Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip kentlerinden biri olan Adana, uzun yıllardır tarımsal üretimde lokomotif şehirlerden biri.
Ancak son dönemde yaşanan kuraklık, aşırı sıcaklar ve yağışların azalması, kentin can damarı olan barajlarda ciddi bir tehlike sinyali veriyor.
Aladağ’daki Yedigöze Barajı, geçen yıl bu tarihlerde yüzde 40 doluyken, bugün yalnızca yüzde 10 seviyelerinde.
Bu tabloyu sadece rakamlarla anlatmak mümkün değil; çünkü barajdaki su seviyesinin düşmesi, tarımda sulamadan içme suyuna kadar hayatın her alanına dokunan bir sorun.
Kozan Barajı’nda da durum farklı değil. 152 milyon metreküp kapasiteli barajın doluluk oranı yüzde 20’den yüzde 10’a gerilemiş durumda. Nergizlik Barajı’nda da aynı tablo yaşanıyor.
Bu tablo bize şunu söylüyor: Adana’nın tarımsal geleceği tehdit altında.
Pamuktan mısıra, narenciyeden sebzeciliğe kadar onlarca ürün suya muhtaç. Barajlardaki bu düşüş, sadece üreticinin değil, tüketicinin de cebini yakacak. Çünkü azalan üretim, artan fiyat demek.
Peki çözüm? Öncelikle, suyun sadece barajlarla sınırlı olmadığını anlamamız gerek.
Su tasarrufu, modern sulama teknikleri ve suyun verimli kullanımı artık ertelenemez bir zorunluluk. Damla sulama, yağmurlama sistemleri gibi yöntemlerin yaygınlaşması için devletin daha güçlü destek vermesi gerekiyor. Ayrıca tarım politikalarının da bu yeni iklime göre yeniden şekillendirilmesi şart.
Adana barajlarındaki bu tabloyu sadece bir yaz haberi gibi görmek büyük hata olur. Bu durum, bize gelecekte yaşayacağımız su krizinin erken bir uyarısıdır.
Bugün önlem alınmazsa, yarın sadece tarlalar değil, sofralarımız da susuz kalacak.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Adana barajlarında alarm zilleri
Fatma AKÇAY
Türkiye’nin en verimli topraklarına sahip kentlerinden biri olan Adana, uzun yıllardır tarımsal üretimde lokomotif şehirlerden biri.
Ancak son dönemde yaşanan kuraklık, aşırı sıcaklar ve yağışların azalması, kentin can damarı olan barajlarda ciddi bir tehlike sinyali veriyor.
Aladağ’daki Yedigöze Barajı, geçen yıl bu tarihlerde yüzde 40 doluyken, bugün yalnızca yüzde 10 seviyelerinde.
Bu tabloyu sadece rakamlarla anlatmak mümkün değil; çünkü barajdaki su seviyesinin düşmesi, tarımda sulamadan içme suyuna kadar hayatın her alanına dokunan bir sorun.
Kozan Barajı’nda da durum farklı değil. 152 milyon metreküp kapasiteli barajın doluluk oranı yüzde 20’den yüzde 10’a gerilemiş durumda. Nergizlik Barajı’nda da aynı tablo yaşanıyor.
Bu tablo bize şunu söylüyor: Adana’nın tarımsal geleceği tehdit altında.
Pamuktan mısıra, narenciyeden sebzeciliğe kadar onlarca ürün suya muhtaç. Barajlardaki bu düşüş, sadece üreticinin değil, tüketicinin de cebini yakacak. Çünkü azalan üretim, artan fiyat demek.
Peki çözüm? Öncelikle, suyun sadece barajlarla sınırlı olmadığını anlamamız gerek.
Su tasarrufu, modern sulama teknikleri ve suyun verimli kullanımı artık ertelenemez bir zorunluluk. Damla sulama, yağmurlama sistemleri gibi yöntemlerin yaygınlaşması için devletin daha güçlü destek vermesi gerekiyor. Ayrıca tarım politikalarının da bu yeni iklime göre yeniden şekillendirilmesi şart.
Adana barajlarındaki bu tabloyu sadece bir yaz haberi gibi görmek büyük hata olur. Bu durum, bize gelecekte yaşayacağımız su krizinin erken bir uyarısıdır.
Bugün önlem alınmazsa, yarın sadece tarlalar değil, sofralarımız da susuz kalacak.