#plastik

İLKHABER-Gazetesi - plastik haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, plastik haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Benliler: Plastik sektörü temsilcilerinin karlılıklarda erime yaşandığı görüldü Haber

Benliler: Plastik sektörü temsilcilerinin karlılıklarda erime yaşandığı görüldü

İstanbul Sanayi Odası (İSO) tarafından yayınlanan ‘Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2023 yılı listesinde plastik sektörünün performansını değerlendiren Plastik Sanayicileri Derneği (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Benliler, “Ortalama dolar kurunun %43 oranında arttığı bir ortamda ilk 500 sanayi kuruluşu içerisinde yer alan plastik sektörü temsilcilerinin döviz bazında cirolarını korumakta zorlandığı, karlılıklarda ise erime yaşandığı görüldü” dedi. Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesini plastik sektörü açısından değerlendiren PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Benliler konuşmasında şu ifadelere yer verdi:NACE koduna göre plastik sektöründe faaliyet gösteren ve ilk 500 listesinde yer alan 13 plastik sanayisi kuruluşunun oldukça zor bir yılı geride bıraktığını gözlemliyoruz. Buna rağmen listede yer bulan sektör temsilcilerimizin sayısında düşüş yaşanmamış olması sevindirici.”  Karlılıklarda Düşüş Yaşandı PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Benliler, “Veriler incelendiğinde İSO 500’de yer alan sektör temsilcilerimizin cirolarının önemli bir oranda arttığı görülüyor olsa da bu artışın altında yatan nedenler de göz ardı edilmemelidir. Öncelikle 2022 ile 2023 yıllarının ortalama döviz kurları kıyaslandığında %43’ün üzerinde bir artış göze çarpmaktadır. Döviz kurunda yaşanan bu artışı göz önünde bulundurduğumuzda işletmelerin döviz bazında cirolarını ancak koruyabildikleri gözlemlenmektedir. Bir diğer önemli husus ise yaşanan enflasyonun belli ürün gruplarında daha sert hissedilmesi ve buna bağlı olarak enflasyonist sektörlerin üretimden satış verilerinde daha yüksek bir artış yaşanmış olmasıdır. Bu durumun bir neticesi olarak kapasite artışı sağlayan çok büyük yatırımlar yaşanmamasına rağmen 2023 yılında İSO 500 listesinde gıda ürünleri imalatı ve tekstil ürünleri imalatı sektörlerinin ağırlığının arttığını görüyoruz. Öte yandan, girdi maliyeti kaynaklı enflasyon yaşanan böylesi dönemlerde görüldüğü üzere işletmelerin ciroları artarken karlılıkları gerilemekte. İSO 500’de karlılık verilerini incelediğimizde 2022 yılına göre döviz bazında %7,4 bir karlılık düşüşü görünüyor. Üstelik karlılıkta yaşanan bu gerilemeye 2023 yılında %3,7 olarak gerçekleşen ABD enflasyon verisinin etkisini de eklediğimizde karşımıza çok daha vahim bir tablo çıkıyor” diyerek ifade etti. “Büyük işletmelerimizin ihracattan aldığı payı arttırdığını görmek sevindirici” İSO 500’de yer alan işletmelerin plastik sektörünün ihracatından aldıkları payın arttığını dile getiren Benliler konuşmasında şu ifadeleri kullandı: “Plastik sektörünün ihracatının gerilediği bir dönemde ilk 500 sanayi kuruluşu listesinde yer alan plastik işletmelerinin bu ihracattan aldığı payda artış yaşanmıştır. Son yıllarda büyük işletmelerimizin ihracattan aldığı payı arttırdığını görmek sevindirici. Öte yandan, ihracattaki olumlu performansa karşılık İSO 500’de yer alan plastik firmalarının üretimden aldıkları payın ise geçen yılla aynı düzeyde gerçekleştiğini gözlemliyoruz.” 1969 yılında kurulan sektörün en köklü STK’sı olarak İSO ilk 500 listesinde 12 üyelerinin bulunduğunu belirten Kenan Benliler: “Listede yer alan tüm üyelerimiz tebrik ediyor, gelecek yıllarda plastik sektörünün daha iyi noktalara gelmesi adına bu işletmelerimizin katkılarını çok önemsiyoruz” dedi.

Hazır yemek tüketimi ile ilgili doktor uyardı! Vücudumuz kimyasalların saldırısı altında Haber

Hazır yemek tüketimi ile ilgili doktor uyardı! Vücudumuz kimyasalların saldırısı altında

Son yıllarda artan dışarıdan hazır yiyecek ve içecek tüketimi ile iş yerlerinden veya evlere yapılan siparişlerde kullanılan ambalajların içerdiği tehlikelere dikkat çeken Prof. Dr. Vedat Göral, bu konuda yapılan önemli bir araştırmaya vurgu yaparak, "Yurt dışında yapılan bir araştırmaya göre, dışarıda yemek yiyenlerin evde yemek yiyenlere göre kimyasallara maruz kalma oranı %35 daha fazla. Özellikle çocuklar, gençler ve hamile bayanlar daha büyük risk altında. Plastik kaplar kullanılıyor ve maalesef plastikler yiyeceklere geçiyor, biz de bunları tüketiyoruz. En tehlikelisi ise PFAS olarak adlandırılan kalıcı kimyasallar. Vücudumuz, bu kimyasal ve plastik saldırısına maruz kalarak ilerleyen yıllarda hastalık olarak geri dönebilir" dedi. Hazır gıda tüketimindeki artışın dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de yaygınlaştığını belirten uzmanlar, hijyen endişelerinin yanı sıra saklama kaplarının uzun vadede birçok sağlık sorununa yol açabileceğine dikkat çekiyorlar. Medipol Mega Üniversite Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü'nden Prof. Dr. Vedat Göral, dışarıdan sipariş edilen yiyeceklerin paketlendiği, suyu ve yağı geçirmeyen, ısıya dayanıklı kimyasallarla desteklenmiş kaplar, kahve bardakları ve kullanılan eldivenlerin sağlık açısından risklerini anlattı. Prof. Dr. Göral, yurt dışından kaynaklanan araştırmalarda "kalıcı kimyasallar" olarak adlandırılan PFAS maddelerinin bu ürünlerle vücuda geçtiğini ve kişileri ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya bıraktığını vurguladı. Araştırmaların kimyasallara maruziyetle ilgili önemli veriler sunduğunu belirten Prof. Dr. Göral, “Yurt dışında yapılan araştırmaya göre, dışarıda yemek yiyenlerin evde yemek yiyenlere göre %35 daha fazla kimyasal maruziyet yaşadığı ortaya çıktı. Dışarıda yediğimizde daha fazla kimyasala maruz kalıyoruz, kalitesiz yağlar ve ekstra maddelerle karşılaşıyoruz. Özellikle çocuklar, gençler ve hamile bayanlar daha fazla risk altında. Hazır gıdalarda, özellikle işlenmiş etlerde ve ambalaj malzemelerinde yüksek oranda kimyasal maddeler bulunmakta. Gençler ve özellikle üniversite öğrencileri genellikle dışarıda yemek yiyorlar ve ev yemeği deneyimini yaşamadan büyüyorlar. Vücuda giren kimyasallar, ilerleyen yıllarda kanser gibi ciddi hastalıklara neden olabilir veya oluşumlarını tetikleyebilir. Ayrıca üreme organlarında ve endokrin sistemde çeşitli sorunlara yol açabilirler. Kimyasal maruziyetin olduğu anlarda vücut akut tepkiler verebilir. Bu kimyasalların en tehlikelisi PFAS adı verilen kalıcı kimyasallardır ve vücutta uzun süre kalabilirler. Çevreden temizlenmedikleri için doğada da kalıcı olabilirler. Bu tür kimyasalların birikimi balinaların karnında plastik poşetlerin bulunması gibi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, vücudumuz kimyasalların ve plastiklerin saldırısı altında ve bu durumu azaltmalıyız, çünkü ilerleyen yıllarda bize hastalık olarak geri dönebilir" dedi. "Kimyasallardan, plastik olan şeylerden uzak durmamız lazım" Dışarıdan alınan ya da sipariş edilen ürünlerin verildiği kapların birçok tehlikeyi barındırdığını aktaran Prof. Dr. Göral, şöyle devam etti: “Getirilen malzemeler plastik bir tabak içerisinde getiriliyor veya karton kutuda kullanılıyor. Karton bardaklarda bile plastik var, oradaki sıcak su karton bardaktaki plastiği eritiyor. Plastik zaten içeceğimiz sıcak su veya çaya geçiyor o yüzden mümkünse cam bardak, porselen bardakların kullanılması lazım. Gıdanın taşınmasında, sarılmasında, soğumasını engelleyen birtakım plastikler kullanılıyor bunlar da sakıncalı. Özellikle çiğ köfte yoğurmada veya bazı restoranlarda biraz da show amaçlı eldivenler kullanılmakta. Eldivenler de aslında masum değil, onlarda da kimyasal maddeler var. Mümkün olduğu kadar kimyasallardan, plastik olan şeylerden uzak durmamız lazım, bunlar ileride bize hastalık olarak geri dönüyor. Plastik tabaklar kullanılıyor maalesef yemeğe geçiyor ve biz de onu bir şekilde afiyetle yiyoruz. Ağızdan alındıktan sonra bağırsaklara geliyor, bunu fark etmiyoruz, bunlar emiliyor sonra kan yardımıyla bütün organlara gidiyor. Özellikle çocuklarda davranış, gelişme bozuklukları, yetişkinlerde endokrin, hormonal bozukluklar hatta kansere kadar giden değişimler meydana gelebiliyor. Bunlar masum değiller, o dokularda hasar meydana getirebilir. Örneğin; şeker, böbrek hastalıkları, karaciğer hastalığı oluşabilir. Plastikler biriktiği organa zarar verebiliyor. Hazır kahvelerde, kasaptaki etin saklanmasında, etin sarılmasındaki poşetlerde, evlerimizde, giyimimizde, çoraplarımıza kadar her yerde plastik var. Çocuklar okulda yesin diye yemekler götürülüyor ve plastik tabaklarda; plastik kaşık, bıçaklar veriliyor bu son derece yanlış. Hamilelikte eğer dikkat edilmezse çocuk maalesef çocuk plastikle maruziyetle doğmuş olur. Plastikten, hazır gıdalardan, asitli içeceklerden, fast food, işlenmiş gıdalardan uzak durmamız lazım. Yürüyüş, spor çok önemli. Obezitenin en büyük sebebi de işlenmiş gıdalar, bunlarla beslenenler yanında bir asitli içecek getiriyorlar bunlar obeziteyi tetikleyen en büyük faktörler"

Dalış rekortmeni Şahika Ercümen, Kaş'ta "sıfır atık dalışı" yaptı Haber

Dalış rekortmeni Şahika Ercümen, Kaş'ta "sıfır atık dalışı" yaptı

ANTALYA (AA) - Dünya serbest dalış rekortmeni Şahika Ercümen, mavi sulardaki kirlilik konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla Antalya'nın Kaş ilçesinde "sıfır atık dalışı" yaptı. Etki Çemberleri Vakfının "Plastiksiz Kaş Projesi" kapsamında, hazır giyim firması Koton'un katkısıyla 8 Haziran Dünya Okyanus Günü'nde düzenlenen etkinliğe, Kaş Kaymakamı Murat Öztürk, Kaş Belediye Başkan Yardımcısı Fırat Demirci, Koton Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Yılmaz ile Etki Çemberleri Vakfının kurucusu Aylin Gezgüç katıldı. Ercümen, buradaki konuşmasında, Kaş'a sürekli olarak yarışlar ve rekor dalışları için geldiğini, burada birçok rekorlara imza attığını belirtti, bugünkü dalışla da farkındalık oluşturmak istediğini söyledi. Dalışlarında denizde en fazla karşılaştığı şey olan balıkların yerini plastiklerin almaya başladığına dikkati çeken Ercümen, "Kaş nispeten çok daha korunmuş bir alan. Fakat burada dün bir antrenman dalışı yaptık. Beklemediğim şekilde plastikle karşılaştım. Daha önce Antarktika'da insan yaşamayan bir alanda mikro plastiklere rastladığımız için bu maalesef biraz normale döndü ve amacımız bunu biraz değiştirmek. Dolayısıyla bugün yapacağımız dalış farkındalık için çok önemli. Güzel bir başlangıç olacak. Ben de bunun bir parçası olmaktan büyük gurur duyuyorum." dedi. Kaş Kaymakamı Murat Öztürk de ilçenin "plastiksiz" olması için atılan her adımın heyecan verici olduğunu ve projeye katkı sağlamaya çalıştıklarını ifade etti. Öztürk, "Türkiye'de her yıl yaklaşık 350 milyon ton plastik kullanımı varmış ve maalesef bunun yüzde 91'i geri dönüşüm olmuyormuş. Bu bizim suyumuzu kirletiyor, doğamızı, çevremizi kirletiyor. Kaş bize bir miras. Bizden sonraki nesillere bırakmamız lazım. Deniz çok güzel, su çok güzel. Böyle bir doğa, güzellik var fakat biz bunun değerini bilmiyoruz. Plastik kullanımı gerçekten doğaya, çevreye ekosisteme çok büyük zarar veriyor. Kaş'ta yaklaşık 50 işletmeyle galiba ön görüşmeler tamamlanmış. Plastik yerine kağıt ve ahşap kullanımı vardı çocukluğumuzun Türkiye'sinde. Keşke çocukluğumuz Türkiye'sine geri gitsek bu konuda. Plastik kullanımını engellememiz lazım." diye konuştu. Plastiksiz Kaş Projesi'nin lideri, Etki Çemberleri Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Aylin Gezgüç de dünyada her yıl yarısı yalnızca bir kez kullanılmak üzere tasarlanmış 400 milyon tondan fazla plastik üretildiğine dikkati çekerek, "Sadece Akdeniz'e günde yaklaşık 144 ton ile plastik bırakan bir ülkeyiz ve maalesef bu alanda diğer ülkeler arasında birinci durumdayız. Denizlerimizi plastik atıklardan koruyabilmek için Plastiksiz Kaş Projesi'ni başlattık. Bu alanda etkili bir mücadele için bir an önce tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu. Koton Yönetim Kurulu Üyesi Gülden Yılmaz da "Suya Saygı" diyerek hazırladıkları özel koleksiyonları 5 sezondur müşterileriyle buluşturduklarını, az kaynak tüketen, daha sürdürülebilir ürünlerden oluşan koleksiyonlarla 10 milyon 783 bin litre su tasarrufu yaptıklarını ve 823 bin kilogram daha az karbon emisyonu oluşturduklarını anlattı. Çevreye duyarlı ürünler üreterek ve plastik kullanımının azaltılmasını destekleyerek sektörü de bu harekete davet etmek üzere önemli adımlar attıklarını söyleyen Yılmaz, "Bugün ülkemizin nadir güzelliklerinin ve deniz altı yaşamının bulunduğu Kaş bölgemizde başlayan plastiksizleşme mücadelesinin örnek teşkil etmesini, diğer sahil illerimizdeki işletmelere model olmasını gönülden diliyorum. Değişim ancak ve ancak birlikte mümkün." dedi. Konuşmaların ardından Ercümen, zodyak ile açıldığı denizde dalış yaptı. Denizden bazı plastik atıklar ile kamp sandalyesi çıkaran Ercümen, su altında kirliliğe karşı pankart açtı. Ercümen, gazetecilere yaptığı açıklamada, Koton'un ve Etki Çemberleri Vakfının projesine destek vermek amacıyla bu etkinliği gerçekleştirdiklerini, kirliliğin en önemli etkenlerinden olan plastik atıklara ve sulardaki kirliliğe dikkati çekmek istediklerini söyledi. Son yıllardaki dalışlarında karşılaştığı plastiklerin dünyanın en büyük sorunlarından biri olduğunu, bu dalışı da plastiksiz bir Kaş için plastiksiz bir Akdeniz için yaptığını belirten Ercümen, şunları kaydetti: "Amacımız daha fazla işletmeyi daha az plastik kullanımına yönlendirmek ve tek kullanımlıkları kullanmamalarını sağlamak. Dalışlarımda suyun altında çok çeşitli atıklarla karşılaşıyorum. Çok şeyler gördüm. Aklınıza gelebilecek her şey var ama tabii en üzücü olan örneği bir caretta carettanın boynuna ip dolanıp suyun yüzüne çıkamayıp nefes alamaması ve bu yüzden yaşamını suyun altına boğularak yitirmesi veya bir balinanın veya bir yunusun bir çöp poşetini denizanası zannedip onunla oynarken boynuna takılması, yutması ve yine acı çekerek can vermesi. Bunlarla karşılaşıyoruz. Bunlar çok üzücü. Sadece doğayı ve canları sevdiğimiz için değil. Bu hepimizin ortak sorunu. Ekosistemin en büyük sorunu. Bunların önüne geçebilmek için bu dalışları ve farkındalık çalışmalarını yapıyoruz."

Dünya Çevre Günü'nde plastik kirliliğinin zararlarına odaklanılacak Haber

Dünya Çevre Günü'nde plastik kirliliğinin zararlarına odaklanılacak

İSTANBUL (AA) - YEŞİM YÜKSEL - Dünyada her yıl üretilen 400 milyon tondan fazla plastiğin büyük kısmı geri dönüştürülemeyip doğaya karışırken bu duruma dikkat çekmek amacıyla Dünya Çevre Günü'nde bu yılki etkinliklerde plastik kirliliğinin zararları üzerine odaklanılacak. Birleşmiş Milletler (BM), çevre sorunları hakkında farkındalık yaratmak amacıyla, 1972 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen Çevre Konferansı'nda aldığı kararla, 5 Haziran'ı "Dünya Çevre Günü" kabul etti. Her yıl farklı bir tema ve sloganın seçildiği Dünya Çevre Günü kapsamında bu yılki etkinlikler "plastik kirliliğine çözümler" (solutions to plastic pollution) teması ve "plastik kirliliğine son ver" (beat plastic pollution) sloganıyla gerçekleştiriliyor. BM verilerine göre 1950'den günümüze 9,2 milyar ton plastik üretildi ve bu üretim sonucunda 6,9 milyar ton plastik atık ortaya çıktı. Yarısı tek kullanımlık olmak üzere, dünyada her yıl üretilen 400 milyon tondan fazla plastiğin yüzde 12’si yakılıyor, yüzde 10’undan daha azı geri dönüştürülebiliyor ve kalan atıklar doğaya karışırken 19 ila 23 milyon tonu denizlere, nehirlere ve göllere dökülüyor. Araştırmalar, hükümetlerin ve şirketlerin gerekli önlemi almaları halinde, 2040 yılına gelindiğinde plastik kirliliğinin yüzde 80 oranında azaltılabileceğini, tek kullanımlık plastiklerin önüne geçilmesi halinde de 4,5 trilyon dolar tasarruf edilebileceğini gösteriyor. AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Yıldız Teknik Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Güleda Engin, uzun molekül zincirli polimerlerden üretilen sentetik bir malzeme olarak tanımladığı plastiğin, çok yönlü, dayanıklı, düşük maliyetli ve nispeten kolay üretilmesi nedeniyle hem üreticiler hem de tüketiciler tarafından yaygın olarak kullanıldığını söyledi. Plastik atıkların, biyolojik olarak parçalanamadığı ve bu nedenle de tabiat için tehdit oluşturduğunu belirten Engin, "Doğal olarak parçalanma süreçleri çok uzun. Plastik atıklar uygun şekilde yönetilemediği için çevrede birikerek ekosistemlere zarar veriyor. Deniz hayvanları, özellikle parçalanmış mikroplastik dediğimiz plastik parçacıkları yiyecek zannederek bünyelerine alıyor. Bu şekilde de besin zinciri aracılığıyla bize ulaşıyor. İnsan kanında ve akciğerlerde plastik bulunduğuna dair pek çok haber mevcut." diye konuştu. Doğada bozulmaya başlayan plastiklerin toksik kimyasallar salarak toprağı kirlettiğine, bu durumun da bitkilerin büyümesini ve tarımsal verimliliği olumsuz etkilediğine değinen Engin, toprak kompozisyonunun değişmesiyle biyolojik çeşitliliğin ve türler arası etkileşimin de zarar görebileceğini kaydetti. - "Karar vericiler net hedefler koymalı" Engin, plastik kullanımının artarak devam etmesi durumunda karşılaşılabilecek risklere ilişkin şu uyarıları yaptı: "Önümüzdeki on yıllarda plastikler, atık yönetiminde ve atıkların bertaraf edilmesinde büyük zorluklara yol açabilir. Ayrıca, mevcut altyapıyı da zorlar. Çöp depolama sahalarından bahsediyoruz, bunların yakılması neticesinde daha fazla toksik madde yayılıyor. Böylelikle çevresel bozulmalar artar ve biyolojik çeşitlilik etkilenir. Plastikler, fosil yakıtlardan üretiliyor, bu da kaynaklarımızın tükenmesi anlamına geliyor. Bu etkilerin azaltılması için de muhtemelen daha sürdürülebilir alternatif önceliklere yer verilmesi gerekiyor." Engin, plastik kullanımının önüne geçilmesindeki sorumluluğun karar vericilere düştüğünü, öncelikle tek kullanımlık plastiklerin üretiminin ve tüketiminin azaltılması için karar vericilerin net hedefler koyması gerektiğini vurguladı. Plastik üretiminin ve tüketiminin azaltılması için bireysel ve toplumsal tedbirler alınabileceğini, plastik yerine alternatif sürdürülebilir malzemelerin teşvikinin sağlanabileceğini anlatan Engin, "Biyolojik olarak parçalanabilen malzemelerin üretilmesi, kompostlanabilir ambalajların kullanılması, tekrar tekrar kullanılabilir ürünlerin tercih edilmesi, bu alandaki araştırmaların TÜBİTAK gibi kuruluşlar vasıtasıyla desteklenmesi, plastiklerin yerini alabilecek daha yenilikçi malzemelerin, teknolojilerin uygulamaya konması uygun olacaktır. Toplumun farkındalığının artırılması çok önemli, dolayısıyla eğitimler verilmesi, kamu spotu gibi programlarla bu plastiklerin zararlarının anlatılması gerekiyor." değerlendirmesini yaptı. 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün, dünyanın karşı karşıya olduğu çevresel ve küresel zorluklara dikkati çekmek için belirlendiğini hatırlatan Engin, bu günün, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı, ormansızlaşma, genel olarak çevre kirliliği, yenilenemeyen kaynakların tüketilmesi gibi kritik çevre sorunları hakkında kamu bilincinin artırılması için çok güzel bir fırsat olduğunu dile getirdi. - "Plastik kirliliği, herhangi bir ülkenin tek başına çözebileceği bir sorun değil" WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Plastik Projeleri Müdürü Tolga Yücel, plastik sorununun kutuplardan en ücra adalara, deniz yüzeyinden en derin okyanus çukuruna kadar büyüdüğüne dikkati çekerek "Şimdiye kadar üretilen tüm plastiklerin kütlesi, tüm kara ve deniz hayvanlarının toplam kütlesinin 2 katı. Plastik, tüm doğal yaşam alanlarına nüfuz etmiş durumda ve artık Everest Dağı'nın yüksekliklerinden Mariana Çukuru'nun derinliklerine kadar her yerde bulunuyor. Bu şekilde devam ederse, 2040 yılına kadar küresel plastik üretimi 2 katına, denizlere plastik sızıntısı 3 katına çıkacak." diye konuştu. Besin zincirinin tepesindeki yırtıcılardan planktonlara kadar dünya üzerindeki bütün türlerin doğal ortamlarında plastik kirliliğine maruz kaldığının altını çizen Yücel, şöyle devam etti: "Deniz kuşlarının yüzde 90'ı ve deniz kaplumbağalarının yüzde 52'si, beslenmelerini etkileyen, sindirim sistemlerinde tıkanıklıklar oluşturan ve iç yaralanmalara yol açan plastikleri yutuyor. Doğaya karışan plastik atıklar canlılar için tuzağa dönüşerek onları savunmasız ve beslenemez hale getirebiliyor. Başları plastik atıkların içine sıkışan canlılar aşırı ısınma, boğulma, sıvı kaybı, açlık gibi nedenlerle yaşamlarını yitirirken kuşların ayaklarına ve kanatlarına takılan plastikler uçmalarını engelleyerek savunma ve avlanma yeteneklerini ortadan kaldırıyor. Atılan ambalaj parçaları yıllarca dünyada dolaşarak yaban hayatı popülasyonuna zarar veriyor ve yaşam alanlarını yok ediyor." - "2050'de denizlerde balıktan çok plastik olacak" Plastik kirliliğinin herhangi bir ülkenin tek başına çözebileceği bir sorun olmadığı ve bu küresel sorunu çözmek için küresel bir müdahaleye ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Yücel, WWF-Türkiye olarak, farkındalık yaratma, ulusal ve uluslararası politika değişiklikleri sağlama, kamu kurumları ve özel sektörle işbirlikleri oluşturma, bilinçlendirme ve koruma restorasyonu projelerini hayata geçirdiklerini aktardı. Plastik krizinin sadece geri dönüşüm yapılarak ortadan kalkmayacağı değerlendirmesinde bulunan Yücel, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu kadar çok plastik kullanmaya devam edersek 2050'de denizlerde balıktan çok plastik olacak. Yaşam alanlarımız plastik çöplerle dolacak. Ancak bu senaryoyu değiştirmek elinizde. Alışverişinizden başlayarak en çok doğaya karışan tek kullanımlık plastik malzemeleri hayatınızdan çıkarabilirsiniz. Plastik poşet, şişe, pipet ve çatal, kaşık, bıçak kullanmayı bugün bırakabilir; matara, alışveriş çantası gibi tekrar kullanılabilir alternatiflerle karbon ayak izinizi azaltabilirsiniz."

Dünyayı plastikten kurtaracak buluş   Haber

Dünyayı plastikten kurtaracak buluş  

(İHA) - Adana Anadolu Lisesi öğrencileri çevresel anlamda dünyayı plastik atıklardan kurtaracak doğada 11 ayda çözülen su, nişasta, bitkisel gliserin ve sirkeden imal edilen ürün geliştirdi, Türkiye finallerine kalmayı başardı.   Adana Anadolu Lisesi’nin başarılı ekibi yaptıkları buluşla dünyayı plastikten ve onun atıklarından kurtarmayı amaçlıyor. Nehir Karahan, Duru Doğan, Zeynep Ekin Özkan, Nehir Gülüzar Özgök ve Defne Demirci’den oluşan ekip Genç Başarı Vakfı’nın Genç Bizz Girişimcilik yarışmasına giderek, 200’e yakın proje arasında başarılı oldu ve Türkiye finallerine kalmaya hak kazandı.   Projelerini anlatmak üzere Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin’i ziyarete gelen ekip amaçlarının Eskişehir’de yapılacak Türkiye finallerinde birinci olarak Avrupa finallerine katılmak olduğunu söyledi.   Plastiğe alternatif bir ürün geliştirdiklerini belirten gençler, “Plastik yüzyıllarca doğada kaybolmuyor ve önemli bir çevre sorunu yaratıyor. Amacımız bunun yerine geçen bir ürün ortaya çıkarmaktı. Biyoplastik adını verdiğimiz bu ürün tamam bitkisel bir buluş. Saf su, nişasta, bitkisel gliserin ve sirkeden imal ediyoruz. Bu ürün 11 ayda doğada çözünüyor. Çevresel hiçbir zararı bulunmuyor. Hatta gübre olarak bile kullanılabiliyor” dedi.   Gençlerin buluşundan oldukça etkilenen Başkan Çetin, “Sizlerin başarısı bizi gururlandırıyor. Türkiye finallerinde de başarılı olacağınıza inanıyorum. Sizleri kutluyorum. Elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız” şeklinde konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.