#tedavi

İLKHABER-Gazetesi - tedavi haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, tedavi haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Kalp ritmindeki düzensizlik, sessiz tehdit oluşturuyor Haber

Kalp ritmindeki düzensizlik, sessiz tehdit oluşturuyor

Kalbin düzensiz ve hızlı çalışmasına yol açan atriyal fibrilasyon (AF), özellikle ileri yaşlarda görülen yaygın bir ritim bozukluğu olarak dikkat çekiyor. Kardiyoloji uzmanları, AF’nin sadece kalp ritminde düzensizlik yaratmakla kalmayıp, felç ve kalp yetmezliği riskini de artırdığına dikkat çekiyor. Atriyal fibrilasyon, kalbin üst odacıkları olan atriyumların düzensiz elektrik sinyalleri nedeniyle normalden hızlı ve düzensiz atması sonucu ortaya çıkıyor. Bu durum, kanın kalpte etkili şekilde pompalanamamasına ve pıhtı oluşumuna yol açabiliyor. Uzmanlar, AF’yi fark etmenin zor olabileceğini, çünkü bazen herhangi bir belirti vermeden ilerleyebileceğini belirtiyor. Belirtiler arasında çarpıntı, nefes darlığı, yorgunluk ve göğüs rahatsızlığı yer alıyor. Risk faktörleri arasında yüksek tansiyon, diyabet, obezite, tiroid sorunları ve kalp hastalıkları bulunuyor. Tedavi yöntemleri ise hastanın durumuna göre değişiyor. İlaç tedavisi, kalp ritmini düzenleyici prosedürler ve yaşam tarzı değişiklikleri bunlar arasında öne çıkıyor. Uzmanlar, “Atriyal fibrilasyon ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Ancak, erken teşhis ve uygun tedavi ile komplikasyon riskleri önemli ölçüde azaltılabilir. Düzenli kontrol ve belirtilere dikkat etmek hayat kurtarıcı olabilir. Özellikle 65 yaş üstü bireylerin, kalp ritimlerinde düzensizlik fark etmeleri halinde vakit kaybetmeden doktora başvurmaları gerekir. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve kan basıncının kontrol altında tutulması, AF riskini azaltmada kritik öneme sahip” diyerek uyarıda bulunuyor. Tedavi hayati önem taşıyor Prof. Dr. Erdem Diker de, atriyal fibrilasyonun tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizerek, tedavi yöntemleri hakkında şunları söyledi: “Atriyal fibrilasyonun iki aşamalı tedavisi bulunuyor. Birinci aşamada kan sulandırıcı ilaçlar kullanarak felç riskini önleme ve yine ilaçlarla çarpıntı yakınmasını ortadan kaldırma yer alıyor. İkinci aşama ise kalbin içinden yapılan ablasyon işlemi ile ritmi normale döndürmek bulunuyor. Ancak ablasyon işlemi her hasta için uygun olmuyor. Bu nedenle hekim değerlendirmesi büyük önem taşıyor. Pulsed Field Ablation olarak adlandırılan yeni nesil bu yöntem, geleneksel sıcak (RF) ve soğuk (kriyoterapi) ablasyon yöntemlerinden farklı. Anestezi altında uygulanan bu yöntemle, çevre dokulara neredeyse hiç zarar verilmez. Bu da işlemi daha güvenli hale getirir.”

Bolu'da deli dana hastalığı tespit edildi Haber

Bolu'da deli dana hastalığı tespit edildi

Bolu’da geçtiğimiz ay boğaz ağrısı, mide bulantısı ve baş dönmesi şikayetleriyle hastaneye başvuran Z.A. isimli kadında, yapılan tetkiklerin ardından “deli dana” hastalığı tespit edildi. İzzet Baysal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi altına alınan kadının durumu sağlık ekipleri tarafından yakından izleniyor. İHA'nın haberine göre; Olay, Z.A.’nın rahatsızlığının geçmemesi üzerine beyin omurilik sıvısından (BOS) örnek alınmasıyla ortaya çıktı. İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Beyin ve Nörodejeneratif Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı’na gönderilen örneklerde yapılan inceleme sonucunda, hastanın beyin dokusunda “deli dana” hastalığına (Creutzfeldt-Jakob hastalığı) ait bulgular tespit edildi. Hastanın, İzzet Baysal Devlet Hastanesi’nin palyatif ünitesinde izole bir odada tedavisinin sürdüğü öğrenildi. HASTALIK NEDİR, NASIL BULAŞIR? Tıbbi adıyla Creutzfeldt-Jakob Hastalığı (CJD) olarak bilinen “deli dana” hastalığı, sinir sistemini etkileyen nadir ve ölümcül bir prion hastalığıdır. Hastalığa, normalden farklı şekilde katlanmış bir protein (prion) neden olur. Bu protein, beyin hücrelerinde birikerek dokuya zarar verir ve süngerimsi boşluklar oluşturur. Uzmanlara göre hastalık, genellikle bulaşmış et ürünlerinin tüketimiyle ya da bazı cerrahi müdahalelerde kullanılan steril olmayan aletlerle geçebilir. Ancak normal temas, öksürük veya solunum yoluyla bulaşmadığı belirtiliyor. ÖLÜMCÜL VE TEDAVİSİ YOK Sağlık otoriteleri, “deli dana” hastalığının belirtileri başladıktan sonra hızlı ilerlediğini ve çoğu vakada ölümle sonuçlandığını vurguluyor. Henüz kesin bir tedavisi bulunmayan hastalıkta, sadece semptomları hafifletmeye yönelik destekleyici tedavi uygulanabiliyor. Hastalığın ilk belirtileri arasında unutkanlık, koordinasyon bozukluğu, görme kaybı, kas sertliği ve dengesizlik yer alıyor. Bu belirtiler ilerledikçe konuşma, yutma ve hareket etme yetileri de kaybolabiliyor.

Kırık kemikler için yeni tedavi: İstiridyeden esinlenen yapıştırıcı üç dakikada birleştiriyor Haber

Kırık kemikler için yeni tedavi: İstiridyeden esinlenen yapıştırıcı üç dakikada birleştiriyor

Çinli bilim insanları, kırık kemiklerin iyileşme süresini önemli ölçüde hızlandırabilecek "Bone-02" adını verdikleri yeni bir biyolojik yapıştırıcı geliştirdi. Bu yeni yöntem, geleneksel cerrahi operasyonlara bir alternatif olarak sunuluyor. İLHAM KAYNAĞI İSTİRİDYELER Global Times'ın haberine göre, araştırmacılar bu yapıştırıcıyı geliştirirken, deniz altındaki nemli ve hareketli yüzeylere bile sıkıca yapışabilen doğal bir yapıştırıcı salgılayan istiridyelerden ilham aldı. Geliştirilen "Bone-02" de benzer şekilde, vücut içindeki nemli ve hareketli ortamlarda güçlü bir yapışma sağlıyor. Yapılan deneylerde, yapıştırıcının 180 kilogramdan fazla basınca dayanabildiği görüldü. TEK ENJEKSİYONLA ÜÇ DAKİKADA SABİTLENİYOR Yeni tedavi, platin vidalarla yapılan cerrahi müdahalelerin yerine tek bir enjeksiyonla uygulanıyor. Yapıştırıcı, kırık kemik parçalarını sadece üç dakika gibi kısa bir sürede birleştirerek sabitliyor. İlk testler, bu yöntemin enfeksiyon riskinin de platin kullanımına kıyasla daha düşük olduğunu gösterdi. İKİNCİ AMELİYAT İHTİYACINI ORTADAN KALDIRIYOR Yöntemin en büyük avantajlarından biri, ikinci bir ameliyat ihtiyacını ortadan kaldırması. Geleneksel tedavilerde plaka ve vidaların çıkarılması için genellikle bir yıl sonra ikinci bir operasyon gerekirken, "Bone-02" yapıştırıcısı iyileşme sürecinde kemikle bütünleşiyor ve zamanla vücut tarafından doğal olarak emiliyor. Cho Sun Daily'nin aktardığı bir vakada, bileği kırılan bir hastanın yalnızca 3 santimetrelik bir kesiden yapılan enjeksiyonla üç dakikada tedavi edildiği ve üç ay sonraki kontrollerde kırığın tamamen iyileştiği gözlemlendi.

ŞAP HASTALIĞI NEDİR, NASIL BULAŞIR, BELİRTİLERİ NELERDİR? İNSANA BULAŞIR MI? Haber

ŞAP HASTALIĞI NEDİR, NASIL BULAŞIR, BELİRTİLERİ NELERDİR? İNSANA BULAŞIR MI?

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Kurban Bayramı sonrası yeniden gündeme getirdiği şap hastalığı, hayvan varlığını tehdit etmeye devam ediyor. Salgınla mücadele kapsamında Türkiye genelinde hayvan pazarları ikinci bir emre kadar kapatıldı. Uzmanlar, hastalığın bulaşıcılığına ve etkilerine karşı dikkatli olunması gerektiğini vurguluyor. ŞAP HASTALIĞI NEDİR? Şap hastalığı; sığır, koyun, keçi, manda, domuz gibi çift tırnaklı hayvanlarda görülen, viral kaynaklı, son derece bulaşıcı ve ekonomik açıdan zararlı bir hayvan hastalığıdır. Özellikle buzağı ve kuzular gibi genç hayvanlarda ölüme neden olabilmektedir. Şap hastalığı, sadece hayvanların sağlığını değil, süt, et ve iş gücü verimini de olumsuz etkileyerek hayvancılık sektöründe ciddi zararlara yol açar. İNSANLARA BULAŞIR MI? Şap hastalığı insanlara bulaşmaz. Ancak hastalığın hayvanlar arasında çok hızlı yayılması ve ciddi ekonomik kayıplara yol açması nedeniyle halk sağlığı açısından dolaylı etkileri vardır. Hastalıkla mücadelede en önemli adım, hızlı teşhis, karantina ve düzenli aşılama uygulamalarıdır. NASIL BULAŞIR? Şap hastalığı üç temel yolla bulaşır: Doğrudan temas: Hasta hayvanla aynı ortamda bulunan sağlıklı hayvanlar virüse kolayca maruz kalır. Hava yoluyla: Virüs, rüzgarla uzun mesafelere taşınabilir. Özellikle açık alanlarda bu yolla bulaşma riski fazladır. Dolaylı yollarla: Ayakkabılar, araç lastikleri, saman, yem, su kapları, kuşlar, fareler gibi canlı ya da cansız taşıyıcılar virüsü bulaştırabilir. BELİRTİLERİ NELERDİR? Şap hastalığına yakalanan hayvanlarda gözlemlenen belirtiler şunlardır: Yüksek ateş Salyalı ağız, şapırtılı yeme Dil, dudak ve diş etlerinde yaralar Ayaklarda topallık ve lezyonlar Cansız bakışlar, iştahsızlık, titreme Verim kaybı (süt ve et üretiminde düşüş) Bu belirtilerin görüldüğü hayvanlar acilen veteriner kontrolüne alınmalı ve hastalık şüphesi durumunda ilgili Tarım ve Orman İl/İlçe Müdürlükleri bilgilendirilmelidir. NASIL KORUNULUR? Hayvanlara düzenli şap aşısı uygulanmalı. Yeni alınan hayvanlar en az 20 gün ayrı tutulmalı. Ahır girişleri dezenfekte edilmeli, ziyaretçilere sınırlama getirilmeli. Nakil ve pazar öncesinde hayvanlara şap aşısı yaptırılmalı. Ahırda özel kıyafet ve çizmeler kullanılmalı, ekipmanlar temizlenmeli. Şüpheli hayvan ürünleri (süt, gübre vb.) kullanılmamalı. TÜRKİYE’DEKİ DURUM Tarım ve Orman Bakanlığı, Kurban Bayramı sonrası şap hastalığında artış yaşandığını açıkladı. Yapılan numune analizlerinde yeni virüs tipleri tespit edildi. Bu nedenle 81 ildeki hayvan pazarları kapatıldı, karantina tedbirleri alındı ve acil aşı uygulamalarına başlandı. ŞAP VİRÜSÜ ORTAMDA NE KADAR YAŞAR? Saman ve otlarda: 15 hafta Ayakkabılarda: 11-14 hafta Toprakta (kış aylarında): 28 gün Hayvan dışkısında: 6 aya kadar Bu nedenle çevre temizliği ve dezenfeksiyon hayati öneme sahiptir.

Ünlü spor spikeri Sabri Ugan entübe edildi Haber

Ünlü spor spikeri Sabri Ugan entübe edildi

Türk spor medyasının duayen isimlerinden Sabri Ugan'dan endişelendirici bir haber geldi. Bir süredir kanser tedavisi gören Ugan'ın, beyin damarlarında meydana gelen tıkanıklık sonucu sağlık durumunun ağırlaştığı ve yoğun bakımda entübe edildiği öğrenildi. SAĞLIK DURUMUNU KENDİSİ AÇIKLAMIŞTI Usta spiker, geçtiğimiz hafta sosyal medya hesabı üzerinden yaklaşık üç aydır ekranlardan uzak kalmasının nedenini bir video mesajla açıklamıştı. Ciddi bir sağlık sorunuyla mücadele ettiğini belirten Ugan, kanser teşhisi aldığını ancak moralini yüksek tuttuğunu ifade etmişti. Ugan, o paylaşımında şu ifadeleri kullanmıştı: "Size gecikmiş bir açıklama borcum var. Yaklaşık 3 aydır sosyal medyada görmüyorsunuz beni. Bunun sebebi bir kaç tane ama en önemlisi sağlık sorunlarım. Ciddi sağlık sorunlarım var. Teşhis kondu. En ağır hastalıklardan bir tanesi. Ama hiç moralim bozuk değil. Hayata sıkı sıkı tutunuyorum. Çünkü biliyorum ki bu hastalığın tedavisinde özne benim. Prof. Dr. Mutlu Demiray hocam bana öyle tedaviler hazırladı ki, bana düşen sadece kuvvetli kalmak oldu. Birinci kemoterapiyi tamamladık. İyi dilekleriniz için teşekkür ederim." YOĞUN BAKIMA ALINDI Kanser tedavisi devam ederken durumu iyiye gittiği düşünülen Sabri Ugan'ın, bugün beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle aniden fenalaşarak yoğun bakıma alındığı ve solunum desteği için entübe edildiği bildirildi. Ugan'ın sağlık durumuna ilişkin sevenleri ve meslektaşlarından dua ve destek mesajları gelmeye başladı.

Sağlık için ciddi tehdit oluşturan sigaradan kurtulmanın yolları Haber

Sağlık için ciddi tehdit oluşturan sigaradan kurtulmanın yolları

Sigara, dünya genelinde milyonlarca insanın sağlığını tehdit eden ve bağımlılık yapan bir madde olarak biliniyor. Sigara içenlerin büyük bir kısmı, bu alışkanlığı bırakmayı denemiş olsa da nikotin bağımlılığı nedeniyle sigarayı bırakmak zorlayıcı bir süreç hâline gelebiliyor. Ancak sigara içmenin yol açtığı sağlık sorunları, bu alışkanlıktan kurtulmanın önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Sigara bağımlılığının yıkıcı etkileri Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, sigara, küresel sağlık krizlerinin başında yer alıyor ve her yıl milyonlarca ölüme sebep oluyor. Sigara içmek, kalp hastalıkları, felç, kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH), akciğer kanseri ve diğer birçok kanser türünün yanı sıra, solunum yolu ve diyabet gibi hastalıkların da başlıca nedenlerinden birini oluşturuyor. Ayrıca, sigara içmek bağışıklık sistemini zayıflatıyor, yaraların iyileşmesini geciktiriyor ve vücudun genel sağlığını olumsuz yönde etkiliyor. Sigara içmek sadece içeni değil, çevresindekileri de tehdit ediyor. Pasif içicilik, sigara dumanına maruz kalanlar için de büyük riskler taşıyor. Özellikle çocuklar, hamile kadınlar ve yaşlılar pasif içiciliğin en çok etkilenen grupları oluşturuyor. Sigara alışkanlığından kurtulma yolları Uzmanlar, sigara bağımlılığından kurtulmak zorlu bir süreç olsa da, bu hedefe ulaşmanın mümkün olduğuna da dikkati çekiyor. Sigarayı bırakmanın bazı yolları, “Profesyonel destek almak, davranışsal terapi, sosyal destek, fiziksel aktivite ve sağlıklı beslenme ve hedef belirleme” olarak sıralıyor. Doç. Dr. Pelin Duru Çetinkaya: Gençlerin sigara ve elektronik sigara salgınından korunması gerekiyor Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Pelin Duru Çetinkaya da, gençlerin sigara ve elektronik sigara salgınından korunması gerektiğini söyledi. Sigaranın, nikotin bağımlılığının yaptığı hastalık olduğunu ve tedavi edilebileceğini ifade eden Doç. Dr. Çetinkaya, “Bu zararlı alışkanlık, dünyanın karşı karşıya kaldığı en büyük halk sağlığı tehditlerinden biridir. Tütün kullanımı her yıl dünya genelinde 8,7 milyondan fazla insanın ölümüne neden olmaktadır.  İkinci el duman maruziyeti (pasif içicilik) yılda 1,3 milyon insanın ölümüne yol açmaktadır. Yaklaşık 6 saniyede bir kişinin ölümüne neden olmaktadır. Tüm çocukların yaklaşık yarısı tütün dumanıyla kirlenmiş hava solumakta ve her yıl 65 bin çocuk pasif içiciliğe bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir.  Ülkemizde 15 yaş ve üzerindeki yetişkinlerin sigara kullanım oranı yüzde 27,1’e düşmüşken ne yazık ki 2024 yılında yüzde 31.2'ye yükselmiştir. Ülkemiz, hâlen dünyada tütün kullanımı açısından 7. sırada yer almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünya genelinde tütün tüketimi belirgin biçimde inişe geçmişken, Türkiye’deki tüketimin istikrarlı biçimde artmasının öncelikle bir toplum sağlığı felaketi anlamı taşıdığını belirtmek gerekmektedir” dedi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.