Prof. Dr. Sakıp Erturhan: Prostat kanserinde erken teşhis ve risk faktörlerinin bilinmesi hayati öneme sahip
Prof. Dr. Sakıp Erturhan: Prostat kanserinde erken teşhis ve risk faktörlerinin bilinmesi hayati öneme sahip
Prof. Dr. Sakıp Erturhan, 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü’nde yaptığı açıklamada, prostat kanserinin belirtilerine ve risk faktörlerine dikkat çekti
Haber Giriş Tarihi: 14.09.2025 13:44
Haber Güncellenme Tarihi: 14.09.2025 13:44
Kaynak:
BÜLTEN
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Sakıp Erturhan, 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yaptı. Prof. Dr. Erturhan, “Sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, ağrı gibi belirtilerle kendini gösteren prostat kanserinde hastaya multidisipliner yaklaşımla tedavi seçenekleri sunulmaktadır” dedi.
“40 yaş üstü ve aile öyküsü olan erkekler risk grubunda”
Türkiye’de prostat kanserinin insidansı (Görülme sıklığı) ile ilgili ilk ciddi çalışmanın 2009 yılında yapılan Prostatürk çalışması olduğunu ve sonucunda Türkiye’de prostat kanser insidansının 100.000’de 35 olarak bulunduğunu belirten Prof. Dr. Erturhan çalışmaya yönelik şu bilgileri paylaştı: “2022 yılında Türk Üroloji Akademisi Üroonkoloji Araştırma grubu tarafından yapılan kesitsel çalışma Gaziantep, İstanbul, Ankara, Erzurum, Giresun, Zonguldak, Samsun, Isparta ve Mersin olmak üzere 9 merkezde yürütüldü. Öncesinde yazılı ve görsel basında duyurusu yapılan bu çalışmaya 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık gününün olduğu hafta (12-16 Eylül 2023) belirtilen merkezlere başvuran; 50-80 yaş arası semptomatik/asemptomatik erkek hastalar ile 40 yaş üstü aile öyküsü olan gönüllü erkek hastalar dahil edildi. Hastaların rektal muayeneleri ve serum PSA (Prostat Spesifik Antijen) düzeyleri kontrol edilip gerekli görülen hastalardan prostat biyopsisi uygulandı. Toplam 873 gönüllünün katıldığı bu çalışmada, gönüllülerin 87’sinden biyopsi alındı ve hastaların 16’sında (Yüzde 1.83) prostat kanseri yakalandı. Kanser saptanan hastaların sayısı ise 9 (Yüzde 0.91) olarak tespit edildi. Söz konusu bu veriler, dünya ortalamasının altında olmakla birlikte çalışmamıza esas teşkil eden, ‘Türkiye’de prostat kanseri için rutin tarama uygulanmalı mıdır?’ sorusuna yüksek sesle “evet” diyecek düzeyde değildi. Ancak prostat kanseri tüm dünyada halen yaşam kaybına neden olan bir hastalık olma özelliğini sürdürmektedir. Özellikle ailesinde prostat kanseri hikayesi olan 40 yaşından büyük erkekler en ciddi risk grubudur. İdrar yapma ile ilgili şikayetleri olan erkeklerin ürolog kontrolüne gitmeleri, daha sonraları yaşam kaybıyla sonuçlanabilecek ileri evre prostat kanserinin erken dönemde yakalanmasına imkan verebilmektedir.”
“Birinci derece kadın akrabalarında meme veya yumurtalık kanseri olan erkekler de risk grubunda”
Prof. Dr. Erturhan, “İyi huylu prostat büyümesinden aşırı seksüalite, pek çok gıda ve vitamin alımının etkisi üzerinde durulmuşsa da bugün için elimizde kalan iki ana faktör; ileri yaş ve aile öyküsüdür. Burada ileri yaştan kasıt, 50 yaş üzeri grup olmaktadır. Ancak ailesinde birinci derece yakınlarında prostat kanseri hikayesi olanlarda bu sınır 40 yaşa inmektedir. Son yıllarda onkogenetik araştırmalar prostat kanserinin, meme ve yumurtalık kanseri ile benzer kötü gen havuzunu kullandığını göstermiştir. Bunun günlük pratikte anlamı, birinci derece kadın yakınlarında meme ve yumurtalık kanseri olanlarda da artmış prostat kanser riski bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
“Kanser tespit edilirse hastalığın evresi radyolojik ve nükleer tıp yöntemleriyle belirleniyor”
Prof. Dr. Erturhan, “Gerek muayenede gerekse PSA tahlilinde bir anormallik tespit edilirse prostattan parça (Biyopsi) alınır. Biyopsi sonrası sonuç prostat kanseri ile uyumlu gelirse hastalığın evresini (Komşu organlara veya uzak organlara yayılım durumu) ortaya koymak amaçlı radyolojik ve gerekli olgularda nükleer tıp görüntüleme yöntemleri kullanılır” ifadelerini kullandı.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Prof. Dr. Sakıp Erturhan: Prostat kanserinde erken teşhis ve risk faktörlerinin bilinmesi hayati öneme sahip
Prof. Dr. Sakıp Erturhan, 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü’nde yaptığı açıklamada, prostat kanserinin belirtilerine ve risk faktörlerine dikkat çekti
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Sakıp Erturhan, 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık Günü nedeniyle açıklama yaptı. Prof. Dr. Erturhan, “Sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, ağrı gibi belirtilerle kendini gösteren prostat kanserinde hastaya multidisipliner yaklaşımla tedavi seçenekleri sunulmaktadır” dedi.
“40 yaş üstü ve aile öyküsü olan erkekler risk grubunda”
Türkiye’de prostat kanserinin insidansı (Görülme sıklığı) ile ilgili ilk ciddi çalışmanın 2009 yılında yapılan Prostatürk çalışması olduğunu ve sonucunda Türkiye’de prostat kanser insidansının 100.000’de 35 olarak bulunduğunu belirten Prof. Dr. Erturhan çalışmaya yönelik şu bilgileri paylaştı: “2022 yılında Türk Üroloji Akademisi Üroonkoloji Araştırma grubu tarafından yapılan kesitsel çalışma Gaziantep, İstanbul, Ankara, Erzurum, Giresun, Zonguldak, Samsun, Isparta ve Mersin olmak üzere 9 merkezde yürütüldü. Öncesinde yazılı ve görsel basında duyurusu yapılan bu çalışmaya 15 Eylül Prostat Kanseri Farkındalık gününün olduğu hafta (12-16 Eylül 2023) belirtilen merkezlere başvuran; 50-80 yaş arası semptomatik/asemptomatik erkek hastalar ile 40 yaş üstü aile öyküsü olan gönüllü erkek hastalar dahil edildi. Hastaların rektal muayeneleri ve serum PSA (Prostat Spesifik Antijen) düzeyleri kontrol edilip gerekli görülen hastalardan prostat biyopsisi uygulandı. Toplam 873 gönüllünün katıldığı bu çalışmada, gönüllülerin 87’sinden biyopsi alındı ve hastaların 16’sında (Yüzde 1.83) prostat kanseri yakalandı. Kanser saptanan hastaların sayısı ise 9 (Yüzde 0.91) olarak tespit edildi. Söz konusu bu veriler, dünya ortalamasının altında olmakla birlikte çalışmamıza esas teşkil eden, ‘Türkiye’de prostat kanseri için rutin tarama uygulanmalı mıdır?’ sorusuna yüksek sesle “evet” diyecek düzeyde değildi. Ancak prostat kanseri tüm dünyada halen yaşam kaybına neden olan bir hastalık olma özelliğini sürdürmektedir. Özellikle ailesinde prostat kanseri hikayesi olan 40 yaşından büyük erkekler en ciddi risk grubudur. İdrar yapma ile ilgili şikayetleri olan erkeklerin ürolog kontrolüne gitmeleri, daha sonraları yaşam kaybıyla sonuçlanabilecek ileri evre prostat kanserinin erken dönemde yakalanmasına imkan verebilmektedir.”
“Birinci derece kadın akrabalarında meme veya yumurtalık kanseri olan erkekler de risk grubunda”
Prof. Dr. Erturhan, “İyi huylu prostat büyümesinden aşırı seksüalite, pek çok gıda ve vitamin alımının etkisi üzerinde durulmuşsa da bugün için elimizde kalan iki ana faktör; ileri yaş ve aile öyküsüdür. Burada ileri yaştan kasıt, 50 yaş üzeri grup olmaktadır. Ancak ailesinde birinci derece yakınlarında prostat kanseri hikayesi olanlarda bu sınır 40 yaşa inmektedir. Son yıllarda onkogenetik araştırmalar prostat kanserinin, meme ve yumurtalık kanseri ile benzer kötü gen havuzunu kullandığını göstermiştir. Bunun günlük pratikte anlamı, birinci derece kadın yakınlarında meme ve yumurtalık kanseri olanlarda da artmış prostat kanser riski bulunmaktadır” şeklinde konuştu.
“Kanser tespit edilirse hastalığın evresi radyolojik ve nükleer tıp yöntemleriyle belirleniyor”
Prof. Dr. Erturhan, “Gerek muayenede gerekse PSA tahlilinde bir anormallik tespit edilirse prostattan parça (Biyopsi) alınır. Biyopsi sonrası sonuç prostat kanseri ile uyumlu gelirse hastalığın evresini (Komşu organlara veya uzak organlara yayılım durumu) ortaya koymak amaçlı radyolojik ve gerekli olgularda nükleer tıp görüntüleme yöntemleri kullanılır” ifadelerini kullandı.
Kaynak: BÜLTEN