimlerin yapılması gerektiğini söyledi. İncefikir, “Çukurova’da erkenci diye tabir ettiğimiz narenciye türleri olan Early Enn, Miho Wase, Primasol, Okitsu gibi mandalinalarda hasat başladı ve piyasada da görmekteyiz. Ancak bu yıl hem kış dönemi hem de yaz döneminde üreticilerimiz büyük sıkıntılar yaşadı. Kış mevsiminde zirai don, Yaz mevsiminde ise aşırı sıcaklar nedeniyle rekoltelerde büyük kayıplar oldu. İlkhaber Gazetesi'nden Serhat ŞANLI'nın haberine göre; Bununla beraber yaşanan rekolte kayıpları beraberinde bazı ürünlerin ihracatına kısıtlama gelmesine neden oldu. Fakat şöyle baktığımızda iç piyasaya sürdüğümüz narenciyede üreticiden tüketiciye varıncaya kadar fahiş fiyatlar karşımıza çıkıyor. Bugün narenciyenin merkezi olan Adana’da bahçede 7 TL ile 10 TL arasında satılan mandalinanın bazı marketlerin 8 katından fazla fiyata 59 TL’ye yani fahiş fiyatlara sattığını görmekteyiz. Bunun sonucunda da tüketicilerin, bu fiyata sanki üreticilerin sattığı imajı oluşmakta. Tüketicilerden bu konuda büyük tepki alıyoruz. Sanki biz üreticiler yüksek fiyata satıyor imajı oluşmakta. Bir bakıma ne üreteci ne de tüketici mutlu.” Sözlerine yer verdi. Bu konuda acilen çözüm üretilmesinin önemine vurgu yapan Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir, açıklamalarda bulundu; ” Narenciyenin üretimin merkezi gibi bir kentte yer alan market zincirlerinin bunu yapması daha vahim bir durumdur. Bu durumla üreticinin sırtından fahiş kazanımlar elde edilmektedir. Bu, hiçbir şekilde ticari ahlaka sığmaz. Bu bağlamda marketlerin sıkı denetime alınması gerekmektedir. Üreticilerden aldıkları fiyat ile satış fiyatı kontrol edilmeli ve gerekli denetimlerin de devamlı yapılması ve takibi çok önem arz etmektedir. Bazı marketlerin bunu nasıl yaptığına bakacak olursak, kendi içlerinde oluşturdukları tedarikçilere tarladan ürünleri alarak, sonra Haldeki kendi ofisine sattırarak ardından da kendi marketinde sattırarak aradaki bu tedarikçileri farklı kişilermiş gibi yansıtarak arada 4 el değiştirmiş gibi bildiriyorlar ve ürünü 8-9 katına kadar farklarla tüketiciye satmaktadırlar. Oysa ki tarladan ürünü alan ile perakende satan ve aynı market. Dolayısıyla aradaki bu büyük fark markete yansımaktadır. O bakımdan kooperatif sisteminin olması ve işin içerisinde olmaları çok önemlidir. Kooperatifin üreticiden alıp birinci elden satması yada aynı şekilde pazarlarda satılması çok yararlı olacaktır. Bahsedilen bu erkenci ürünler Adana’da kesilip, masraf olarak sadece işçiliğinin dışında kısa nakliden başka hiçbir masrafı olmayan ürünlerden ibaret. Yani market zinciri sadece işçilik yapıp, belki de işçiliği dahi karşı tarafa verip şehirler arası başka bir kente gitmemesinden dolayı bu kadar yüksek rakamlarda olması dikkat çekiyor. Örneğin Ankara, İstanbul gibi kentlere giden bir ürünün paketlenmesi, mumyalanması, ambalajlanması, nakliyesi ardından gittiği kentteki komisyonlardan geçmesi, stopajı vs. ile aynı prosedür gibi gösterilip Adana içerisinde kısa bir nakliye ve işçilik dışında hiçbir masrafı olmayan ürünlerin bu denli yüksek fiyata satılması doğru bir şey değildir. Çok dikkat çekmekte ve tüketici zor durumda bırakılmaktadır. Zaten zor bir süreç yaşayan vatandaşlarımız artık ürün almakta zorlanıyor. Unutmamak gerekir ki, aracılar ve perakendecilerin yüksek kâr marjları önlenemediği sürece sebze ve meyvede ucuzluk da olmaz. Gıda tedarikinde hem üretici hem de tüketicinin kooperatif veya benzeri oluşumlar kurarak mağduriyetlerini önleyebilir. Bu konuda da acilen çalışmalar yapılmalıdır. Toplumun genel ihtiyaç ürünlerinde serbest pazar mantığıyla hareket edilmesine engel olunmalıdır. tarla-tezgâh arasında ürün fiyat takibi, üretici – tüketici arasındaki tedarik zincirindeki aracıların ve toptancıların azaltılması, üründe aracı ve toptancıların baskısının kaldırılması, hallerin tarladan ürün alımını üreticinin lehine olarak kolaylaştırılması gerekir. Üreticiler korunmalı Türkiye, yıllık ortalama 5 milyon ton narenciye üretimi ile dünyada 7’inci ve Avrupa’da ise 2. sırada yer alırken, Adana ilimiz 1.5 milyon tonluk narenciye rekoltesiyle ülkemizin önemli üreticisi konumunda yer alıyor. Adana, mandalina ve portakalın yüzde 25’i, limonun yüzde 20’si, greyfurtun ise yüzde 75’inin üretildiği önemli bir ildir. Ancak tarımın zor bir sektördür VE tamamen doğaya bağlı yapıldığı bir gerçek. Ürününüzü iyi yetiştirişiniz, bakarsınız kışın zirai don olur zarar görürsünüz. Yaz döneminde yüksek sıcaklıklar olur yine ürününüz zarar görür. Zor ve meşekatli bir sektörden bahsediyoruz. Bir zararlı gelir ürününüze zarar verir. Yağmur yağmaz yine aynı şekilde vs. daha birçok doğal etkenler sayabilirsiniz. Üstüne bir de para etmediğinde işte o zaman ciddi zarar edersiniz. Yani dolu, zamansız yağışlar, zirai don, kuraklık, aşırı sıcaklar. Bu küresel iklim değişikliği sadece çiftçilerimizi değil, ürünleri işleyen, alan, satan, tüketen dahil hepimizi derinden etkiliyor. 2023’te limon para etmedi ve üreticiler bahçelerini söktü ve yerine başka ürünler ekti. Bu yıl doğal afetlerden dolayı limon az ve fiyatlarını görüyoruz. Sonuçta tarım hava koşullarına bağlı bir alan ve ne olacağını önceden görmeniz mümkün değildir. Bin bir emekle, birçok masrafla hayatını, yıllarını, yaşamından feragat ederek ürünü yetiştiren üreticilerimiz, bu konuda desteklenmelidir. Ülke ekonomisine büyük katkı sağlayan, bilimsel yöntemlerle ürün yetiştiren üreticimize destek vermek zorundayız. Yoksa belirli bir süre sonra bunları yetiştiremeyecek. Onun için üretim ekonomisini, kamusal çıkarları, tasarrufları, planlı kalkınmayı hedefleyen anlayış bir an önce benimsenmeli, tarım sektörüne yönelik kısa, orta ve uzun vadeli tarımda yapısal sorunlarını gideren planlamalar acil olarak gündeme alınmalıdır. Gıda egemenliği, gıda güvenliği ve gıda güvencesi ülke gündemindeki yerini almalı, kendine yeter üretim için planlamalar yapılmalıdır. Tarımsal üretimde önemli bir işgücü konumunda bulunan geçici, gezici olarak çalışan kadın ve erkek mevsimlik tarım işçilerinin karşılaştıkları sosyal güvenlik, emeklilik vb. sorunlar ile tarımda çocuk işçiliğinin önlenmesine yönelik kalıcı çözümler geliştirilmeli, şehirlerarası nakil ve barınma koşulları dahil üretim sezonu öncesi gerekli önlemler alınmalı, çalışma ve sosyal hayatları ivedilikle iyileştirilmelidir. Yerli üretim ve üretici korunmalıdır. Onu da somut olarak girdi maliyetlerini düşürmek, destekleri yerinde ve zamanında vermek ile yapabiliriz. Son günlerde sıcaklıklardan dolayı meydana gelen zararlar tespit edilmeli ve gerekli destekler verilmelidir.”

Narenciye bahçelerinde korkulan olmadı Haber

Narenciye bahçelerinde korkulan olmadı

Yurt genelinde etkili olan soğuk hava, tarım üretimi yapılan bölgelerde don tehlikesine karşı endişelere neden olmuştu. Türkiye'nin tarımsal üretiminde önemli bir paya sahip olan Adana'da da etkisini gösteren soğuk hava dalgası, özellikle narenciye üreticilerini endişelendirmişti. Yöredeki çiftçileri ve narenciye üreticilerini don riskine karşı uyaran Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, soğuk hava koşulları nedeniyle dün gece saatlerinde beklenen bu riskin ortadan kalktığını söyledi. Hava sıcaklığının 3 derecenin altına inmediğini ifade eden Doğan, "Hava sıcaklığının 2-3 derecenin altına düşmesi, yılın her ayında tarımsal üretim yapılabilen kentimizde tarla ve bahçelerdeki ürünlere zarar verebilirdi. Maliyeti çok yüksek olduğu için rüzgâr makinesi alamayan üreticilerimizin narenciye bahçelerinde büyük çaplı zararlar olabilirdi. Ancak korkulan olmadı. Bahçelerinde genç ağaçlar ve erken meyve veren narenciye türleri olan narenciye üreticilerinin, yine de meteorolojik uyarıları takip ederek temkinli davranmalarında yarar var" dedi. Doğan, don riskine karşı devlet destekli tarım sigortası yararını vurgularken, her 60 dönümde etkili olan ve fiyatları 47-65 bin dolar arasında değişen rüzgâr makinesi temin etmek isteyen narenciye üreticilerine, faizsiz kredi ve yüzde 50’si hibe desteklerle katkıda bulunulması talebini yineledi.

Narenciye üreticilerine 'don' uyarısı Haber

Narenciye üreticilerine 'don' uyarısı

Yurt genelinde etkili olan soğuk hava, tarım üretimi yapılan bölgelerde endişelere neden oldu. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan, ülkenin tarım üretiminde önemli yere sahip olan Adana'daki çiftçileri ve narenciye üreticilerini, don riskine karşı uyardı. Meteoroloji verilerine göre bu gece saatlerinde bölgede hava sıcaklıklarının 3-4 derece olacağını belirten Doğan, "Bu hava sıcaklığı daha da düşebilir. Bu durum, özellikle narenciye bahçelerimizde ciddi don tehlikesi oluşturabilir. Üreticilerimizin, özellikle genç ağaçlar ve erken meyve veren narenciye türlerinde zararı önlemek için gece geç saatlerde sulama yaparak, bahçelerinde var ise rüzgâr makinelerini teknik kontrolden geçirerek çalıştırmalarında yarar var. Alınacak bu önlemler sayesinde don olayını en aza indirmek mümkün" dedi. Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Doğan, çiftçilerin zarar görmemesi için gerekli tüm tedbirleri almalarını ve yerel meteorolojik uyarıları takip etmelerini tavsiye etti. Devlet destekli tarım sigortalarının da don zararlarına karşı koruma sağladığını hatırlatan Doğan, şöyle devam etti: "Zorlu hava koşulları, üreticilerimiz için büyük risk taşıyor. Yüreğir Ziraat Odası olarak her zaman çiftçilerimizin yanındayız ve bu tür olumsuz hava koşullarına karşı gerekli tüm bilgilendirmeleri yapmaya devam edeceğiz." Rüzgâr makinesi maliyeti 47 ve 65 bin dolar arasında Doğan, narenciye bahçelerini dondan korumak için üretilen tek kanatlı rüzgâr makinesinin fiyatının 47 bin dolar, çift kanatlı rüzgâr makinesinin fiyatının ise 60-65 bin dolar arasında olduğuna dikkati çekerek, “60 dönümde etkili olan bir rüzgâr makinesini bu rakamlarla üreticinin temin etmesi çok zor. Buna sahip olmak isteyen üreticilere faizsiz kredi ve yüzde 50’si hibe desteklerle katkıda bulunulması gerekir. Yöre üreticileri olarak Tarım ve Orman Bakanlığı'nın bu konuda adım atmasını bekliyoruz. Aksi halde üretici, ürünlerini koruyamaz” diye konuştu.

Hatay'da, bereketli topraklardan gelen narenciyeyi değerlendirerek reçel üretiyor Haber

Hatay'da, bereketli topraklardan gelen narenciyeyi değerlendirerek reçel üretiyor

Türkiye’de narenciye üretiminin merkezlerinden olan Hatay’da bu yıl rekolte üst seviyedeydi. Ürünün bol olması ve işçi sıkıntısı nedeniyle narenciye dalda kalmış ve çürümeye bırakılmıştı. Dalda kalan narenciyeyi değerlendirmek isteyen Samandağ ilçesinde yaşayan afetzede kadınlar, hayata tutunmak için kurdukları üretim merkezinde turuncun kabuğundun reçel üretimi yapıyorlar. ‘HayatHatay’ projesi kapsamında kurulan kooperatifte üretilen reçel ve çeşitli ürünler internet üzerinden Türkiye’nin dört bir yanına satılıyor. Kooperatife çalışmaya gelen afetzede kadınlar, burada aile ekonomisine katkı sağlarken bir yandan da sosyalleşerek depremin meydana getirdiği travmalardan kurtuluyorlar., “Kadın istihdamı sağlamak ve kadınların görünmeyen emeklerini görünür kılmak amacımızdır” Hatay dışında çok fazla yetişmeyen narenciye türü olan turuncu reçel yaparak değerlendirdiklerini belirten Kadın Girişimi Kooperatifi Üretim Sorumlusu Zarif Sönmez, “Hatay dışında çok fazla yetişmeyen bir narenciye türüdür. Biz turuncun kabuklarını değerlendirerek turunç reçeli yapıyoruz. Mevsimsel ürettiğimiz ürünlere göre kadın işçi alıyoruz. Her ürün üretiminde farklı kadınların olmasını önemsiyoruz. Gastronomi açısından zengin olan Hatay’ın yöresel ürünlerini Türkiye’ye tanıtmak ve pazarlamaktır. Kadın istihdamı sağlamak ve kadınların görünmeyen emeklerini görünür kılmak amacımızdır” dedi. “Bu kooperatif sayesinde; kendime, aileme ve çocuklarıma katkı sağlıyorum” Deprem sonrası kooperatifte güzel bir ortamda çalıştığını söyleyen afetzede Çiğdem Kudret, “Önce turunçlar bahçelerde toplanıyor. Kooperatife gelen turunçlar rendeleme işlemine uğruyor. Kabukları meyvesinden alındıktan sonra buzlu suda şoklanıyor. 4 gün şoklama işleminin ardından iplere diziliyor. Kaynama işleminde, turunçlar 5 saat kaynadıktan sonra sıcak olarak kavanozlara konuluyor. Bu iş sayesinde; kendime, aileme ve çocuklarıma katkı sağlıyorum. Burada 6 Şubat depreminde sonra çok güzel bir ortamımız oldu. Bu ortamda sosyalleşiyoruz” ifadelerini kullandı.

Tonlarca narenciye ürünü alıcı bekliyor Haber

Tonlarca narenciye ürünü alıcı bekliyor

Girdi fiyatlarının yükselmesi sonucu artan üretim maliyetlerini karşılamakta zorlanan Adana ve Mersin'deki narenciye üreticileri, ürünlerini elden çıkarmada zorlanıyor. Üreticiler, sosyal medya platformunda da ürünlerini pazarlamaya çalışıyor. Türkiye'nin limon üretiminin yüzde 78,3’ü, greyfurt üretiminin yüzde 91,6'sı, portakal üretiminin yüzde 34'ü, mandalina üretiminin yüzde 47,5'i, turunç üretiminin de yüzde 66,6’sının, narenciyenin ana üretim merkezi kabul edilen Adana ve Mersin'de yapılıyor. Diğer ürünlerde de olduğu gibi zirai mücadele, biyolojik mücadele ve biyoteknik mücadele maliyetinin yüksek rakamlara ulaşması, bu yıl rekoltenin fazla olması ve ihracatta yaşanan sıkıntılar, üreticileri kara kara düşündürüyor. Özellikle limonun dalında kaldığını ifade eden üreticiler, "Limon, talep yokluğu nedeniyle ihraç edilemediği için iç piyasada kaldı ve bu da ürünün fiyatının 0,5 TL'ye kadar düşmesine yol açtı. Birçok üretici, bahçesindeki limonunu bu fiyata bile satamadı. Limon dalında kalınca gelecek yıllara dair yaşanan endişe, ağaçların kepçeyle sökülmesine yol açmaya başladı." diyor. Adana Tarım Platformu Sözcüsü Cahit İncefikir de "Sadece limon değil, portakal ve mandalina ağaçlarının da kesildiğine tanık oluyoruz. Narenciye ağaçlarının dalında meyve varken sökülmesi çok üzücü bir durum. Narenciye ağaçlarının sökülmesi demek, bu ürünün gelecek yıllarda raflarda bulunamayacak olması anlamına geliyor. Yaşanan sıkıntılara dair çözümler üretmeli ve üretim planlaması yapılmadı." diye konuştu. CHP’Lİ BARUT, KONUYU TBMM’DE GÜNDEME GETİRDİ Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Ayhan Barut da narenciye üretiminde yaşanan sorunlara TBMM'de değindi. TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, şunları kaydetti: "Şu limonun kiloda 6 lira, 7 lira maliyeti var. Üretici, limonu bedavaya satmaya çalışıyor ama yine alan yok. Dolayısıyla işçi parası vererek ağaçları yerine başka bir ürün ikame etmek için kestiriyor. Çiftçimize, üreticilerimize destek vermek gerekiyor. Limon bu yıl üreticisinin tansiyonunu maalesef yükseltti. Limon üreticisine, narenciyeye hiç değilse yağlı tohumlarda olduğu gibi ton başına, üreticiye tonda 3 bin lira destek ya da ihracatçıya destek verelim ki çiftçinin tansiyonu biraz düzelsin."

Depremzede Hatay çiftçisi, tüccar desteği bekliyor Haber

Depremzede Hatay çiftçisi, tüccar desteği bekliyor

ALİ GÜRELİ (İLKHABER) - Türkiye’nin önemli narenciye üretim merkezlerinden olan Hatay’daki bahçe sahipleri, hem üretim maliyetlerindeki artış hem de mevsimlik işçi bulmakta sorun yaşıyor. Mandalina ve limonu satamayan üreticiler, tüccar desteği bekliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı Tarımsal Ekonomi ve Politika Geliştirme Enstitüsü Müdürlüğü 2022 Yılı Narenciye Raporu verilerine göre, turunçgil üretiminin kıtalara göre dağılımında, Asya Kıtası yüzde 44,9 ile birinci, Amerika Kıtası yüzde 34,7 ile ikinci, Afrika Kıtası ise yüzde 12,2 ile üçüncü sırada yer aldı. Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA) verilerine göre 2021/22 piyasa yılı itibarıyla dünyada toplam 49 milyon ton portakal, 38 milyon ton mandalina, 10 milyon ton limon, 7 milyon ton greyfurt olmak üzere toplam 103 milyon ton dolayında turunçgil üretimi gerçekleştirildi. Son beş yılın değerlendirmesi yapıldığında dünyada toplam turunçgil üretiminde yüzde 11, mandalina üretiminde yüzde 25, limon üretiminde yüzde 20, greyfurt üretiminde yüzde 5 oranlarında artış görüldü. Portakal üretiminde ise önemli bir değişiklik olmadı. Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de 2021 yılında yaklaşık 5,4 milyon ton turunçgil üretimi gerçekleştirmekle birlikte, üretimin neredeyse tamamı Ege ve Akdeniz bölgelerinden sağlandı. Adana, Mersin, Antalya, Hatay, Muğla ve Osmaniye illerinde turunçgil üretimi yoğunlaşırken, Türkiye toplam portakal üretiminin yüzde 84’ü, mandalina üretiminin yüzde 92’si, limon üretiminin yüzde 93’ü, greyfurt üretiminin yüzde 97’si Akdeniz Bölgesi’nde gerçekleştirildi. Türkiye’de 2021 yılında portakal üretiminin yüzde 84’ü Akdeniz, yüzde 16’sı Ege Bölgesi’nden karşılandı. Aynı yılda Türkiye’de gerçekleşen 1,7 milyon ton portakal üretiminde yüzde 31 üretim payı ile Antalya ilk sırada yer alırken, Antalya’yı yüzde 20 ile Hatay, yüzde 18 ile Adana takip etti. Bir önceki sezona göre toplam portakal üretiminde yüzde 31 oranında artış oldu. Türkiye’de 2021 yılında 1,8 milyon ton mandalina üretimi gerçekleşirken üretimin yüzde 84’ü Akdeniz, yüzde 15’i Ege Bölgesi’nden karşılandı. İllere göre mandalina üretimine bakıldığında ise, aynı yılda yüzde 39 üretim payı ile Hatay Türkiye mandalina üretiminde ilk sırada yer aldı. Hatay’ı yüzde 36 ile Adana, yüzde 19 ile Mersin takip etti. Türkiye’de 2021 yılında 1,6 milyon ton limon üretimi gerçekleşti. Bu üretimin yüzde 93’ünü Akdeniz, yüzde 7’sini Ege Bölgesi karşıladı. Üretimde bir önceki sezona göre yüzde 30 oranında artış görüldü. İllerin limon üretimlerine bakıldığında ise aynı yılda yüzde 55 üretim payı ile Mersin, Türkiye limon üretiminde ilk sırada yer aldı. Mersin’i yüzde 26 ile Adana, yüzde 9 ile Hatay izledi. TÜKETİM 2 MİLYON TON OLDU Türkiye’nin turunçgil tüketimi 2020/21 sezonunda 2 milyon ton civarında gerçekleşti. Toplam turunçgil tüketiminin yüzde 41’ini portakal, yüzde 32’sini mandalina, yüzde 24’ünü limon ve yüzde 3’ünü greyfurt oluşturdu. Toplam turunçgil tüketiminde son 5 yıl içerisinde ciddi bir değişiklik görülmemekle birlikte, en fazla artış yüzde 47 ile limon tüketiminde, en fazla azalma ise yüzde 40 ile portakalda oldu. HATAY'LI ÜRETİCİLERDEN TÜCCARLARA ÇAĞRI Yukarıdaki verilere göre, Türkiye’nin hem üretim hem de ihracat açısından önemli bir turunçgil potansiyeline sahip olduğu Hatay'daki depremzede çiftçiler, deprem yaralarını sarmaya çalışırken, girdi maliyetlerindeki artışa karşın üretime ara vermedi. Rekolte artışı olan Hatay'da ürün fiyatlarının bu yıl düşük olması ve işçi bulmanın sıkıntısını yaşayan çiftçiler, tüccarlara çağrıda bulundu. Hatay'ın Samandağ ve diğer ilçelerinde erkenci ve normal mandalina olmak üzere bol miktarda ürün bulunduğunu ifade eden üreticiler, çağrılarında şunları ifade etti: "Üreticiler, ilaç, sulama ve budama masraflarını, verilen kilogram fiyatı ile çıkaramıyorlar. Maalesef bu sene ülkemizin dört bir yanında mandalina ve limon eken tüm çiftçilerimiz hayal kırıklığına uğradı. Her şeye yüzde 1.500 zam gelirken geçen sene 3-4 liraya satılan mandalina ve Limon 2 liraya zar zor satıyor. Şuan markette 25 TL’nin altında meyve yok. Şifa kaynağı limon ve mandalina zar zor satılıyor. Çiftçiye destek verilmediği için de herkes ağacını kesmeye başladı. Depremzede çiftçilerimize destek olunmasını istiyoruz. Çiftçilerimiz ürünlerini satmak için yana yana alıcı arıyor. Buradaki tüccarlar da beleş fiyatına almaya çalışıyor. Şehir dışından bölgeye güvenilir tüccarları bekliyoruz. "

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.