#Tema Vakfı

İLKHABER-Gazetesi - Tema Vakfı haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tema Vakfı haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Türkiye genelinde dev proje Adana’ya taşındı: 81 İlde 81 orman Haber

Türkiye genelinde dev proje Adana’ya taşındı: 81 İlde 81 orman

Toprağı koruyan, su varlıklarını besleyen, havayı temizleyen ve sayısız canlıya ev sahipliği yapan ormanlar, ekosistemin vazgeçilmez bir parçası olarak öne çıkıyor. Bu nedenle, küresel ısınma kaynaklı iklim değişikliği, orman yangınları, kontrolsüz kentleşme ve insan faaliyetleri gibi etkenlerle zarar gören ormanları ve doğayı korumaya yönelik her çaba büyük önem taşıyor. Türkiye İş Bankası, Orman Genel Müdürlüğü ve TEMA Vakfı iş birliğiyle ilk olarak 2008-2017 yılları arasında gerçekleştirilen "81 İlde 81 Orman" projesi, 2024’te yeniden başlatıldı. Bankanın ikinci yüzyılının ilk yılında da sürdürülen proje kapsamında, önümüzdeki beş yıl içinde toplam 2,2 milyon fidan dikilecek ve sonraki üç yıl boyunca ağaçlandırma sahalarının düzenli bakımları yapılacak. Yeniden başlatılan projenin 22. durağı olan Adana'nın Karaisalı ilçesine bağlı Kuzgun mahallesinde fidan dikim töreni düzenlendi. Törene Seyhan Kaymakamı Ekrem İnci, Adana Belediye Başkan Vekili Güngör Geçer, Karaisalı Orman İşletme Müdür Yardımcısı Erdal Toker, Türkiye İş Bankası Adana Bölge Müdürü Mehmet Yetim, TEMA Vakfı Adana İl Temsilcisi Özlem Tümenbatur'un yanı sıra Adanalı öğrenciler ve bölge halkı katıldı. 81 İlde 81 Orman projesiyle yüzde 42'si ormanlık alanlardan oluşan Adana'nın Karaisalı ilçesine bağlı Kuzgun mahallesi sınırları içerisinde yer alan 25 hektarlık bir alanda 25 bin fidan doğaya kazandırılıyor. Projenin 2008-2017 yılları arasında gerçekleşen ilk aşamasında, 2009 yılında Adana'nın Ceyhan ilçesine bağlı Çokçapınar köyünde yapılan dikimlerde 30 bin fidan toprakla buluşmuştu. Düzenli bakımı yapılan bu alanda zamanla çeşitli canlı türleriyle ekosistem gelişmeye başladı.

'Maden Kanunu' teklifine tepkiler çığ gibi artıyor Haber

'Maden Kanunu' teklifine tepkiler çığ gibi artıyor

TBMM’ye sunulan “Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne göre, bazı orman ve sit alanlarında madencilik faaliyetlerine izin verilmesinin yolu açılırken, çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinde de değişikliğe gidildiği öne sürülüyor. Teklifin, yatırım süreçlerini hızlandırma amacı taşıdığı ifade edilirken, çevreci kuruluşların temsilcileri, bu değişikliklerin çevre koruma ilkeleriyle çeliştiğini savunuyor. "Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu Kararı" alınmadıkça projelerle ilgili onay, izin, teşvik, yapı ve kullanım ruhsatı verilemeyeceği, proje için yatırıma başlanamayacağı ve ihale edilemeyeceği, ancak bu durumun söz konusu teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına da engel teşkil etmeyeceği belirtiliyor. TEMA Vakfı, Doğa Derneği ve WWF-Türkiye gibi birçok sivil toplum kuruluşu yaptıkları açıklamalarda, “Kanun teklifi, doğayı ve ekosistemleri geri dönüşü olmayan şekilde tahrip etme riski taşımaktadır. Kamu yararı gözetilmeden yapılan bu düzenlemeler, anayasal çevre hakkını zedelemektedir” ifadelerine yer veriyor. Uzmanlar ise teklifin yasalaşması halinde, Türkiye'nin birçok doğal ve korunması gereken bölgesinde madencilik faaliyetlerinin artabileceğine dikkat çekiyor. Orman alanları, milli parklar ve su havzaları gibi kritik ekosistemlerin tehdit altına girebileceği iddia ediliyor. “Sosyal ve hukuki açıdan da ciddi riskler taşıyor” TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, teklifin yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve hukuki açıdan da ciddi riskler taşıdığını söyledi. Ataç, 1985’ten bu yana 30 kez değiştirilen Maden Kanunu’nun her düzenleme ile doğa koruma önlemlerini zayıflattığını öne sürerek "2004’te yapılan değişiklikle milli parklar, ormanlar ve özel çevre koruma alanları madenciliğe açıldı. Maden Kanunu adeta diğer çevre koruma yasalarının üzerine konumlandırıldı" dedi. Yeni teklifin, sadece Maden Kanunu’nu değil, Çevre Kanunu, Mera Kanunu, Elektrik Piyasası Kanunu ve Yenilenebilir Enerji Kanunu’nu da etkileyeceğini ifade eden Ataç, düzenlemenin kamu yararı ilkesini zayıflattığını söyledi. Ataç, "ÇED sürecine kamu kurumlarının vereceği görüş üç ayla sınırlandırılıyor, bu sürede yanıt gelmezse otomatik olumlu kabul ediliyor. Tüm izin süreçlerinin MAPEG’e devredilmesiyle denetim bağımsızlığı ortadan kalkıyor. Yasa teklifinin geçmesi halinde, korunan alanlarda madencilik faaliyetlerinin önü açılacak. Bu teklif doğayı korumuyor, onu yok sayıyor” diye konuştu.

Çevrecilerden maden yasası teklifine tepki Haber

Çevrecilerden maden yasası teklifine tepki

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunulan ve bugün TBMM Sanayi ve Ticaret, Enerji ve Tabii Kaynaklar Komisyonu’nda görüşülmesine başlanan "Maden Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ne karşı, çevreci kuruluşların tepkileri giderek artıyor. Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunulan yeni Maden Kanunu Teklifi'nin doğa koruma mevzuatını zayıflatacağını ve kritik ekosistemleri madencilik ile enerji projelerine açacağını belirtti. Kılıç, teklifin zeytinlikler, meralar, ormanlar, sulak alanlar ve kıyılar gibi doğal alanlar üzerinde ciddi tehdit oluşturduğunu vurguladı. Kılıç, söz konusu teklifle ilgili endişelerini şöyle sıraladı: “Teklif, yasalaşması durumunda, doğayı, kültürü ve tarımı koruyan mevcut yasaları etkisiz hale getirir ve maden projelerine neredeyse koşulsuz onay verilmesinin önünü açılır. Projeler hakkında Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) kararı alınmadan teşvik, onay, izin ve ruhsat süreçlerine başvurulmasına imkan tanır. ÇED sürecinde 4 ay içinde görüş bildirmeyen kurumların görüşleri olumlu kabul edilir. Devlet ormanlarında 36 ay süreyle bedelsiz madencilik izni getirilir. Maden arama faaliyetleri için verilen izinlerin işletme faaliyetleri için de geçerli olmasını sağlar.” Dicle Tuba Kılıç, bu koşullarda gerçekleştirilecek maden ve enerji projelerinin ekonomik, sosyal ve ekolojik yıkımlara neden olacağını öne sürerek, geri dönüşü mümkün olmayacak tahribatların önüne geçmek amacıyla, bu kanun teklifinin geri çekilmesini talep ettiklerini sözlerine ekledi. "Ormanlar ve zeytinlikler tehdit altında" TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç da, yeni torba yasa teklifinin doğa koruma politikalarını zayıflatarak vahşi madenciliğin önünü açacağını ve çevresel etki değerlendirme (ÇED) süreçlerini işlevsiz hale getireceğini belirtti. Orman, tarım ve içme suyu havzaları gibi alanların maden ruhsatları tehdidi altında olduğunu ifade eden Ataç, yeni düzenlemenin doğal ve tarihi sit alanları gibi korunan bölgeleri de tehdit ettiğine dikkati çekti. Ataç, bu alanlarda başvurulara 3-4 ay içinde yanıt verilmemesi halinde izin verilmiş sayılması hükmünün endişe verici olduğunu kaydetti ve aynı zamanda ÇED süreçlerinin zayıflatıldığını, "ÇED Olumlu" kararı beklenmeden projelere teşvik verilebileceğini dile getirdi. Deniz Ataç, yasa teklifinin doğal varlıkları ve üretim kapasitesini geri dönüşü olmayan bir yola sürükleyebileceği uyarısında bulunarak, zeytinliklerin, ormanların, meraların ve su varlıklarının kaybedildiğinde geri kazanılamayacağını vurguladı.  

TEMA Vakfı’ndan 'kömürlü termik santraller kapatılsın' çağrısı Haber

TEMA Vakfı’ndan 'kömürlü termik santraller kapatılsın' çağrısı

Günümüzde enerji ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol oynayan termik santraller, kömür gibi fosil yakıtların kullanılmasıyla elektrik üretiyor. Ancak bu santrallerin çevresel ve ekonomik etkileri tartışma konusu olmaya devam ediyor. Yüksek kapasiteleri sayesinde büyük miktarda enerji üretilebilen ve bu özelliğiyle endüstriyel üretim ve şehirlerin enerji ihtiyacını karşılamak için kritik öneme sahip olduğu belirtilen termik santrallerin, dezavantajları da bulunuyor. Uzmanlar, bu dezavantajları, "sera gazı emisyonları sonucu iklim değişikliği ve hava kirliliği, su kaynaklarına olan etkileri, hava kirliliğinden kaynaklanan solunum yolu hastalıkları ve diğer sağlık sorunları" şeklinde sıralıyor. Termik santrallerin enerji üretiminin önemli bir parçası olmaya devam etse de, çevresel ve sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin göz önünde bulundurulmasını isteyen uzmanlar, sürdürülebilir enerji çözümlerine geçiş yapılmasını tavsiye ediyor. TEMA'dan çağrı Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) da, Afşin A Termik Santrali’ne yapılmak istenen 2 ilave ünite projesinin, doğal varlıkları ve yurttaşların sağlığını tehdit ettiğini bildirdi. TEMA Vakfı Başkanı Deniz Ataç, yapılması planlanan ilave ünitelerin, neredeyse yeni bir santral kapasitesine sahip olduğuna dikkati çekerek, "Geçtiğimiz günlerde aralarında bizim de yer aldığımız sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin, meslek odalarının ve siyasi partilerin konu ile ilgili bir araya geldiği bir toplantı düzenlendi. Toplantıda, ilave üniteler yapılırsa meydana gelecek erken ölümler, toprak ve su kirliliği üzerinde durularak, güneş enerjisine geçilmesi gerektiği vurgulandı" dedi. Ataç, TEMA Vakfı olarak, yerel halka kulak verilmesi, ÇED sürecinin sonlandırılması ve kömürlü termik santrallerin adil bir geçiş planıyla kapatılması için tüm yetkililere çağrıda bulundu.

Türkiye’de Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı kadın çiftçi sayısı 300 bini geçti Haber

Türkiye’de Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı kadın çiftçi sayısı 300 bini geçti

Bitkisel üretim yapan ve bu kapsamda Bakanlık tarafından verilen tarımsal desteklerden yararlanmak isteyen üreticiler, öncelikle Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıt yaptırıyor. Üreticiler, ÇKS başvurularını tarımsal faaliyet yaptıkları bölgelerdeki Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı il ve ilçe müdürlüklerine giderek ya da e-Devlet Kapısı üzerinden yapabiliyor. ÇKS'ye her yıl belli dönemlerde kayıt yapılıyor ve bu kayıtlara göre son 10 yılda çiftçi sayısında artış görülüyor. Söz konusu dönemde, 'genç' olarak değerlendirilen 40 yaş altı çiftçi kategorisinde önemli artış olurken, kadın çiftçi sayısının katlanarak arttığı belirtiliyor. Bu arada dijital dönüşüm hamleleri kapsamında yine Bakanlık tarafından uygulamaya konulan "Tarım Cebimde" uygulamasıyla da, üreticilerin iş ve işlemleri kolaylaştırılıyor. TEMA Vakfı tarafından Dünya Çiftçi Kadınlar Günü kapsamında yapılan bilgi paylaşımında ise Türkiye’de Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı kadın çiftçi sayısının 300 bini geçtiği, bunun yanında tarımsal üretimde istihdam edilen yaklaşık 2 milyon kadın bulunduğu ifade ediliyor. “Tarımsal üretimde kadınların emeğini ve rolü büyük” Yüreğir Ziraat Odası Başkanı Mehmet Akın Doğan da, tarımsal üretimde kadınların emeği ve rolünün önemine dikkati çekti. Kadın çiftçilere pozitif ayrımcılık noktasında verilen desteğin memnuniyet verici olduğunu belirten Doğan, tüm sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de kadınların yer almasının önemli olduğunu dile getirdi. "Türkiye genelindeki ve ülkemizin tarımsal üretiminin önemli bölümünün karşılandığı Çukurova'daki toprağımızın güçlü savunucusu olan tüm çiftçi kadınlara gösterdikleri çabalar nedeniyle teşekkür ediyoruz" diyen Doğan, şunları kaydetti: "Kadın emeğinin en yoğun olduğu sektörlerden biri de tarım sektörüdür. Tüm sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de kadınların yer alması, ekonomik kalkınmada bizim için çok önemli. Kadın çiftçilerimiz, kırsal kalkınma ve gıda üretiminde büyük bir rol üstleniyor. Ayrıca, kadın çiftçilere pozitif ayrımcılık noktasında Bakanlık tarafından sağlanan destek de memnuniyet verici. Yüreğir Ziraat Odası olarak, bu desteklerin kapsamının hem kadın hem de tarlaları ve bahçelerinde ülkenin ekonomik kalkınması için ter döken erkek üreticilerimiz için genişletilmesinde yarar olduğunu düşünüyoruz."

Orman yangınları, bu yıl 15 bin futbol sahası büyüklüğünde alanı etkiledi Haber

Orman yangınları, bu yıl 15 bin futbol sahası büyüklüğünde alanı etkiledi

Bu yıl 1 Ocak ve 1 Ağustos 2024 tarihleri arasında meydana gelen orman yangınlarında, 15 bin futbol sahası büyüklüğünde alan zarar gördü. Geçen yılın aynı dönemindeki orman yangınlarında zarar gören alanın ise 7 bin 716 hektarı bulduğu bildirildi. Son yıllarda hava sıcaklıklarının artışı, orman yangınlarının sıklığını ve şiddetini artıran önemli bir faktör olarak dikkati çekiyor. Uzmanlar, yüksek sıcaklıkların orman ekosistemlerinde yarattığı stresin, yangın riskini önemli ölçüde yükselttiğini belirtiyor. Yüksek hava sıcaklıkları, orman zemininde ve bitki örtüsünde kuruma ve susuzluk yaratarak, bu alanların yangına daha yatkın hale gelmesine neden oluyor. Ağaçlar ve bitkiler, sıcaklıkların artışıyla birlikte su kaynaklarını hızla kaybettiğinden, doğal yangın bariyerleri zayıflar ve alevlerin yayılma olasılığını artırıyor. İklim değişikliği ile birlikte yaşanan sıcaklık artışları, mevsimsel değişiklikleri de beraberinde getiriyor. Uzun süren sıcak hava dalgalarının ormanların nem dengesini bozması, orman yangınları için ideal koşul oluşturuyor. Ayrıca, sıcak hava dalgaları sırasında rüzgâr hızlarında artış alevlerin hızla yayılmasına ve kontrol altına alınmasının zorlaşmasına yol açıyor. Meteoroloji uzmanları, sıcaklıkların yükselmesi ile birlikte orman yangınlarının yayılma hızının da arttığını vurguluyor. Özellikle sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde olduğu dönemlerde, orman yangınlarına karşı alınacak tedbirlerin artırılması gerektiği ifade ediliyor. 15 bin futbol sahası büyüklüğüne ormanlık alan zarar gördü TEMA Vakfı tarafından yapılan açıklamada da, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tahminlerine göre Ağustos ayında mevsim normallerinin üzerinde olması beklenen hava sıcaklıkları nedeniyle vatandaşların orman yangınlarına karşı daha dikkatli olması gerektiği belirtildi. Orman Genel Müdürlüğü’nün Temmuz ayı sonu istatistiklerine göre, bu yıl ülkemizde 11.000 hektara (yaklaşık 15.000 futbol sahası büyüklüğüne) yakın orman alanı zarar gördü bildirilen açıklamada, "Orman yangınları sebebiyle Temmuz ayına kadar yaklaşık 4.800 hektar büyüklüğünde orman alanı zarar görürken, sadece Temmuz ayında 6.200 hektara yakın orman alanı etkilendi. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Ağustos ayı tahminlerine göre, sıcaklıklar ülkemizde mevsim normallerinin üzerinde olacak. Herkesi orman yangınlarına karşı daha dikkatli olmaya davet ediyoruz. Gördüğünüz tüm orman yangınlarında hemen Orman Yangını İhbar Hattı 177’yi ya da Acil Çağrı Hattı 112’yi arayabilirsiniz." ifadeleri kullanıldı. Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman yangınlarıyla mücadelede kullanılan araçların da her yıl yenilenerek sayılarının arttığı belirtildi. Bu yıl ülke genelinde 105 helikopter, 26 uçak ve 14 İHA'nın orman yangınlarına müdahalede görev aldığı, ayrıca yangınların tespitinde önemli rol oynanan 776 gözetleme kulesi bulunduğu, yangınlarla mücadelede 1686 arazöz ve 2 bin 655 ilk müdahale aracı kullanıldığı ifade edildi. Orman yangınlarıyla mücadelede ülke genelinde 15 bin 500 yangın işçisi, 4 bin teknik personel, 5 bin 500 orman muhafaza memuru ve 122 bin gönüllü yer alıyor.

Tarım ilaçları, göçmen kuşların ana besin kaynağı böcekleri yok ediyor Haber

Tarım ilaçları, göçmen kuşların ana besin kaynağı böcekleri yok ediyor

Tarımsal faaliyetlerde kullanılan ilaçlar ve aşırı gübre kullanımının, göçmen kuşların ana besin kaynağı böcekleri yok ettiği bildirildi. Doğa Derneği tarafından 'Dünya Göçmen Kuşlar Günü' nedeniyle yapılan paylaşımda, kuşların göç döneminin böcek bolluğunun en yüksek olduğu zamanlara denk geldiği belirtildi. Böceklerin, kuşların göç yolculuklarına devam etmeden önce enerji rezervlerini yenilemelerini sağladığı ve göçün başarısını da büyük ölçüde etkilediği ifade edilen paylaşımda, tarımda pestisitlerin yaygın kullanımının ise böcek popülasyonlarında azalmaya ve ekosistemde zincirleme etkilere neden olduğuna dikkat çekildi. Dünya Göçmen Kuşlar Günü'nün, göçmen kuşlar ve onların yaşam alanlarının korunması için farkındalık yaratmayı amaçladığı vurgulanan paylaşımda, "Bu yılın teması, pek çok kuşun ana besin kaynağı olan ‘böceklerin önemi’ olarak belirlendi. Pestisit ve gübre kullanımının azaltılması, yaşam alanlarının korunması, göçmen kuşların yaşaması için alınması gereken önlemlerin başında geliyor." denildi. Tema Vakfı da kuşların göç yolculuklarında temel enerji kaynağı olan böceklerin, göç süreçlerinin kritik bir parçasını oluşturduğu vurgulandı. Kentleşme, kirlilik, kuraklık, tarımsal üretimde kullanılan zehirli kimyasallar ve sulama amaçlı aşırı su kullanımları nedeniyle doğal alanların daraldığı, biyolojik çeşitliliğin azaldığı ve tüm bunların göçmen kuşları etkilediği kaydedildi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.