Kalp ritmindeki düzensizlik, sessiz tehdit oluşturuyor
Kalp ritmindeki düzensizlik, sessiz tehdit oluşturuyor
Düzensiz ve hızlı kalp ritmi, çoğu zaman fark edilmiyor. Sessiz ilerleyen ve atriyal fibrilasyon olarak adlandırılan bu hastalık, felç ve kalp yetmezliği gibi hayati riskleri beraberinde getiriyor. Uzmanlar, düzenli kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Haber Giriş Tarihi: 03.11.2025 13:18
Haber Güncellenme Tarihi: 03.11.2025 13:23
Muhabir:
ALİ GÜRELİ
Kalbin düzensiz ve hızlı çalışmasına yol açan atriyal fibrilasyon (AF), özellikle ileri yaşlarda görülen yaygın bir ritim bozukluğu olarak dikkat çekiyor. Kardiyoloji uzmanları, AF’nin sadece kalp ritminde düzensizlik yaratmakla kalmayıp, felç ve kalp yetmezliği riskini de artırdığına dikkat çekiyor.
Atriyal fibrilasyon, kalbin üst odacıkları olan atriyumların düzensiz elektrik sinyalleri nedeniyle normalden hızlı ve düzensiz atması sonucu ortaya çıkıyor. Bu durum, kanın kalpte etkili şekilde pompalanamamasına ve pıhtı oluşumuna yol açabiliyor. Uzmanlar, AF’yi fark etmenin zor olabileceğini, çünkü bazen herhangi bir belirti vermeden ilerleyebileceğini belirtiyor.
Belirtiler arasında çarpıntı, nefes darlığı, yorgunluk ve göğüs rahatsızlığı yer alıyor. Risk faktörleri arasında yüksek tansiyon, diyabet, obezite, tiroid sorunları ve kalp hastalıkları bulunuyor. Tedavi yöntemleri ise hastanın durumuna göre değişiyor. İlaç tedavisi, kalp ritmini düzenleyici prosedürler ve yaşam tarzı değişiklikleri bunlar arasında öne çıkıyor.
Uzmanlar, “Atriyal fibrilasyon ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Ancak, erken teşhis ve uygun tedavi ile komplikasyon riskleri önemli ölçüde azaltılabilir. Düzenli kontrol ve belirtilere dikkat etmek hayat kurtarıcı olabilir. Özellikle 65 yaş üstü bireylerin, kalp ritimlerinde düzensizlik fark etmeleri halinde vakit kaybetmeden doktora başvurmaları gerekir. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve kan basıncının kontrol altında tutulması, AF riskini azaltmada kritik öneme sahip” diyerek uyarıda bulunuyor.
Tedavi hayati önem taşıyor
Prof. Dr. Erdem Diker de, atriyal fibrilasyonun tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizerek, tedavi yöntemleri hakkında şunları söyledi:
“Atriyal fibrilasyonun iki aşamalı tedavisi bulunuyor. Birinci aşamada kan sulandırıcı ilaçlar kullanarak felç riskini önleme ve yine ilaçlarla çarpıntı yakınmasını ortadan kaldırma yer alıyor. İkinci aşama ise kalbin içinden yapılan ablasyon işlemi ile ritmi normale döndürmek bulunuyor. Ancak ablasyon işlemi her hasta için uygun olmuyor. Bu nedenle hekim değerlendirmesi büyük önem taşıyor.
Pulsed Field Ablation olarak adlandırılan yeni nesil bu yöntem, geleneksel sıcak (RF) ve soğuk (kriyoterapi) ablasyon yöntemlerinden farklı. Anestezi altında uygulanan bu yöntemle, çevre dokulara neredeyse hiç zarar verilmez. Bu da işlemi daha güvenli hale getirir.”
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Kalp ritmindeki düzensizlik, sessiz tehdit oluşturuyor
Düzensiz ve hızlı kalp ritmi, çoğu zaman fark edilmiyor. Sessiz ilerleyen ve atriyal fibrilasyon olarak adlandırılan bu hastalık, felç ve kalp yetmezliği gibi hayati riskleri beraberinde getiriyor. Uzmanlar, düzenli kontrollerin ihmal edilmemesi gerektiğini belirtiyor.
Kalbin düzensiz ve hızlı çalışmasına yol açan atriyal fibrilasyon (AF), özellikle ileri yaşlarda görülen yaygın bir ritim bozukluğu olarak dikkat çekiyor. Kardiyoloji uzmanları, AF’nin sadece kalp ritminde düzensizlik yaratmakla kalmayıp, felç ve kalp yetmezliği riskini de artırdığına dikkat çekiyor.
Atriyal fibrilasyon, kalbin üst odacıkları olan atriyumların düzensiz elektrik sinyalleri nedeniyle normalden hızlı ve düzensiz atması sonucu ortaya çıkıyor. Bu durum, kanın kalpte etkili şekilde pompalanamamasına ve pıhtı oluşumuna yol açabiliyor. Uzmanlar, AF’yi fark etmenin zor olabileceğini, çünkü bazen herhangi bir belirti vermeden ilerleyebileceğini belirtiyor.
Belirtiler arasında çarpıntı, nefes darlığı, yorgunluk ve göğüs rahatsızlığı yer alıyor. Risk faktörleri arasında yüksek tansiyon, diyabet, obezite, tiroid sorunları ve kalp hastalıkları bulunuyor. Tedavi yöntemleri ise hastanın durumuna göre değişiyor. İlaç tedavisi, kalp ritmini düzenleyici prosedürler ve yaşam tarzı değişiklikleri bunlar arasında öne çıkıyor.
Uzmanlar, “Atriyal fibrilasyon ciddi bir sağlık sorunu olabilir. Ancak, erken teşhis ve uygun tedavi ile komplikasyon riskleri önemli ölçüde azaltılabilir. Düzenli kontrol ve belirtilere dikkat etmek hayat kurtarıcı olabilir. Özellikle 65 yaş üstü bireylerin, kalp ritimlerinde düzensizlik fark etmeleri halinde vakit kaybetmeden doktora başvurmaları gerekir. Düzenli egzersiz, dengeli beslenme ve kan basıncının kontrol altında tutulması, AF riskini azaltmada kritik öneme sahip” diyerek uyarıda bulunuyor.
Tedavi hayati önem taşıyor
Prof. Dr. Erdem Diker de, atriyal fibrilasyonun tedavi edilmesi gerektiğinin altını çizerek, tedavi yöntemleri hakkında şunları söyledi:
“Atriyal fibrilasyonun iki aşamalı tedavisi bulunuyor. Birinci aşamada kan sulandırıcı ilaçlar kullanarak felç riskini önleme ve yine ilaçlarla çarpıntı yakınmasını ortadan kaldırma yer alıyor. İkinci aşama ise kalbin içinden yapılan ablasyon işlemi ile ritmi normale döndürmek bulunuyor. Ancak ablasyon işlemi her hasta için uygun olmuyor. Bu nedenle hekim değerlendirmesi büyük önem taşıyor.
Pulsed Field Ablation olarak adlandırılan yeni nesil bu yöntem, geleneksel sıcak (RF) ve soğuk (kriyoterapi) ablasyon yöntemlerinden farklı. Anestezi altında uygulanan bu yöntemle, çevre dokulara neredeyse hiç zarar verilmez. Bu da işlemi daha güvenli hale getirir.”
Kaynak: ALİ GÜRELİ