#TBMM

İLKHABER-Gazetesi - TBMM haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, TBMM haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Mehmet Şimşek TBMM’de enflasyon ve cari açıkta son durumu açıkladı Haber

Mehmet Şimşek TBMM’de enflasyon ve cari açıkta son durumu açıkladı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda bakanlığının ve bağlı kuruluşlarının 2026 bütçesi görüşmelerinde bir sunum gerçekleştirdi. Konuşmasına vefat eden Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay'ı anarak başlayan Şimşek, Türkiye ekonomisinin son iki yılına ve gelecek hedeflerine dair veriler paylaştı. Bakan Şimşek, konuşmasının başında enflasyon verilerine değinerek şunları söyledi: "Bu sene kasım ayı itibarıyla yüzde 31.1 seviyesinde gerçekleşti. Tabii hedeflerimizin bir miktar üzerinde. Burada şunu ifade etmek istiyorum. Dayanıklı tüketim malları, giyim gibi ürünlerde aslında temel mal enflasyonu yüzde 18.6'ya kadar düştü. Gıda enflasyonu yüzde 27'ye kadar geriledi. Manşet enflasyonunun yüzde 30'un üzerinde olmasının esas sebebi, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de hizmet sektörü enflasyonu dezenflasyon tedbirlerine gecikmeli tepki veriyor. Ülkemizde hizmet enflasyonunda bir katılık var. Geçmişe yönelik bir endeksleme var. Ayrıca daha önce kiraya bir üst sınır getirmiştik kanunla, eğitime bir üst sınır getirmiştik. Tabii bunun da etkileri var. Özellikle son iki yılda kira ve eğitim enflasyonu, manşetin en az iki katı hızla arttı. Ancak önümüzdeki dönemde sosyal konut seferberliği, deprem konutlarının tamamlanmasıyla birlikte konut arzı artıyor ve kira artışını sınırlayacak. Ayrıca eğitime değer kural bazlı bir fiyatlama modelini yüce Meclisimiz kabul etti." VERGİ VE HARÇLARDA YENİ DÖNEM Bakan Şimşek, 2026 yılı için uygulanacak vergi politikasında vatandaş lehine bir ayrım yapılacağını duyurdu. Şimşek konuyla ilgili şu ifadeleri kullandı: "Yine bütçe imkanları çerçevesinde 2026 için vergi ve harç güncellemelerini yeniden değerleme oranında değil, hedeflediğimiz enflasyon oranında belirleyeceğiz. Ancak şunun da altına çizmek istiyorum; gelir vergisi tarifesi gibi vatandaşlarımızın lehine olan vergi mevzuatındaki güncellemeleri daha yüksek olan, yani yüzde 25.5 olan yeniden değerleme oranında arttıracağız. Dolayısıyla kamunun fiyatlarını yüzde 16-19 arasında belirlerken, vatandaşın lehine olan hususlarda yeniden değerleme oranında uygulayacağız." CARİ AÇIK VE ENERJİDE DÖNÜŞÜM Ekonomideki dengelenme sürecine vurgu yapan Mehmet Şimşek, cari açık ve enerji yatırımları hakkında bilgi verdi. Şimşek şunları kaydetti: "Özellikle cari açık konusunu bir endişe kaynağı olmaktan çıkarttık. Uyguladığımız programın başına gidersek cari açık milli gelire oran olarak yüzde 5'in üzerindeydi. 2024 yılında yüzde 0.8’e geriledi. Hatta portföy tercihi olarak ağırlıklı olarak ithal edilen altını bir kenara bırakırsanız geçen sene cari dengede fazla verdik, 3.2 milyar dolarlık bir fazla söz konusu. Bu yıl da cari açık, hedeflerimiz doğrultusunda gidiyor. Ciddi bir iyileşme söz konusu. Özellikle yeşil dönüşümde epey mesafe katettik. Bugün petrol ihtiyacımızın yüzde 15’ini, doğal gaz ihtiyacımızın yüzde 16’sını kendi üretimimizle karşılıyoruz. Yenilenebilir enerjinin kurulu kapasitedeki payı yüzde 62’ye çıktı ama kuraklık nedeniyle bu sene üretimdeki payı yüzde 45. Türkiye'nin enerjide dışa bağımlılığı azaldıkça cari denge kalıcı olarak iyileşiyor. Son 23 yılda petrol ve doğal gaz ve türevlerinin ithalatına tam 1 trilyon dolar ödedik. Burada tabii ki mesafe katettikçe yapısal bir dönüşüm sağlanmış olacak. Cari dengedeki iyileşmeyle birlikte milli gelire oran olarak yüzde 23’e çıkmış olan brüt dış finansman ihtiyacımız bu sene yüzde 17’nin altına düşüyor. Program dönemi sonunda da muhtemelen yüzde 13, 14’lere kadar inmiş olacak. Bu da finansal piyasalarda ve ekonomide istikrarı güçlendirecek." RİSK PRİMİNDE DÜŞÜŞ VE REZERVLER Uluslararası piyasalardaki güven ortamına değinen Bakan Şimşek, rezervlerin durumu ve Türkiye'nin CDS primi (kredi risk primi) hakkında şu değerlendirmelerde bulundu: "2023 yılı Mayıs ayına göre brüt rezervlerimiz 88 milyar dolar, SWAP hariç net rezervler yaklaşık 123 milyar dolar arttı. Önemli bir koşullu yükümlülük olan kur korumalı mevduattan çıkışı başarıyla yönettik. Böylece net rezervlerdeki artış ile koşullu yükümlülüklerdeki düşüşü birlikte değerlendirirseniz ülkemizin bilançosunda yaklaşık 260-265 milyar dolarlık iyileşme söz konusu. Türk lirasına bu dönemde güven arttı. Türk lirasının toplam mevduat içerisindeki payı bugün itibarıyla yüzde 60'ın üzerinde. Tabii bütün bunlar ülkemizin risk birimine yansıdı. Finansal istikrarımızın güçlenmesiyle birlikte ülkemizin risk algısı da iyileşiyor. Bakın program öncesinde 700 baz puana kadar yükselen risk birimimiz, bugün itibarıyla 216 baz puana geriledi. Yani 2018 yılı Mayıs ayından bu yana en düşük seviyeye indik." Türkiye'nin diğer gelişmekte olan ülkelerden olumlu ayrıştığını belirten Şimşek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Türkiye program sayesinde olumlu bir şekilde ayrıştı. Düşen risk biriminin bize ne faydası var diye sorabilirsiniz. Özellikle kamunun ve özel sektörün dış borçlanma maliyetleri önemli ölçüde düştü. Teorik bir şeyden bahsetmiyorum. Mayıs 2023’te 5 yıl vadeli dolar cinsi tahvilimizin faizi yüzde 11.3’tü. Bugün yüzde 5.5 civarı. Yani yurt dışı borçlanma maliyetlerimiz yarı yarıya düştü. Reel sektörün ve bankalarımızın dış finansmana erişimi arttı. Bakın dış borç çevirme oranları 2023 ilk beş ayında yüzde 70, bankacılık sektörü için yüzde 97. Son 2.5 yılın ortalamasına bakarsanız sırasıyla reel sektör için yüzde 151’e, bankalar için yüzde 186’ya ulaştı. Programımızın başarısını tabii ki reyting kuruluşları da teyit ediyor. İstisnai bir şekilde son 2.5 yılda kredi notumuz 2 ila 3 kademe arası yükseltildi." CARRY TRADE ÖNLEMLERİ VE İSTİHDAM Piyasalarda sıcak para olarak bilinen "carry trade" işlemlerine karşı alınan önlemleri anlatan Şimşek, OVP dönemindeki istihdam hedeflerine de değindi. Şimşek konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "Merkez Bankamız zorunlu karşılıkları son altı ayda carry trade'e karşı iki kez yükseltmiştir. Vadeler itibarıyla da ayrıştırılmıştır. Zorunlu karşılıklar; bankaların diğer yükümlülüklerinden yurt dışı banka mevduatından yüzde 8’den yüzde 12'ye, yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlar ve yurt dışı kredilerden yüzde 8’den vadeye göre yüzde 12 ile 18 arasında yükseltilmiştir. Yani carry trade'e karşı tedbir alıyoruz. Hem yurt dışı hem yurt dışı yatırımcıların mevduat ve fonların brüt gelirleri üzerinden enflasyon ayarlaması da yok. Yüzde 17.5 stopaj alıyoruz. Bu dönemde ekonomik aktivite ılımlı seyretti. Ama dezenflasyon süreciyle sürdürülebilir yüksek büyüme patikasına tekrar ulaşacağız. Son iki yılda küresel büyüme ortalama yüzde 3.2. Ama bizim ticaret ortaklarımızdaki büyüme Avrupa Birliği başta olmak üzere ortalama büyüme yüzde 2.2. Bu dönemde Türkiye yüzde 3.5 civarında büyüdü. Dezenflasyonla birlikte biz inanıyoruz ki kademeli olarak büyüme tekrar yükselecek. OVP döneminde bizim beklentimiz 2.5 milyon vatandaşımıza istihdamın sağlanacağı yönünde. Mali disiplini tesis ettik ve bunu kararlılıkla sürdürmek zorundayız, sürdüreceğiz."

TBMM'den 'taciz' açıklaması: Soruşturma tamamlandı, 4 personel tutuklandı Haber

TBMM'den 'taciz' açıklaması: Soruşturma tamamlandı, 4 personel tutuklandı

TBMM Genel Sekreterliği, Mecliste tacizlerin sistematik şekilde 2018 yılından bu yana sürdürüldüğü iddialarının gerçeği yansıtmadığını, staj yapan öğrencilere taciz iddialarıyla ilgili yürütülen adli soruşturma kapsamında 4 personel hakkında tutuklama, 1 personel hakkında adli kontrol kararı verildiğini açıkladı. TBMM Genel Sekreterliği tarafından kurumda staj yapan öğrencilere taciz iddialarına ilişkin yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, "Yürütülen idari soruşturmada İki stajyerin TBMM mutfağında 2024 yılının Eylül ayından 2025 yılının Haziran ayına kadar staj yaptığı, Meclis çalışanı H.İ.G. isimli aşçının anlık mesajlaşma uygulaması üzerinden bir stajyerimize 18 Haziran-1 Kasım 2025 tarihleri arasında, İ.B. isimli aşçının ise diğer stajyerimize 19-21 Temmuz 2025 tarihleri arasında yakınlaşma amaçlı taciz mesajları attıkları görülmüştür. İlgili personeller (H.İ.G. ve İ.B.) 4-5 Aralık 2025 tarihlerinde işten el çektirilmiştir. 11 Aralık 2025 tarihinde tamamlanan soruşturmaya göre de bu kişiler hakkında kamu görevinden çıkarılması teklifi getirilmiştir. Üçüncü stajyerin ise TBMM mutfağında 2025 yılının Eylül ayında başladığı stajına devam ettiği, Meclis çalışanı D.U. isimli aşçının sözlü ve fiziksel tacizlerine maruz kaldığı yönünde şikayetçi olduğu, kamera kayıtlarının incelenmesi sonucunda 24 Eylül 2025 tarihinde Halkla İlişkiler binası mutfağında diğer personellerin de yoğun olarak bulunduğu ve çalıştığı bir ortamda 13 dakika içerisinde üç kez fiziksel temasta (koluna ve beline) bulunduğu görülmektedir. Çocuğun üstün yararı ve kamera kayıtlarına yansıyan fiziksel temaslar göz önünde bulundurularak D.U. öncelikle işten el çektirilmiş, 11 Aralık 2025 tarihli soruşturma raporu ile de kamu görevinden çıkarılması teklifi getirilmiştir. Yine haklarında taciz suçlamasında bulunulan R.Ç. isimli aşçı ile R.S. isimli aşçıbaşı hakkındaki iddialar soruşturma sonucunda doğrudan sübuta ermemekle beraber kamu görevi sırasında itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak kapsamında disiplin cezaları teklifi getirilmiştir. Soruşturma kapsamında elde edilen tüm bilgiler ve disiplin raporunun bir örneği Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile de paylaşılmıştır. Yürütülen adli soruşturma kapsamında 4 personel hakkında tutuklama, 1 personel hakkında adli kontrol kararı verilmiştir. Hepimizi üzen ve stajyerlerimiz ile ailelerini mağdur eden bu menfur hadisenin karşısında kararlı bir şekilde duracağımızın ve tekrarlanmaması adına her türlü idari tedbirleri almaya devam edeceğimizin herkes tarafından bilinmesini istiyoruz. Suç işlediği iddia edilen personelin konumuna, kıdemine veya unvanına bakılmaksızın gerekli idari ve adli işlemler en sert şekilde uygulanmaya devam edecektir. Öte yandan suça bulaşan, ahlaksızlık sergileyen az sayıdaki kişi nedeniyle ülkenin gözbebeği konumundaki TBMM'nin, personelinin genelini töhmet altına alınmasını da büyük bir haksızlık olarak görmekteyiz. Görev ve sorumluluklarını hukuka ve iş ahlakına uygun şekilde yerine getiren Meclis çalışanlarımızın yanında durmaya ve TBMM'nin saygınlığını korumaya devam edeceğiz" denildi. Taciz iddiaları kamuoyuna yansımasa konunun üzerinin kapatılacağı, herhangi bir işlem yapılmayacağı söylemlerinin gerçeği yansıtmadığı vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Taciz iddiasıyla ilgili müşteki aile ilk olarak genel sekretere ulaşmıştır. Kendilerine verilen etkin soruşturma güvencesi çerçevesinde aile şikayet dilekçesini vermiş ve TBMM Başkanlık makamının emriyle soruşturma derhal başlatılmıştır. Taciz iddiaları medyada ilk olarak 10 Aralık'ta yer almakla birlikte idari soruşturmanın başlatılma tarihi 20 Kasım'dır. Hakkında delil elde edilen 3 personel 4-5 Aralık tarihinde işten el çektirilmiştir. Dolayısıyla konu medyadan öğrenilmemiş, tam aksine idari soruşturma kapsamındaki ifade alma v.b süreçler nedeniyle medya konudan haberdar olmuştur. Başlangıçta tek şikayetçi varken soruşturmanın titizlikle yürütülmesi sonucunda diğer iki şikayetçiye de ulaşılabilmiş ve soruşturmanın kapsamı genişletilerek 5 personel hakkında işlem yapılmıştır. Disiplin soruşturması kapsamındaki bilgi ve belgeler adli makamlarla anında paylaşılarak, adli sürecin önü açılmıştır. Bir stajyere 'iddialarını ispat etmeden konuşma' şeklinde telkinde bulunulduğuna yönelik suçlamalara ilişkin ayrı bir disiplin soruşturması devam etmektedir. Mecliste tacizlerin sistematik şekilde 2018 yılından bu yana sürdürüldüğü söylemleri gerçeği yansıtmamaktadır. 2018 yılındaki hadise başka bir birimde görevli hizmetlinin stajyere fiziksel temas teşebbüsü şeklinde gerçekleşmiş ve yürütülen soruşturma sonucunda ilgili kişi kamu görevinden çıkarılmıştır. Gündemdeki vakayla suç mahalli, suçun işlenme biçimi, suçu işleyen personel gibi unsurlar açısından hiçbir benzerlik bulunmamaktadır. 7/24 esasına göre güvenlik kameraları ile izlenmekte olan ve kalabalık çalışma ortamı ile yoğun mesai sergilenen Meclis mutfağının kamera kayıtlarının geriye dönük incelenmesi sonucunda taciz iddialarına yönelik şüpheli tek durum tespit edilerek bahse konu soruşturmaya dahil edilmiştir. Taciz vakalarının kapsamının açıklanandan çok büyük olduğu, tecavüz, kürtaj gibi durumların üzerinin kapatıldığı iddiaları kesinlikle gerçeği yansıtmamaktadır. Öncelikle bilinmesi gereken husus müşteki stajyerler ve aileleri tarafından asla dile getirilmeyen bu tür iddialarla özellikle bu çocukların hakları ihlal edildiğidir. Yürütülen idari soruşturma kapsamında bu şekilde bir bilgi/belge/emareye ulaşılmamıştır. Adli makamlarla yapılan görüşmelerde adli soruşturma aşamasında da bu iddiaları doğrulayacak herhangi bir bilgi/belge/emare olmadığı ifade edilmiştir. Ortada bir müşteki olmamasına, bu yönde adli ve idari makamlarda bir tespit bulunmamasına rağmen, mağdur, suçlu, fiil, yer, zaman açısından hiçbir bilgiye dayanmayan iddiaları ortaya atmak en hafif tabiriyle sorumsuzluktur. Şu hususun da altını çizmek gerekir ki elinde bu yönde bir bilgi, belge veya emare olduğunu iddia eden ya da kamuoyunda bu iddiaları dillendiren kişilerin bir an evvel adli ve idari makamlara başvurmaları kanuni ve vicdani zorunluluktur. Soruşturmanın gizli kapaklı yürütüldüğü söylemleri gerçeği yansıtmamaktadır. TBMM Başkanlık makamının talimatları ile titiz ve kapsamlı şekilde yürütülen soruşturma süreci ile ilgili olarak şeffaflık ilkesi gereğince TBMM Genel Sekreterliğince 10 Aralık'ta yapılan basın duyurusu ile soruşturma süreci ile bilgilendirme yapılmış, disiplin soruşturmasının sonuçları 11 Aralık tarihinde kamuoyu ile paylaşılmıştır. Ayrıca siyasi parti gruplarımız ve KEFEK Komisyonumuz bilgilendirilmiş ve soruşturma sürecinde her türlü bilgi/belge paylaşımına açık olunduğu özellikle ifade edilmiştir. KEFEK Komisyonu içerisinde grubu bulunan siyasi partilerimizden birer üyeden oluşturulan İzleme Komitesi ile kapsamlı bir toplantı gerçekleştirilmiş, soruşturma kapsamındaki tüm bilgi ve belgelere erişimleri sağlanmıştır. İdari soruşturma kapsamında elde edilen tüm bilgiler adli makamlarla da paylaşılmıştır."

Meclis'te yıl sonu mesaisi'nde neler var? 11. Yargı Paketiyle neler geliyor? Libya tezkeresi geliyor mu? Haber

Meclis'te yıl sonu mesaisi'nde neler var? 11. Yargı Paketiyle neler geliyor? Libya tezkeresi geliyor mu?

TBMM Genel Kurulu, yoğun geçen bütçe görüşmelerinin ardından 21 Aralık Pazar günü kısa bir soluklanma yaşayacak ancak mesai bitmeyecek. Meclis, 23 Aralık Salı günü haftalık çalışmalarına kaldığı yerden devam edecek. Genel Kurul'un masasında dış politikadan yargı reformuna kadar kritik dosyalar bulunuyor. İLK GÜNDEM LİBYA TEZKERESİ Salı günü açılacak oturumun öncelikli maddesi sınır ötesi bir konu olacak. Libya'ya asker gönderilmesine ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresinin süresinin 24 ay daha uzatılmasını öngören düzenleme milletvekillerinin onayına sunulacak. 11. YARGI PAKETİ İÇİN GERİ SAYIM Tezkerenin oylanmasının ardından Genel Kurul, kamuoyunda "11. Yargı Paketi" olarak bilinen "Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni görüşmeye başlayacak. 31 Aralık 2025'te süresi dolacak bazı düzenlemeleri de kapsayan paketin, yılbaşından önce yasalaşması bekleniyor. CEZALAR ARTİYOR: İŞTE YENİ DÜZENLEMELER Paket, özellikle kamu düzenini bozan suçlara yönelik cezalar artıyor başlığıyla dikkat çekiyor. Teklifte öne çıkan maddeler şöyle: Çocukları Suça İtenlere Ağır Ceza: Örgüt faaliyetlerinde çocukları araç olarak kullanan örgüt yöneticilerine verilecek ceza, yarı oranından bir katına kadar artırılacak. Kurusıkı Silahlar: Kurusıkı silahlar, "genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması" suçu kapsamına alınıyor. Bu silahlarla suç işlenmesi halinde 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Trafik Magandalarına Fren: Ulaşım araçlarının sadece kaçırılması değil, hareketinin engellenmesi de artık cezaya tabi olacak. Taksirle Yaralama: Bu suçta hapis cezasının alt sınırı 3 aydan 4 aya, üst sınırı ise 1 yıldan 2 yıla çıkarılacak. Güveni Kötüye Kullanma: Suçun konusu motorlu kara, deniz veya hava taşıtı ise ceza bir kat artırılacak. İNFAZ DÜZENLEMESİ VE DENETİMLİ SERBESTLİK Düzenleme, belirli suçlar hariç olmak üzere (terör, kasten öldürme, cinsel saldırı vb.) 31 Temmuz 2023 ve öncesinde işlenen suçlardan hükümlü olanların, kapalı cezaevinden açık cezaevine ve oradan denetimli serbestliğe 3 yıl daha erken ayrılmasının önünü açıyor. GSS BORÇLARINA AF VE FİYAT DENETİMİ Paket sadece yargısal değil, ekonomik ve sosyal düzenlemeleri de içeriyor: 1 Ocak 2016 tarihinden öncesine ait ödenmemiş Genel Sağlık Sigortası primleri ile bunlara ait gecikme cezası ve zamlarının tamamı silinecek. Esnafın belirlediği fiyat tarifelerine Ticaret Bakanlığı olumsuz görüş verirse, konu 15 gün içinde uzlaşma komisyonunda karara bağlanacak. Kişilik haklarının ihlal edildiğini iddia edenler, içeriğin çıkarılması için sulh ceza hakimliğine başvurabilecek. Kararı uygulamayan sağlayıcılara ağır para cezaları verilecek. Nitelikli hırsızlık ve dolandırıcılıkta kullanıldığı tespit edilen mobil hatlar, hakim kararı veya savcılık emriyle iletişime kapatılacak.

Dr. Şevkin: Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın Haber

Dr. Şevkin: Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın

TBMM Genel Kurulu’nda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında CHP Grubu adına söz alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Dr. Müzeyyen Şevkin, kürsüye çıktıktan sonra 10 saniye süresince hiç konuşmadı ve sessizce bekledi. Dr. Şevkin, bu sessizliğiyle Türkiye’de ihmal ve denetimsizlik nedeniyle yaşanan ölümlere dikkat çekerken, ardından yaptığı konuşmada enerji, madencilik ve afet politikalarına yönelik eleştirilerde bulundu. DR. ŞEVKİN, İHMAL VE DENETİMSİZLİĞİ ELEŞTİRDİ Konuşmasında Türkiye’deki ölümlere dikkat çeken Dr. Şevkin, “Bir ülkenin vicdanı, en çok sessizliğinde duyulur; ve ölüm, bir milletin aynasıdır. Türkiye’de ölümün birden çok yüzü vardır. Bazen bir çocuk işçinin avucundaki son sıcaklık, bazen bir madencinin göğsünde kalan son nefes, bazen cinayetten korunmayan kadının son çığlığı, bazen deprem enkazından sarkan bir koldur. Bazen susuzlukla boğuşan ülkede, selde kaybolan bir candır. Bazen, bir evin çöküşünde mezar olur insanlara… Ve ecelsiz toprağa düşen canlar, bu ülkede tesadüfen yaşadığımızı sürekli yüzümüze çarpar. Biz hâlâ “Bir bina durduk yere niye yıkılır?” diye sorarız. Cevap ihmalde, denetimsizlikte gizlidir. Ve enkaz altında kalan her beden, bir ihmal zincirinin son halkasıdır. Ve bir patlamanın sesi, bir bacanın tütmemesi, bir otelin, bir iş yerinin ömür boyu tütecek yangınına dönüşür” diye konuştu. “BU BÜTÇEYLE ENERJİ VE MADEN HEDEFLERİ MÜMKÜN DEĞİL” Dr. Şevkin, “Bu bütçeyle ülkenin ihtiyaç duyduğu enerji, maden, hammadde arama süreçleri ile doğa kaynaklı afet zararlarının azaltılması amacıyla yürütmek olduğu jeoloji / jeofizik harita alımı, kıta kabuğu, heyelan, sıvılaşma, volkanik araştırmalar, tıbbȋ ve çevre jeolojisi çalışmaları ile mavi vatan kaynak arama süreçlerini yürütmesi olanaklı değildir. Ülkemizde 14 doğal jeotermal kaynak alanı bulunmasına rağmen bunlar ortaya çıkarılamamaktadır. Yılda 10-15 araştırma kuyusu ile jeotermal kaynaklar aranıp doğru şekilde işletilemez. Yine enerji endüstriyel hammaddeler ile maden, petrol ve ülkenin afet zararlarının azaltılması konusu için de bu durum geçerlidir. Enerji ve madencilik alanında dış açık veren bu stratejiden vaz geçilirse, 10 yıl içinde enerjide 50-60 milyar dolar dış açık vermekten ve dışa bağımlılıktan kurtuluruz. MTA ve MAPEG gibi tüm kamu kurumlarında yoksulluk sınırı altında ücret alan, mühendisler, şehir plancısı ve mimarların ücretleri iyileştirilmeli, işsiz binlerce mühendisin planlı şekilde kurumlarda istihdamı sağlanmalı ve Mühendislik Yasasını çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı. Dr. Şevkin, Madencilik; planlı, kamu eliyle, halk yararına, doğa, toplum ve emekle barışık, nadir toprak elementleri yabancı şirket ve ülkelere devredilemeyecek ve madenler yurt içinde işlenecek. Kritik ve stratejik madenlere dair planlama yapılacak. CHP İktidarında her şey çok güzel olacak” dedi.

15 yaş altına sosyal medya yasağı yolda: 'Ödüllü oyunlar' ve bahise erişim engeli gündemde Haber

15 yaş altına sosyal medya yasağı yolda: 'Ödüllü oyunlar' ve bahise erişim engeli gündemde

Son dönemde özellikle 16-17 yaş grubundaki gençler arasında yasa dışı bahis sitelerinin kullanımının artması ve dijital bağımlılığın yükselmesi üzerine Ankara harekete geçti. AK Parti tarafından hazırlanan ve çocukların sanal dünyadaki güvenliğini sağlamayı amaçlayan yasa teklifinin, ocak ayının ikinci haftasında TBMM gündemine gelmesi bekleniyor. 'ÖDÜLLÜ OYUNLAR' KUMARA ALIŞTIRIYOR Taslağın en önemli gerekçelerinden birini, internetin denetlenemeyen karanlık yüzü oluşturuyor. Uzmanlar, internetin sadece yüzde 3'ünün şeffaf ve denetlenebilir olduğunu, geri kalan kısmın ise çocuklar için tehdit oluşturduğunu belirtiyor. Özellikle masum gibi görünen ancak kumar alışkanlığını tetikleyen "çevrim içi ödüllü oyunlar" mercek altına alındı. Sürpriz kutu veya ödül sandığı gibi yöntemlerle çocukları harcamaya teşvik eden ve "kazanma vaadiyle" kumara alıştıran bu tür uygulamalara ve sitelere erişim engeli getirilmesi planlanıyor. 15 YAŞ ALTINA HESAP AÇILMAYACAK Düzenleme kapsamında yaş sınırları net çizgilerle belirleniyor. Sosyal ağ sağlayıcılarına getirilecek yeni yükümlülüklerle, 15 yaş altı çocukların sosyal medya hesabı açmasına ve bu platformlardan hizmet almasına kesinlikle izin verilmeyecek. BİYOMETRİK DOĞRULAMA DÖNEMİ 18 yaş altındaki gençlerin sanal bahis sitelerine ve sosyal medyaya erişiminde ise sıkı güvenlik tedbirleri uygulanacak. Taslağa göre, ağ sağlayıcıları yaş doğrulama sistemlerini zorunlu hale getirecek ve sosyal medya yasağı kapsamına girenlerin tespiti için biyometrik yöntemlerle kısıtlamalar devreye alınacak. Ayrıca zararlı içerikler için 7/24 işleyen hızlı bir şikayet mekanizması kurulacak. DEPRESYON RİSKİNİ ARTIRIYOR Hazırlanan raporda, dijitalleşmenin çocuklar üzerindeki psikolojik etkilerine dair çarpıcı veriler de yer aldı. İnternete erişimi olan her 10 çocuktan 6'sının tanımadığı kişilerle iletişim kurduğu belirtilirken, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre sosyal medya kullanımının ergenlerde depresyon riskini yüzde 35 artırdığına dikkat çekildi. Türkiye'deki gençlerin yüzde 60'ından fazlasının ise sosyal medyadaki hayatlarla kendilerini kıyaslayarak yetersizlik hissi yaşadığı vurgulandı.

TBMM Genel Sekreterliğinden açıklama Haber

TBMM Genel Sekreterliğinden açıklama

TBMM Genel Sekreterliğinden yapılan açıklamada, "Soruşturmayı derhal başlatan, iddiaları ciddiyetle takip eden ve disiplin hukukuna aykırı fiillerin tespiti üzerine gerekli disiplin cezalarını tatbik eden TBMM idari teşkilatı olarak bundan sonrada bu ve benzeri suç iddialarına karşı adli makamlarımızla koordineli şekilde aynı kararlı tavrı sergilemeye devam edeceğinin bilinmesini isteriz" denildi. TBMM Genel Sekreterliğinden yapılan açıklamada, "Kurumumuzda 2024-2025 eğitim döneminde görev alan bir stajyerin ailesinin şikayeti üzerine 20 Kasım 2025 tarihinde Genel Sekreterliğimizce başlatılan ve 10 Aralık 2025 tarihinde basın açıklaması ile detayları kamuoyuyla da paylaşılan idari soruşturma tamamlanmıştır. Yapılan soruşturmada, şikayete konu olay derinleştirilmiş ve 2 stajyerin daha benzer şikayetleri olduğu görülmüştür. Sosyal ağlar üzerinden mesajları yoluyla stajyerlerle yakınlık kurma girişimlerinde bulunduğu tespit edilen personel haklarında; Haklarındaki iddiaların sübut bulduğu; 4/A statüsünde aşçı olarak çalışan 1 personel hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125'inci maddesi uyarınca 'Memurluk sıfatıyla bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak' fiili kapsamında 'Devlet Memuriyetinden Çıkarma', 4/D sürekli işçi statüsünde 2 aşçı personel hakkında Toplu İş Sözleşmesine göre 'cinsel tacizde bulunmak' fiili kapsamında iş akdinin sonlandırılması, cezalarının verilmesi teklifi getirilmiştir. Yine haklarındaki iddialar bu aşamada doğrudan sübuta ermemekle beraber disiplin hükümlerine aykırı fiilleri tespit edilen; 4/D sürekli işçi statüsündeki 1 aşçı personel hakkında 'Kurum içinde kamu görevlisinin itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak' fiili kapsamında Toplu İş Sözleşmesine göre disiplin cezası verilmesi, 4/A statüsünde aşçıbaşı olarak çalışan bir personel hakkında 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125'inci maddesi uyarınca 'Hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak' fiili kapsamında disiplin cezası verilmesi, teklifleri getirilmiştir. Ayrıca konuyla ilgili olarak düzenlenen disiplin raporunun bir örneği Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile de paylaşılmıştır. Titiz ve kapsamlı şekilde yürütülen soruşturma süreci ile ilgili olarak şeffaflık ilkesi gereğince siyasi parti gruplarımız bilgilendirilmiş ve her türlü bilgi/belge paylaşımına açık olunduğu ifade edilmiştir. Konunun kamuoyuna yansımasından önce soruşturmayı derhal başlatan, iddiaları ciddiyetle takip eden ve disiplin hukukuna aykırı fiillerin tespiti üzerine gerekli disiplin cezalarını tatbik eden TBMM idari teşkilatı olarak bundan sonrada bu ve benzeri suç iddialarına karşı adli makamlarımızla koordineli şekilde aynı kararlı tavrı sergilemeye devam edeceğinin bilinmesini isteriz."

Hüsamettin Korkutata: 'Terörsüz Türkiye' sürecine Adana'dan rekor destek! Yüzde 90'a ulaştı Haber

Hüsamettin Korkutata: 'Terörsüz Türkiye' sürecine Adana'dan rekor destek! Yüzde 90'a ulaştı

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, "Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki illerde geçmiş dönemlerde görev yapmış milletvekillerini kabul etti. TBMM Başkanlık Divanı Toplantı Salonu'nda gerçekleşen görüşmede, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmaları ve sürecin toplumsal yansımaları ele alındı. Toplantıda öne çıkan başlıklardan biri ise Adana desteği oldu. "ADANA'DA YÜZDE 90'A YAKIN DESTEK VAR" Kabulde heyet adına konuşan eski Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korkutata, bölge halkının ve Türkiye genelinin sürece bakışını değerlendirdi. Korkutata, Adana'daki atmosferi örnek göstererek toplumsal mutabakatın yüksekliğine dikkat çekti. Korkutata, Adana ile ilgili gözlemlerini şu sözlerle aktardı: "Bizim bölgemizin yüzde 90'ından fazlası bu süreci destekliyor. Geçenlerde siz Adana'yı gördünüz. Adana çok farklı bir il olmasına rağmen gerçekten yüzde 90'a yakın destek sağladı. Bölgenin tamamı sizi destekliyor ve bu sürecin ne kadar kıymetli olduğunu, kendileri için ne kadar elzem olduğunu bildikleri için gece gündüz de dua ediyor." KURTULMUŞ: BU SEFER DEVLET YEKVÜCUT Toplantıda konuşan TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Terörsüz Türkiye sürecinin geçmişteki denemelerden en büyük farkının devletin tüm kurumlarıyla ortak bir irade sergilemesi olduğunu vurguladı. Kurtulmuş, sürece dair şunları kaydetti: "Geçmiş dönemdeki denemelerden farklı olarak bu sefer öncelikle devlet, bütün kurumlarıyla bu konuda yekvücut olarak ve ortak bir siyasi iradenin tecelli ettiği istikamette üzerine düşeni yerine getirmeye çalışıyor. Geçmiş tecrübelerden farklı olan bir başka husus ise ilk sefer bu konuyla ilgili, yani terörün çözülmesi ve Türkiye'de barış ve esenliğin sağlanmasıyla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir müzakere zemininin açılmış olmasıdır." KOMİSYON RAPORU MECLİS'E SUNULACAK Meclis bünyesinde kurulan Milli Dayanışma Komisyonu'nun çalışmalarında sona yaklaşıldığını belirten Kurtulmuş, raporun geniş bir mutabakatla çıkmasını umduklarını dile getirdi. Komisyonun 19 toplantı yaptığını ve geniş bir yelpazeyi dinlediğini hatırlatan Kurtulmuş, "Bu Komisyon, raporunu başarıyla, kapsamlı bir şekilde ortaya koyacak. Birkaç siyasi parti ve isteyen birkaç Komisyon üyesi milletvekili raporunu verdi. Bunları toparladıktan sonra ümit ediyorum ki en kısa süre içerisinde ortak, yine şimdiye kadar çalışmalarımızda olduğu gibi büyük bir çoğunlukla, isteriz ki ittifakla bir rapor ortaya çıksın ve bundan sonra atılacak adımlarla ilgili, yapılacak düzenlemelerle ilgili de Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne bu rapor sunularak adımların atılması mümkün olsun" ifadelerini kullandı. "TERÖRÜN MALİYETİ KATLANDI" Konuşmasında terörün Türkiye'ye ödettiği bedellere de değinen Kurtulmuş, 2013 yılında yapılan bir çalışmada maliyetin 1,2 trilyon dolar olarak hesaplandığını hatırlattı. Kurtulmuş, "Eğer bu bugün hesaplanmış olsa en az 2,5-3 katı daha yukarıda bir rakamın ortaya çıkacağı aşikardır. Dolayısıyla maddi ve manevi anlamda fevkalade büyük kayıpları yaşadığımız bir süreci artık bütünüyle geride bırakmak istiyoruz" dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.