SON DAKİKA
Hava Durumu

Sezai Karakoç’un “Mona Roza”sı, Cemal Süreya’nın eksilttiği harfi: Muazzez Akkaya Giray yaşamını yitirdi

Edebiyat dünyasının ilham perisi Muazzez Akkaya Giray, 95 yaşında hayata veda etti. Sezai Karakoç'a "Mona Roza" şiirini, Cemal Süreya'ya soyadını eksilttiren ilham kaynağı olan Giray, safra kesesi kanseri teşhisi konmuştu.

Haber Giriş Tarihi: 08.06.2025 13:03
Haber Güncellenme Tarihi: 08.06.2025 14:01
Muhabir: HIDIR YENİAY
Sezai Karakoç’un “Mona Roza”sı, Cemal Süreya’nın eksilttiği harfi: Muazzez Akkaya Giray yaşamını yitirdi

Türk edebiyatının iki önemli şairine ilham veren, şiirlerin sessiz kahramanı olarak anılan Muazzez Akkaya Giray, 95 yaşında hayata veda etti. Yaklaşık bir yıl önce safra kesesi kanseri teşhisi konulan Akkaya Giray, İstanbul’daki evinde yaşamını yitirdi.

Cenazesi 9 Haziran’da İstanbul’da toprağa verilecek

Muazzez Akkaya Giray’ın cenazesi, 9 Haziran Pazartesi günü Fenerbahçe Camisi’nde öğle namazının ardından kılınacak cenaze namazı sonrası Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilecek.

Edebiyat tarihine geçen bir aşkın adıydı

Muazzez Akkaya Giray, yalnızca akademik başarılarıyla değil, aynı zamanda Sezai Karakoç’un unutulmaz “Mona Roza” şiirine ve Cemal Süreya’nın soyadından bir harfi eksiltmesine ilham veren kadın olarak da hafızalarda yer etti. Karakoç’un şiirinde akrostiş olarak gizlenen “Muazzez Akkayam” ifadesi yıllar sonra keşfedilmişti. Cemal Süreya ise rivayetlere göre Muazzez Akkaya için soyadındaki “y” harfinden vazgeçmişti.

Sakarya’dan Mülkiye’ye uzanan bir hayat

1930 yılında Sakarya’nın Geyve ilçesinde doğan Akkaya, 1948 yılında Kandilli Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra Ankara’da Mülkiye Mektebi’nin Maliye Bölümüne girdi. Mülkiye’nin yatılı sınavını kazanan ilk kız öğrencilerden biri olan Akkaya, daha sonra fark derslerini vererek Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu ve hazine avukatı olarak görev yaptı.

“Cemal Süreya cebime şiirler koyardı”

2024 yılında verdiği röportajda uzun yıllar sessizliğini bozan Akkaya, Cemal Süreya’nın ders öncesi cebine şiirler bıraktığını ve tahtaya aynı şiirleri yazdığını anlatmıştı. “Bunların ona ait olduğunu sonradan öğrendim” diyen Akkaya, o dönem arkadaşlık tekliflerini kabul etmediğini belirtmişti.

“Sezai Karakoç benden küçüktü, o ilk handikaptı”

Sezai Karakoç’un daha ısrarcı olduğunu belirten Akkaya, “Benden küçük olduğu için bu durumu hiç düşünmedim” ifadelerini kullanmıştı. Karakoç’un Mona Roza adlı şiiri ise Türk edebiyatının en dokunaklı aşk şiirlerinden biri olarak hafızalarda yer aldı.

Cemal Süreya'nın harfini sildiren masa

Akkaya’nın ifadesine göre, Cemal Süreya ve Sezai Karakoç bir iddiaya girmişti: Kim Muazzez’in gönlünü kazanırsa diğeri soyadından bir harf silecekti. Bir gün Mülkiye’nin kafeteryasında Akkaya ve Karakoç’un aynı masada oturduğunu gören Cemal Süreya bu iddiayı kaybettiğine kanaat getirerek soyadındaki “y” harfini attı.

“Eşimle mutlu bir hayatım oldu”

Kendisine duyulan ilgiyi karşılıksız bırakan Muazzez Akkaya, okul sonrası Mülkiye mezunu Orhan Giray ile evlendi. “İkisini de hiç tercih etmedim. Eşimle mutlu bir hayatım oldu, 4 çocuk yetiştirdik” diyen Akkaya, uzun yıllar boyunca kendisine yazılan şiirleri kaybettiğini, ama hayatına duyduğu saygının hiçbir zaman kaybolmadığını dile getirmişti.

Sezai Karakoç'un Mona Roza şiiri

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iri iri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.

Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben bir deliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.

Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.

Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.

Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.

Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.

Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.

Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.

Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.

Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.

Yağmurdan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurdan sonra büyürmüş başak.

Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.

Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.

Kaynak: HIDIR YENİAY

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.